Çorap Söküğü
Benim adım Mülayim
Önümüz sonbahar ardı kış.
Gidişata göre bu kış çok sert geçecek. Belki zemheri.
*
Borsa sert.
Enflasyonda yükseliş sert, ekonomide iniş sert.
Yurttaşımız gergin ve sert.
Siyaset iklimi sert.
Siyasetçiler sert.
Meclis gergin, vekillerimiz nezaketsiz; üslup deseniz kaba ve sert.
Önümüz sonbahar ardı kış.
Gidişata göre bu kış çok sert geçecek. Belki zemheri.
*
Kıştan önce sonbahar, mevsim şimdi yaz.
Biraz da bizden bahsedeyim az biraz.
Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Adalıoğlu mesela. Şu sıralar çok gergin, elmalarla armutları aynı sepete koyanlara karşı sert. Tuttuğunu, yakaladığı ortamda paylıyor çok sert.
Gidişata göre Ali abi diyarında bu kış çok sert geçecek. Belki zemheri.
*
İnternet ve sosyal medyamızın sorumlu yazı işleri müdürü mesela…
Elvan Konuk kızımız, düğün hazırlığı yapıyor, gerilmiş. Salondu, gelinlikti, davetiyeydi, şuydu buydu hayli telaşlı bir hayli sert. Beklenmedik aksiliklerle boğuşunca estirdiği rüzgâr sert ki sert.
*
Basılı gazetemizin yazı işleri Müdürü Seher Kunt mesela… Seher kızımız oldubitti sert. Sokak kapısını kapatması sert, “ben geldim” demesi sert, haber merkezine girmesi sert, selam mı veriyor paylıyor mu anlayamıyorsunuz sert.
Gidişata göre bu kış çok sert geçecek. Belki zemheri.
*
Editörümüz Abidin Yağmur izinden döndü. Hâliyle sert.
“Memleket nasıldı?” dedim, yüzüme baktı sert.
Dedi: Gündüzleri serin, geceleri sert.
Önümüz sonbahar ardı kış.
Gidişata göre Sivas’ta bu kış sert geçecek. Belki zemheri.
*
Spor Müdürümüz Hasan Küçük mesela...
Tedavi görse de nafile, omzu hâlâ ağrır, sert. Şimdicik gözünde problem çıktı başımıza ekşiyor duble sert.
Önümüz sonbahar ardı kış. Hasanlar dağında bu kış duble sert geçecek.
*
Saçı topuklarını döven görsel yönetmenimiz “Olmazların Yücel” mesela.
Bir şey söylersin tersler sert, bir şey önerirsin “olmaz” der sert. Tarihe geçti bir keresinde “olur” dediydi yine sert.
Gidişata göre bu kış çok sert geçecek. Belki zemheri.
*
Biraz da az biraz siyaset…
Milletvekilimiz Gülcan Kış mesela…
Meselelere bakışı sert. Okuduğum, dinlediğim haberler “sert uyardı” “sert çıktı” diye bahsediyor hep.
Sordum Elvan’a, “Bu ne menem sert çıkış, nedir bu sıfat, bu uyarı niçin sert?”
“Biz yazmıyoruz abi, servis edilen bültende yazıyor” diye söylendi Elvan bana sert.
Bir yaşıma daha girdim. Böylesini ilk kez gördüm, okudum. Tümcede özne tarafından gerçekleştirilen eylemin (bkz. yüklem) yumuşak mı yoksa sert mi olduğunu metni kaleme alan danışman belirtmese meğer bilebilmeyecekmişim. Meğer sertmiş, tepki sert, uyarı sert.
Önümüz sonbahar ardı kış.
Gidişata göre Gülcan Vekilgiller’de bu kış çok sert geçecek. Belki zemheri.
*
Gülcan Vekilden laf açılmışken…
Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler olmuş, Gülcan Vekile bir şeyler olmuş.
Her fırsatta çalışkan olduğunu yaydığımız, sevdiğimiz, saydığımız Gülcan Vekilin yerel basına tavrı incitici, özensiz, sert.
Yaygın basında yer bulan şahsına ait haberleri sosyal medya hesaplarında gazetenin marka değerine özen gösterip logosuyla paylaşıyor da Gülcan Vekil hep…
Söz konusu haberleri manşetten gören yerel gazetelerin marka değeri olan logosunu makaslıyor, kırpıyor, çıplak ve de ne idüğü belirsiz şekilde sosyal medya hesaplarına yüklüyor nedense hep…
Gülcan Vekilden “hassaten” ricamız yerel gazetelerde yer bulan haberleri logosuz paylaşıma sokmaması.
Yerel gazeteler de saygındır, yerel gazeteciler de saygındır, saygıyı hak ediyor.
Nedir bu hor bakış?
Gülcan Vekile naçizane tavsiyem, bu işin sorumlusunun kulağını çeksin ne çok hafif ne çok sert.
Gülcan Vekil dostça bir sözüm var size: “Bundan böyle yorumlarımda sizden CHP Mersin Milletvekili G.K. rumuzuyla bahsetsem ne hissedersiniz?”
Bir ağaç dalıyla gürler. Bir milletvekili temsil ettiği şehrin marka değerlerini örtülemeyi neden tercih eder?
Gülcan Vekili sever, sayarız. Değer verir, lafını önemseriz. Çalışkanlığını duyurur, alkışlarız. Mersin basını saydığım bu kötülükler (!) dışında nasıl, hangi, sert bir kötülük (!) yaptı da Gülcan Vekil emeğe kör bakar, hor görür?
*
Bitirirken…
Bir de Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer var mesela. Bahsetmezsem olmaz.
Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler olmuş Vahap Başkana. O sert mizaçlı, dik, yokuşlu Vahap Başkan gitmiş yerine tatlı sert, bambaşka biri gelmiş.
Geçenlerde tesadüf ettik. Tatlı sert bir yürüyüşün nihayetinde gazete söyleşisi için sözleştik.
“Sert sorarım” dedim. Sert bir bakış fırlattı, “Yanıtım sert olur” dedi.
Dedim: Benim adım Mülayim.
Dedi: Sert olsan ne yazar.
Dedim: “Yeri ve zamanı siz seçin.”
Dedi: “Büyükşehir sınırları dâhilinde olmak üzere nerede olursa hazırım.” Sonra ekledi: “Karaduvar da bizim, Narlıkuyu da bizim.”
Gördüm ve el artırıyorum Vahap Başkan:
“ Karaduvar da bizim, Narlıkuyu da bizim, Taşucu da bizim.”
Danışmanı Bedrettin Gündeş ardımızdaydı. Kayıtlara geçsin lütfen: “ Karaduvar da bizim, Narlıkuyu da bizim, Taşucu da bizim.”
Damardan, Vahap Başkanı kızdıracak ne çok soru var aklımda. Kızıp gürlesin ki sohbetin tuzu biberi olsun.
*
Bitirirken…
Bana gelince… Hadi ben bana geldim diyeyim.
Benim adım Mülayim.
Ben sert olsam ne yazar olmasam kaç yazar?
Dinlerim Gönül Yazar.
*
Yazı bitti, bu kadar. De haydi, herkes yoluna ben hicranıma.
Hiçbir şey olmasa bile bize bir şeyler oldu Tülay?
Önümüz sonbahar ardı kış.
Hava nasıl oralarda?