Çorap Söküğü
Şikâyet makamında…
Sık sık söylüyorum:
“Şair ne kadar gitse de bizde kalandır.”
O hâlde bugün şiir günümüz olsun.
Ancak bir emrivaki ile karşılaşmayasınız diye yine de sorayım:
- Kabul edenler?
- Edilmiştir!
Demokrasi aşkı ruhumuzda var (!)
*
Ne zaman Tarancı okusam içim dışım şiir olur.
Aşk, ölüm, özlem ve yalnızlık şiirlerinin ustası Cahit Sıtkı Tarancı, 46 yaşındayken göçmüştü.
“Ömrümde Sükut, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Sonrası” kitaplarının yazarı Tarancı, arkadaşı Yaşar Nabi Nayır’a bir mektubunda niye yeni şiirler yazmadığını şöyle anlatmış:
“Tahmin edemeyeceğin kadar iyimserlik içindeyim. Şimdilik sevdiğimi düşünmekten başka ne arzum ne takatim ne de vaktim var.”
Sonra hiçbir dergide ya da kitaplarında göremediğimiz, “Evlilik, aşk, bunca mutluluk, işte sonuç” notunu düştüğü şu kısa şiiri göndermiş Nayır’a.
“Sözün doğrusu
Olacak şey değildi ama
Oldu bir kere
Bahar vurdu başıma
Bir delilik ettim
Tuttum evlendim
Ne söylesem az
Çeken bilir
Allah düşmanıma vermesin.”
*
Şiirin açıklamasını şöyle yapmış Tarancı:
“Hemen ilave edeyim ki şikâyetim yengenden değil evlilik müessesesindendir. Yüklediği mesuliyet ve mükellefiyetler şiir şevkimi eritti, bitirdi âdeta. Bana göre değilmiş vesselam.”
Bitirirken…
Geçenlerde sosyal medyada turlarken parasızlık nedeniyle yuva kuramadığını söyleyen bir erkek kurusu şöyle diyordu sokak röportajında:
“Evlenmek bir dert, evlenememek bin dert.”
“Şairler ölmez, şiirler yaşlanmaz” diyeyim, sesim ulaşır mı bilmesem de Tarancı’nın “Hepimize Dair” dizeleriyle haber salayım:
“Yalnız kendi başın mı dertli sanırsın,
Gölgesi yeryüzünde avare insan?
Taş da istemezdi yosun tuttuğunu;
Solmakta her çiçek kokusu uçunca.
Tasadır ağaca rüzgârda yaprağı;
Her kuş yanar az çok ölen yavrusuna;
Sivrisinek de hâlinden memnun değil;
Vızıltısı şikâyet makamındadır.”