Çorap Söküğü
Mesela bir örnek…
Güzel Türkçemiz gözümüzün önünde, kulağımızın dibinde katledilir oldu.
Eş anlamlı sözcükler ve/veya abuk subuk laflar yan yana söylenir, borda bordaya yazılır oldu da kimsenin kılını kıpırdattığı yok.
Neresinden bakarsanız bakın terelelli, çiftetelli bir hâller…
Zevksiz, köksüz, arabesk bir kurgu.
Anlatılabilecek şey değil.
*
Buyurun size hayatın akışından cımbızla çektiğim tatsız tuzsuz laf salatasından bir demet. Buyurun cenaze namazına!
* Mesela bir örnek.
* Yanlış bir hata.
* Geri iade etmek.
* Hâlen mevcut olan.
* Bizzat kendisi.
* Ben, şahsen, bizzat, kendim.
* İlgi ve alaka.
* Teşekkür ederim, çok mersi.
*
Hepsi bu kadar mı? Ne münasebet, burası Türkiye!
Ortalık:
“Saygı ve hürmetler” diyenden…
“Özveri ve fedakârlık” diye yazandan geçilmiyor.
Kimileriyse, “Samimi ve içten bir ifade” diyor.
*
Sahi kuzum, az kaldı unutuyordum. Bir de bunlar var:
* Bir tek.
* Her ikisi.
* Bu yüzden dolayı.
* Daha henüz.
* Full dolu.
* Sonunda nihayet.
* Bariz belli.
*
Bitti mi? Hiç biter mi, burası Türkiye! Al lafı turşu kur:
* Tahliye edilerek salıverildi.
* Dışarıya ihraç edildi.
* Elverişli ve müsait.
* Çetin ve zor
* Ben kendim.
* Yan profilden.
* Eğer şayet.
* Bütün her şey.
* Açık ve net
* İlk başta.
* Toplu katliam.
* Kirli bulaşıklar.
* Kapalı spor salonu.
* Atlı süvari.
* Deniz sahili.
* Durak yeri.
*
Bitirirken…
“Yarın belki bugündür” demiş şair.
Ben, şahsen, bizzat, kendim olarak derim ki: Yarın artık bugündür.