Çorap Söküğü   BELEŞTEPE Ayıpladım, çok ayıpladım doğrusu. Söyleyecek söz bulamadım. Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, işe gelmeden maaş alan 30 işçiyi kapının önüne koymuş. İşin gücün yok mu kardeşim senin!   * Duyunca çok yadırgadım doğrusu. Kelimeler kifayetsiz kaldı. Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, belediyenin yolunu bilmeyen, 12 yıldır işe gelmeden, çalıştığı birimi bile bilmeden maaş alıp istifa eden işçilerin tazminatını ödemeyecekmiş. Durduk yere başımıza icat çıkarma kardeşim!   * Şaşırdım, şaştım, afalladım doğrusu. Söz tükendi, ah kaldı! Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, yıllardır işe gelmeden maaş alan çok sayıda kişi tespit ettiklerini, belediyedeki bazı bürokratların bu kişileri korumak adına isimleri gizlemeye çalıştığını, bir bürokrat hakkında “verilen emri yerine getirmemek” gerekçesiyle soruşturma açmış.   *   Ayıpladım, yadırgadım, şaştım, şaşırdım, afalladım, tuhaflaştım doğrusu. Kelimeler sustu. Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, “Çalışmayanları gizlemek noktasında bürokratımız hamle yapıyorsa, hepsini çok sevmemize, hepsiyle önümüzdeki beş yıl uyum içerisinde, huzur içerisinde çalışmak istememize rağmen, Toroslar halkının hakkına ve aleyhine hamle yapan insanları affetmeyeceğiz” deyip eklemiş: Gerekirse belediyede çalışan 200 bürokratın 200’üne de soruşturma açacağım.   *   Kınadım, susarak kınadım. Ağzımı dolduran dilim kelimelere yer bırakmadı. Toroslar Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, işe giriş formu düzenlenmemiş, hangi meslek grubunda çalışacağı, ne iş için alındığı belli olmayan, ‘şu işi yapacaksınız bile denmemiş’ çok sayıda çalışanın Yunus Emre Kültür Merkezinin üst katındaki balkonda sadece oturup çay içtiğini, seçim kampanyası döneminde işe alınan bu kişilere yol verileceğini ünlemiş.   *   Hüsrana uğradım doğrusu. Sözcüklerim bozgun, bozguna uğramış ordu. CHP’li Abdurrahman Yıldız, Toroslar Belediye Meclisi, Mayıs Ayı Toplantısı’nın birinci birleşiminde ayıpladığım (!) onca sözün üzerine bir de tüy dikmiş, meclis üyelerinden destek istemiş: “İşçilik hayatını biliyorum. Özel sektörde çalıştım. Patronunuz iki gün üst üste gelmeyin, haber vermeden üçüncü gün kapının önüne koyar sizi. Buradan çalınan para kamunun parası, bizim namusumuz. Lütfen böyle bir şeyi savunmayın. Burada her birinize teslim edilmiş olan ve namusunuz olan paranın çalınmasına müsaade etmeyin, tartışılmasına dâhi izin vermeyin.”   * E, bu kadarına da pes doğrusu! Şimdiki nesil Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız, sözüm sizedir! Sizin kelimelerinizle soruyorum: “Toroslar Belediyesi senin babanın malı mı?” Elbette kimsenin babasının malı değil ama çıplak gerçek ortada; işe gitmeden maaş alanların babasının çiftliği (!)   *   Şimdiki nesil Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız nerede yaşıyor? Memleket Beleştepe! Ekonomi böyle dönüyor: Avanta! Beleşçilik, bedavacılık, avantacılık, rant kollamacılık, teşvik kollamacılık alfabemizde var. Şimdiki nesil Belediye Başkanı Abdurrahman Yıldız hiç mi işitmemiş: *Nerede beleş oraya yerleş! *Bâd-ı hevâ (beleş) sirke baldan tatlıdır. *Bal tutan parmağını yalar! *İşi bileceksin işe gitmeyeceksin! *İş bilenin, kılıç kuşananın! *Yığından olan, beleş yaşamak ister!   * Şu da var, emek vermeden elde edilen menfaate argoda “lüp” denir. Lüpçülük, lüplemek geleneğimizde yer etmiş! Lüpçülüğün DNA’sı, kodları çok önce yazıldı. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp (!) *İşe gitmeden maaş almak damar sertliğine yol açmaz (!) *Kolesterolü zıplatmaz (!) *Stresi önler (!) *Kepek yapmaz (!) *Mideye oturmaz (!) *Mide ekşitmez (!) Ama, fakat, lakin: Mide bulandırır! Şimdiki nesil Belediye Başkanı, işçi çocuğu, Abdurrahman Yıldız’a bir çift sözüm var: Silkele. Hiçbir kuşkuya yer bırakmayan belgeleri ser orta yere. Kul kızarsın hicabından!   * Sevim koş, Abdurrahman Yıldız dipsiz kuyuya taş attı!