Çorap Söküğü
Beğenmemiş, beğenmiyor, beğenmez…
Çarşıda pazarda insan beğenmez.
Düğüne gider zurna beğenmez.
Hamama gider kurna beğenmez.
Yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmez.
Üzümün çöpü var, armudun sapı. Beğenmez.
Onu beğenmez, şunu beğenmez, beni beğenmez.
Seni görse karadutum seni de beğenmez, yeminle.
Anlayacağın çatal karam, bizi beğenmez.
Beğenmez nar tanem.
Beğenmez gülen ayvam, beğenmez.
Beğenmezgillerin kendini beğenmiş ukala dümbeleği beğenmeye beğenmeye sanki dünyayı kurtarır.
Herkeste kusur arar kendine kör bakar.
Hangi taşı kaldırsan altından çıkar.
Dediği dedik, çaldığı düdük.
Arıza çok büyük.
*
Kapı arkasına dayalı süpürge gibi beklemekle…
Görmedim, duymadım, bilmiyorum demekle olmaz kaşı karam. Mürekkebi vaktiyle kurumuş satırlar şöyle söyler:
“Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz.
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgâr kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarında ıslanmaz.
Her şey birbiri için yaşar.”
*
Vaziyet böyle böyleyken…
Kendi çalar kendi oynar.
Güneş olsa kimsenin üzerine doğmaz.
Ağaç olsa gölgesini sakınır.
Bulut olsa yağmur vermez.
Rüzgâr olsa esmez.
Çiçek olsa kokmaz.
Beğenmezgillerin kendini beğenmiş ukala dümbeleği beğenmeye beğenmeye sanki dünyayı kurtarır.
Dediği dedik, çaldığı düdük.
Arıza çok büyük.
*
Şair Eşref’e taşlamalarında neden isim belirtmediği sorulmuş. “Hicivlerim numarasız gözlük gibidir.” demiş.
Bu yazı numarasız gözlük gibidir. Beğenmezgiller familyasından kendini beğenmiş her ukala dümbeleğine uyarlanabilir.
Bitirirken…
Söyle ona Sebastian: Pamuk şeker kendini çok beğenirmiş ama kıçındaki çubuğu unuturmuş.
Sor bakalım Sebastian, içli köfteyi sever miymiş?