TÜRKÜLER ÜZERİNDEN ALLAH’A SAVAŞ
İzmir yıllarım... Dönem 12 Eylül öncesi… Üniversite öğrencisiyim. Okulumuz Alsancak Stadı’nın hemen yanında. O zamanlar Ege Üniversitesi’ne, şimdilerde 9 Eylül’e bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü.
Fakültedeki birkaç milliyetçi-muhafazakâr öğrenciden birisiyim. Deşifre olup “Halk Mahkemesi”ne çekilmemek ya da atılmamak için, okul içinde birbirimizle selamlaşmıyor, ancak dışarda görüşebiliyoruz.
Okul malûm Marksist arkadaşların elinde… Ancak onlar da kendi aralarında birçok fraksiyona bölünmüşler; dövecek “faşist” bulamazlarsa birbirlerine giriyorlar.
Gel de aldırma!
Bir ders arasında, “Devrimci Kurtuluş” grubundan olan bizden bir sınıf alttaki Ö.U. boş bir sınıfta bağlama çalıp türkü söylüyor. Yanında birkaç kişi daha var. Ben de türküleri çok sevdiğim için girip onlara eşlik etmeye çalışıyorum.
Sıra “Aldırma Gönül Aldırma”ya geldiğinde, “bir sitem yolla Allah’a” dizesine kadar onlara katılıyorum. Bu türküyü her söylediğimde yaptığım gibi, o bölümde susmayı tercih ediyorum. Zira “bir kul olarak Rabbimize sitem etmek haddimize mi düşmüş?” diye düşünüyorum. Ama o da ne? Ben Rabbime sitem etmekten bile çekinirken, onlar burayı “Bir küfür yolla …” diye söylemezler mi? Kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyor. Türkü “Aldırma gönül” diyor ama nasıl aldırmayayım. İçimden lânet okuyarak odayı terk ediyorum.
İbram Çavuş kime emanet?
Yıl 2007. Nisan sonları… Seçimle gelen meşru hükümeti devirmek ve Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmemek için büyük şehirlerin meydanlarında askerlerin de desteğiyle kalabalık “Cumhuriyet Mitingleri” yapılıyor. Zaten 27 Nisan’da da hükümete e-muhtıra verilmiş. Ortalık gergin.
Bu mitingler televizyonlardan canlı olarak veriliyor. Muhtıradan iki gün sonra İstanbul Çağlayan’da yapılan mitingi evden izliyorum. Birçok ünlü sanatçının konser verdiği alanda, Grup Çığ ve solisti Mustafa Özarslan da, Bodrum yöremize ait çok sevilen “Çökertme” türküsünü seslendiriyor. “Muhtıra” dopingi ve arkalarındaki “Silahlı Kuvvetler” desteği onları da öyle coşturmuş olacak ki; sıra “İbram Çavuş’un Allah’a emanet edilmesi” meselesine gelince önce “Atatürk’e”, sonra “askerlere”, sonra da “yoldaşlara” emanet ediveriyorlar.
Bu “türküleri Allahsızlaştırma” hatta “türküler üzerinden Allah’a savaş açma” girişimlerine çok kızıyor ve “Hey Allah’ım!” diyorum: Bu sosyalist/seküler arkadaşlar seninle kavga etmekten, seni yok saymaktan ve de halka karşı askeri darbeleri desteklemekten ne zaman vazgeçecekler?
Miting bitince şunu düşünüyorum: Güzelim türkülerimizi bile sekülerleştirip; ruhunu, özünü yitirmesine yol açan bu arkadaşlarımız, -hâşâ- Allah’la kavga etmek yerine keşke bu ülkenin, bu milletin değerlerini daha iyi anlamaya çalışsalardı!
“Aldırma Gönül Aldırma” ve “Çökertme” türkülerini her dinleyişimde, bu iki zaman dilimine yeniden dönüyor, dünyanın birçok ülkesinde iktidar olan ve güzel işler yapan sol/seküler hareketlerin Türkiye’de niçin başarılı olamadığını, niçin halka inemediğini daha iyi anlıyorum.