Çorap Söküğü
BANA SEN LAZIMSIN
Yine garip kaldım gurbet ellerde. Işıklar sönük, ortalık pus, hava limoni. Bakarım bakarım sılam görünmez.
Kalpten söylerken Kalben, anlamsız geliyor şişeler, meyhaneler…
Kalpten söylüyor Kalben: Bana sen lazımsın.
**
Hava bozukça. Taşucu pus. Parmaklarım dargın, klavyem küs.
Bir saksı var boynumun üstünde, kurak. Hiç fikir yürütmüyor. Hava bozukça, Taşucu pus, kafa boş.
Bu canına yandığımın gazete sütunu nasıl doyacak?
Laf yakıştırmak lazım, laf yarıştırmak… Ayva sarı, nar kırmızı, Ahmet Yeşil mesela. İlkbahar, yaz, sonbahar bir de Gülcan mesela.
Bu canına yandığımın gazete sütunu nasıl doyacak Ali Yedigöz? Hala o masal: Gül ve Begonviller.
Daha, daha… 7 paragraf, 58 satır başı, 297 sözcük lazım bana.
Hiç faydası yok kadehlerin. Bana sen lazımsın.
**
Doklarda çekiç, sokaklarda ayak sesleri.
Nefesim dar, rüzgârım kesik.
Dilimin kaytanı yok fakat kaytansız dil yetmiyor artık bana Müjgan!
Bedri Rahmi söylemiş:
“En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini…”
Ne diyordum Sevda? Kaytansız dil yetmiyor, iki lisan yetmiyor artık bana.
Kaderim böyle imiş, su ne yapsın yanmışa… Çarşamba’yı sel almış.
**
Bütün gece yatakta döndüm durdum. Hiç uyumadım.
Ümit Yaşar’ın bir dizesi düştü aklıma:
“Yıllar geçiyor ama
Dertlerimiz değişmiyor
Değişen tüm etiketler
Fertlerimiz değişmiyor.”
Gel de, tam da burada Bedri Rahmi’ye hak verme Tülay!
Üç dil bilseydim, dümdüz giderdim ve söverdim gelmişine geçmişine feleğin.
Gel gör ki kaytansız dilim ve iki lisan yetmiyor artık bana.
Kaderim böyle imiş, su ne yapsın yanmışa… Çarşamba’yı sel almış.
**
Dedim ya, yatakta döndüm durdum ama hiç uyumadım.
Melih Cevdet düştü bu kez aklıma:
“Balıklar için deniz lazım
Sevişmek için işsiz olmak
Ve geceleri yatakta
Duymamak için tabanların sızısını
Zengin olmak lazım.
Hâlbuki ıslık çalmak için
Bir şey lazım değil.”
**
Bitirirken…
Pazardan pazartesiye yazıp yazabileceğim en iyi yazı buydu. Tek pas yaptım.
Editör harfleri saymış…
Satırları, sözcükleri bir de paragrafları. “Tamam” demiş Yücel’e. Çok şükür benim de tıraş işim sona ermiş. Artık ıslık çalabilirim.
Nasıl, ne buyurdunuz?
Anlar gibi oldum, “o mesele.”
Aldanmayın, şair sözü elbet yalandır. İşsiz olmak gerekmiyor!
**
Yine tam ortasındayım yağmurun. Gözyaşlarımız bitti mi sandın?
Kalpten söylüyor Kalben: Bana sen lazımsın.
Dönersen ıslık çal.
Ya da karanlık bir yerde bul beni.