Çorap Söküğü
Gel zaman git zaman
Bir varmış, iki yokmuş.
Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde.
Develer tellal iken,
Pireler berber iken.
Ben Emine Nine’min beşiğini,
Tıngır mıngır sallar iken...
*
O zifiri, çeşmisiyah gecelerde.
Karanlıkta göz kırptığımız o katran karası gecelerde…
Kulağımıza nasihat yollu üflenen ilk sözler hep “iyilik” ve “sevgi” üzerineydi:
-Dünyayı güzellik kurtaracak.
-Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.
*
Gelen ağam, giden paşam…
Gel zaman git zaman şunu işitir olduk:
-İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir.
*
Neden sonra…
Âdem evladı insanlıktan uzaklaşınca ve de ağzının içi yangın yerine dönünce şunu işitir olduk:
-İyilikten mazarrat doğar!
-İşin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol!
-Düşene bir tekme de sen vur, bir tuğla da sen savur!
*
Güneş doğdu sabah oldu; gün battı gece oldu.
Öyle bir vakte erdi ki günümüz, sersem sepelek şaşırdık kaldık.
Nerede o yalaya yuta ezberlediğimiz iyilik ve sevgi nutukları?
Sizi bilmem ama bana sual edecek olursanız yanıtım şu: Biz büyüdük ve kirlendi dünya.
*
Laf aramızda, bu kılkuyruk konuda şunu da söylemem gerekir.
Kandilin yağı tükenmek üzereyken az buçuk…
İmamkayığına binmekteyken birer ikişer…
Öyle ya da böyle cartayı çekeceğimiz gün gibi çok açık, çok belliyken…
Neden utanmaktan bu kadar uzak düştük?
Cin olmadan adam çarpar olduk!
Şeytanlaşıp şeytan aldatır olduk!
Niye, niçin?
Bu işin başka bir şartı şurtu yok mu?
*
Bitirirken…
Haklılığı su götürmez bir tespiti hatırlamakta fayda var.
Şuracığa yazmış olayım. Haluk’un Amentüsü’nde demiş ki Tevfik Fikret:
-Şeytan da biziz cin de. Ne şeytan ne melek var!
Başka söze ne hacet.