Çorap Söküğü
Durun, siz kardeşsiniz!
Mersin Büyükşehir Meclisi artık tat veriyor, yine eskisi gibi keyif veriyor. İzlerken zevk alıyorum. Her oturumda umudum, neşem tazeleniyor. Toplantı günlerini, “O gün gelsin, neşem tazelensin” diye iple çekiyorum. Hatiplerin atışmalarını, çekişmeyle dolu o tatlı sohbetleri dinledikçe yüzümde güller açıyor, her taraf bahar bahçe.
*
Hele bir de oturuma Vahap Seçer reislik ediyorsa keyfim paşada yok. Sürükleyici bir roman okurcasına, başrolde Clint Eastwood olan kült klasik bir western izlercesine pürdikkat kesiliyorum. Bir hakkı teslim edeyim. Vahap Seçer, tümce çatışı, yüklü sözcük dağarcığı, hazırcevaplığı ve nüktedanlığıyla gazetecilik yaşamımda tanıdığım Mersin Belediye Başkanlarının Mourinho’sudur.
Vahap Başkanın ne zaman, nasıl, hangi perdeden ayar çekeceğini kestiremediğimden nefesimi tutmuş şekilde o sihirli anı bekliyor ve her daim adını mıh gibi aklımda tutuyorum: José Mário dos Santos Mourinho Félix Vahap Seçer.
*
Günlerden yine bir Büyükşehir Meclis Oturumu... Herkes yerli yerinde. Reis divanda, meclis azaları grup sıralarında, televizyonlar canlı yayında, ben ekran başında. Tekrar edeyim, keyfim paşada yok.
Ve birden, birdenbire, dangadak, pattadak, şappadak, durup dururken, ansızın, apansız, beklenmedik bir tartışma mevzubahis olunca kurbağa gibi zıpladım.
Silifke’nin “operatör doktor” unvanlı belediye başkanı Mustafa Turgut, eliyle şöyle bir tıkladıktan sonra ses verdi mikrofona.
“2019’da görevimi bıraktığım zaman 2693 kilometrekare yüzölçümüyle Silifke Mersin’in en büyük ilçesiydi. Şimdi 2024’e geldik ikinci ilçe oldu. Arkadaşlara soruyorum ‘yağmur çok yağdı ilçe çekti, küçüldü mü?’ diye. Yüzölçümüyle ilgili farklı rakamlar var, Valilik sayfasında Silifke büyük, Mut ikinci görünüyor. Başka resmi sayfalara girdik Mut birinci, Silifke ikinci görünüyor. Valiliğe yazı yazdırdım ‘Hangisi büyük? Mut mu Silifke mi?’ diye. Valilikten şöyle bir cevap geldi: Büyükşehir Belediyesine sorun.”
Böyle dedikten sonra gözlerini Vahap Başkana diken Turgut şöyle ekleyiverdi:
“Ben de size bir sorayım, yani gerçekten bunu sorayım, netleştirelim. Biz de büyük olduğumuzu iddia ediyoruz. Hangi ilçe büyük? Kesin bir sonuca varılsın diyorum.”
Bazı filmlerin adı hatırlanmaz ama repliği her daim hatırlanır. Turgut’un apansız çıkışıyla “Bizim Aile” filmindeki “Yaşar Usta”nın repliği düştü bu kez aklıma:
“Bak beyim, sana iki çift lafım var: Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm ben, Yaşar Usta.”
*
Operatör Başkan Turgut’un apansız çıkışına salonda kim varsa güldü, yılların deneyimli siyasetçisi Vahap Seçer de güldü ama hiç beklemediği yerden gelen şişirme orta, uzun topu bekletmeden ceza sahası dışına şutladı. Tehlikeli pozisyonu şu sözlerle savuşturdu:
“Bir yıl sizi en büyük ilçe ilan edelim bir yıl da Mut’u. Ortayı bulalım. Nasıl edeyim şimdi? Kavga çıkacak yoksa.”
Meclis hazırunu bu kez de Vahap Başkanın bulduğu “orta yol” formülüne bastı kahkahayı. Ne yalan söyleyeyim benim de keyfim gıcır oldu, kırıldım gülmekten. Kendimi tutamadım, bu kez çekirge gibi sıçradım.
Vahap Başkanın bulduğu “orta yol” formülü bana siyasette “ana yol-sol” arayışlarının yoğun olduğu 1990’lı yılları hatırlattı.
Bilmem ki hatıralar ne ister benden. Ülkemizde ilk radyo anonsunu yapan gazeteci Eşref Şefik’in bir programda sarfettiği sözler düştü bir de aklıma.
“Levrek yağda mı iyi olur, yoksa ızgarada mı?” tartışmasına, Eşref Şefik radyo programında şu yanıtı vermiş.
“Levreğin ızgarası pek iyi pek lezzetli olur ama kızartması da fena olmaz, pek lezzetli olur.”
*
Bitirirken…
“Bak beyim, sana iki çift lafım var” diyeyim.
Silifke Belediye Başkanımız Mustafa Turgut’a “Durun, siz kardeşsiniz!” diye seslenip, naçizane önerimi dillendireyim.
Birlikte “Boyutlar” şarkısına kulak verelim:
“Silifke ve Mut'un tepelerine bakalım.
Hangisi yüksek, hangisi alçak? Yüksek, alçak, yüksek, alçak...
Sonra karar verelim.
*
Yollarına bakalım.
Hangisi dar, hangisi geniş? Dar, geniş, dar, geniş…
Sonra karar verelim.
*
Köprülerine bakalım.
Hangisi uzun hangisi kısa. Uzun, kısa, uzun, kısa…
Sonra karar verelim.
*
Dağa taşa, kayalara bakalım.
Hangi kaya büyük, hangi kaya küçük. Büyük, küçük, büyük, küçük...
Sonra karar verelim.
*
Ağaçlara bakalım.
Hangisi kalın, hangisi ince. Kalın, ince, kalın, ince...
Sonra karar verelim.
Sonranın sonrasında,
“Yaşasın! Sonunda bulduk!” diyelim.
*
Eğer, şayet genel averaj, ikili averajda eşitlik durumu hasıl olursa kibrit çöpü çekelim. Kısa çöpü çeken kaybetsin.
Sonranın sonrasında…
“İşte benim gitarım,
Çok teşekkür ederim!
Güzel şarkılar çalıp
Dans edip eğlenelim.”
*
E, sonra!
Mersin hoşgörü şehridir. Büyükşehir Belediye Meclisimizin değerli üyeleriyle kıymetli belediye başkanlarımızı tüm samimiyetimle selamlıyor, “Bunlar da bizim gazeteci reflekslerimiz, hoşgörüle!” diyorum.