ÇORAP SÖKÜĞÜ
Dikkat Deli Var (!)
Ülkemizde her beş kişiden birinin ruh sağlığı bozuk.
*
Nüfusumuzun yüzde 20’si anksiyetik.
*
Her beş kişiden biri endişe, kaygı, telaş ve aşırı heyecan gibi sıkıntılar yaşıyor.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 60-65 milyon, ülkemizdeyse 600 binden fazla şizofreni hastası var.
*
En yoğun karşılaşılan ruhsal sorunlar depresyon, anksiyete ve somatoform bozukluklar olarak gruplandırılıyor.
*
Keyifsizlik, isteksizlik, hayattan zevk alamama, güçsüzlük, hâlsizlik, moral bozukluğu, kendine güvende ve saygıda azalma gibi ruhsal belirtilerin yanı sıra uyku bozukluğu, iştah kaybı, cinsel isteksizlik, vücut ağrıları gibi bedensel belirtiler “depresyon” olarak tanımlanıyor.
*
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde 1000 kişiye bir psikiyatrist düşerken, ülkemizde her beş kişiden birinde psikiyatrik bozukluk olmasına karşın ortalama 100 bin kişiye bir psikiyatrist düşüyor.
*
Psikiyatr Dr. Dilek Yeşilbaş, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde yaptığı açıklamada Türkiye’de 15 milyonu aşkın ruhsal hastalık tanısı almış kişi bulunduğunu, bu rakamın buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu ve son yıllarda büyük bir artış gözlemlendiği uyarısında bulunuyor.
*
Dünya Sağlık Örgütü verilerini adres gösteren Klinik Psikolog Kübra Dursun da Türkiye’nin, Avrupa Bölgesi içerisinde nüfusuna oranla en az sayıda ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına sahip ülke olduğunu duyuruyor.
Dursun’un açıklamalarından Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkede, 100 bin kişiye ortalama 16,8 psikiyatri uzmanı düşerken aynı oranın Türkiye’de 3,80 civarında olduğunu öğreniyoruz.
Yanı sıra Türkiye’de 11 adet Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, toplam 4231 yatak bulunuyor. Avrupa Birliği’ne üye 28 ülkede 100 bin kişiye 72,9 psikiyatri hasta yatağı düşerken Türkiye’de bu oran 6,1 civarındaymış.
*
Vaziyet böyle böyleyken ruh sağlığı bozuk yurttaşlarımızın çoğu tedavi edilmediği için hastalık kronikleşiyor, mahallelerde ve köylerde “mahallenin delisi” ya da “köyün delisi” diye adlandırılan bir kitle oluşuyor.
*
Ne diyordum?
Her beş kişiden birinin kafası “güzel” olunca kafası güzel o bir kişinin “sen”, “ben” veya “o” olma olasılığı da artıyor bittabi.
Güney gazetesinde kadrolu, kaşeli ve dışarıdan düzenli yazı gönderen yazarları da eklediğimizde 40 kişi fikir üretiyor.
Bir koltukta üç karpuz taşıyan (patron, genel yayın yönetmeni, başyazar) 50 yıllık gazeteci Ali Adalıoğlu’nu da katarsak nüfusumuz 41. Kırk bir kere maşallah!
*
Toplumda pergel, gönye, cetvel bozuk olduğunda onlara dayanan bütün orantılar, inşa edilen bütün yapılar da ister istemez kusurlu, sakat olur. Yani demem o ki bizim fikirhanede de birilerinin “kafası güzel” ve/veya “mahallenin delisi” ve/veya “köyün delisi” ve/veya “gazetenin delisi” olma olasılığı çok yüksek.
Oldum bittim kafam güzel, kafam parçalı bulutlu, kafam sulu sepken. Bu sebepten işte tam da bu sebepten listenin başına adımı kondurdum. Şimdi yanıta muhtaç soru şu: Kırk bir kafa işçisi mevcutlu Güney gazetesinin kafası güzel, kafa dengi diğer yazarları kim ola?
Biri var ki adı saklı kalsın aklımda.