Çorap Söküğü
Dİ HADİ NERİMAN!
Eskidendi, çok eskiden…
Hani herkes arkadaş… Hani biz kimseye küsmemişken…
Ev hanımlarının ‘altın’, belediyelerin ‘halk günü’ vardı.
Mutfaktaki hamaratlığı karşısında “esas duruş”a geçtiğim Güzide Halamın ise “turunç tatlısı günü” pek meşhurdu.
Zamanlar kötü şimdi, boş bulunmaya gelmez; bu fukara, âşk kazazedesi yazıcınız bugünü “sandığı karıştırma günü” ilan ediyor.
-Kabul edenler?
-Etmeyenler?
Oy birliğiyle kabul edilmiştir!
**
TRT’nin TRT olduğu zamanlar…
Çukurova Radyosu’nda gün aşırı canlı yayına çıkıp ortalama on dakika, anan turp baban şalgam on üç dakika “Gazeteci Gözüyle” laf dımbırdattığım günler.
Yoksa yârin gözyaşları mıydı o yağmurlar? Kedi gibi ıslanmış, yayına gecikmişim. Stüdyoya girdim, saçı gelin saçı gibi örgü örgü spikerimiz benim hâlâ kurulandığımı görünce anonsu uzattı, uzattı, uzattı…
Ben uzatmayayım: Evet sevgili Canaran, der demez lafı ağzından aldım: Dünya Küskünler Gününüz kutlu olsun.
Meraklısı, hiç kuşkusuz bilgi edinecektir, dünya iyisi spikerimiz önce önündeki notlara sonra camın ardındaki prodüktöre baktı sonra kaşını “acaba?” gibilerden kaldırdı, işin içinde bir çakallık olduğunu sezince bana iki numaralı bakış fırlattı.
Haliyle siz de diyorsunuzdur, böyle bir gün mü varmış?
Eee, canlı yayında söyledim, kayda girdi işittim, spiker işitti, prodüktör işitti, dinleyici işitti, herkes işitti. Artık var! Devletin sesi yahu!
**
Fazla açılmadan mevzuya gireyim, kıyıdan kıyıdan:
Klişelerden uzak bir köy romancısı… Anadolu’yu en iyi anlatanlardan... Gazeteci, şair, yazar Abbas Sayar’ın ünlü romanının kahramanı “Yılkı Atı” gibiyiz. Perişan, perperişan…
İktidar muhalefetle; muhalefet muhalefetle küs.
O, berikiyle, şu, ötekiyle küs!
Kalem kâğıda, kâğıt kaleme küs!
Genel ve yerel seçimlerde sandığa gitmeyen milyonlarca yurttaşımız geçmişe küs, geleceğe küs.
Hemen herkes, ya birbirine ya Devlete küs. Devlet de, milyon yurttaşıyla davalı.
Şurası açık ve seçik; Türkiye’de en büyük parti “Küskünler Partisi.”
**
21’inci Dönem Amasya Milletvekili Gönül Saray Alphan, 1 Ekim 2002’de, bakın nasıl seslenmiş Meclis kürsüsünden:
“Gençlerimiz, öğretmenlerine, sisteme, geleceğe küs.
Öğretmenimiz, şoförümüz, esnafımız, işçimiz devlete küs.
Siyasetçimiz, üst bürokrasiye, düzene küs.
Köylümüz kibrit kutusu kadar kalmış toprağında doyamadığına küs.
İşadamımız, onu engellediğimize ve üretemediğine küs.
Bu ne çelişkidir ki, tüm bu yapıyı değiştirebilecek olan sadece ve sadece biziz ve bize yakıştırılan ad da küskün.”
**
On yıllar geçip gitti, kaç leylim bahar…
Memleket baştan sona gurbet, a’dan z’ye küs: Küstüm, küstün, küs…
İçerim yanıyor yâr, yaram pek derin. Yokluğunda kollarım boşluğu sarıyor Neriman.
Di hadi!