Çorap Söküğü
“ANNECİĞİM, BEN BU AMCAYI ÇOK SEVDİM”
Türkiye Cumhuriyetimizin sebeb-i mevcudiyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” der de ben etmez miyim?
Uzun zamandır ciğerime yapışan bir illet sebebiyle Türk hekimlerimizle mesaideydim.
“Plevne’den çıkmam” diyor, inat ediyordu o illet. Biz de inat ettik. Def ettik.
Dün, doktorum, “Artık bildiğin gibi sür arabayı Canaran” deyince akşam, son zamdan sekiz zam önce Sabri Büfe’den satın alıp tülbente sardığım, sandığın dibine kuzu gibi yatırdığım 35’lik rakıyı açtım; sezonu, Süper Lig’i karşıladım. Hoş bulduk! Bir de Trabzon berabere kalaydı iyiydi, kaldığı yerden gazladı.
**
Pandemi döneminde mecburiyetten Mersin’e demir atınca hastane koridorlarında, koğuşlarda, otobüs duraklarında, neler işitti bu kepçe kulaklar, neler!
Tüpçü’den önceki dönem…
DHA’da bir kez karşılaştık, selamlaştık, o kadar. Milletvekiliydi.
Yıllar, yıllar sonra belediye başkanı seçildi.
Mersin’i yönetme tarzına, üslubuna itirazım olsa da bir hakkı teslim etmek boynumun borcu!
Kulağımda küpedir. Ne demişti ustamız, rahmetli Hasan Pulur:
“Acaba sadece ayıpları yazmak mıdır? Doğruyu, düzgünü, güzeli, başarıyı yazıp ortaya çıkarmak gazeteciliğin görevi değil midir? Biz ‘Görevidir!’ diyenlerdeniz.”
Usta, kalemine şapka çıkartıyor ben de öyle diyorum!
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, öyle güzel bir iş yapmış ki helal olsun!
Seçer, ilçelerden Mersin’e gelip şifa arayan hasta ve hasta yakınlarına belediye tesislerini yeme, içme, konaklama anlamında hizmete açmış, misafir ediyor. Üstelik ücretsiz!
Başkan Seçer, Tarsus İdman Yurdu’nu tutar; ben Mersin İdman Yurdu’nu…
Harfler sözcükleri, sözcükler tümceleri kovalamak için sırasını beklerken diyeceğim şudur: “Helal sana Tarsuslu, Tarsus İdman Yurdu.”
**
Bitirirken…
Dün hastane çıkışı…
Kapı arkasına dayalı süpürge gibi beklediğim otobüs durağında bir hasta yakını “Tuttuğu altın olsun!” diyordu Seçer için. Bir bunu işitti bu kepçe kulaklar, bir de şunu: “Anneciğim, ben bu amcayı çok sevdim.”