BAYRAMLARIN BAYRAMI
“Sizden önceki ümmetlere de oruç farz kılındı” ayeti bildirimince insanlığın var olduğu zamandan beri oruç tutuyoruz. Oruç, nefsi terbiye, bedeni terbiye. Bütün nimetler gözümüzün önünde seriliyken sırf Allah emrettiği için belirli zamanlarda yemiyoruz içmiyoruz. Birçok kötülüklerden uzak olmaya çalışıyoruz.
Paylaşmanın merhametin verdiği derin duygularla vicdanımızı rahatlatıyoruz.
Peki, bunları gerçekten yapabildik mi? Mesela hangi komşunuzun halini hatırını sorduk. Hangi hastanın derdi için dua ettik. Hangi borçlunun sıkışıklığını gidermesi için yardımda bulunduk. Dahası Farz olan Zekatı hesaplayıp hakkı olanlara dağıttık mı? İlk önce yakınlarınıza, komşularımıza mahallemize veya uzak komşuya…
Abdurrahim Karakoç;
Ana, bu bayram mı? Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?
Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani
Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?”
Diye sorarak olumsuz değişimi yılar önce dile getirmiş. Bende şunu ekleyeyim. Eskiden öyle çok değil 90 lı yıllara kadar ramazan ayında lokantalar tadilata girer oruçlulara saygı gösterirlerdi. Şimdi sokaklarımızda oruçlular utanıyor artık. Lokantalar ramazanda bile kaldırımlara masa atmaktan çekinmiyor.
Ruh özünden kopmuş. Hemşehrimiz Doğan Cüceloğlu’nun tabiriyle “mış gibi” yapıyoruz. Adeta din; cami ile mezarlığa hapsedilmiş.
Yine Üstat Abdurrahim Karakoç’la bitirelim:
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!..
Ümitsiz değilim. Rabbim Bayramlarımızın ruhunu bize tekrar htirmeyi nasip etsin. Bayramınız mübarek olsun.