Aytaç KURTUBA
Köşe Yazarı
Aytaç KURTUBA
 

ESKİ ve YENİ SURİYE

ESKİ ve YENİ SURİYE Bundan 14 yıl önce, 17 Aralık 2010 yılında, Tunus'ta geçim sıkıntısı yaşayan Muhammed Bouazizi'nin kendini yakması ile başlayan toplum ayaklanmaları dalga dalga yayılıp büyük bir etki göstererek Libya, Mısır, Suriye, Yemen ve Bahreyn'de bu ülkelerin kendi toplumlarının yönetimlerine başkaldırı (Arap Baharı) olaylarına başlamasına neden olmuştu... Yaşanan bu süreçlerle birlikte 2011 yılında Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali'nin 24 yıllık yönetimi, yine 2011 yılında Libya'da Muammer Kaddafi'nin 42 yıllık yönetimi, yine 2011 yılında Mısır'da Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık yönetimi, 2012 yılında Yemen'de Ali Abdullah Salih'in 34 yıllık yönetimi son bulmuştur... Söz konusu bu ülkelerden Tunus sağlıklı bir yönetime geçebilirken, Libya iki ana bölgeye ayrılarak iç savaş sürecine girmiş, Mısır'da seçimle başa geçen Muhammed Mursi çok geçmeden 2013 yılında ordu eli ile devrilerek yerine Sisi geçmiştir...  Bu arada bu ülkelerden Tunus 1881 yılına değin 347 yıl, Libya 1911 yılına değin 358 yıl, Mısır 1867 yılına değin 350 yıl Osmanlı Türk, Suriye ise 1918 yılına dek 402 yılı Osmanlı olmak üzere Selçuklular ile sonrası Böriler ve Zengiler Atabeylikleri döneminde yaklaşık 150 yıl eklenerek toplam 550 yıl Türk yönetiminde kalmıştır... 2011 yılının üçüncü ayında Suriye'de Hama ile Humus kentlerinde başlayan ilk ayaklanmalar ise, 2024 yılı aralık ayına değin tüm Suriye'ye yayılıp genişleyerek ülke içinde 14 yıla yakın sürecek büyük bir iç savaşa dönüşmüş, bu süreç içinde kesin olmayan sayılara göre Suriye'de en az 350.000 kişi ölmüş ya da öldürülmüş, yine en az 10.000.000 Suriyeli savaştan kaçarak başta komşu ülkeler olan Türkiye, Lübnan, Ürdün ve sonrasında Avrupa ülkelerine sığınmak durumunda kalmıştır... Diğer Arap ülkelerinden ayrışan Suriye iç savaşı sürecinin kök nedeni, yalnızca baskı ile yönetilme değil ayrıca ülke içindeki azınlık bir toplum üyesinin çoğunluk olan kesimi uzun yıllardır yönetmesiydi. Suriye'nin kendi içindeki azınlık toplumundan (Şii yönelişe bağlı Nusayrilik) bir komutan olan Hafız Esad'ın, 1970 yılında ordu gücünü ele geçirmesi sonucu ülkeyi 30 yıl yönetmesi, ölümünden sonra ise oğlu Beşar Esad'ın artı 24 yıl daha bu yönetimi sürdürmeye direnmesi, ülke toplumunda başkaldırı olaylarının başlamasına ve sürecin bir iç savaşa dönüşerek 14 yıla yayılmasına neden olmuştur... 2011 yılına dek 41 yıl sürmüş olan Baas düşüncesi eşliğindeki Esadların yönetimi, olayların başlaması ile birlikte toplumsal isteklere karşı direnişe geçmiş, yönetimlerini artı 14 yıl daha uzatarak 54 yıla yaymış, ancak tüm Suriye'de kentler yıkılmış, ülkenin yarıya yakını yurt dışına göç etmek durumunda kalmıştır... Oysa bu iç savaş sürecine girilmeden önce ilişkileri çok iyi duruma gelen Türkiye ile Suriye arasında süren sıcak ortamda, iki ülke toplum bireylerinin yalnızca kimlikle bile birbirlerine gidip gelmelerini sağlayacak büyük bir birlik ortamı oluşmuştu... Ancak iç savaşla başlayan bu çalkantılı süreçte iki komşu ülke görüş ayrılığına düşerek kardeşlik bağı yıpranmış, Türkiye kendisine göç eden Suriyelilere kapılarını açarak 14 yıl boyunca savaştan kaçıp gelenlere yaşama tutunma olanağı sunmuştur...  Bu 14 yıllık süreçte Suriye içinde Esad yönetimine karşı topluluklar önce güçlü bir ilerleyiş göstermiş ancak sonrasında kendi aralarında çok sayıda topluluğa bölündükleri için yenilip geri çekilerek İdlib'e sıkışmışlardır...   Yine bu süreç içinde ABD yönetimi, el altından oluşturup desteklediği İşid örgütüne karşı, sonradan yok etme adı altında bir savaş açıp uydurma gerekçe oluşturarak Suriye topraklarına girmiş, ülkenin kuzey doğu bölümünü ayırıp Kürt toplumunun yönetimine vermiştir... Buna karşın Türkiye, güneyinde oluşan bu yapılanmanın Akdeniz'e uzatılmak istenen yayılımının önünü kesmek için kuzey Suriye'de bir kaç bölgeye girerek konuşlanmıştır... Suriye'de Esad yönetiminin elinde kalan topraklar içinse Rusya, İran, Lübnan Hizbullah'ı bir araya gelip, ülke içinde toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan kesim olan Arapların özgürlük oluşumlarına karşı ölümcül saldırılara katılmışlardır... Türkiye'nin uçakları ile giriş yapamadığı Suriye'de, Rus uçakları ülkeyi korumak adı altında birçok yeri bombalarken, İsrail başkent Şam ile çevresini çok sayıda kez uçakları ile bombalamış ancak buna ilginçtir ki Rusya karşı koymamış ya da koyamamıştır... Yine Suriye'yi korumak üzere ülkede bulunan Rus kara güçleri ile savaş uçakları, ülkenin doğusuna Kürtleri korumak adına çöreklenen ABD kara güçleri ile uçaklarına engel olmamış ya da olamamıştır...  Tüm bu süreçler içinde karşıt gibi görünen Rusya ile ABD ve İsrail'in birbirlerine ses çıkarmaması, Suriye'yi kendi aralarında bölüşmüş olduklarını göstermektedir... 2023 yılı kasım ayında Filistin'in Gazze kıyı ilinden İsrail'e yapılan bir günlük saldırıya karşın İsrail, sonraki 1 yıl içinde 45.000 suçsuz Gazzeliyi öldürerek tüm bölgeyi yaşanmaz duruma getirecek ölçüde yıkmış, ardından yönünü kendisine cılız saldırılar yapan Lübnan'ın güneyindeki Hizbullah güçlerine yöneltmiştir... Hamas başkanını İran'da, Hizbullah önderlerini ise Lübnan'ın güneyinde eliyle koymuş gibi bulup öldüren İsrail, bu süreç içinde Suriye'yi de sık sık bombalamış, Esad'ın ülkeden kaçtığı gün ise Netanyahu, Golan Tepelerinin ele geçirilmesi için ordusunu yönlendirerek Şam'a doğru kırsal yerleşimleri ele geçirmiştir... 7 Aralık 2024 gecesi Şam'dan kalkan uçak ile Moskova'ya kaçan Esad'a, Rusya sığınma olanağı verip koruma altına almıştır... Yine Rusya, ilginç ki Golan Tepelerini ele geçiren İsrail'e karşı Birleşmiş Milletler örgütüne uluslararası düzeyde toplanmak üzere bir çağrı yapmıştır... Ancak öncesi süreçte Rus savaş uçakları, Suriye iç bölgelerini sık sık bombalayan İsrail uçaklarını önlememiş, onları düşürecek tek bir atış bile yapmamıştır... Suriye'de yaşanmış olan 54 yıllık Baas yönetimi altındaki bu süreçte, ilk başkaldırı bundan 42 yıl önce 1982 yılında Hama kentinde başlamış, ancak süreç kesin olmayan sayılarla en az 10.000, en çok 40.000 kişinin öldürüldüğü biçimde bastırılmıştır... Bu olay Suriye'de azınlık olarak görülen Nusayri kökenli Esad soyunun, çoğunluk olan Sunni-Hanefi Arap toplumunu Hama'da yasa dışı Müslüman Kardeşler oluşumu başkaldırısı tanımıyla bastırması olarak aktarılmıştır... İşte bu çalkantılı dönemlerin ardından olayların çoktan durulmuş olduğu Suriye'de, 2011 yılında Tunus'ta başlayıp Arap ülkelerine yayılan olayların etkisi bir iç savaş olarak sürüp bu günlere gelinmiştir... Son 14 yılda savaştan kaçan yüz binlerce Suriyeli, artık umutlarının kalmadığı ülkelerinden çıkarak yeni bir yaşama ulaşacakları düşüyle Avrupa kapılarına yönelecekleri komşu ülke Türkiye'ye gelmişler, ancak sonraları Avrupa Birliği ile yapılan geri dönüş anlaşması nedeniyle Türkiye'de kalmak durumuna düşmüşlerdir... Yine de bu süreç içinde binlerce Suriyeli, göçmen kaçakçılığı yoluyla deniz yolculuklarına çıkmış, kimi Yunanistan'a ulaşmış kimi ulaşamadan ne yazık ki denizde boğulmuş, kimiyse Yunan kıyı güçlerince engellenerek ölüme sürüklenmiş ya da Türk kıyı güçlerince kurtarılmıştır.. Bu 14 yıl içinde Türkiye'de yaşama tutunmaya çalışan Suriyeliler, çok kötü yerlerde barınmak durumunda kalmış, büyük çoğunluğu ülkenin tümüne yayılarak iş bularak çalışmış, evlerini çok güç ve kısıtlı koşullarla geçindirebilmişlerdir... Ulusal yönetimimiz ile kamu kurumlarının destek verdiği Suriyelilerin göçmenlik durumlarına, ülkemiz toplumunun duyarlı diğer kesimi de yardımcı olarak destek olmaya çalışmış ancak toplumun bir bölümü ise onları dışlayarak kimi kez soyayrıkçı söylem ve yaklaşımlarda bulunmuşlardır... 14 yıldır çözülemeyen Suriye iç karışıklık sorununda, İdlib'den çıkış yapan Baas yönetimi karşıtı Özgür Suriye oluşumları, yalnızca 12 günde Halep, Hama, Humus ve sonunda Şam'ı alarak Esadların azınlık yönetimine son vermişlerdir... Ancak süreci kuşkuyla izleyen birçok ülkeden değişik kesimler, bu kısa sürede Özgür Suriye oluşumlarının nasıl böyle kolay ilerlediğine anlam veremeyerek değişik yorumlamalarda bulunmuşlardır... Kimi görüşe göre ABD, Rusya, İsrail, İran, Türkiye gibi birçok ülke kapalı kapılar ardında kendi aralarında anlaşarak bu akışın önünü açıp engel olmayacakları konusunda onay vermiş, kimi görüşe göreyse Suriyelilerin büyük çoğunluğu bu süreci kendi özgür güçleri ile kendi elleri ile başarmışlardır... Ancak şu da bir gerçek ki İsrail'in Gazze'de başlattığı soykırım saldırısı daha sonra Lübnan'a yönelmiş, orada İran destekli Hizbullah'ın gücünü kırmış, İran'da bile doğrudan öldürmeler gerçekleşmiş, bunların yanında Rusya ise Ukrayna'da oyalanıp bir ölçüde güçten düşerek Suriye'deki Esad yönetimine destekleri azalmıştır... İşte ortamın bu anlamda uygun duruma gelmesi de Özgür Suriye oluşumlarının ilerlemesini sağlamış ya da güçlükleri ortadan kaldırmıştır... Suriye'de yaşanan 14 yıllık çatışma sürecinde Baasçı Esad yönetimine karşı doğan çok sayıda değişik adlı oluşumlar görülmüşken bu son süreçte adı yükselen HTŞ, Heyeti Tahririş Şam adının kısaltması olup Şam Kurtuluş Hükümeti olarak Türkçe'ye çevrilir... Bunun gibi birçok değişik adla, değişik topluluklara bölünmüş olan Suriye ulusal oluşumları, artık birbirlerine bağlı biçimde ilerleyerek Suriye'nin büyük bölümünü ele geçirip özgürleştirmeye başlamışlardır... Ülkemiz Türkiye'de toplum, Suriyeliler konusunda genel olarak iki ayrı bakış açısı içindedir... Göçmen karşıtı toplum kesimi başından beri Suriyelilere olumsuz gözle bakıp aşağılarken onları ülkelerinde istemediklerini, son yaşanan özgürleşme ilerleyişinde Suriyelilerin bir an önce kendi ülkelerine geçip gitmelerini soyayrıkçı söylemlerle dile getirmeyi sürdürmüşlerdir... Türkiye'de Suriyelilere iyimser bakan diğer kesim ise Suriye'nin özgürleşmesine, ülkelerinde yaşayan göçmen durumundaki Suriyeliler gibi sevinmekte, onların kendi ülkelerine gönüllü ve isteyerek gidebilecekleri, ülkelerini yeniden ayağa kaldıracakları için mutluluklarına ortak olmakta, desteklerini sunmaktadırlar...  Özellikle Türkiye, Lübnan ve Ürdün'e dağılmış olan Suriyelilerin kendi ülkelerine geri dönüşlerinin ve güven içinde yaşayacak olmalarının önü açıldığı için yapılan kutlamalar ülkemizde de birçok kentte coşkulu gösteriler olarak basına yansımıştır... Türkiye ulusal yönetiminin 14 yıllık süreçte yaşamsal destek verdiği Suriyeli göçmenlerin esenlik içinde yurtlarına dönüşlerinin sağlanması için tüm kamu yönetimi destekleyici açıklamalarda bulunmuştur...  Türkiye'de kendi ulusal yönetimini gerici olarak gören toplum kesimi, Suriye'de ilerleyen Özgür Suriye oluşumlarını da İslamcı ve gerici olarak tanımlamakta, dolayısıyla Esad yönetimini daha olumlu bulmaktaydılar... Tüm bunlara karşın Esad'a karşı bir arada olması öngörülen çoğunluk oluşumların kendi aralarında geçmişte bölünerek başkaldırıyı sonuçlandıramaması, sonrasında da ülkelerinden kaçıp Türkiye gibi ülkelere gelmiş olmaları, bu toplum kesimimizin onları ülkesi için savaşmayıp kaçanlar olarak tanımlamasıyla da sonuçlanmıştı... Yine ülkemizde ulusal yönetime destek veren diğer toplum kesimimiz ise Suriyeliler için yardımcı olunması gereken bu süreçte, kardeş ve komşuluk duyguları ile gönüldaş olmuşlardır... Sonunda yaşanan bu el değiştirme ile Suriye'de yönetimi eline alan Özgür Suriye oluşumları sağlıklı bir birliktelik ile ulusal yönetimi katılımcı bir yapıyla oluşturup yönetebilecekler mi? Bunu olumlu anlamda dilediğimizi belirterek, önümüzdeki süreci birlikte bekleyip göreceğiz...  Bu ortak dileğin gerçekleşip sağlanması durumunda Suriyeler, umut içinde yeniden ayağa kalkacak olan ülkeleri için gönüllü olarak topraklarına dönecek, sonraki süreçlerde ise Suriye'ye yakın desteği olan Türkiye ile yeni bir birlik ve iş birliği durumunun oluşacağını öngörebileceğiz... Bu birlik sürecine en büyük katkıyı ise 14 yıl boyunca Türkiye'de yaşayıp Türkçe öğrenmiş olan Suriyeliler sağlayacaktır...  Suriye için, kardeşlik içinde Arap, Türkmen, Kürt, Ermeni, Dürzi, Maruni, Süryani, Alevi tüm kesimleri ile birlikte katılımcı bir yönetimle yeniden ayağa kalksın, yükselsin, barış, esenlik, başarı, bolluk içinde yaşasın dileklerimizi iletiyoruz... Yine komşumuz Suriye, topraklarını sömürmek üzere orada bulunan Abd, İsrail ve Rusya'dan tümüyle kurtulsun, bağımsız olsun, Türkiye ile kardeşliği sonsuza dek sürsün diliyoruz... Yurtta Barış, Komşularımızda Barış Olsun... Yararlanılan bağlantılar: https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye https://tr.wikipedia.org/wiki/Haf%C4%B1z_Esad https://tr.wikipedia.org/wiki/Be%C5%9F%C5%9Far_Esad https://tr.wikipedia.org/wiki/Hama_Katliam%C4%B1 https://tr.wikipedia.org/wiki/Arap_Bahar%C4%B1 https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_%C4%B0%C3%A7_Sava%C5%9F%C4%B1 https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_Kurtulu%C5%9F_H%C3%BCk%C3%BBmeti https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_muhalefeti  
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2024 - Salı

ESKİ ve YENİ SURİYE

ESKİ ve YENİ SURİYE

Bundan 14 yıl önce, 17 Aralık 2010 yılında, Tunus'ta geçim sıkıntısı yaşayan Muhammed Bouazizi'nin kendini yakması ile başlayan toplum ayaklanmaları dalga dalga yayılıp büyük bir etki göstererek Libya, Mısır, Suriye, Yemen ve Bahreyn'de bu ülkelerin kendi toplumlarının yönetimlerine başkaldırı (Arap Baharı) olaylarına başlamasına neden olmuştu...

Yaşanan bu süreçlerle birlikte 2011 yılında Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali'nin 24 yıllık yönetimi, yine 2011 yılında Libya'da Muammer Kaddafi'nin 42 yıllık yönetimi, yine 2011 yılında Mısır'da Hüsnü Mübarek'in 30 yıllık yönetimi, 2012 yılında Yemen'de Ali Abdullah Salih'in 34 yıllık yönetimi son bulmuştur...

Söz konusu bu ülkelerden Tunus sağlıklı bir yönetime geçebilirken, Libya iki ana bölgeye ayrılarak iç savaş sürecine girmiş, Mısır'da seçimle başa geçen Muhammed Mursi çok geçmeden 2013 yılında ordu eli ile devrilerek yerine Sisi geçmiştir... 

Bu arada bu ülkelerden Tunus 1881 yılına değin 347 yıl, Libya 1911 yılına değin 358 yıl, Mısır 1867 yılına değin 350 yıl Osmanlı Türk, Suriye ise 1918 yılına dek 402 yılı Osmanlı olmak üzere Selçuklular ile sonrası Böriler ve Zengiler Atabeylikleri döneminde yaklaşık 150 yıl eklenerek toplam 550 yıl Türk yönetiminde kalmıştır...

2011 yılının üçüncü ayında Suriye'de Hama ile Humus kentlerinde başlayan ilk ayaklanmalar ise, 2024 yılı aralık ayına değin tüm Suriye'ye yayılıp genişleyerek ülke içinde 14 yıla yakın sürecek büyük bir iç savaşa dönüşmüş, bu süreç içinde kesin olmayan sayılara göre Suriye'de en az 350.000 kişi ölmüş ya da öldürülmüş, yine en az 10.000.000 Suriyeli savaştan kaçarak başta komşu ülkeler olan Türkiye, Lübnan, Ürdün ve sonrasında Avrupa ülkelerine sığınmak durumunda kalmıştır...

Diğer Arap ülkelerinden ayrışan Suriye iç savaşı sürecinin kök nedeni, yalnızca baskı ile yönetilme değil ayrıca ülke içindeki azınlık bir toplum üyesinin çoğunluk olan kesimi uzun yıllardır yönetmesiydi. Suriye'nin kendi içindeki azınlık toplumundan (Şii yönelişe bağlı Nusayrilik) bir komutan olan Hafız Esad'ın, 1970 yılında ordu gücünü ele geçirmesi sonucu ülkeyi 30 yıl yönetmesi, ölümünden sonra ise oğlu Beşar Esad'ın artı 24 yıl daha bu yönetimi sürdürmeye direnmesi, ülke toplumunda başkaldırı olaylarının başlamasına ve sürecin bir iç savaşa dönüşerek 14 yıla yayılmasına neden olmuştur...

2011 yılına dek 41 yıl sürmüş olan Baas düşüncesi eşliğindeki Esadların yönetimi, olayların başlaması ile birlikte toplumsal isteklere karşı direnişe geçmiş, yönetimlerini artı 14 yıl daha uzatarak 54 yıla yaymış, ancak tüm Suriye'de kentler yıkılmış, ülkenin yarıya yakını yurt dışına göç etmek durumunda kalmıştır...

Oysa bu iç savaş sürecine girilmeden önce ilişkileri çok iyi duruma gelen Türkiye ile Suriye arasında süren sıcak ortamda, iki ülke toplum bireylerinin yalnızca kimlikle bile birbirlerine gidip gelmelerini sağlayacak büyük bir birlik ortamı oluşmuştu...

Ancak iç savaşla başlayan bu çalkantılı süreçte iki komşu ülke görüş ayrılığına düşerek kardeşlik bağı yıpranmış, Türkiye kendisine göç eden Suriyelilere kapılarını açarak 14 yıl boyunca savaştan kaçıp gelenlere yaşama tutunma olanağı sunmuştur... 

Bu 14 yıllık süreçte Suriye içinde Esad yönetimine karşı topluluklar önce güçlü bir ilerleyiş göstermiş ancak sonrasında kendi aralarında çok sayıda topluluğa bölündükleri için yenilip geri çekilerek İdlib'e sıkışmışlardır...  

Yine bu süreç içinde ABD yönetimi, el altından oluşturup desteklediği İşid örgütüne karşı, sonradan yok etme adı altında bir savaş açıp uydurma gerekçe oluşturarak Suriye topraklarına girmiş, ülkenin kuzey doğu bölümünü ayırıp Kürt toplumunun yönetimine vermiştir...

Buna karşın Türkiye, güneyinde oluşan bu yapılanmanın Akdeniz'e uzatılmak istenen yayılımının önünü kesmek için kuzey Suriye'de bir kaç bölgeye girerek konuşlanmıştır...

Suriye'de Esad yönetiminin elinde kalan topraklar içinse Rusya, İran, Lübnan Hizbullah'ı bir araya gelip, ülke içinde toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan kesim olan Arapların özgürlük oluşumlarına karşı ölümcül saldırılara katılmışlardır...

Türkiye'nin uçakları ile giriş yapamadığı Suriye'de, Rus uçakları ülkeyi korumak adı altında birçok yeri bombalarken, İsrail başkent Şam ile çevresini çok sayıda kez uçakları ile bombalamış ancak buna ilginçtir ki Rusya karşı koymamış ya da koyamamıştır... Yine Suriye'yi korumak üzere ülkede bulunan Rus kara güçleri ile savaş uçakları, ülkenin doğusuna Kürtleri korumak adına çöreklenen ABD kara güçleri ile uçaklarına engel olmamış ya da olamamıştır... 

Tüm bu süreçler içinde karşıt gibi görünen Rusya ile ABD ve İsrail'in birbirlerine ses çıkarmaması, Suriye'yi kendi aralarında bölüşmüş olduklarını göstermektedir...

2023 yılı kasım ayında Filistin'in Gazze kıyı ilinden İsrail'e yapılan bir günlük saldırıya karşın İsrail, sonraki 1 yıl içinde 45.000 suçsuz Gazzeliyi öldürerek tüm bölgeyi yaşanmaz duruma getirecek ölçüde yıkmış, ardından yönünü kendisine cılız saldırılar yapan Lübnan'ın güneyindeki Hizbullah güçlerine yöneltmiştir... Hamas başkanını İran'da, Hizbullah önderlerini ise Lübnan'ın güneyinde eliyle koymuş gibi bulup öldüren İsrail, bu süreç içinde Suriye'yi de sık sık bombalamış, Esad'ın ülkeden kaçtığı gün ise Netanyahu, Golan Tepelerinin ele geçirilmesi için ordusunu yönlendirerek Şam'a doğru kırsal yerleşimleri ele geçirmiştir...

7 Aralık 2024 gecesi Şam'dan kalkan uçak ile Moskova'ya kaçan Esad'a, Rusya sığınma olanağı verip koruma altına almıştır... Yine Rusya, ilginç ki Golan Tepelerini ele geçiren İsrail'e karşı Birleşmiş Milletler örgütüne uluslararası düzeyde toplanmak üzere bir çağrı yapmıştır... Ancak öncesi süreçte Rus savaş uçakları, Suriye iç bölgelerini sık sık bombalayan İsrail uçaklarını önlememiş, onları düşürecek tek bir atış bile yapmamıştır...

Suriye'de yaşanmış olan 54 yıllık Baas yönetimi altındaki bu süreçte, ilk başkaldırı bundan 42 yıl önce 1982 yılında Hama kentinde başlamış, ancak süreç kesin olmayan sayılarla en az 10.000, en çok 40.000 kişinin öldürüldüğü biçimde bastırılmıştır... Bu olay Suriye'de azınlık olarak görülen Nusayri kökenli Esad soyunun, çoğunluk olan Sunni-Hanefi Arap toplumunu Hama'da yasa dışı Müslüman Kardeşler oluşumu başkaldırısı tanımıyla bastırması olarak aktarılmıştır...

İşte bu çalkantılı dönemlerin ardından olayların çoktan durulmuş olduğu Suriye'de, 2011 yılında Tunus'ta başlayıp Arap ülkelerine yayılan olayların etkisi bir iç savaş olarak sürüp bu günlere gelinmiştir...

Son 14 yılda savaştan kaçan yüz binlerce Suriyeli, artık umutlarının kalmadığı ülkelerinden çıkarak yeni bir yaşama ulaşacakları düşüyle Avrupa kapılarına yönelecekleri komşu ülke Türkiye'ye gelmişler, ancak sonraları Avrupa Birliği ile yapılan geri dönüş anlaşması nedeniyle Türkiye'de kalmak durumuna düşmüşlerdir... Yine de bu süreç içinde binlerce Suriyeli, göçmen kaçakçılığı yoluyla deniz yolculuklarına çıkmış, kimi Yunanistan'a ulaşmış kimi ulaşamadan ne yazık ki denizde boğulmuş, kimiyse Yunan kıyı güçlerince engellenerek ölüme sürüklenmiş ya da Türk kıyı güçlerince kurtarılmıştır..

Bu 14 yıl içinde Türkiye'de yaşama tutunmaya çalışan Suriyeliler, çok kötü yerlerde barınmak durumunda kalmış, büyük çoğunluğu ülkenin tümüne yayılarak iş bularak çalışmış, evlerini çok güç ve kısıtlı koşullarla geçindirebilmişlerdir... Ulusal yönetimimiz ile kamu kurumlarının destek verdiği Suriyelilerin göçmenlik durumlarına, ülkemiz toplumunun duyarlı diğer kesimi de yardımcı olarak destek olmaya çalışmış ancak toplumun bir bölümü ise onları dışlayarak kimi kez soyayrıkçı söylem ve yaklaşımlarda bulunmuşlardır...

14 yıldır çözülemeyen Suriye iç karışıklık sorununda, İdlib'den çıkış yapan Baas yönetimi karşıtı Özgür Suriye oluşumları, yalnızca 12 günde Halep, Hama, Humus ve sonunda Şam'ı alarak Esadların azınlık yönetimine son vermişlerdir... Ancak süreci kuşkuyla izleyen birçok ülkeden değişik kesimler, bu kısa sürede Özgür Suriye oluşumlarının nasıl böyle kolay ilerlediğine anlam veremeyerek değişik yorumlamalarda bulunmuşlardır...

Kimi görüşe göre ABD, Rusya, İsrail, İran, Türkiye gibi birçok ülke kapalı kapılar ardında kendi aralarında anlaşarak bu akışın önünü açıp engel olmayacakları konusunda onay vermiş, kimi görüşe göreyse Suriyelilerin büyük çoğunluğu bu süreci kendi özgür güçleri ile kendi elleri ile başarmışlardır... Ancak şu da bir gerçek ki İsrail'in Gazze'de başlattığı soykırım saldırısı daha sonra Lübnan'a yönelmiş, orada İran destekli Hizbullah'ın gücünü kırmış, İran'da bile doğrudan öldürmeler gerçekleşmiş, bunların yanında Rusya ise Ukrayna'da oyalanıp bir ölçüde güçten düşerek Suriye'deki Esad yönetimine destekleri azalmıştır... İşte ortamın bu anlamda uygun duruma gelmesi de Özgür Suriye oluşumlarının ilerlemesini sağlamış ya da güçlükleri ortadan kaldırmıştır...

Suriye'de yaşanan 14 yıllık çatışma sürecinde Baasçı Esad yönetimine karşı doğan çok sayıda değişik adlı oluşumlar görülmüşken bu son süreçte adı yükselen HTŞ, Heyeti Tahririş Şam adının kısaltması olup Şam Kurtuluş Hükümeti olarak Türkçe'ye çevrilir... Bunun gibi birçok değişik adla, değişik topluluklara bölünmüş olan Suriye ulusal oluşumları, artık birbirlerine bağlı biçimde ilerleyerek Suriye'nin büyük bölümünü ele geçirip özgürleştirmeye başlamışlardır...

Ülkemiz Türkiye'de toplum, Suriyeliler konusunda genel olarak iki ayrı bakış açısı içindedir... Göçmen karşıtı toplum kesimi başından beri Suriyelilere olumsuz gözle bakıp aşağılarken onları ülkelerinde istemediklerini, son yaşanan özgürleşme ilerleyişinde Suriyelilerin bir an önce kendi ülkelerine geçip gitmelerini soyayrıkçı söylemlerle dile getirmeyi sürdürmüşlerdir... Türkiye'de Suriyelilere iyimser bakan diğer kesim ise Suriye'nin özgürleşmesine, ülkelerinde yaşayan göçmen durumundaki Suriyeliler gibi sevinmekte, onların kendi ülkelerine gönüllü ve isteyerek gidebilecekleri, ülkelerini yeniden ayağa kaldıracakları için mutluluklarına ortak olmakta, desteklerini sunmaktadırlar... 

Özellikle Türkiye, Lübnan ve Ürdün'e dağılmış olan Suriyelilerin kendi ülkelerine geri dönüşlerinin ve güven içinde yaşayacak olmalarının önü açıldığı için yapılan kutlamalar ülkemizde de birçok kentte coşkulu gösteriler olarak basına yansımıştır... Türkiye ulusal yönetiminin 14 yıllık süreçte yaşamsal destek verdiği Suriyeli göçmenlerin esenlik içinde yurtlarına dönüşlerinin sağlanması için tüm kamu yönetimi destekleyici açıklamalarda bulunmuştur... 

Türkiye'de kendi ulusal yönetimini gerici olarak gören toplum kesimi, Suriye'de ilerleyen Özgür Suriye oluşumlarını da İslamcı ve gerici olarak tanımlamakta, dolayısıyla Esad yönetimini daha olumlu bulmaktaydılar... Tüm bunlara karşın Esad'a karşı bir arada olması öngörülen çoğunluk oluşumların kendi aralarında geçmişte bölünerek başkaldırıyı sonuçlandıramaması, sonrasında da ülkelerinden kaçıp Türkiye gibi ülkelere gelmiş olmaları, bu toplum kesimimizin onları ülkesi için savaşmayıp kaçanlar olarak tanımlamasıyla da sonuçlanmıştı... Yine ülkemizde ulusal yönetime destek veren diğer toplum kesimimiz ise Suriyeliler için yardımcı olunması gereken bu süreçte, kardeş ve komşuluk duyguları ile gönüldaş olmuşlardır...

Sonunda yaşanan bu el değiştirme ile Suriye'de yönetimi eline alan Özgür Suriye oluşumları sağlıklı bir birliktelik ile ulusal yönetimi katılımcı bir yapıyla oluşturup yönetebilecekler mi? Bunu olumlu anlamda dilediğimizi belirterek, önümüzdeki süreci birlikte bekleyip göreceğiz... 

Bu ortak dileğin gerçekleşip sağlanması durumunda Suriyeler, umut içinde yeniden ayağa kalkacak olan ülkeleri için gönüllü olarak topraklarına dönecek, sonraki süreçlerde ise Suriye'ye yakın desteği olan Türkiye ile yeni bir birlik ve iş birliği durumunun oluşacağını öngörebileceğiz... Bu birlik sürecine en büyük katkıyı ise 14 yıl boyunca Türkiye'de yaşayıp Türkçe öğrenmiş olan Suriyeliler sağlayacaktır... 

Suriye için, kardeşlik içinde Arap, Türkmen, Kürt, Ermeni, Dürzi, Maruni, Süryani, Alevi tüm kesimleri ile birlikte katılımcı bir yönetimle yeniden ayağa kalksın, yükselsin, barış, esenlik, başarı, bolluk içinde yaşasın dileklerimizi iletiyoruz... Yine komşumuz Suriye, topraklarını sömürmek üzere orada bulunan Abd, İsrail ve Rusya'dan tümüyle kurtulsun, bağımsız olsun, Türkiye ile kardeşliği sonsuza dek sürsün diliyoruz...

Yurtta Barış, Komşularımızda Barış Olsun...

Yararlanılan bağlantılar:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye

https://tr.wikipedia.org/wiki/Haf%C4%B1z_Esad

https://tr.wikipedia.org/wiki/Be%C5%9F%C5%9Far_Esad

https://tr.wikipedia.org/wiki/Hama_Katliam%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/Arap_Bahar%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_%C4%B0%C3%A7_Sava%C5%9F%C4%B1

https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_Kurtulu%C5%9F_H%C3%BCk%C3%BBmeti

https://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_muhalefeti

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Tevfik Ovacık
(24.12.2024 12:42 - #1810)
Kalemine sağlık Aytaç kardeşim. Zamanın kısa tarihini güzel bir analizle tespit etmişsin. Yalnız Amerika hiç bir topluma Toprak vermez, kullanabilecegı örgütlere vaatleri olur... Toprakla değil üzerindeki kaynaklarla ilgilenir Kuzey Doğu Suriye de Bölgenin en zengin petrol alanı... Ayrıca Fırat nehrini içinde barındırmasi da ayrı bir zenginlik... Kalemine sağlık..
Aytaç Kurtuba Ağabeyim çok sağ olun değerli yorumunuz için... Bölgeye gelen uzak ülkeler sömürgeci amaçları için buradalar evet... Bir de inançları doğrultusunda israile yer açmak istiyorlar kuşkusuz... Sevgiler saygılar sunuyorum...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa Beceren
(26.12.2024 18:05 - #1812)
Dostum çok güzel bir çalışma olmuş. Tarihi kayıtları düşürmüşsünüz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com deneme bonusu veren siteler yeni En iyi deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler