Budapeşte’de sonbahar.
Alman edebiyatçı Johann Wolfgang von Goethe, Sonbaharı “ her zaman en iyi zaman dilimiz” diye tanımlayarak sonbaharın güzelliğine vurgu yapmıştır.
Bir kongre ( Distripress) için gittiğim Budapeşte şehri sonbaharda bir başka güzel oluyor. Bol güneşli günün ardından akşamları, yerini tatlı bir serinliğe bırakıyor.
Enternasyonel katılımcıların yer aldığı medya konferansının yapıldığı otel Tuna nehri kıyısındaydı. 11 yıl sonra ilk defa suların 9,80 metre gibi yükseldiğine şahit olduk. Kongrede yazılı basının geleceği, dijital medyanın gelişimi, yapay zeka, yeni teknolojiye hazırlıklar, dünyadaki küreselleşmenin değişimi gibi ana başlıklar konuşuldu. Floransa Avrupa Üniversitesinin “Dağıtım ve son satıcılardaki değişimlerin medya kuruluşlarına etkisi ” konulu sunum, gelecek için yönlendirici oldu.
Zincirli Köprü
Elbette Türk-Macar dostluğu ilelebettir. Bu doğrultuda Budapeşte’ye gelince uzun yıllardan beri değerli arkadaşım Dr. Peter Emöd ile buluştuk ve yemeğe çıktık. Bol bol sohbet ettik. Fakat öncesinde şu iki başlığı ön bilgi olarak vermek isterim.
Bazı tarihsel kayıtlara göre Macaristan coğrafyasına, Hunların MS 4 yüzyılda orta Asya’dan geldiği ve bu gücün kralı Atila’nın burada yaşadığı yazılmaktadır. Fakat Tarihçi Peter Heather, Hunların "büyük bir gizem olduğunu " ve bunun nedeninin kısmen hiçbir yazılı kayıt bırakmamış olmaları ve gerçek kökenleri konusunda şüpheler olduğunu söylüyor.
Balıkçı sığınağı
Öte yandan Macar Turan Derneği, Macaristan'ın güneyindeki Bács-Kiskun ilçesi Bugac bölgesinde her yıl Ağustos ayında Hun-Türk topluluklarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu buluşmaya Hun-Türk halklarının temsilcileriyle 25'ten fazla akraba millet katıldığı medyada yazılıyor.
Sonrasında, Peter’den Macaristan hakkında bilgiler şu elde ettim:
İki ülke arasındaki resmi diplomatik ilişkiler, Ankara ve Budapeşte'de karşılıklı büyükelçiliklerin açılmasıyla Mayıs 1924'te başlamış. Bu nedenle, 2024 yılında iki ülkenin ortak kültürün 100. Yılı kutlanmaktaymış.
Tarih derslerinde tüm Macar öğrencileri Osmanlının Macaristan'ı fethetmesini, 1526'daki Mohaç Muharebesi'ni ve 1541'deki Budin'in ele geçirilmesiyle öğrenirlermiş. “Fakat tarihsel süreçlerin farkındalığını bilmeliyiz. Bugünün tamamen farklı olduğunu ve halklar arasındaki ilişkiler söz konusu olduğunda geçmişe bağlı kalmamalıyız” vurgusunu yapıyorlarmış.
Macaristan ve Türkiye arasındaki kültürel ilişkileri güçlendirme, 2013 yılında faaliyete geçmiş. Türk tarafı, Türkiye'nin dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını Macar halkına tanıtmayı amaçlayan Budapeşte'de Yunus Emre Kültür Merkezi'ni açmış. Ve aynı yıl İstanbul'da Macaristan Liszt Enstitüsü faaliyete başlamış. Amaç resim, şiir ve gastronomi yoluyla Türkiye'de Macar kültürünü tanıtmak ve iki ülke arasında eğitim ve bilimsel iş birliğini teşvik etmek olduğu ifade ediliyor.
Aziz Matthias Kilisesi
Kültürel ilişkilerin yakınlığından başka iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde ilerleme kayıt edilmiş. Siyasi açıdan baktığımız zaman Macaristan Başbakanı Viktor Orbán'ın 2000 yılında iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde Türkiye’ye yaptığı ziyaretinin altını çizmek gerekir. Bu ziyaret, 17 yıl sonra Türkiye'yi ziyaret eden ilk Macaristan Başbakanı olması ile dikkat çekicidir. Bu faktörlerden biri de Macaristan’ın 1999'da NATO üyesi olması ve böylece Türkiye ile resmi olarak askeri ve siyasi bir ittifak kurması olduğu söyleniyor.
İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler, Macaristan'ın 3 Eylül 2018'den bu yana Türk Devletleri Örgütü'nde gözlemci statüsüne sahip olmasıyla daha da güçlenerek ve bu durum Macaristan'ın sadece Türkiye ile değil diğer Türk ülkeleriyle de giderek daha yakın dostluk ve ekonomik ilişkilerin geliştirmesine olanak sağlanması olduğu vurgulanıyor.
Bahsetmeye değer bir diğer konu ise “göçtür”. Zira Türkiye kıtadaki düzensiz göç baskılarına karşı önemli bir rol oynamaktaymış. Macaristan ve diğer birçok AB ülkesi düzensiz göç baskılarıyla karşı karşıyaymış. Macaristan hükümeti, bu durumun çözümü ve önlenmesinde stratejik bir ortak olarak Türkiye'ye güvenmekteymiş.
Macaristan 2012'de Doğu Açılım Stratejisi sürecinde Türkiye'nin hem ihracat hem de ithalat açısından Macaristan için giderek daha önemli bir ticaret ortağı olmasının nedenlerinden biriymiş. İki ülke arasında yüz yıl önce imzalanan dostluk antlaşması ikinci Dünya Savaşı'nı, demir perdeyi ve hatta soğuk savaşı atlattı, ancak hiçbir zaman iki ülke arasındaki dostluk bozulmadı. İki ülkeyi gelecekte dostluk ve ortaklık ilişkilerini geliştirmeye teşvik eden 18 Aralık 1923 Dostluk Antlaşması'nın birinci maddesini bir daha burada hatırlatmakta fayda var. “Macaristan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti ile onların vatandaşları arasında kesintisiz barış, samimi ve sürekli dostluk kalacaktır.”
Ülkenin makroekonomik verilerine bakarsak: Macaristan’da kişi başına gelir 23.318 $, Yıllık enflasyon oranı %3,2, Yıllık işsizlik oranı %4,4
Her ne kadar göç politikalarından dolayı AB’ye güvensizlik oranı Macaristan genelinde sağ partiler tarafında artsa da Macarlar, AB içinde kalınması yönünde trend gösteriyorlarmış. Liberal ve sol güçler Avrupa'ya ait olmak istiyorlarmış.
Parlemento Binası
Ülkenin resmi para birimi Forint fakat ekonomik yaşantının her tarafında Euro kullanılıyor, kredi kartları ödenmelerinde istenirse Euro ile ödeme yapılabiliyor. Macaristan ekonomisi, komşuları gibi Euro’ya geçme kriterlerini yerine getirmesine rağmen siyasi açıdan şimdilik bu geçişe olur vermiyormuş.
Bu kadar tarihi, ekonomik ve kültürel bilgilerden sonra Budapeşte’de ne mi yaptım?
Şehir içinde hop on hop off otobüsleriyle ile gezinti.
Zincirli Köprüden yürüyerek Buda bölgesinde tarihi yerleri ziyaret.
Tarihi “Kapalı Pazar Yerinde” ve Corvinus Üniversitesinde gezinti.
Peşte’de Yahudi mahallesinde yürüyüş ve akşamın ilerleyen saatlerinde ara sokaklardaki barlara bir şeyler içmek.
Rosenstein, Cafe Kör ve Pavillion de Paris lokantalarında akşam yemeği.
Article in English
Autumn in Budapest
The German writer Johann Wolfgang von Goethe emphasized the beauty of autumn by describing it as "always the best time of the year".
The city of Budapest, where I went for a congress (Distripress), is beautiful in the autumn. After sunny days, the evenings give way to a sweet coolness.
The hotel where the media conference with international participants was held was on the banks of the Danube. For the first time in 11 years, we witnessed the waters rising as high as 9.80 meters. The main topics discussed at the congress were the future of print media, the development of digital media, artificial intelligence, preparations for new technology, the change of globalization in the world. The presentation by the European University of Florence on "Evolving retail and distribution landscapes for local media outlets” was instructive for the future.
Chain Bridge
Of course, Turkish-Hungarian friendship is eternal. In this direction, when I came to Budapest, I met with my dear friend Dr. Peter Emöd and we had dinner. We chatted a lot, but first I would like to give the following two points as preliminary information.
According to some historical records, it is written that the Huns came to today’s Hungary from Central Asia in the 4th century AD and Atilla, the king of this power, lived here. But historian Peter Heather says that the Huns are "a great mystery", partly because they left no written records and partly because there are doubts about their true origins.
Fisherman’s Bastion
On the other hand, the Hungarian Turan Association hosts an annual gathering of Hun-Turkic communities in the Bugac region of Bács-Kiskun county in southern Hungary in summer season. It is reported in the media that this gathering is attended by representatives of the Hun-Turkic peoples and more than 25 related nationalities.
Afterwards, I obtained the following information about Hungary from Peter:
The official diplomatic relations between the two countries started in May 1924 with the opening of the embassies in Ankara and Budapest. Therefore, in 2024 the two countries are celebrating 100 years of common culture. In history lessons, all Hungarian students learn about the Ottoman conquest of Hungary, the Battle of Mohaç in 1526 and the capture of Budin in 1541. "But we should be aware of historical processes, we should know that today is completely different and we should not be tied to the past when it comes to relations between peoples," they emphasize. Strengthening cultural relations between Hungary and Turkey was launched in 2013. The Turkish side opened the Yunus Emre Cultural Center in Budapest, which aims to introduce the language, history, culture and art of Turkey to the Hungarian public. And in the same year, the Hungarian Liszt Institute started operating in Istanbul. The aim is to promote Hungarian culture in Turkey through painting, poetry and gastronomy and to encourage educational and scientific cooperation between the two countries.
Afterwards, I obtained the following information about Hungary from Peter:
The official diplomatic relations between the two countries started with the opening of the embassies in Ankara and Budapest in May 1924. Therefore, in 2024 the two countries are celebrating 100 years of common culture. In history lessons, all Hungarian students learn about the Ottoman conquest of Hungary, the Battle of Mohaç in 1526 and the capture of Budin in 1541. "But we should be aware of historical processes, we should know that today is completely different and we should not be tied to the past when it comes to relations between communities" being emphasized by authorities.
Matthias Church
Strengthening cultural relations between Hungary and Türkiye was launched in 2013. The Turkish side opened the Yunus Emre Cultural Center in Budapest, which aims to introduce the language, history, culture and art of Türkiye to the Hungarian public. And in the same year, the Hungarian Liszt Institute started operating in Istanbul. The aim is to promote Hungarian culture in Türkiye through painting, poetry and gastronomy and to encourage educational and scientific cooperation between the two countries.
Apart from close cultural ties, trade relations between the two countries have also improved. From a political point of view, the visit of Hungarian Prime Minister Viktor Orbán to Türkiye in 2000 should be underlined in the development of relations between the two countries. This visit is noteworthy as it was the first Hungarian Prime Minister to visit Türkiye after 17 years. One of the other reason is that Hungary was becoming a member of NATO in 1999 and thus formally establishing a military and political alliance with Türkiye.
The political relations between the two countries have been further strengthened by the fact that Hungary has had observer status in the Organization of Turkic States since 3 September 2018, which has allowed Hungary to develop increasingly closer friendly and economic relations not only with Türkiye but also with other Turkic countries.
Another issue worth mentioning is "migration". Because Türkiye has been playing an important role against irregular migration pressures on the continent. Hungary and many other EU countries are facing irregular migration pressures. The Hungarian government relies on Türkiye as a strategic partner in solving and preventing this situation.
It was one of the reasons why Türkiye became an increasingly important trading partner for Hungary in terms of both exports and imports during the Eastern Opening Strategy process of Hungary in 2012. The treaty of friendship signed between the two countries a hundred years ago has survived World War II, the Iron Curtain and even the Cold War, but the friendship between the two countries has never been broken. It is worth recalling the first article of the Treaty of Friendship of December 18, 1923, which encourages the two countries to develop future relations of friendship and partnership. "Between the Kingdom of Hungary and the Republic of Turkey and their citizens there shall remain uninterrupted peace and sincere and lasting friendship."
Parliament Building
If we look at the macroeconomic data of the country: Per capita income in Hungary is $23,318, Annual inflation rate 3.2% Annual unemployment rate 4.4%
Although the rate of distrust in the EU has generally increased in Hungary due to the migration policies of the right-wing parties, Hungarians are trending in favour of staying in the EU. Liberal and leftist forces want to belong to Europe.
The official currency of the country is the Forint, but the Euro is used in all aspects of economic life, and credit card payments can be made in Euros if desired. Although Hungary's economy fulfills the criteria for the transition to the Euro like its neighbors, but it is politically opposed to this transition for the time being.
After all this historical, economic and cultural information, what did I do in Budapest?
Traveling around the city by “hop on hop off” buses. Visiting historical sites in the Buda region by walking over the Chain Bridge.
Strolling through the historic "Covered Market Place" and Corvinus University.
Walking through the Jewish neighborhood in Pest and having a drink in the bars on the side streets in late evening. Dinner at Rosenstein, Cafe Kör and Pavillion de Paris restaurants.