GÖKSU GİBİYİM
Ciyak ciyak siyaset gürültüleri bitti. Seçim bitti.
Seçim derdini sandığa gömdü vatandaş. Ferahladı.
Elleri havada! Geçim devam ediyor. Domatesler dikilecek, biber fideleri sıra bekliyor. Çilekler çoktan kızarmaya başladı. Can erikleri kızların kulaklarında küpe...
Bahar gelmiş memleketimde Göksu üryan, Göksu yavan, Göksu öksüz.
Bir koca kış gelmiş geçmiş. Dağlarına kar yağmamış memleketimin. Dağlar cılız, dağlar bahardan korkak, dağlar kararsız…
Gezende de tutmuşlar suyu. Göksu’nun boğazı kurumuş. Arozözler sulamıyor artık tozlu yolları. Yollar hepten topraktan koparılmış. Göksu gibi yapışmak ister toprağa.
Hayret güneş hala parlak doğuyor oysa. Ay ise tam zamanında çıkıyor ortaya. Ramazan orucunu tutanlar gözlüyor sadece. Bir de şehrin kumruları ve serçeleri…
Kaldırımlarda yarı çıplak insan suretleri… Baharla bürünen toprağın tersine. Acıtan kaldırım taşları arasında bir yeşil ot ezilmekte...
Göksu toprağa iyice yapışmış. Akmak istemez. Ben hiç bu kadar alçalmamıştım. Beni asma köprünün ördekleri yaşatıyor. Sazanlardan utanıyorum!..
Kırlarda kırmızı laleler var şimdi. Sarı beyaz papatyalar. İnsan eli değmeden yaşayabilen... Işıklı’da çağla mevsimi bile bitmiştir artık. Ekinler kellede, yeşil ılık dalgalanmakta.
Nisan yağmuru berekettir. Damlaları şifa niyetine tepsilerde toplanır. Yudum yudum içilir. Toprakta bizim kadar sevinir. Ekinler papatyalar da...
Birde kuşlar… Hele yeni yeni uçmayı deneyen taze bedenler. Kanatlısı kanatsızı fark etmiyor. Hepsi belki de Göksu’dan ilham alıyor.