YETİNMEK
Hani şöyle herkes gibi banane diyebilsem belki iyi olacak ama olmuyor işte. Yaradılışımızın aykırılıkları görme, gösterme dürtüsü heyecanımız oluyor. Yetinmek en önemli kelime.
Ekonomik yetinme; karnını doyurabilme, helal kazanç, kazandığı maddeyi paylaşabilme… Birileri içinse çok para, çok tarla, yazlık ev, yayla evi, en lüksünden bir araba, çocuklara ve hanıma da tabii… Hani denizde birde yat olsa hiç fena olmaz yani…Dünya turu yapabilme lüks mekanlarda yeme içme… En fiyakalasından bilmem kaç megapiksel kameralı, bilmem ne kadar cigabayt hafızalı cep telefonu…Topu topu bir iki defa giyilen marka elbiseler, ayakkabılar… Yurt dışında özel üniversitede okuyan çocuklar… Lüksün ve maddenin tatmin ve yetinme sınırı yok tabi... Yunus gönüllülere selam olsun… “Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi…”
Mutlu olma. Mutlu etme hoş duygular. Birini sevmek; eşyayı, nesneyi, hemcinsinizi veya eşyanın tabiatına uygun olarak “yârim” diyebileceğiniz birisini severek yetinmek. Gönlü geniş olanlar için severek yetinmenin sınırı var mıdır acaba? Bazıları da rakı balık efsanesiyle evin yolunu bulamasa da uyandığında dün ile yetinmesi çok ilginç değimli?
Güç sahibi olmak en önemli yetinme dürtümüz oluyor. Güç sihirli kelime. Yetinme duygularına tavan yaptırıyor. TL karşısında DÖVİZ gibi. Hele birde bu güç siyasi bir güç ise değmeyin keyfinize. Adı hizmet ardı zimmet olan sihirli güç… Yetinme duygusuna sınır konamayan güç…
Latif TAŞÇI