AMERİKA KATİL KATİL!
Yıl 1978 ya da 79 olmalı. İzmir… Üniversite öğrencisiyim. Fakültemizde en güçlü sol grup o dönem illegal olan TKP (Türkiye Komünist Partisi) ve gençlik örgütü İGD (İlerici Gençlik Derneği). Katıksız Sovyetler Birliği yanlısı olan bu grubu daha iyi anlayabilmek için onlara Doğu Almanya’nın (Demokratik Almanya Cumhuriyeti) Leipzig şehrinden yayın yapan “Bizim Radyo”yu zaman zaman dinlemeye çalışıyorum. Dinleye dinleye de müdavimi olmaya başlıyorum. Zira konuşmaların sonunda bazen çok güzel türküler çalınıp söyleniyor.
Geceleri belli saatlerde kısa dalgadan Türkçe yayın yapan bu radyodan söylenenleri ise çok zor duyabiliyorum. Çünkü cızırtı çok fazla! Sesler de ara sıra gidip geliyor.
Yine bir akşam spikerin ideolojik propagandası bittikten sonra yiğit ve gür bir ses “Amerika Katil Katil” diye haykırarak bir türkü söylemeye başlıyor. İlk defa duyduğum bu türküden etkileniyorum. Zira ben de “Amerika Rusya, Yahudi’ye kukla!” diyen ve iki süper devleti de kınayan milliyetçi muhafazakâr bir grubun mensubuyum. Türküyü dinlerken bir taraftan da “Amerika Katil Katil!” diye türkü çaldıran TKP’li yoldaşların gözü kapalı Rusya (SSCB) sevdalarını anlamaya çalışıyorum. “Bu ne yaman çelişki” diyeceğim ama Ahmet Kaya ve o şarkısı henüz piyasaya çıkmamış.
İlgimi çeken bu türkünün melodisi ise çok tanıdık geliyor. Biraz düşününce “Yolumuz Gurbete Düştü” (Hazin Hazin Ağlar Gönül) türküsünden uyarlama olduğunu fark ediyorum.
Dinlediğim o sanatçının kim olduğunu bilmiyor ama çok merak ediyorum. Yıllar sonra onun büyük usta Âşık Mahzuni Şerif olduğunu öğreniyorum.
Şiir Gecemizde de andık
Bu hatıramı geçtiğimiz hafta dokuzuncusunu düzenlediğimiz Taşucu Şiir ve Müzik Dinletisinde de anlattım. Mayıs ayında vefat eden şair ve müzisyenlerimizi şiir ve besteleriyle andığımız gecede, 17 Mayıs 2002’de yitirdiğimiz merhum ozanımızı da çok sayıda türküsüyle yâd ettik.
Mahzunî-Karakoç dostluğu
Aynı programda Necip Fazıl’ı da anınca aklıma Mahzunî-Karakoç dostluğu geldi. Devrimci Mahzunî Usta, olanca mütevazılığıyla hemşehrisi, arkadaşı milliyetçi şair Abdurrahim Karakoç için şiir bile yazmıştı
Güzel Elbistan'ın eski arslanı,
Yıllar böyle geldi geçti Karakoç,
Bunca beddin, günahkârın içinde,
Felek, gardaş beni seçti Karakoç.
Siz bir bağda en kızarmış üzümken,
Ben koruktum bütün bağlar bizimken,
Türkmen’in güzeli iki gözümken,
Obamız Nurhak'tan göçtü Karakoç.
Bilirsin ki yok gönlümün dönesi,
Kekik kokar ketizmenin sinesi,
Tarih bin dokuz yüz elli senesi,
Deli gönlüm sevda içti Karakoç.
Sana ne söylerim bilmem ne derim,
Benim gibi doğdu gitti pederim,
Der Mahzunî ellerinden öperim,
Çünkü sana varmak güçtü Karakoç...
Biz de zıt kutuplar Mahzunî ve Karakoç dostluğunu örnek alarak bir yıl önce çıktığımız bu şiir yolculuğunda ideolojik ayrım yapmadan tüm şairlerimizi, halk ozanlarımızı, müzisyenlerimizi andık. Mahzuni’yle Abdurrahim Karakoç’u, Nazım’la Necip Fazıl’ı, Cemal Süreya ile Sezai Karakoç’u, Ahmed Arif ile Nihal Atsız’ı gecelerimizde buluşturduk. Şimdi dönüp geriye baktığımda ne kadar zor bir işi başardığımızı düşünüyorum.
“Amerika Katil Katil” isimli bu ideolojik türküyü her duyduğumda kendimi gece evinde “Bizim Radyo”yu dinlemeye ve anlamaya çalışan “Soğuk Savaş Dönemi”nin samimi ve idealist bir genci olarak buluyorum.