“ŞU UZUN GECENİN GECESİ OLSAM”
Aralık ayı içinde en az “Şeb-i Arus” kadar bilinen bir gece daha var: “Şeb-i Yelda.” Gecelerin gecesi, gecelerin ecesi, 21 Aralığa denk gelen yılın en uzun gecesi…
“Şeb-i Yelda” hakkında en güzel mısralar 17. yüzyıl şairi Bosnalı Sabit’e ait;
“Şeb-i yeldâyı muvakkitle müneccim ne bilir?
Mübtelâ-i gama sor kim geceler kaç sâat!”
Yani; bu uzun geceyi zamanı ölçme görevlileri ve müneccimler değil, dert sahipleri, hastalar, gam müptelâları daha iyi bilir. Malûm, hastalıklar ve ağrılar geceleri daha da artar. Hasta yatağında inleyenlerin ve büyük bir dert taşıyanların geceleri bitip tükenmek bilmez. Onlar için sabah bir türlü olmaz. İşte bu psikolojiyi Necip Fazıl şu unutulmaz mısralarında ne de güzel anlatır:
"Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar"
“Şeb-i yeldâlar dönüm noktalarıdır”
Ama her sıkıntılı, karanlık ve uzun gecenin de mutlaka bir sabahı vardır. Karanlığın en zifiri olduğu an şafağın da sökmeye başladığı andır. Gazeteci-yazar Yağmur Atsız’a göre “Şeb-i yeldâlar dönüm noktalarıdır; inip inip en nihâyet dibe vurmanızdan sonra artık durumun daha da kötüye gitmesine imkân bulunmadığına, dolayısıyla bundan böyle ancak düzelebileceğine delâlet ederler.”
Ya sevdalıların “şeb-i yelda’sı…
Ancak sevdalılar hiç bitmemesini hatta her gecenin “Şeb-i yelda” olmasını isterler. Yahya Kemal bu arzuyu şöyle özetler;
“Şeb-i yeldâ’da uzar fecre kadar kıssa-ı aşk
Tâ ki Mecnûn bitirir nutkunu Leylâ söyler”
Yani aşk hikâyesi, yılın en uzun gecesinde şafak sökene kadar sürer de sürer; öyle ki Mecnûn sözünü bitirse Leylâ başlar; Leylâ sussa Mecnûn konuşur.
Bu vesileyle 2023 yılının başta ülkemiz olmak üzere bütün dünyada salgın hastalıklardan, ekonomik sıkıntılardan, dayatmalardan, baskılardan, savaşlardan, dertlerden uzak olmasını; gecelerinin ağrısız, sızısız, huzurlu geçmesini samimiyetle diliyorum.
soğuk ve gece…
yalnızlık ve gece…
hüzün ve gece…
gecelerin gecesi
gecelerin ecesi
“şeb-i yelda” bilmecesi
sevdalılar için bitmesi istenmeyen vuslat gecesi
gamsızların, tuzu kuruların en kısa gecesi
dert sahiplerine,
şifa tanımının en çetrefilli hecesi
hastaların en uzun, en zorlu gecesi,
hep bu türküyü söyler
gurbette garip kalıp,
yalnızlık çekenlerin nicesi…
"geceler yarim oldu anam anam garibem
ağlamak kârım oldu
evvel böyle değildim
sebebim zalım oldu."
ve sevdiğim türküyle bitmeli bu mısraların çilesi;
"şu uzun gecenin gecesi olsam
sılada bir evin bacası olsam
dediler ki, nazlı yârin pek hasta
başında okuyan hocası olsam"