İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

YURTDIŞINDA NASREDDİN HOCA İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA VE YAYINLAR

YURTDIŞINDA NASREDDİN HOCA İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA VE YAYINLAR               Bir anlamda, dünya vatandaşı olan, evrensel kişilikli Nasreddin Hoca için, yılda iki kez, iki ayrı kentte anma şenlikleri düzenlenmesi, kuşkusuz sevindirici olmaktadır.             Aslen Eskişehirli olan Nasreddin Hoca için, hemşehrileri tarafından yılda bir kez anma törenleri ne denli doğal ise, mezarının bulunduğu Akşehir’de düzenlenen törenler de o denli doğaldır. Ancak hemen belirtelim ki, insan öldükleri ya da yaşamlarının bir bölümünü sürdürdükleri kentlerle değil, doğdukları yerle anılırlar. O nedenle Nasreddin Hoca, dünyanın her yerinde tanınmasına rağmen, ne denli Türk ise, Akşehir’de anılmasına ve mezarının bu kenette bulunmasına rağmen, o denli Eskişehirli’dir.             Hoca Nasreddin, yıllardır hem Akşehir’de, hem de Eskişehir’de, görkemli törenlerle anılmasına rağmen, bugüne değin, şanına layık bir araştırma ve yayın yapılmamıştır. Hoca ile ilgili olarak bugüne değin yapılan bilimsel çalışmalar, onun fıkralarının yüzeysel bir biçimde değerlendirilmesinden öteye gidememiştir. Nasreddin Hoca’nın yaşam öyküsü ile ilgili kısa bilgileri ve onun olduğu kararına varılan fıkraları yayımlamak, Hoca için yeterli çalışmayı yapmış olmak demek değildir!             Oysa kapı komşumuz Bulgaristan’da geçtiğimiz yıllarda, akademik bir eser hazırlanmış ve yayımlanarak, öncelikle Türk ulusu mahcup duruma düşürülmüştür. Çünkü bugüne değin, böyle bir çalışmanın ülkemizde yapılıp, yayımlanması gerekirdi.             Zeki Peter ve Nasreddin Hoca (Artful Peter And Nasreddin Hodja) adı ile, Bulgaristan Bilimler Akademisi Edebiyat Enstitüsü tarafından, 1975 yılında Sofya’da yayımlanan, söz konusu eseri, Doç. Dr. Velicho Vulchev (Veliçko Vılçev) hazırlamıştır.             5 yıl boyunca, Bulgaristan’ın halk filozofu Hitır Petır ve Hoca Nasreddin ile ilgili fıkraları topladıktan sonra, bunları değerlendiren Doç. Dr. Vılçev, gerçekten değerli ve dünyada ilk kez, dört başı mamur bir Nasreddin Hoca eserini, yayın evrenine kazandırmış bulunmaktadır.             Nasreddin Hoca, Türkiye’de, Türk ulusu arasında ve bütün dünyada ne denli seviliyorsa, Hitır Petır da, Bulgar ulusu arasında öylesine sevilmektedir. Özellikle son yıllarda, Hitır Petır ile ilgili fıkralar, Bulgar halkının dilinden düşmez olmuştur. O nedenledir ki, H. Petır’la ilgili araştırmalar ve derleme çalışmaları yoğunlaşmış bulunmaktadır.             Öğrendiğimizse göre Bulgarlar, Hitır Petır’ı ne ölçüde seviyorlarsa, Nasreddin Hoca da o denli sevilmektedir. Bu iki halk adamı, Bulgar kültür tarihi içinde, özellikle Bulgar folklorunda, önemli ve saygın bir yer edinmişlerdir.             Doç. Dr. Veliçko Vılçev, eseri 10 bölümden oluşturmuştur. Petır’ın Bulgar ulusu üzerindeki etkisi ve önemi, Vılçev tarafından özenle araştırılmış bulunmaktadır. Bulgaristan toprakları içindeki yüzlerce halk ozanı ve her yaştaki insanla temas kurarak, incelemelerde bulunan Vilçev, bu arada Türk asıllı kişiler arasında da araştırmalarda bulunmuştur. Yaptığı saptamalara göre, gerek Türk, gerekse Bulgar halkları, N. Hoca’yı zeki bir halk adamı olarak tanımışlardır.             Bu arada, Bulgarlar’ın Nasreddin Hoca ile eşdeğerde tuttukları Hitır Petır’ın birçok fıkrasının manzum hale getirilerek, bestelenmiş olduğu ve şarkı biçimde okunduğu da öğrenmiş bulunuyoruz.             Sözünü ettiğimiz eserdeki kimi fıkralarda, H. Petır ile N. Hoca karşı karşıya getirilmektedir. Ancak, her iki halk filozofu da halktan yanadırlar ve fıkraların sonunda, biri diğerine üstünlük kurmamaktadır. Hatta kimi fıkralarda, iki halk adamı, halka karşı eylemleri olan kişilere karşı savaşım vermektedirler.             Dr. Veliçko Vılçev, kitabının sonuna, derleme yaptığı kişilerin bir listesini de eklemiş bulunmaktadır. Ayrıca yazar, zengin bir de kaynakça vermektedir. Salt bu kaynakça dahi, Hoca’nın evrensel kişiliğini kanıtlar niteliktedir. (1)               Yabancı Dillerdeki Kitaplar             Nasreddin Hoca’nın evrensel kişiliğine yukarıda değinmiştik. Hoca, o denli evrenseldir ki, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde, hakkında kitaplar ve makaleler yayımlanmış; hiç değilse fıkraları tercüme edilerek, dergilerde ve gazetelerde yayımlanmıştır.             1976 yılında, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen II. Uluslararası Türkoloji Kongresi nedeniyle, Arslan Kaynardağ tarafından Hoca’nın, yabancı dillerde yayımlanan eserlerinden oluşan bir sergi açılmıştır. Bu sergide, dış ülkelerde yayımlanan 34 ayrı yayın yer almıştır. (2) Ancak bu kitapların dışında çok sayıda başka kitapların da yayımlanmış olması muhtemeldir.             Sergide yer alan “Molla Nasreddin” adlı gazete koleksiyonları, oldukça ilginç karşılanmıştır. Çünkü 1903 yılında Tiflis’te yayımlanmaya başlayan bu Türkçe gazete, 1917’de Tebriz’e nakledilmiş; daha sonra da Bakü’ye getirilmiştir.             Kaynardağ’ın verdiği bilgiye göre,  İngiltere’de, salt Nasreddin Hoca hakkında kitap yayınları yapan bir yayınevi mevcuttur. (3)             Nasreddin Hoca ile ilgili bir kitabın, Yunanistan’da 3 kez basılmış olduğunu da elimize geçen bir nüshasından öğrenmiş bulunuyoruz.             Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği Basın Ataşesi dostumuz Georges Sourmelis eleyle edindiğimiz “Nasreddin Hoca Anektodları” adlı eserin ilk baskısı 1969, ikinci baskısı 1971, elimizdeki üçüncü baskısı ise 1976 yılında yapılmıştır. Demek ki, Yunanlı dostlarımızda, Nasreddin Hoca’ya geniş ilgi duyuyorlar?.. Yeri gelmişken, bu kitabın kapak kompozisyonu üzerinde kısaca durmakta yarar görüyoruz.             Kitabın öp kapağında, İstanbul Sultan Ahmet Camii ile Nasreddin Hoca’nın Yunanistan’da çizilen bir portresi (fıkralarından ve yaşam öyküsünden tanıdığımız kadarı ile), kendisine daha çok benzemektedir. Ayrıca Hoca eşeğine ters binmemiştir! Galiba yabancılar Hoca’yı bizden daha iye tanımaktadır. Zira Türkiye’de çizilen portrelerinde, kocaman kavuğu, suratının biçimi ve eşeğe ters biner halde gösterilen sembolleriyle Nasreddin Hoca, adeta bir soytarı gibi gösterilmektedir! Oysa son derece zeki, kurnaz ve kusursuz bir kişi olan N. Hoca, daha akılcı çizgilerle, halka tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Elimizdeki biçimler içerisinde, Hoca’ya en uygun olan, Yunanistan’da basılan kitap üzerindeki kompozisyonun, Türkiye7de benimsenmesi kişisel dileğimizdir.               Tiyatroda Nasreddin Hoca             Üzülerek belirtelim ki, tümüyle bizim olan Nasreddin Hoca ile ilgili olarak, doğru dürüst ne bir film yapılmış ve ne de bir oyun sahnelenmiştir. Çevrilen bir-iki film, ticari ticari amaç gütmekten öteye gidememiş; tiyatroda ise, bugüne değin ciddi bir Nasreddrin Hoca oyunu görülmemiştir…             Oysa Çekoslovakya’da, 1978-1979 tiyatro sezonunda, “Nasreddin” adlı bir oyun sahnelenmiştir. Geçen yıl ölen Çek yazarı Jozef Kainar’ın yazdığı bu oyun, Prag’daki Ulusal Tiyatro’da birkaç ay süreyle, geniş bir ilgiyle sahnelenmiştir.             Sevinçel öğrendik ki, Kültür Bakanlığı kısa bir süre önce “Nasreddin Hoca Çizgi Film yarışması” açmıştır. Süresi 28 Eylül 1979 tarihinde sona erecek olan bu yarışmanın, birkaç kaliteli film kazandırmasını temenni ediyoruz.             Türkiye dışındaki Türkler’in, öteki halklarla birlikte eşit koşullar altında, geniş olanaklarla yaşamakta olduğu Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti’nde de Nasreddin Hoca ile ilgili yoğun çalışmalar yapılmaktadır.               Balkanlar’daki Kimi Çalışmalar             Merhum Türkolog Prof. Süreyya Yusuf, Yugoslavya’da, Nasreddin Hoca ile ilgili ilk kitabın, 1771 yılında, yayımlanmış olduğunu yazmaktadır. (4) Sırp-Hırvatça yayımlanan bu kitaptan sonra 1894 yılında Sremac Stevan tarafından Belgrad’da bir kitabın yayımlandığını bildiren Süreyya Yusuf, bu kitap hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir,             Türkoloji çalışmaları ile Türk kültürünün birçok bilinmeyen yönünü, çeşitli vesilelerle gözlerimizin önüne seren, Kosovalı Prof. Dr. Şefket Plana’nın, Tan gazetesinde çıkan bir yazısından öğrendiğimize göre, Nasreddin Hoca Arnavutlar arasında da büyük ölçüde sevilmekte, hatta benimsenmektedir. Prof. Plana’nın verdiği bilgiye göre, Arnavut ulusundan derlenen birçok fıkra, Arnavutluk ve Yugoslavya folklor arşivinde bulunmaktadır. (5)             Yugoslavya’da Türkçe olarak yayımlanan dergilerde ve okul kitaplarında yer alan Nasreddin Hoca fıkralarıyla ilgili bir yazı da, Necati Zekeriya tarafından kaleme alınmış bulunmaktadır. (6) Keza Necip P. Alpan’ın bir kitabından da Nasreddin Hoca’nın, Arnavutluk halkı arasındaki önemi ve değerini saptayabiliyoruz. (7)             Romanya’da Nasreddin Hoca’nın, Romen edebiyatındaki önemi ise, bir bildiri konusu olarak, Mihail Guboğlu tarafından, 1975 yılında İstanbul’da toplanan I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi’ne getirilmiştir. Bu bildiriden öğrendiğimize göre, Romanya’da Nasreddin Hoca hakkında ilk eser 1688-1723 yılları arasında Dmitrie Kantemir tarafından yazılıp yayınlanmıştır. (8)  Aynı toplantıda, “Romanya Türk Toplumunun Folkloru” konusunda bir bildiri sunan, Mustafa Ali Mehmet de, Nasreddin Hoca fıkralarının, Romen fıkraları ile birbirine karışmış olduğunu ve kimi Romen fıkralarının Nasreddin Hoca’ya atfedildiğini söylemiştir. (9)               Sonuç ve Öneri             Kuşkusuz, sunduğumuz birkaç örnek, Nasreddin Hoca hakkında Türkiye dışında yapılan araştırma ve yayınların tümünü yansıtmamaktadır. Zira salt Sovyetler Birliği’nde bu konuda yapılan çalışmalar, saatlerce okunacak bir bildiri metnini oluşturabilir.             Amacımız, Türkiye içerisinde, Nasreddin Hoca’mız için yeterli çalışmayı yapmamış olduğumuzu vurgulamaktır. Özellikle yüksekokullarımız, üniversitelerimiz bu konuda çok ilgisiz kalmaktadır. Bugün Eskişehir’deki yüksek okullardan birisine bağlı olarak, hâlâ bir Nasreddin Hoca Araştırmaları Enstitüsü” kurulmamış olmasına üzülmemek elde değildir!...             Eskişehir Valiliğinin 1979 yılı içerisinde, uluslararası düzeyde bir Nasreddin Hoca Semineri’ni gerçekleştirmiş olması, çok önemli bir olaydır. Dileğimiz bu olayın, tüm ilgili ve yetkili kişi ve kuruluşlar tarafından çok iyi değerlendirilmesi, ayrıca seminerde sunulan bildirilerin de ivedilikle bir kitapta toplanmasıdır. --------------------------- * Eskişehir Valiliği tarafından, 22 Haziran 1979 tarihinde düzenlenen I.Uluslararası Nasreddin Hoca    Semineri’nde sunulan bildiridir.          NOTLAR Velichko Vulchev, Zeki Peter ve Nasreddin Hoca (Artful Peter And Nasreddin Hodja), Bulgar Bilimler Akademisi Yayını, Sofya 1975, 354 S. Arslan Kaynardağ, Türkoloji Kongresi dolayısıyla düzenlenen sergi: “Yabancı dillerdeki Nasreddin Hoca kitapları”, Türk Folklor Araştırmaları Der., Aralık 1976, S.329, s.7856-7857 A. Kaynardağ, a.g.e. Süreyya Yusuf, “Stevan Sremaç’ın Nasrettin Hoca Fıkraları Derlemesi Üstüne”, Çevren Der. Eylül 1977, S.15, s.53-59 Prof. Dr. Şefket Plana, Ârnavutlar Arasında Nasreddin Hoca”, Çevren Der., Eylül 1977, S.15, s.101-104 Necati Zekeriya, “Yugoslavya’daki Türkçe Çocuk Dergilerinde ve Okul Betiklerinde Nasreddin Hoca’nın Fıkraları”, Çevren Der., Eylül 1977, S.15, s.105-107 Necip P.Alpan, Tarihin Işığında Bugünkü Arnavutluk, Ankara 1975, s.192 Mihail Guboğlu, Romen Edebiyatında Nasreddin Hoca, Kültür Bakanlığı MFAD Yay.19, Bildiriler Dizisi 4, Ankara 1976, s.67-72 Mustafa Ali Mehmet, “Romanya Türk Toplumunun Folkloru Üzerine Bazı Mülahazalar”, K.B. MİFAD Yay.16, Ankara 1976, s.203-208
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2022 - Çarşamba

YURTDIŞINDA NASREDDİN HOCA İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA VE YAYINLAR

YURTDIŞINDA NASREDDİN HOCA İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA VE YAYINLAR

 

            Bir anlamda, dünya vatandaşı olan, evrensel kişilikli Nasreddin Hoca için, yılda iki kez, iki ayrı kentte anma şenlikleri düzenlenmesi, kuşkusuz sevindirici olmaktadır.

            Aslen Eskişehirli olan Nasreddin Hoca için, hemşehrileri tarafından yılda bir kez anma törenleri ne denli doğal ise, mezarının bulunduğu Akşehir’de düzenlenen törenler de o denli doğaldır. Ancak hemen belirtelim ki, insan öldükleri ya da yaşamlarının bir bölümünü sürdürdükleri kentlerle değil, doğdukları yerle anılırlar. O nedenle Nasreddin Hoca, dünyanın her yerinde tanınmasına rağmen, ne denli Türk ise, Akşehir’de anılmasına ve mezarının bu kenette bulunmasına rağmen, o denli Eskişehirli’dir.

            Hoca Nasreddin, yıllardır hem Akşehir’de, hem de Eskişehir’de, görkemli törenlerle anılmasına rağmen, bugüne değin, şanına layık bir araştırma ve yayın yapılmamıştır. Hoca ile ilgili olarak bugüne değin yapılan bilimsel çalışmalar, onun fıkralarının yüzeysel bir biçimde değerlendirilmesinden öteye gidememiştir. Nasreddin Hoca’nın yaşam öyküsü ile ilgili kısa bilgileri ve onun olduğu kararına varılan fıkraları yayımlamak, Hoca için yeterli çalışmayı yapmış olmak demek değildir!

            Oysa kapı komşumuz Bulgaristan’da geçtiğimiz yıllarda, akademik bir eser hazırlanmış ve yayımlanarak, öncelikle Türk ulusu mahcup duruma düşürülmüştür. Çünkü bugüne değin, böyle bir çalışmanın ülkemizde yapılıp, yayımlanması gerekirdi.

            Zeki Peter ve Nasreddin Hoca (Artful Peter And Nasreddin Hodja) adı ile, Bulgaristan Bilimler Akademisi Edebiyat Enstitüsü tarafından, 1975 yılında Sofya’da yayımlanan, söz konusu eseri, Doç. Dr. Velicho Vulchev (Veliçko Vılçev) hazırlamıştır.

            5 yıl boyunca, Bulgaristan’ın halk filozofu Hitır Petır ve Hoca Nasreddin ile ilgili fıkraları topladıktan sonra, bunları değerlendiren Doç. Dr. Vılçev, gerçekten değerli ve dünyada ilk kez, dört başı mamur bir Nasreddin Hoca eserini, yayın evrenine kazandırmış bulunmaktadır.

            Nasreddin Hoca, Türkiye’de, Türk ulusu arasında ve bütün dünyada ne denli seviliyorsa, Hitır Petır da, Bulgar ulusu arasında öylesine sevilmektedir. Özellikle son yıllarda, Hitır Petır ile ilgili fıkralar, Bulgar halkının dilinden düşmez olmuştur. O nedenledir ki, H. Petır’la ilgili araştırmalar ve derleme çalışmaları yoğunlaşmış bulunmaktadır.

            Öğrendiğimizse göre Bulgarlar, Hitır Petır’ı ne ölçüde seviyorlarsa, Nasreddin Hoca da o denli sevilmektedir. Bu iki halk adamı, Bulgar kültür tarihi içinde, özellikle Bulgar folklorunda, önemli ve saygın bir yer edinmişlerdir.

            Doç. Dr. Veliçko Vılçev, eseri 10 bölümden oluşturmuştur. Petır’ın Bulgar ulusu üzerindeki etkisi ve önemi, Vılçev tarafından özenle araştırılmış bulunmaktadır. Bulgaristan toprakları içindeki yüzlerce halk ozanı ve her yaştaki insanla temas kurarak, incelemelerde bulunan Vilçev, bu arada Türk asıllı kişiler arasında da araştırmalarda bulunmuştur. Yaptığı saptamalara göre, gerek Türk, gerekse Bulgar halkları, N. Hoca’yı zeki bir halk adamı olarak tanımışlardır.

            Bu arada, Bulgarlar’ın Nasreddin Hoca ile eşdeğerde tuttukları Hitır Petır’ın birçok fıkrasının manzum hale getirilerek, bestelenmiş olduğu ve şarkı biçimde okunduğu da öğrenmiş bulunuyoruz.

            Sözünü ettiğimiz eserdeki kimi fıkralarda, H. Petır ile N. Hoca karşı karşıya getirilmektedir. Ancak, her iki halk filozofu da halktan yanadırlar ve fıkraların sonunda, biri diğerine üstünlük kurmamaktadır. Hatta kimi fıkralarda, iki halk adamı, halka karşı eylemleri olan kişilere karşı savaşım vermektedirler.

            Dr. Veliçko Vılçev, kitabının sonuna, derleme yaptığı kişilerin bir listesini de eklemiş bulunmaktadır. Ayrıca yazar, zengin bir de kaynakça vermektedir. Salt bu kaynakça dahi, Hoca’nın evrensel kişiliğini kanıtlar niteliktedir. (1)

 

            Yabancı Dillerdeki Kitaplar

            Nasreddin Hoca’nın evrensel kişiliğine yukarıda değinmiştik. Hoca, o denli evrenseldir ki, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde, hakkında kitaplar ve makaleler yayımlanmış; hiç değilse fıkraları tercüme edilerek, dergilerde ve gazetelerde yayımlanmıştır.

            1976 yılında, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü tarafından düzenlenen II. Uluslararası Türkoloji Kongresi nedeniyle, Arslan Kaynardağ tarafından Hoca’nın, yabancı dillerde yayımlanan eserlerinden oluşan bir sergi açılmıştır. Bu sergide, dış ülkelerde yayımlanan 34 ayrı yayın yer almıştır. (2) Ancak bu kitapların dışında çok sayıda başka kitapların da yayımlanmış olması muhtemeldir.

            Sergide yer alan “Molla Nasreddin” adlı gazete koleksiyonları, oldukça ilginç karşılanmıştır. Çünkü 1903 yılında Tiflis’te yayımlanmaya başlayan bu Türkçe gazete, 1917’de Tebriz’e nakledilmiş; daha sonra da Bakü’ye getirilmiştir.

            Kaynardağ’ın verdiği bilgiye göre,  İngiltere’de, salt Nasreddin Hoca hakkında kitap yayınları yapan bir yayınevi mevcuttur. (3)

            Nasreddin Hoca ile ilgili bir kitabın, Yunanistan’da 3 kez basılmış olduğunu da elimize geçen bir nüshasından öğrenmiş bulunuyoruz.

            Yunanistan’ın Ankara Büyükelçiliği Basın Ataşesi dostumuz Georges Sourmelis eleyle edindiğimiz “Nasreddin Hoca Anektodları” adlı eserin ilk baskısı 1969, ikinci baskısı 1971, elimizdeki üçüncü baskısı ise 1976 yılında yapılmıştır. Demek ki, Yunanlı dostlarımızda, Nasreddin Hoca’ya geniş ilgi duyuyorlar?.. Yeri gelmişken, bu kitabın kapak kompozisyonu üzerinde kısaca durmakta yarar görüyoruz.

            Kitabın öp kapağında, İstanbul Sultan Ahmet Camii ile Nasreddin Hoca’nın Yunanistan’da çizilen bir portresi (fıkralarından ve yaşam öyküsünden tanıdığımız kadarı ile), kendisine daha çok benzemektedir. Ayrıca Hoca eşeğine ters binmemiştir! Galiba yabancılar Hoca’yı bizden daha iye tanımaktadır. Zira Türkiye’de çizilen portrelerinde, kocaman kavuğu, suratının biçimi ve eşeğe ters biner halde gösterilen sembolleriyle Nasreddin Hoca, adeta bir soytarı gibi gösterilmektedir! Oysa son derece zeki, kurnaz ve kusursuz bir kişi olan N. Hoca, daha akılcı çizgilerle, halka tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Elimizdeki biçimler içerisinde, Hoca’ya en uygun olan, Yunanistan’da basılan kitap üzerindeki kompozisyonun, Türkiye7de benimsenmesi kişisel dileğimizdir.

 

            Tiyatroda Nasreddin Hoca

            Üzülerek belirtelim ki, tümüyle bizim olan Nasreddin Hoca ile ilgili olarak, doğru dürüst ne bir film yapılmış ve ne de bir oyun sahnelenmiştir. Çevrilen bir-iki film, ticari ticari amaç gütmekten öteye gidememiş; tiyatroda ise, bugüne değin ciddi bir Nasreddrin Hoca oyunu görülmemiştir…

            Oysa Çekoslovakya’da, 1978-1979 tiyatro sezonunda, “Nasreddin” adlı bir oyun sahnelenmiştir. Geçen yıl ölen Çek yazarı Jozef Kainar’ın yazdığı bu oyun, Prag’daki Ulusal Tiyatro’da birkaç ay süreyle, geniş bir ilgiyle sahnelenmiştir.

            Sevinçel öğrendik ki, Kültür Bakanlığı kısa bir süre önce “Nasreddin Hoca Çizgi Film yarışması” açmıştır. Süresi 28 Eylül 1979 tarihinde sona erecek olan bu yarışmanın, birkaç kaliteli film kazandırmasını temenni ediyoruz.

            Türkiye dışındaki Türkler’in, öteki halklarla birlikte eşit koşullar altında, geniş olanaklarla yaşamakta olduğu Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti’nde de Nasreddin Hoca ile ilgili yoğun çalışmalar yapılmaktadır.

 

            Balkanlar’daki Kimi Çalışmalar

            Merhum Türkolog Prof. Süreyya Yusuf, Yugoslavya’da, Nasreddin Hoca ile ilgili ilk kitabın, 1771 yılında, yayımlanmış olduğunu yazmaktadır. (4) Sırp-Hırvatça yayımlanan bu kitaptan sonra 1894 yılında Sremac Stevan tarafından Belgrad’da bir kitabın yayımlandığını bildiren Süreyya Yusuf, bu kitap hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir,

            Türkoloji çalışmaları ile Türk kültürünün birçok bilinmeyen yönünü, çeşitli vesilelerle gözlerimizin önüne seren, Kosovalı Prof. Dr. Şefket Plana’nın, Tan gazetesinde çıkan bir yazısından öğrendiğimize göre, Nasreddin Hoca Arnavutlar arasında da büyük ölçüde sevilmekte, hatta benimsenmektedir. Prof. Plana’nın verdiği bilgiye göre, Arnavut ulusundan derlenen birçok fıkra, Arnavutluk ve Yugoslavya folklor arşivinde bulunmaktadır. (5)

            Yugoslavya’da Türkçe olarak yayımlanan dergilerde ve okul kitaplarında yer alan Nasreddin Hoca fıkralarıyla ilgili bir yazı da, Necati Zekeriya tarafından kaleme alınmış bulunmaktadır. (6) Keza Necip P. Alpan’ın bir kitabından da Nasreddin Hoca’nın, Arnavutluk halkı arasındaki önemi ve değerini saptayabiliyoruz. (7)

            Romanya’da Nasreddin Hoca’nın, Romen edebiyatındaki önemi ise, bir bildiri konusu olarak, Mihail Guboğlu tarafından, 1975 yılında İstanbul’da toplanan I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi’ne getirilmiştir. Bu bildiriden öğrendiğimize göre, Romanya’da Nasreddin Hoca hakkında ilk eser 1688-1723 yılları arasında Dmitrie Kantemir tarafından yazılıp yayınlanmıştır. (8)  Aynı toplantıda, “Romanya Türk Toplumunun Folkloru” konusunda bir bildiri sunan, Mustafa Ali Mehmet de, Nasreddin Hoca fıkralarının, Romen fıkraları ile birbirine karışmış olduğunu ve kimi Romen fıkralarının Nasreddin Hoca’ya atfedildiğini söylemiştir. (9)

 

            Sonuç ve Öneri

            Kuşkusuz, sunduğumuz birkaç örnek, Nasreddin Hoca hakkında Türkiye dışında yapılan araştırma ve yayınların tümünü yansıtmamaktadır. Zira salt Sovyetler Birliği’nde bu konuda yapılan çalışmalar, saatlerce okunacak bir bildiri metnini oluşturabilir.

            Amacımız, Türkiye içerisinde, Nasreddin Hoca’mız için yeterli çalışmayı yapmamış olduğumuzu vurgulamaktır. Özellikle yüksekokullarımız, üniversitelerimiz bu konuda çok ilgisiz kalmaktadır. Bugün Eskişehir’deki yüksek okullardan birisine bağlı olarak, hâlâ bir Nasreddin Hoca Araştırmaları Enstitüsü” kurulmamış olmasına üzülmemek elde değildir!...

            Eskişehir Valiliğinin 1979 yılı içerisinde, uluslararası düzeyde bir Nasreddin Hoca Semineri’ni gerçekleştirmiş olması, çok önemli bir olaydır. Dileğimiz bu olayın, tüm ilgili ve yetkili kişi ve kuruluşlar tarafından çok iyi değerlendirilmesi, ayrıca seminerde sunulan bildirilerin de ivedilikle bir kitapta toplanmasıdır.

---------------------------

* Eskişehir Valiliği tarafından, 22 Haziran 1979 tarihinde düzenlenen I.Uluslararası Nasreddin Hoca

   Semineri’nde sunulan bildiridir.   

 

 

 

NOTLAR

  1. Velichko Vulchev, Zeki Peter ve Nasreddin Hoca (Artful Peter And Nasreddin Hodja), Bulgar Bilimler Akademisi Yayını, Sofya 1975, 354 S.
  2. Arslan Kaynardağ, Türkoloji Kongresi dolayısıyla düzenlenen sergi: “Yabancı dillerdeki Nasreddin Hoca kitapları”, Türk Folklor Araştırmaları Der., Aralık 1976, S.329, s.7856-7857
  3. A. Kaynardağ, a.g.e.
  4. Süreyya Yusuf, “Stevan Sremaç’ın Nasrettin Hoca Fıkraları Derlemesi Üstüne”, Çevren Der. Eylül 1977, S.15, s.53-59
  5. Prof. Dr. Şefket Plana, Ârnavutlar Arasında Nasreddin Hoca”, Çevren Der., Eylül 1977, S.15, s.101-104
  6. Necati Zekeriya, “Yugoslavya’daki Türkçe Çocuk Dergilerinde ve Okul Betiklerinde Nasreddin Hoca’nın Fıkraları”, Çevren Der., Eylül 1977, S.15, s.105-107
  7. Necip P.Alpan, Tarihin Işığında Bugünkü Arnavutluk, Ankara 1975, s.192
  8. Mihail Guboğlu, Romen Edebiyatında Nasreddin Hoca, Kültür Bakanlığı MFAD Yay.19, Bildiriler Dizisi 4, Ankara 1976, s.67-72
  9. Mustafa Ali Mehmet, “Romanya Türk Toplumunun Folkloru Üzerine Bazı Mülahazalar”, K.B. MİFAD Yay.16, Ankara 1976, s.203-208
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com