İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160.YAŞINDA

BAŞKENTTEN SELAM   KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160.YAŞINDA Orta Asya Türkleri arasında iyi tanınan, sevilen ve sayılan bir ozan olan Toktogul Satılganov 25 Ekim 1864  tarihinde, Oş bölgesinin Ketmen-Töbö ilçesindeki Kuşçu-Suu köyünde dünyaya gelir. Babası Satılgan çiftçi, annesi Burma hanım halk içinde tanınan ünlü ağıtçıydı. Ailede annesinin sürekli masallar anlatması ve ağıtlar söylemesi küçük Toktogul’un daha genç yaşlarda akınlık geleneğine olan merakını uyandırır. Toktogul’un yaratıcılığının gelişmesinde annesinin ve dönemin ünlü akınları Çoŋdu, Esenaman ve Naken’lerin etkileri olmuştu. Toktogul aynı zamanda bu ünlü akınlardan ders aldı. 1884 yılında evlenir ve o evlilikten Topçubay adlı bir çocuğu olur. Çocuğu doğduktan sonra annesinin akrabalarının oturdukları İyri-Suu köyüne taşınır ve bu köyde bir müddet ailesi ile kalır.  Toktogul, Kırgız Akınların (Kırgızlar bizim âşık da dediğimiz ozanlara Akın diyorlar) en ünlü ve güçlüsü idi.  Kırgız Halkının maruz kaldığı sıkıntılar sebebiyle fikren olduğu kadar fiziken de halkın yanında yer alır. Rusların bölgede sosyal, ekonomik, dini ve kültürel anlamda baskılarına karşı çıkar. Halkın yavaş yavaş Hristiyanlaşmasına ve Ruslaştırılmasına sert tepki gösterir. 1898'de Andican da gerçekleşen isyana katıldığı gerekçesiyle Çarlık Rusyası tarafından önce idama mahkûm edilir, daha sonra ceza hafifletilerek Sibirya’ya sürgüne gönderilir. Sürgündeyken büyük zorluklar çeken şair, Sibirya’dan kaçar. Yolculuk esnasında dayanılmaz sıkıntılarla karşı karşıya kalır ama 1904'te Kırgızistan’a ulaşır. Bütün bu çabalarına rağmen yakalanıp tekrardan sürgüne gönderilir. Toktogul ancak 1910 yılında kendisine biçilen cezayı tamamladıktan sonra yurduna döner. Kırgızistan’a döndüğünde onu üzüntülü haberler bekliyordu. Onun tek oğlu Topçubay ölmüş, sevdiği eşi başkasıyla evlenmiş, annesi ise acı çekmekten iyice yaşlanmıştı. Hayatın bütün acılarına rağmen Toktogul yaratıcılığından vazgeçmez. Şartlar ne olursa olsun hep halkının yanında bulunur. Onların duygularına tercüman olur. 1913 yılında Toktogul’un düşmanları ona tekrardan iftira atarak Namangan hapishanesine attırırlar. Bu haberi duyan halk isyan eder. Şairi hapisten çıkartmak için Kalık ve Eşmambet bölge bölge gezip para toplarlar. Nihayet altı ay sonra Toktogul’u topladıkları parayı ödeyerek hapisten çıkartırlar. Şiirlerinde Sovyet iktidarını ve Lenin’i över. Onun için, Ekim Devrimi başarıya ulaşınca Lenin’i övme yoluna gitmesi, Sovyet sistemini elinden geldiğince el üstünde tutmaya çalışması anlaşılır ve objektif bir davranış olmuştur. Birincisi, Bolşevikler, Kırgızları 1916 yılındaki Ürkün (Kaçma) olaylarından sonraki yok etme eylemlerinden kurtarmıştır. İkincisi, Sovyet hükümeti binlerce baldırı çıplağa arazi vermiş, zenginlerin ellerindeki mal-mülkü alarak kapısında it ürümeyen fakirlere dağıtmıştır. Üçüncüsü, yeni idare sistemi fakirlerin yanında olarak, onların fikirlerini ön planda tutmuş; diğer yandan çara karşı çıkanları, zenginlerin karşısında onlara söz söyleme cesareti gösterenleri, Toktogul gibi açık açık onlarla mücadele edenleri kahraman nazarıyla gördükleri tarihte de gösterilen bir durumdur. *** Toktogul'un Arzımat ile yaptığı atışma onun hayatında dönüm noktası olur. Bu olaydan sonra sadece düşünür, şair ve bestekâr değil aynı zamanda yoksulların kaygılarını dile getiren halk ozanı olur. Ozan yaratıcılığına ilk “Nasılkan”, “Külüypa”, “Alımkan”, “Baktıkız” gibi lirik şiirleri ile başlar. Bu şiirlerinde kadınların güzelliğinden, naifliğinden bahsederek ömrün kısalığını ve gençliğin değerini vurgular. Alımkan adlı eserini sevdiği kızı Alımkan’a adar ve onun güzelliğini daha yeni açılmış kırmızı çiçeğe benzetir. O günden bu güne Alımkan karakteri halk edebiyatında muhabbetin, sevginin sembolüne dönüşür.  Toktogul genelde derin felsefi konuları söylemesi yanı sıra nasihat türünde doğaçlamalar da yapar. “Nasihat”, “Derme”, “Sanat” gibi gençlere, insanlara hitaben söylenen şiirleri büyük önem taşır. Sürgünün ilk yıllarında ailesine ve topraklarına olan hasretini “Aman keter kün barbı”, “Tutkundagı arman” adlı şiirlerinde aksettirir. Toktogul hayatının en zor günlerinde bile yaratıcılığından vazgeçmez. Sibirya ormanlarındaki ağaçlardan kopuz yaparak hüzünlü bestelerini çalar. Sürgündeyken arkadaşları onun kaçmasına yardım ederler. Bununla ilgili şiirler yazar. Toktogul düşünür ve ozanlığın yanısıra iyi bir müzisyendir. 1928’de A.V. Zatayeviç onun “Toguz kayrık”, “Şıŋgırama”, “Miŋ kıyal”, “Terme” ve başka bestelerini kayda geçirir. Namangan hapishanesindeyken “Zamana” adlı şiirini yazar. Şiirinde yaşadığı dönemi nitelendirerek zamanın bozulduğundan, beylerin zalimliğinden bahseder. Bu sebepten dolayı da Komünizm sistemini sevinçle karşılar.  Toktogul, o dönemin ünlü akınları Togolok Moldo, Kalık Akiyev, Barpı Alıkulov, Alımkul Üsönbayev ve Korgol Dosuyev’ler ile sürekli görüşür. Bu ünlü akınlar Toktogul’u kendilerinin ustası olarak kabul ederler. Halk içinde Toktogul’un Eşmambet ve Naymanbay adlı büyük akınlar ile divana çıktığı bilinir. Bu tür atışmalarda akınların keskin sözlülüğü, ustalığı ve keskin cevapları halk tarafından hayran ve sevgi ile karşılanırdı. Toktogul’un diğer bir özelliği de, komşu Türk halkları Özbek, Türkmen ve Taciklerden duymuş olduğu efsaneler, tarihi olaylar ve halk hikâyelerini Kırgızistan topraklarına ulaştırmasıdır. Toktogul Satılganov’un eserlerini derlemede ve onları kitap haline getirmede şair Coomart Bökönbayev ile araştırmacı Caki Taştemirov’ların emekleri büyüktür. Aynı zamanda Düyşön Sulaymanov, Imanbay Kencegul uulu, Colçubek Beşimov ve Abdıkalık Çorobayev’lerin de katkıları yadsınamaz. Toktogul'un Kırgız kültürüne, edebiyatına verdiği emekler paha biçilemez değerdedir. Onun birçok eseri zamanında yazıya geçirilmemiş, halk ağzında yaşamıştır. Kırgız kültürüne ve edebiyatına verdiği emekler için, Toktogul'un adı Kırgız Devlet Filarmonisi'ne, ülkenin bir çok yerine, köy kuruluşlarına, okullara vb. yerlere verilmiştir. Sanat ve edebiyat alanında da onun adıyla Kırgız Devlet ödülü düzenlenmiştir. *** Çarlık Rusyası'nın Güney Kırgızistan'ı egemenliği aldığı aşamada Toktogul, deyişleri-şiirleri ile karşı çıkmış, demokrasi söylemlerinde bulunmuştur. Nitekim Ruslardan bölgeyi temizlemeyi ve eskiden bağımsız olan Hokand hanlığını geri getirmeyi amaçlayan Madali İşhan, "kutsal savaş" çağrısı yaptı ve 17-18 Mayıs 1898'de Çarlık Rusya'sına karşı 2.000 adamıyla savaştı ise de maalesef yenildi. 546 kişi Ruslar tarafından yargılandı. Bunlar arasında Madali de vardı ve beş komutanı ile birlikte idam edildiler. Mahkemede hüküm giyenlerin çoğu, Fergana vadisi ve Çatkal, Aksı ve Ketmen-Tobe'deki dağlık alanlardaki Kırgızlardı. Bunların arasında, Ketmen-Tobe vadisindeki siyasi düşmanları tarafından isyana katıldığı iddiasıyla asılsız bir suçlamayla hapse atılan ünlü ozan Toktogul da vardı. Onu Sibirya’da hapsettiler. Hapishaneden çıktıktan sonra, Irkutsk kasabası yakınlarındaki Kuitun köyüne döndü. Şöhreti Sovyetler Birliği genelinde artan Toktogol, şiirleriyle birlikte bizzat besteleyip, musikiye kazandırdığı eserleriyle de takdir edildi. Devlet tarafından ona Halkın Müzisyeni ünvanı verildi. Kırgızistan'daki şöhreti de zirveye ulaştı. O arada Vladimir İlyiç Lenin için şiirler yazdı, türküler çığırdı. Esasen komünizm devrimini memnuniyetle karşıladı ve kutlama amacıyla "Lenin gibi birini hangi kadın doğurdu?" dizeleriyle başlayan şiiri, tüm Sovyetler Birliği’ne yayıldı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bile Toktogul'un şarkıları Kırgız sanatçılar arasında popülerliğini sürdürdü ve birçok sokak, park, okul ve hatta doğduğu kente onun adı verildi. Akınlık geleneğinin lideri olan Toktogul Satılganov, 17 Şubat 1933 tarihinde kendi doğduğu Ketmen-Töbö ilçesinde hayata gözlerini yumdu. *** 1988 yılında, (o tarihte) Kırgız Yazarlar Birliği başkanı olan Cengiz Aytmatov’un konuğu olarak Kırgızistan’a gitmiştim. Bir yıl sonra ünlü Kırgız Akını Toktogul’un doğumunun 125.yıldönümü münasebetiyle düzenledikleri anla etkinlikleri için de davet almış 2 Ekim 1989 tarihinde, uçakla Moskova üzerinden Kırgızistan başkenti (o tarihteki adıyla) Furunze’ye uçmuştum.             Toktogul için, Dünyanın birçok ülkesinden, özellikle de Türk Cumhuriyetlerinden şairler, yazarlar vb. gelmişlerdi. Furunze’de yapılan bir “hoş geldiniz” toplantısından iki gün sonra on otobüsten oluşan bir konvoy içerisinde yola çıkmıştık. Konvoya polis otoları ve ambulans eşlik ediyordu. Hedef Töögarın’dı. Yolda birkaç kez mola verilerek, bir şeyler yenilip içilmişti. Tanrı dağlarının bitişiğindeki Aladağ’a tırmanıyorduk. Bu görkemli dağın zirvesindeki 3200 Metre rakımlı “Alabel” de kar vardı. Öte yandan sel suları aşağılara doğru akıp gidiyordu. Tam 8 saat sonra Töögarın (deve karnı)’a ulaşmış ve yurtlara (çadırlara) yerleşmiştik. Buranın bir başka adı da Toktogul Yaylası idi. Yaylaya vardığımızda, 5 atlı akın (halk ozanı) bizi karşılamışlardı. Bunlar Kırgızlar’ın ünlü akınları Estebes Dursunaliyev, Kaba Ulu Atabek, Abdulda Nuraliyev, Zamırbek Üsenbayev ve Tuganbay Abdiyev’di. Çalıp çığırıyorlardı ama, Kırgız Türkçesi’ni hemen anlayabilmek benim için maalesef mümkün değildi. Anladığım şeylerin başında, bütün akınların komünist partisine övgü düzmeleriydi ve bir de beni kastederek; “Türkiye’den gelen konuğumuz” gibi bir dizenin, deyiş içerisinde yer almasıydı. Toktogul için Töögarın’a gidenlerin arasındayım Yayla üzerinde, Toktogul’un 125. Doğum yıldönümünden mülhem, tam 125 tane yurt kurulmuştu. Ben, tercümanım Kolya ve Doğu Almanya’dan gelen Dieter Pommovenke ile birlikte 11 No.lu yurda yerleşmiştim. Yurdumuzun hemen altından “Çiçkan” çayı akıyordu. Aradan geçen şunca yıl sonra bile, bu çayın sırıltısı ile uyuyup uyanma zevkini anımsarım. Akşama doğru, stadyumda muhteşem bir gösteri yapılmıştı. KKP yöneticilerinden Medet Şerimkulov ile Toktogul Rayonu 1.Sekreteri Bekmamar Osmanov, buradaki programı yönetiyorlardı. Yüzlerce at-tay yarışıyorlardı. Kız kovalama, güreşler, akınların çalıp çığırmaları tam bir curcuna idi, ama ilginçti, güzeldi… Zaman zaman davullar vuruyor, atlar koşuyor; at üzerinde de güreşler yapılıyordu. Hiç kuşkusuz, Ertuğrul Gazi Bozüyük’e geldiğinde de bu atlı oyunlar, gösteriler yapılmıştı?... Geleneksel giysiler içindeki Kırgız kızlarını anlatabilmek zordu. Görüp, o manzarayı yaşamak gerekirdi. Hele o güzel kızların at üzerindeki hünerleri… Uçarcasına at üzerinde kalmaları… Çeşitli halk oyunları ekiplerinin gösterileri, seyirlik oyunlar, ortaoyunu vb. Eğlence gecenin geç saatlerine kadar devam etmişti. Bol yiyecek ve kımız vardı. Boz Ev denilen yurtları dolaşan akınlar, sanatçılar... Herhalde ecdadımız böyle eğleniyordu. Kırgızlar’ın yaptıklarından zevk alıp almadıklarını anlamak istiyordum. Benim Furunze’ye ulaştığım günlerde Kırgızca, resmi dil olmuştu. Ama Kırgız delikanlıları hâlâ birbirleriyle Rusça konuşuyorlardı. Aydınların da uyarılarıyla, silkinip kendilerine gelmeleri gerekiyordu. Zira yaşadıkları toprakların sahipleri onlardı. Hatta, dünyadaki bütün Türkler’in ata yurtları orasıydı. Çolpan Ata Ertesi sabah Töökarın’a 30 Km. mesafedeki, Toktogul’un doğum yeri olan Çolpan Ata kasabasına gitmiştik. Kasabaya adı verilen Çolpan Ata koyunların piri imiş. Burada Toktogul ile yakınlarının mezarlarının bulunduğu bir kabristana gitmiştik. Kabristan, etrafından şırıl şırıl suların aktığı bir mekânda bulunuyordu. Toktogul’un mezarı başında herkes ellerini yüzüne sürerek, sözde dua ediyorlardı ama ne yazık ki, orada bulunanların içerisinde Fatiha okuyabilecek bir kişi yoktu. Azerbaycanlı Prof. Dr. Halik Köroğlu bir şeyler söylemek istedi ama, onun da bu konudaki bilgisi yetersizdi. Gerçi benim de, gerektiği kadar bilgim yoktu ama, kusursuz bir Fatiha okuyarak, herkese hiç olmazsa “amin” dedirtmeyi başarmıştım. Toktogul’un oturduğu ve müze haline getirilen evi ziyaret etmiş; Kırgızistan dışından gelenlerle birlikte ben de evin bahçesine bir fidan dikmiştim. Sonra yeni inşa edilen Toktogul Müzesi’nin açılış törenine katılmıştık. Kurdela kesilmeden önce konuşmalar yapılmış; KKP Sekreteri, yabancı delegasyonlar içerisinde ilk sözü bana vermişti. Mikrofona gelince özetle şunları söylemiştim: “Manas diyarının ve ulu akın Toktogul’un değerli hemşehrileri; size Türkiye’den, Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinden, 55 milyon Türk’ün selamlarını getirdim… Manas, sadece sizin değil, bütün Türk dünyasının destanıdır, kahramanıdır… Manas gibi, Toktogul da hem sizindir, hem de bizim, yani Türk dünyasınındır. Ne mutlu bize ki, Manas’ımız var, Toktogul’umuz var… Gözlerinizdeki pırıltıdan anladığım kadarı ile, sizin selam ve sevgilerinizi de Türkiye’ye götüreceğim.” Konuşmamın sadece Kırgızlar’ı değil, Kırgızistan dışından gelen Türk kökenlileri de memnun ettiğini, alkışlardan anlamıştım. Benden sonra mikrofona gelen Macar Mandoki Kongur, Altay Vasili, Gagauz Tanasoğlu, Karaçay Nazir vb. de yaptıkları konuşmalarla, orada büyük bir Türk havası estirmişlerdi. Daha sonra bir araya geldiğimiz Mandoki bana; “Sizin konuşmanızdan aldığım cesaretle konuştum!...” demişti. Benim konuşmamdan sonra sadece KKP Sekreterinin alkışlamadığını görmüştüm. Bu zat konuşmasında, sık sık Komünist Partisi’ni övmüş ve sık sık “partimiz sayesinde” sözünü etmişti. Oysa Kırgız halkı bu partiden memnun değildi ve nefret ediyordu. Bunu bir Kırgız şairi açıkça söylemiş ve “ben partiye üye değilim” demişti. Burada bol bol kımız içmiştik. Bir yandan yayıklarda kımız üretiliyor; öte yanda ikram ediliyordu. Issık Göl’den gelen Manasçı Kaba Ulu Atabek, kopuzuyla çalıyor ve manas söylüyor; öte yandan yeyip içiyorduk. Tabii en çok çalışanlar ise, gazeteciler ve araştırmacılar idi. Gazeteciler yakaladıkları kişiyle röportaj yapıyor; araştırmacılar ise, buldukları kaynak kişiden sağabildikleri kadar süt alıyorlardı!... Akşama doğru Toktogul rayon merkezindeki stadyumda, muhteşem bir gösteri vardı. Atlı cirit oyunları, koşular; akınların deyişleri, halk oyunları gösterileri, konserler ve bir de Manas’ı konu alan tiyatro gösterisi, zevk ve heyecanla izlenmişti. Gece de 125 yurttan oluşan çadırkent’te oyunlar ve müzik şöleni vardı.  
Ekleme Tarihi: 19 Eylül 2024 - Perşembe

KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160.YAŞINDA

BAŞKENTTEN SELAM

 

KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160.YAŞINDA

Orta Asya Türkleri arasında iyi tanınan, sevilen ve sayılan bir ozan olan Toktogul Satılganov 25 Ekim 1864  tarihinde, Oş bölgesinin Ketmen-Töbö ilçesindeki Kuşçu-Suu köyünde dünyaya gelir. Babası Satılgan çiftçi, annesi Burma hanım halk içinde tanınan ünlü ağıtçıydı. Ailede annesinin sürekli masallar anlatması ve ağıtlar söylemesi küçük Toktogul’un daha genç yaşlarda akınlık geleneğine olan merakını uyandırır. Toktogul’un yaratıcılığının gelişmesinde annesinin ve dönemin ünlü akınları Çoŋdu, Esenaman ve Naken’lerin etkileri olmuştu. Toktogul aynı zamanda bu ünlü akınlardan ders aldı. 1884 yılında evlenir ve o evlilikten Topçubay adlı bir çocuğu olur. Çocuğu doğduktan sonra annesinin akrabalarının oturdukları İyri-Suu köyüne taşınır ve bu köyde bir müddet ailesi ile kalır.

 Toktogul, Kırgız Akınların (Kırgızlar bizim âşık da dediğimiz ozanlara Akın diyorlar) en ünlü ve güçlüsü idi.

 Kırgız Halkının maruz kaldığı sıkıntılar sebebiyle fikren olduğu kadar fiziken de halkın yanında yer alır. Rusların bölgede sosyal, ekonomik, dini ve kültürel anlamda baskılarına karşı çıkar. Halkın yavaş yavaş Hristiyanlaşmasına ve Ruslaştırılmasına sert tepki gösterir. 1898'de Andican da gerçekleşen isyana katıldığı gerekçesiyle Çarlık Rusyası tarafından önce idama mahkûm edilir, daha sonra ceza hafifletilerek Sibirya’ya sürgüne gönderilir. Sürgündeyken büyük zorluklar çeken şair, Sibirya’dan kaçar. Yolculuk esnasında dayanılmaz sıkıntılarla karşı karşıya kalır ama 1904'te Kırgızistan’a ulaşır. Bütün bu çabalarına rağmen yakalanıp tekrardan sürgüne gönderilir. Toktogul ancak 1910 yılında kendisine biçilen cezayı tamamladıktan sonra yurduna döner.

Kırgızistan’a döndüğünde onu üzüntülü haberler bekliyordu. Onun tek oğlu Topçubay ölmüş, sevdiği eşi başkasıyla evlenmiş, annesi ise acı çekmekten iyice yaşlanmıştı. Hayatın bütün acılarına rağmen Toktogul yaratıcılığından vazgeçmez. Şartlar ne olursa olsun hep halkının yanında bulunur. Onların duygularına tercüman olur. 1913 yılında Toktogul’un düşmanları ona tekrardan iftira atarak Namangan hapishanesine attırırlar. Bu haberi duyan halk isyan eder. Şairi hapisten çıkartmak için Kalık ve Eşmambet bölge bölge gezip para toplarlar. Nihayet altı ay sonra Toktogul’u topladıkları parayı ödeyerek hapisten çıkartırlar.

Şiirlerinde Sovyet iktidarını ve Lenin’i över. Onun için, Ekim Devrimi başarıya ulaşınca Lenin’i övme yoluna gitmesi, Sovyet sistemini elinden geldiğince el üstünde tutmaya çalışması anlaşılır ve objektif bir davranış olmuştur. Birincisi, Bolşevikler, Kırgızları 1916 yılındaki Ürkün (Kaçma) olaylarından sonraki yok etme eylemlerinden kurtarmıştır. İkincisi, Sovyet hükümeti binlerce baldırı çıplağa arazi vermiş, zenginlerin ellerindeki mal-mülkü alarak kapısında it ürümeyen fakirlere dağıtmıştır. Üçüncüsü, yeni idare sistemi fakirlerin yanında olarak, onların fikirlerini ön planda tutmuş; diğer yandan çara karşı çıkanları, zenginlerin karşısında onlara söz söyleme cesareti gösterenleri, Toktogul gibi açık açık onlarla mücadele edenleri kahraman nazarıyla gördükleri tarihte de gösterilen bir durumdur.

***

Toktogul'un Arzımat ile yaptığı atışma onun hayatında dönüm noktası olur. Bu olaydan sonra sadece düşünür, şair ve bestekâr değil aynı zamanda yoksulların kaygılarını dile getiren halk ozanı olur. Ozan yaratıcılığına ilk “Nasılkan”, “Külüypa”, “Alımkan”, “Baktıkız” gibi lirik şiirleri ile başlar. Bu şiirlerinde kadınların güzelliğinden, naifliğinden bahsederek ömrün kısalığını ve gençliğin değerini vurgular. Alımkan adlı eserini sevdiği kızı Alımkan’a adar ve onun güzelliğini daha yeni açılmış kırmızı çiçeğe benzetir. O günden bu güne Alımkan karakteri halk edebiyatında muhabbetin, sevginin sembolüne dönüşür.  Toktogul genelde derin felsefi konuları söylemesi yanı sıra nasihat türünde doğaçlamalar da yapar. “Nasihat”, “Derme”, “Sanat” gibi gençlere, insanlara hitaben söylenen şiirleri büyük önem taşır. Sürgünün ilk yıllarında ailesine ve topraklarına olan hasretini “Aman keter kün barbı”, “Tutkundagı arman” adlı şiirlerinde aksettirir. Toktogul hayatının en zor günlerinde bile yaratıcılığından vazgeçmez. Sibirya ormanlarındaki ağaçlardan kopuz yaparak hüzünlü bestelerini çalar. Sürgündeyken arkadaşları onun kaçmasına yardım ederler. Bununla ilgili şiirler yazar.

Toktogul düşünür ve ozanlığın yanısıra iyi bir müzisyendir. 1928’de A.V. Zatayeviç onun “Toguz kayrık”, “Şıŋgırama”, “Miŋ kıyal”, “Terme” ve başka bestelerini kayda geçirir.

Namangan hapishanesindeyken “Zamana” adlı şiirini yazar. Şiirinde yaşadığı dönemi nitelendirerek zamanın bozulduğundan, beylerin zalimliğinden bahseder. Bu sebepten dolayı da Komünizm sistemini sevinçle karşılar.  Toktogul, o dönemin ünlü akınları Togolok Moldo, Kalık Akiyev, Barpı Alıkulov, Alımkul Üsönbayev ve Korgol Dosuyev’ler ile sürekli görüşür. Bu ünlü akınlar Toktogul’u kendilerinin ustası olarak kabul ederler. Halk içinde Toktogul’un Eşmambet ve Naymanbay adlı büyük akınlar ile divana çıktığı bilinir. Bu tür atışmalarda akınların keskin sözlülüğü, ustalığı ve keskin cevapları halk tarafından hayran ve sevgi ile karşılanırdı.

Toktogul’un diğer bir özelliği de, komşu Türk halkları Özbek, Türkmen ve Taciklerden duymuş olduğu efsaneler, tarihi olaylar ve halk hikâyelerini Kırgızistan topraklarına ulaştırmasıdır.

Toktogul Satılganov’un eserlerini derlemede ve onları kitap haline getirmede şair Coomart Bökönbayev ile araştırmacı Caki Taştemirov’ların emekleri büyüktür. Aynı zamanda Düyşön Sulaymanov, Imanbay Kencegul uulu, Colçubek Beşimov ve Abdıkalık Çorobayev’lerin de katkıları yadsınamaz.

Toktogul'un Kırgız kültürüne, edebiyatına verdiği emekler paha biçilemez değerdedir. Onun birçok eseri zamanında yazıya geçirilmemiş, halk ağzında yaşamıştır. Kırgız kültürüne ve edebiyatına verdiği emekler için, Toktogul'un adı Kırgız Devlet Filarmonisi'ne, ülkenin bir çok yerine, köy kuruluşlarına, okullara vb. yerlere verilmiştir. Sanat ve edebiyat alanında da onun adıyla Kırgız Devlet ödülü düzenlenmiştir.

***

Çarlık Rusyası'nın Güney Kırgızistan'ı egemenliği aldığı aşamada Toktogul, deyişleri-şiirleri ile karşı çıkmış, demokrasi söylemlerinde bulunmuştur. Nitekim Ruslardan bölgeyi temizlemeyi ve eskiden bağımsız olan Hokand hanlığını geri getirmeyi amaçlayan Madali İşhan, "kutsal savaş" çağrısı yaptı ve 17-18 Mayıs 1898'de Çarlık Rusya'sına karşı 2.000 adamıyla savaştı ise de maalesef yenildi. 546 kişi Ruslar tarafından yargılandı. Bunlar arasında Madali de vardı ve beş komutanı ile birlikte idam edildiler. Mahkemede hüküm giyenlerin çoğu, Fergana vadisi ve Çatkal, Aksı ve Ketmen-Tobe'deki dağlık alanlardaki Kırgızlardı. Bunların arasında, Ketmen-Tobe vadisindeki siyasi düşmanları tarafından isyana katıldığı iddiasıyla asılsız bir suçlamayla hapse atılan ünlü ozan Toktogul da vardı. Onu Sibirya’da hapsettiler. Hapishaneden çıktıktan sonra, Irkutsk kasabası yakınlarındaki Kuitun köyüne döndü.

Şöhreti Sovyetler Birliği genelinde artan Toktogol, şiirleriyle birlikte bizzat besteleyip, musikiye kazandırdığı eserleriyle de takdir edildi. Devlet tarafından ona Halkın Müzisyeni ünvanı verildi. Kırgızistan'daki şöhreti de zirveye ulaştı. O arada Vladimir İlyiç Lenin için şiirler yazdı, türküler çığırdı. Esasen komünizm devrimini memnuniyetle karşıladı ve kutlama amacıyla "Lenin gibi birini hangi kadın doğurdu?" dizeleriyle başlayan şiiri, tüm Sovyetler Birliği’ne yayıldı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bile Toktogul'un şarkıları Kırgız sanatçılar arasında popülerliğini sürdürdü ve birçok sokak, park, okul ve hatta doğduğu kente onun adı verildi. Akınlık geleneğinin lideri olan Toktogul Satılganov, 17 Şubat 1933 tarihinde kendi doğduğu Ketmen-Töbö ilçesinde hayata gözlerini yumdu.

***

1988 yılında, (o tarihte) Kırgız Yazarlar Birliği başkanı olan Cengiz Aytmatov’un konuğu olarak Kırgızistan’a gitmiştim. Bir yıl sonra ünlü Kırgız Akını Toktogul’un doğumunun 125.yıldönümü münasebetiyle düzenledikleri anla etkinlikleri için de davet almış 2 Ekim 1989 tarihinde, uçakla Moskova üzerinden Kırgızistan başkenti (o tarihteki adıyla) Furunze’ye uçmuştum.

            Toktogul için, Dünyanın birçok ülkesinden, özellikle de Türk Cumhuriyetlerinden şairler, yazarlar vb. gelmişlerdi. Furunze’de yapılan bir “hoş geldiniz” toplantısından iki gün sonra on otobüsten oluşan bir konvoy içerisinde yola çıkmıştık. Konvoya polis otoları ve ambulans eşlik ediyordu. Hedef Töögarın’dı. Yolda birkaç kez mola verilerek, bir şeyler yenilip içilmişti. Tanrı dağlarının bitişiğindeki Aladağ’a tırmanıyorduk. Bu görkemli dağın zirvesindeki 3200 Metre rakımlı “Alabel” de kar vardı. Öte yandan sel suları aşağılara doğru akıp gidiyordu. Tam 8 saat sonra Töögarın (deve karnı)’a ulaşmış ve yurtlara (çadırlara) yerleşmiştik. Buranın bir başka adı da Toktogul Yaylası idi. Yaylaya vardığımızda, 5 atlı akın (halk ozanı) bizi karşılamışlardı. Bunlar Kırgızlar’ın ünlü akınları Estebes Dursunaliyev, Kaba Ulu Atabek, Abdulda Nuraliyev, Zamırbek Üsenbayev ve Tuganbay Abdiyev’di. Çalıp çığırıyorlardı ama, Kırgız Türkçesi’ni hemen anlayabilmek benim için maalesef mümkün değildi. Anladığım şeylerin başında, bütün akınların komünist partisine övgü düzmeleriydi ve bir de beni kastederek; “Türkiye’den gelen konuğumuz” gibi bir dizenin, deyiş içerisinde yer almasıydı.

Toktogul için Töögarın’a gidenlerin arasındayım

Yayla üzerinde, Toktogul’un 125. Doğum yıldönümünden mülhem, tam 125 tane yurt kurulmuştu. Ben, tercümanım Kolya ve Doğu Almanya’dan gelen Dieter Pommovenke ile birlikte 11 No.lu yurda yerleşmiştim. Yurdumuzun hemen altından “Çiçkan” çayı akıyordu. Aradan geçen şunca yıl sonra bile, bu çayın sırıltısı ile uyuyup uyanma zevkini anımsarım. Akşama doğru, stadyumda muhteşem bir gösteri yapılmıştı. KKP yöneticilerinden Medet Şerimkulov ile Toktogul Rayonu 1.Sekreteri Bekmamar Osmanov, buradaki programı yönetiyorlardı. Yüzlerce at-tay yarışıyorlardı. Kız kovalama, güreşler, akınların çalıp çığırmaları tam bir curcuna idi, ama ilginçti, güzeldi… Zaman zaman davullar vuruyor, atlar koşuyor; at üzerinde de güreşler yapılıyordu. Hiç kuşkusuz, Ertuğrul Gazi Bozüyük’e geldiğinde de bu atlı oyunlar, gösteriler yapılmıştı?... Geleneksel giysiler içindeki Kırgız kızlarını anlatabilmek zordu. Görüp, o manzarayı yaşamak gerekirdi. Hele o güzel kızların at üzerindeki hünerleri… Uçarcasına at üzerinde kalmaları… Çeşitli halk oyunları ekiplerinin gösterileri, seyirlik oyunlar, ortaoyunu vb. Eğlence gecenin geç saatlerine kadar devam etmişti. Bol yiyecek ve kımız vardı. Boz Ev denilen yurtları dolaşan akınlar, sanatçılar... Herhalde ecdadımız böyle eğleniyordu. Kırgızlar’ın yaptıklarından zevk alıp almadıklarını anlamak istiyordum.

Benim Furunze’ye ulaştığım günlerde Kırgızca, resmi dil olmuştu. Ama Kırgız delikanlıları hâlâ birbirleriyle Rusça konuşuyorlardı. Aydınların da uyarılarıyla, silkinip kendilerine gelmeleri gerekiyordu. Zira yaşadıkları toprakların sahipleri onlardı. Hatta, dünyadaki bütün Türkler’in ata yurtları orasıydı. Çolpan Ata Ertesi sabah Töökarın’a 30 Km. mesafedeki, Toktogul’un doğum yeri olan Çolpan Ata kasabasına gitmiştik. Kasabaya adı verilen Çolpan Ata koyunların piri imiş. Burada Toktogul ile yakınlarının mezarlarının bulunduğu bir kabristana gitmiştik. Kabristan, etrafından şırıl şırıl suların aktığı bir mekânda bulunuyordu. Toktogul’un mezarı başında herkes ellerini yüzüne sürerek, sözde dua ediyorlardı ama ne yazık ki, orada bulunanların içerisinde Fatiha okuyabilecek bir kişi yoktu. Azerbaycanlı Prof. Dr. Halik Köroğlu bir şeyler söylemek istedi ama, onun da bu konudaki bilgisi yetersizdi. Gerçi benim de, gerektiği kadar bilgim yoktu ama, kusursuz bir Fatiha okuyarak, herkese hiç olmazsa “amin” dedirtmeyi başarmıştım.

Toktogul’un oturduğu ve müze haline getirilen evi ziyaret etmiş; Kırgızistan dışından gelenlerle birlikte ben de evin bahçesine bir fidan dikmiştim. Sonra yeni inşa edilen Toktogul Müzesi’nin açılış törenine katılmıştık. Kurdela kesilmeden önce konuşmalar yapılmış; KKP Sekreteri, yabancı delegasyonlar içerisinde ilk sözü bana vermişti. Mikrofona gelince özetle şunları söylemiştim: “Manas diyarının ve ulu akın Toktogul’un değerli hemşehrileri; size Türkiye’den, Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinden, 55 milyon Türk’ün selamlarını getirdim… Manas, sadece sizin değil, bütün Türk dünyasının destanıdır, kahramanıdır… Manas gibi, Toktogul da hem sizindir, hem de bizim, yani Türk dünyasınındır. Ne mutlu bize ki, Manas’ımız var, Toktogul’umuz var… Gözlerinizdeki pırıltıdan anladığım kadarı ile, sizin selam ve sevgilerinizi de Türkiye’ye götüreceğim.”

Konuşmamın sadece Kırgızlar’ı değil, Kırgızistan dışından gelen Türk kökenlileri de memnun ettiğini, alkışlardan anlamıştım. Benden sonra mikrofona gelen Macar Mandoki Kongur, Altay Vasili, Gagauz Tanasoğlu, Karaçay Nazir vb. de yaptıkları konuşmalarla, orada büyük bir Türk havası estirmişlerdi. Daha sonra bir araya geldiğimiz Mandoki bana; “Sizin konuşmanızdan aldığım cesaretle konuştum!...” demişti. Benim konuşmamdan sonra sadece KKP Sekreterinin alkışlamadığını görmüştüm. Bu zat konuşmasında, sık sık Komünist Partisi’ni övmüş ve sık sık “partimiz sayesinde” sözünü etmişti. Oysa Kırgız halkı bu partiden memnun değildi ve nefret ediyordu. Bunu bir Kırgız şairi açıkça söylemiş ve “ben partiye üye değilim” demişti. Burada bol bol kımız içmiştik. Bir yandan yayıklarda kımız üretiliyor; öte yanda ikram ediliyordu. Issık Göl’den gelen Manasçı Kaba Ulu Atabek, kopuzuyla çalıyor ve manas söylüyor; öte yandan yeyip içiyorduk. Tabii en çok çalışanlar ise, gazeteciler ve araştırmacılar idi. Gazeteciler yakaladıkları kişiyle röportaj yapıyor; araştırmacılar ise, buldukları kaynak kişiden sağabildikleri kadar süt alıyorlardı!... Akşama doğru Toktogul rayon merkezindeki stadyumda, muhteşem bir gösteri vardı. Atlı cirit oyunları, koşular; akınların deyişleri, halk oyunları gösterileri, konserler ve bir de Manas’ı konu alan tiyatro gösterisi, zevk ve heyecanla izlenmişti. Gece de 125 yurttan oluşan çadırkent’te oyunlar ve müzik şöleni vardı.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com