BAŞKENT’TEN SELAM
TÜRK’ÜN GERÇEK YURDU AVRASYA’DIR -II-
FRANSA
Pek bilmediğimiz bazı gerçekler, Fransa’da da ortaya çıkarılmaktadır. Örneğin Zizim kulesi… “Zizim”, Fransızların Cem Sultan’a verdikleri isimdir. Cem Sultan’ın kapatıldığı kule bugün müze olarak kullanılmakta ve ziyarete açık bulundurulmaktadır.
Ve Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Türk donanmasının 6 ay konakladığı Toulon kenti… Bu kenti Barbaros’un 6 ay süreyle yönettiği, görkemli bir kilisenin camiye dönüştürüldüğü kaydedilmektedir.
İlk bölümde; Almanya’nın, Türkiye’de kazı yapan arkeologları vasıtasıyla, Türkiye’den kaçırdıkları, muhteşem eserlere değinmiştim. Bu hırsızlığı yapan sadece Almanlar değil ki… Örneğin Hera, Athena ve Aphrodite'nin Paris’in hakemliğinde Kaz (İda) dağında yapmış oldukları güzellik yarışmasını gösteren M.S. 2.yy ait muhteşem mozayik, Antakya'da bulunmuştur. Ne yazık ki bu eser, bugün Fransa başkenti Paris’in ünlü Louvre Müzesinde sergilenmektedir
Böylesi değerli arkeolojik eserler, Amerika, Yunanistan, İtalya gibi ülkelerin müzelerinde de yer almaktadır. El sanatlarımız, özellikle asırlık halı ve kilimlerimiz ise, dünyanın tüm müzelerini süslemektedir.
İSPANYA
Avrupa’da TRT muhabirliği yapan İlhan Karaçay, ilginç tespitler yapmaktadır. Örneğin, İspanya’da, Türk milletine karşı duyulan büyük sevgiye tanıklık etmiş ve bunları ekrana getirmiştir. İspanyollar 1920 yılında, turistik Alicante’ye bağlı Sax kasabasında “Comparsa de Turcos’” adlı bir dostluk grubu oluşturmuşlar ve o günden bu yana, her yıl Şubat ayının başında, 5 gün süren şenlik düzenlemişlerdir.
Bugün bu Sax kasabasında bir Türk Evi vardır ve bu evin içerisi, Türk eserleri ile de donatılmış durumdadır. Kasabada yaşayan herkes Türk’e ve Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi duymaktadır. Zira İspanyollar, Emevi devletinin yıkılışından sonraki kin ve nefret dolu kutlamaları 1920’de değiştirdi, barış ve kardeşlik kutlamasına çevirdi. Bilindiği gibi İspanya’da tam 800 yıl hüküm süren Müslüman Emevi devleti, 1494 yılında acı son ile noktalanmıştı. O tarihten sonra İspanyollar, her yıl yaptıkları kurtuluş şenliklerinde Müslümanlara karşı kin ve nefret kusuyorlardı. Ta ki 1920 yılına kadar. Sonra bu kin ve nefret dolu kutlamayı bıraktılar ve Los Turcos Grubu’nu oluşturarak kardeşlik ve dostluk şenlikleri yapmaya başladılar. İki yıl önce bu kutlamalar İspanya'nın Sax kentinden TRT ekranlarıyla yansıtılmıştı.
Atatürk hayranı kişilerin oluşturdukları Comparsa de Turcos grubunu oluşturanlar, 289 ile 316 yılları arasında Sivas’ta yaşamış olan Aziz San Vlas’ı kendilerine sembol olarak seçmişlerdi. Yurttaşımız olan San Vlas, boğaz hastalıklarını mucizevi bir şekilde iyileştiren bir hekim olarak ün salmıştı. Daha sonra halk tarafından Piskopos seçildi. Aziz San Vlas, Romalılar’ın baskısıyla cemaatsiz kaldıktan sonra Erciyes Dağı’nda inzivaya çekilmiş; sonra da inancından dönmediği için Roma Valisi’nin askerleri tarafından öldürülmüştü.
1920 yılında kurulan Comparsa de Turcos Grubu’nun başkanlığını yapmakta olan Francisco Sanchez Chico, namı diğer Tito yapmaktadır. Ne yazık ki 1920 yılında kurulduğu halde bu gruptan, İspanya’daki diplomatik misyonumuzun dahi haberi olmadı! 2007 yılında Sax kasabasından geçmekte olan, bir ataşemiz, gördüğü bir Türk bayrağının izini takip ettikten sonra durumu öğreniyor ve o zamanki Madrid Büyükelçimiz Ender Arat’ı aktarıyor. Görev yaptığı her ülkede önemli faaliyetlerde bulunan Büyükelçimizin, gruba verdiği maddi ve manevi desteklerle, bugünkü duruma yükseliyorlar… Sonraki aşamada Saxlı Türk sevdalıları, Sivas’a giderek, San Vilas’ın kabrini de ziyaret ediyorlar. Grup başkanı Tito, TRT kamerasına aynen şunu söylüyor: Başkan Tito, “Biz yürekten Türk’üz. İspanyol olmanın yanı sıra Türk olmaktan da çok büyük gurur duyuyoruz. Her zaman bir Türk bayrağımız var” diyor. Grubun en yaşlı üyesi olan Chato’nun söyledikleri ise gerçekten anlam yüklü… “1926'dan beri Türküm. Hayatım bu grupta geçti. Benim hayatım Türkler. 3 kızım Türk, 4 torunum Türk. Türkiye'yi ben tanımıyorum ama kızım, torunlarım gitti. Ama bir gün ben de gideceğim. Televizyonda Türkiye'yi gördüğümde çok heyecanlanıyorum…”
Sax Belediye Başkanı Vincente Gil de kendisine uzatılan TRT mikrofonuna aynen şunu söylüyor: “Küçük bir kasabayız ve Türkiye ile bu ilişkimizden, Türk halkına yakın olmaktan çok memnunuz. Bizler çok açık insanlarız ve artık Türkiye'yi, Türkleri çok daha iyi anlayabiliyoruz. Kasabamız Türk bayraklarıyla dolu. Bu en büyük festivalimiz ve herkes kendini bu festivalle özdeşleştiriyor. Gelecek yıllarda Türkler gelir ve bizleri tanırsa çok daha memnun oluruz.
İTALYA
İtalya’nın turistik Venedik kentine gidenler, buradaki Osmanlı-Türk izlerini, hayranlık ve gururla görmektedir. Osmanlı ticari mallarının Avrupa’ya nakledildiği yerler ve anlatılan öyküler… Buradaki “Türk Hanı”…17. Yüzyıl tablolarında Venedik sokaklarında görülen Türk tüccarlar… Ve ünlü uluslararası Venedik festivalinin açılışında yapılan Türk gösterisi...
Denizcilik tarihimizin önemli savaşlarından olan Otranto seferinden kalan izler… Napoli’de turistlerin çok ilgi gösterdiği Türk mağarası ve bugün de anlatılan levent öyküleri…
***
Buraya kadar verdiğim örnekler, Avrupa’daki Türk izlerinin sadece birkaçıdır. Tarihin derinliklerinde, Avrupa’yı mesken tutmuş olan ecdadımızın bu coğrafyada doğmuş, yaşamış ve bir kısmı önemli yerlere yükselmiş olan torunlarına, Orta Asyalı demek doğru mudur?.. Tüm bunlar göz önüne alındığında ortaya çıkan gerçek, milletimizin anayurdunun, salt orta Asya değil, tüm Avrasya olduğunu görürüz. Evet, biz Türk Milleti olarak Avrasyalıyız…
İspanya’nın Sax Kasabasında düzenlenen Türk festivaline katılan İspanyol gençler