İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

TÜRKLERİN BAYRAMI KUTLU OLSUN -2-

BAŞKENT’TEN SELAM    TÜRKLERİN BAYRAMI KUTLU OLSUN -2-                                                                                                Ne Yapmamız Gerek?..             Atatürk, daha 1933 yılında, gerekli ve net uyarılar yapmıştı ama O’nun ölümünden sonra yönetimi ele alanların, Türklük sevdaları yoktu. O kadar yoktu ki; yeni yetişen gençler; Dünyanın her yanında soydaşlarının yaşadığını bilemeden büyüdüler! Bu nedenle de, 1990’lı yılların başında, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, hiçbir hazırlığımızın olmadığını gördük. Başka ülkeler, yeni Türk Cumhuriyetleri üzerinde bizden daha etkili olurlarken; Türkiye’yi yönetenler, Amerika’yı yeniden keşfedercesine, yanlışlıklar yaptılar; cahilane demeçler ve uygulamalarla, kardeşlerimizi kırdılar!..             Öyleyse ne yapmak gerek?.. Bir kere hiç unutulmamalıdır ki; dış Türkler, Türkiye Cumhuriyeti’nin, kendilerine karşı, bir ağabey ya da bir baba anlayışı ile yaklaşmalarına karşıdır. Şu sözü, Türk Dünyası’nın çok yerinde işitmişimdir: “Ruslar, 80 yıl boyunca bize, ağabeylik taslayıp, sömürdüler! Şimdi de bağımsızlığımızın zevkini yaşarken, yeni bir ağabey istemiyoruz!..” Öyleyse, nüfusu küçük olsun, büyük olsun, hangi Türk topluluğu ile temasa geçersek geçelim, onlarla eşit şartlar altında ilişki kurmalı ve onların da bizden üstün yanlarının bulunduğunu kabul etmek zorundayız... Onlara yardım etmek yerine, ortaklık ya da işbirliği ilişkileri kurmalıyız. Onları onurlandırmalıyız. Onlara, Büyük Türk Milleti ağacının, bir dalı olduğunu söylemeli ve Türklükleriyle gururlanmayı öğretmeliyiz. Burada küçük bir anımı nakletmeden geçemeyeceğim...              1987 yılında, daha SSCB dağılmadan, Moldova’nın Gagauziye Bölgesi’ne yaptığım seyahat sırasında, bu ülkenin Çadır Kasabasında bir salon toplantısına katılmıştım. 400 kişilik salon tıklım tıklım doluydu. Toplantıda bana da söz vereceklerini söylemişlerdi ve ben heyecanla sıramı beklerken, neler söylemem gerektiğini düşünüyordum. Benden önce konuşanlardan birisi, “biz Gagauzlar küçük bir halkız, nüfusumuz 200 bin...” gibi sözler söyleyince, kafamdaki konuşmam şekilleniverdi ve mealen şunları söyledim: “...biraz önce konuşan bir kardeşimiz, Gagauzlar’ın küçük bir halk olduğunu söyledi. Bu çok yanlıştır. Çünkü siz, çok büyük bir millete mensupsunuz. Bugün dünyada 250 milyon kardeşiniz var. Siz dünyanın her yanına dağılmış olan 250 milyonluk büyük Türk Milletinin, bu bölgede yaşayan bireylerisiniz. Siz Türk’sünüz. Ben ne kadar Türk’sem, siz de o kadar Türk’sünüz...” Konuşmamdan sonra birkaç saniye derin sessizlik oldu; ardından müthiş bir alkış tufanı koptu ve dakikalarca, ayakta alkışladılar...             Avrasya’daki kardeşlerimizle temaslarda, onların dillerine ve inançlarına yönelik tenkitler çok sakıncalıdır. Nitekim, dil uzmanlarının yaptıkları toplantılarda, alfabe ve gramer birliği sağlanamamıştır. Çünkü her Türk topluluğu, kendi alfabesinin ve gramerinin daha doğru olduğunu savunmaktadır. Dolayısıyla, bu konuyu şimdilik bir yana bırakıp, tarihin akışına bırakmak gerekir... İnanç meselesine gelince; uzun yıllar komünist sistemle yönetilirken, ateist bir kişi haline gelen ya da hiçbir zaman İslâmiyetle tanışmamış; İslâmın faziletlerinden habersiz kişinin, bugünden yarına, iman edip, Müslüman olmasını beklememek lâzımdır. Zaman içerisinde bu husus, kendiliğinden halledilecektir, kanaatindeyim. Nitekim bu konudaki olumlu gelişmeleri de, görmekteyim.             Özümüze Dönelim             Üç Kıt’a da at koşturmuş olan koskoca Osmanlı Türk Devleti’nin çöküş dönemini; yenilgileri ve Sevr Anlaşmasını hiç ama hiç unutmamamız gerekir. Osmanlı Devleti, önce Anadolu sınırları içine tıkılmış; daha sonra İstanbul ile birlikte Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin önemli bir bölümü, emperyalist devletlerin işgaline uğramıştı. Uzun yıllar cepheden cepheye koşan askerlerimizin ayakta duracak halleri kalmadığı gibi; ne ayaklarında ayakkabı, ne de üzerlerinde doğru dürüst elbise vardı! Millet umutsuzdu. Ama umutlu olan bir avuç insan ve onların da başında Mustafa Kemal Paşa vardı. Türk Milleti, imkânsızı başardı; peş peşe kazanılan zaferlerden sonra düşman Anadolu’dan kovuldu ve Vatan kurtarıldı. Sonra iktisadi zaferler kazanıldı. Ekonomimiz rayına oturdu. Dünya, İkinci büyük savaşa girerken, Türk Lirası, yabancı paraların hepsinden daha değerliydi.             Ne yazık ki en büyük müttefikimiz A.B.D. bizi bir “muz cumhuriyeti” gibi görüyor! Avrupa Birliği ülkeleri, bizi bu birliğin kapısında bekletmeye devam ediyorlar! Birileri ülkemizin altını oymaya, bizi birbirimize düşürmeye ve ülkemizi bölmeye çalışıyor! Ama ben inanıyorum ki, hiçbir güç Türk milletini çökertemeyecek ve Atatürk’ün dediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır...”  
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2023 - Salı

TÜRKLERİN BAYRAMI KUTLU OLSUN -2-

BAŞKENT’TEN SELAM

 

 TÜRKLERİN BAYRAMI KUTLU OLSUN -2-

                                                                                  

            Ne Yapmamız Gerek?..

            Atatürk, daha 1933 yılında, gerekli ve net uyarılar yapmıştı ama O’nun ölümünden sonra yönetimi ele alanların, Türklük sevdaları yoktu. O kadar yoktu ki; yeni yetişen gençler; Dünyanın her yanında soydaşlarının yaşadığını bilemeden büyüdüler! Bu nedenle de, 1990’lı yılların başında, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, hiçbir hazırlığımızın olmadığını gördük. Başka ülkeler, yeni Türk Cumhuriyetleri üzerinde bizden daha etkili olurlarken; Türkiye’yi yönetenler, Amerika’yı yeniden keşfedercesine, yanlışlıklar yaptılar; cahilane demeçler ve uygulamalarla, kardeşlerimizi kırdılar!..

            Öyleyse ne yapmak gerek?.. Bir kere hiç unutulmamalıdır ki; dış Türkler, Türkiye Cumhuriyeti’nin, kendilerine karşı, bir ağabey ya da bir baba anlayışı ile yaklaşmalarına karşıdır. Şu sözü, Türk Dünyası’nın çok yerinde işitmişimdir: “Ruslar, 80 yıl boyunca bize, ağabeylik taslayıp, sömürdüler! Şimdi de bağımsızlığımızın zevkini yaşarken, yeni bir ağabey istemiyoruz!..” Öyleyse, nüfusu küçük olsun, büyük olsun, hangi Türk topluluğu ile temasa geçersek geçelim, onlarla eşit şartlar altında ilişki kurmalı ve onların da bizden üstün yanlarının bulunduğunu kabul etmek zorundayız... Onlara yardım etmek yerine, ortaklık ya da işbirliği ilişkileri kurmalıyız. Onları onurlandırmalıyız. Onlara, Büyük Türk Milleti ağacının, bir dalı olduğunu söylemeli ve Türklükleriyle gururlanmayı öğretmeliyiz. Burada küçük bir anımı nakletmeden geçemeyeceğim...

             1987 yılında, daha SSCB dağılmadan, Moldova’nın Gagauziye Bölgesi’ne yaptığım seyahat sırasında, bu ülkenin Çadır Kasabasında bir salon toplantısına katılmıştım. 400 kişilik salon tıklım tıklım doluydu. Toplantıda bana da söz vereceklerini söylemişlerdi ve ben heyecanla sıramı beklerken, neler söylemem gerektiğini düşünüyordum. Benden önce konuşanlardan birisi, “biz Gagauzlar küçük bir halkız, nüfusumuz 200 bin...” gibi sözler söyleyince, kafamdaki konuşmam şekilleniverdi ve mealen şunları söyledim: “...biraz önce konuşan bir kardeşimiz, Gagauzlar’ın küçük bir halk olduğunu söyledi. Bu çok yanlıştır. Çünkü siz, çok büyük bir millete mensupsunuz. Bugün dünyada 250 milyon kardeşiniz var. Siz dünyanın her yanına dağılmış olan 250 milyonluk büyük Türk Milletinin, bu bölgede yaşayan bireylerisiniz. Siz Türk’sünüz. Ben ne kadar Türk’sem, siz de o kadar Türk’sünüz...” Konuşmamdan sonra birkaç saniye derin sessizlik oldu; ardından müthiş bir alkış tufanı koptu ve dakikalarca, ayakta alkışladılar...

            Avrasya’daki kardeşlerimizle temaslarda, onların dillerine ve inançlarına yönelik tenkitler çok sakıncalıdır. Nitekim, dil uzmanlarının yaptıkları toplantılarda, alfabe ve gramer birliği sağlanamamıştır. Çünkü her Türk topluluğu, kendi alfabesinin ve gramerinin daha doğru olduğunu savunmaktadır. Dolayısıyla, bu konuyu şimdilik bir yana bırakıp, tarihin akışına bırakmak gerekir... İnanç meselesine gelince; uzun yıllar komünist sistemle yönetilirken, ateist bir kişi haline gelen ya da hiçbir zaman İslâmiyetle tanışmamış; İslâmın faziletlerinden habersiz kişinin, bugünden yarına, iman edip, Müslüman olmasını beklememek lâzımdır. Zaman içerisinde bu husus, kendiliğinden halledilecektir, kanaatindeyim. Nitekim bu konudaki olumlu gelişmeleri de, görmekteyim.

            Özümüze Dönelim

            Üç Kıt’a da at koşturmuş olan koskoca Osmanlı Türk Devleti’nin çöküş dönemini; yenilgileri ve Sevr Anlaşmasını hiç ama hiç unutmamamız gerekir. Osmanlı Devleti, önce Anadolu sınırları içine tıkılmış; daha sonra İstanbul ile birlikte Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin önemli bir bölümü, emperyalist devletlerin işgaline uğramıştı. Uzun yıllar cepheden cepheye koşan askerlerimizin ayakta duracak halleri kalmadığı gibi; ne ayaklarında ayakkabı, ne de üzerlerinde doğru dürüst elbise vardı! Millet umutsuzdu. Ama umutlu olan bir avuç insan ve onların da başında Mustafa Kemal Paşa vardı. Türk Milleti, imkânsızı başardı; peş peşe kazanılan zaferlerden sonra düşman Anadolu’dan kovuldu ve Vatan kurtarıldı. Sonra iktisadi zaferler kazanıldı. Ekonomimiz rayına oturdu. Dünya, İkinci büyük savaşa girerken, Türk Lirası, yabancı paraların hepsinden daha değerliydi.

            Ne yazık ki en büyük müttefikimiz A.B.D. bizi bir “muz cumhuriyeti” gibi görüyor! Avrupa Birliği ülkeleri, bizi bu birliğin kapısında bekletmeye devam ediyorlar! Birileri ülkemizin altını oymaya, bizi birbirimize düşürmeye ve ülkemizi bölmeye çalışıyor!

Ama ben inanıyorum ki, hiçbir güç Türk milletini çökertemeyecek ve Atatürk’ün dediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır...”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com