YEREL KELİMELER - 5
Silifke ağzı diyebileceğimiz kelimeleri daha çok Göksu vadisi bölgesinde kullandığım şekliyle kaleme alıyorum. Genizden gelen “n” sesini “ng” olarak yazıyorum.
EFDAL: Kerhen uygun.
Küs olsangda emiying gızına uğraman efadal ayavrım… İnce hastalığımış hastalığı.
ELAMET: Olması gerekenden çok, büyük, irice
Maşallah neci hendee çec baa. Esas bi elamet oyunu.
Gardığın harç bi elamet olmuş.
ELETMEK: Ismarıcı, tembihi getirmek veya götürmek.
Hu azzıggabıyı bubanga bi eletiversen a yavrım.
ENDERE: Yanın, olduğun yer.
Endere maykaşda bekle, ıycıgdan geleceying.
EREF: Tersine, buruk. Düz olmayan
Benim işler hep yangazına, erefine gider.
Aşamıla erefine nire giden gomşu.
İlgilediğin şalfarda eydden erefine olmuş.
FALDIRAMAK: Eli ayağı titremek, çok sarsılmak, çok korkarak şoka girmek.
Çocukcaaz imtaanı gazanamayınca faldırayagaldı.
Postacının getirdiği sarı zarfı açınca bir faldırdaki bengizi ölü bengizine döndü.
FETTİRMEK: Ayakla ve elle bir şeyi olduğu yerden atmak veya atmaya çalışmak.
Zeytin çekirdeklerini havluya fettiriver.
Hu oklayı fetiriviriceying ha!
FICITMAK: Elle veya bir cisimle küçük bir cismi olduğunca uzağa atmak.
Ellikleri öyle fıcıdıverme kırılır.
Davarıng öng yüzüne bi daş fıcıtta dağa ağmasıng.
FUALA(K): Bağrışma, çığrışma. Genellikle bir acı veya ani bir sevinç haberi alınınca yaşanan durum.
Çocukların motorla kaza yaptığını diyivirince bır fualak gopdu.
İstemeye gelenlere bubam hayırlı olsung diyince bir fualak goptu
FİŞŞİK: Dedikodu, gammazlama, ara bozma, nifak sokma.
Tülü Ayşanın işi gücü fişşiklemek.
Emmiming gızı fişşikleye fişşikleye yavuklumu benden uzaklaştırdı.
FİREZ: Ekin derildikten sonra sürülmemiş tarla.
Fireze galan tarlayı bir sürüvirseng benden kaç para isteyeceng.