BİZ VE DÜNYA
RAMAZAN FIKRALARI
1.
Nasreddin Hoca camide vaaz verirken, eşlerini açık-saçık dolaştıranlara vermiş veriştirmiş. Camiden çıkarken adaman biri yanına yaklaşıp;
-Hoca Efendi, demiş, vaazda bize böyle böyle dedin! Lâkin senin hanım her gün sürüp sürüştürüp, iki dirhem bir çekirdek dolaşıyor…Neden engel olmazsın?...
Hoca da;
Haspa’ya da yakışıyor, hani!... Cevabını vermiş.
2.
Neyzen Tevfik, ayyaş biri olarak tanınır. Bir Ramazan günü onu elinde bir şişe rakıyla gören arkadaşı;
-Tevfik Bey, nedir o elindeki?
-Sormaya ne hacet? Zemzem olacak değil ye, bal gibi rakı!...
Arkadaşı Neyzen’i içmekten alıkoymak için başlamış öğüde;
-Etme, eyleme Tevfik; bu mübarek Ramazan’da olsun içme! Yarın mahşerde ceza görürsün.
Neyzen adamı başından savmak için;
-İçin rahat etsin yahu, demiş. Bu rakının tümü benim değil, bir arkadaşımla yarı yarıya paylaşacağaz.
-Öyleyse kendi payını dök, ben de rahat edeyim.
-Olmaaaaz, diye karşılık vermiş, Neyzen; çünkü benim payım şişenin dip tarafında. Arkadaşımınki üstte iken kendi payımı nasıl dökerim?...
3.
Bektaşi’nin birini uyarmışlar;
-Yahu kocaman Ramazan geldi, gider; sen hâlâ oruç tutacaksın!
-Mübarek Ramazan gelir, gider; ama ben gidersem, bir daha gelmem!...
4.
Bir sohbet sırasında, Bektaşi babasına sormuşlar;
-Erenler borcun var mı?
-Evet, bakkala on lira kadar borcum var.
-Hayır canım, öylesi değil, namaz borcun var mı?
-Onu Allah sorar, sizin soracağınız ancak bakkal borcudur!...
5.
Afyonkarahisar’da yirminci yüzyılın ilk yarısında, en çok ilgi gören vaiz Ciğer Köşem Mehmet Efendi idi. Dini öğütlerini nüktelerle süsler, konuşmaları zevkle dinlenirdi. O hangi camide vaaz veriyorsa, halk o camiye hücum ederdi. Ahlaka ve dine saygısızlık edenlere çok kızar ve onları azarlardı. Bir gün Adeyze Camiinde kadınlara vaaz verirken söylediği şu söz her vesileyle anlatılırdı:
-Bolvadin dombeyleri gibi yersiniz; tilki gibi hırsızlık eder, kazlar gibi fiskos fiskos adam çekiştirirsiniz; sabah ezanlarında Veli Dayının sığırları gibi yatarsınız; ondan sonra da Allah’tan Cennet umarsınız ha?...Öyle yağma yok, naaah sana Cennet!...
6.
Nasreddin Hoca, Ramazan ayı boyunca vaazlar etmek, namazları, teravihleri kıldırmak üzere evine uzak bir köyde işe başlamış. Hoca’ya köyde bir oda tahsis etmişler. Görevi kısa süreli olduğundan Hoca ailesini getirmemiş, odasında tek başına kalıyormuş. Köyde vaaz ederken bir ara Hz. İsa’nın göğe çekildiğinden söz etmiş. Camiden çıkınca yaşlı bir kadın yanına yaklaşıp :
-Hoca efendi, Hz. İsa göğe çekildi dedin, ama orada ne yeyip ne içtiğini anlatmadın! Hoca:
-Bre kadın, günlerdir bu köyün misafiriyim. Bir gün olsun misafirimiz ne yer ne içer demediniz de, gökte misafir edilen Peygamberin ne yeyip ne içtiğini soruyorsun ! demiş
7.
Sohbet sırasında Bektaşi’ye sormuşlar:
-Baba Erenler niçin oruç tutmazsın?
Bektaşi’de mazeret hazırdır:
-Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok.
Bektaşi’yi zorda bırakmak için bir soru daha sorarlar:
-İftara çağırsalar gider misin?
-Doğrusu ne yapar eder giderim.
Bektaşi’nin bu cevabına itirazlarını bildirirler:
-Bu nasıl olur? Allah’ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetini kaçırmıyorsun.
Bektaşi’nin cevabı hazırdır:
-Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir ve affedicidir. Fakat insanlar böyle midir? Onlar, en küçük bir sebepten güceniverirler. Bunun için kulların davetlerini kaçırmamak gerekir
8.
Bektaşi'ye, sahurda sorarlar:
– Oruca nasıl niyet etmeli?
Bektaşi, tıka basa yedikten sonra cevap verir:
–Dayanırsam tutarım, dayanamazsam yutarım diye niyet edip ağzını çalkalamalı.
9.
Adamın biri hergün hanımını zorlayarak sahura kaldırıyor yemek hazırlatıp sahur yiyormuş, Fakat oruç tutmuyormuş. Bu böyle sürerken; kadın artık dayanamamış;
-Ulan herif sende hiç vicdan yok mu orucu tutmuyorsun bana zorla sahur hazırlatıyorsun, demiş. Adam;
-Oruç farz, sahur yemek sünnet değil mi? diye sormuş. Kadın;
-Evet demiş. Adam;
-E, hanım farzı yapmıyorsak sünneti de mi yapmayalım, demiş.