UZUN VADELİ GÖRÜŞLERİ ANLAMAK!
Sandy Tolon isimli Arap asıllı Amerikalı yazarın Limon Ağacı isimli kitabını okurken düşündüklerimden yola çıkarak, uzun vadeli görüşler konusundaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Biraz kitaptan bahsedeyim.
Öncelikle kitap 1948’de İsrail devletinin kuruluşundan, kitabın yazıldığı 2005 yılına kadar Filistin İsrail problemine bir bakış açısı getirmeye çalışıyor.
Filistinli Beşir Hairi ve İsrailli Dalia Eşkenazi Landau arasındaki samimi ilişki ile Filistin ve İsrail problemine çözüm arıyor.
Kitap aynı zamanda Filistin probleminin ve İsrail dayatmasının güzel bir tahlili.
Başta Bulgaristan ve Balkanlar olmak üzere dünyanın dört bir tarafından Yahudilerin önce mağdur edilip sonra nasıl Filistin’e taşındığı ve İsrail Devletinin adım adım kurulduğunu anlama bakımından da ilginç bir kitap.
Kitabı okuyan birçok insanda Filistinlerin yurtlarından edilirken; nasıl mağdur Yahudilere yurt oluşturulduğunu anlatırken, asıl mağdur Filistinlilerin de sıkıntılarını göz ardı etmiyormuş gibi yansıtıldığını algıladım.
Dalia her ne kadar Filistinlilerin mağdur edildiğini kabul etse de; Filistin’e gelişlerinin, vaat edilmiş topraklar, Siyon’a binlerce yıllık bir planın bir parçası olduğunu açıkça söyleyemiyor.
Beşir, Tarihi Güçlüler Yapar, diyor. Hapishaneler ve sürgünlerin uzun vadeli görüşlerin anlaşılmasında yardımcı olduğunu söylüyordu.
Evet, ortada bir mağduriyet vardı. Ve Yahudiler Filistinlilerin evlerine ve yurtlarına yerleşmişti. Filistinliler onları kabul etmiyordu. Ve buna Yahudiler çok kızıyordu.
Kitapta Dalia, Beşir ile dostluğundan bir barış devşirmeye çalışıyor ama İsrail’in tavizsiz binlerce yıllık düşüncesinden asla taviz vermiyordu.
Üstelik bütün bunları Birleşmiş Milletler kararına rağmen ABD gibi bir devleti arkasına alarak Güçle Hak oluşturmaya çalışarak yapıyordu.
Bilinen Fıkra:
Temel bir gün bir otobanda ters yola girer. Radyoyu açar.
Polis Anons ediyor: Dikkat dikkat X otobanında bir araç trafiği tehlikeye atacak şekilde ters yönde yolmaktadır. Sürücülerin dikkatine der…
Temel:
Ne bir tanesi bütün araçlar ters geliyor der…
Temel misali, İsrail ters otobana girmiş bütün dünyayı, aklı, adaleti, insanlığı ters yola girmekle itham ediyor.
Kitabın ilginç yanı ise, Türklerin o bölgedeki tarihi bağlarına hiç değinilmemiş olması.
Diğer ilginç olanı; kitapta iyi niyete gizlenmiş amacın hala devam ettiği. Kitap 2005’te yazılmış o günden bu güne kadar yaşanan olaylar da gösteriyor ki, vaat edilmiş topraklara yolculuk devam ediyor…
Filistin tamamlanınca sıra Suriye, Mezopotamya ve Anadolu’nun Doğu ve Güneydoğusu.
Bir gün bir tarih profesörü ile sohbet etmiştim; yabancıların Anadolu tarihi ve arkeolojisine ilgisini: Asıl amaç tarihi keşfetmek değil Türkleri Anadolu’dan geri gönderecek delilleri bulmak, demişti.
Son elli yıllık yaşadığımız olayları incelersek çok önemli uzun vadeli görüşlerin ipucunu görebiliriz.
Türkleri geliştirmemek için terörü kullananlar şimdi Ege’de yüz yıl sonra tekrar Yunanlıları bize karşı kışkırtıyorlar.
Ukrayna savaşını doğru analiz edersek, uzun vadeli kirli görüşü daha iyi anlarız.
Rusya ile doğrudan savaşamayan Emperyal güçler ve onların patronları Ukrayna ile Rusya’yı savaştırarak Rusya’nın ruhunu bükmeye çalışıyorlar.
400 yıldır devam eden oyunun kodları artık daha belirgin bir şekilde yaşamımızı etkiliyor.
Bizim zenginliklerimiz; Alevi, Sünni, Kürt; Türk, Arnavut, Çerkez, gibi değişik milletler iken ayrım noktalarımız olarak düzenlenmek isteniyor.
Cumhuriyetin kuruluş dinamiklerinde olmayan, ikinci dünya savaşı ile beraber üretilmiş sağ sol görüş ayrımları, o dönemde başlayan emperyal düzenin yeniden kurgulanma çabaları bugün bizim ayrışma noktalarımız gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Bu değirmene hem sağ hem sol kesim ileri gelenleri su taşıyorlar.
Atatürk, Cumhuriyeti varlık ve yokluk mücadelesinden galip gelerek kurmuştur. Ne sağı ne de solu var.
Tek hedef, tek ideoloji vardı o da topraklarımızı uzun vadeli emperyal düşüncelerin emellerinden temizlemek.
Kim ki;
Ülküler kurmadan ülkücülük yapıyor,
Yenilikler yapamadan devrimcilik taslıyor,
Takvayı öncelikli hale getirmeden dindarlık taslıyor,
Milli hiçbir keşfi, üretimi olmadan milliyetçilik taslıyor,
Toplumu düşünmeden sosyalistlik yapıyor
Onlar uzun vadeli bu görüşlerin bilerek ve bilmeyerek taşeronu olmuşlardır.
Hepimiz şapkamızı çıkarıp önümüze koyalım.
Acaba milli duygular, düşüncelerle mi hareket ediyoruz. Milli hedeflere katkımız var mı?
Yoksa yeniden düşünelim.
Bugün elden giden Filistin, yarın Anadolu da gidebilir.