İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

ZAZA TÜRKLERİ

BAŞKENTTEN SELAM   ZAZA TÜRKLERİ Sümerler’in Türk kökenli olduğu tezi, batılı ülkelerin Sümerologları tarafından ileri sürülmüştür.  Bu tezi öne süren bilginler, Mezopotamya’da kurulmuş olan Kimmerler ve Guttilerin de Türk olduklarının kanıtlanmış olduğunu söylemişlerdir. Dil ve Tarih bilginlerimizden Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu ve Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu, Sümerce ile Türkçe arasındaki yapı benzerliğine dikkatleri çekmişler; “Sümerce Türkçedir ve Türk Tarihi Sümer tarihi ile başlar” demişlerdir. Görülüyor ki, yapılan son araştırmalar, tarihi bilgilerimizin akışlarını ve yönünü değiştirecek tarzda yeni görüş ve teoriler içermektedir. Araştırmalar ve yapılan yayınlar göstermektedir ki, Selçuklu Türklerinin Anadolu’yu fethetmelerinden çok önce, bir Türk yurdu olmuştur. Zaza Türkçesinden Sümer dilinin pek çok kelimesinin aynı anlamda veya biraz farklılıkla bugün bile kullanıldığını görülmektedir. Bugün farklı coğrafi bölgelerde yaşayan ve aralarında uzun bir mesafe bulunan Zaza Türkleri ile Çuvaş Türklerinin lehçelerindeki benzerlik de bu görüşleri kanıtlamaktadır. Türkoloji kongrelerinden tanıdığım Fransız Profesör İrene Melikoff bir makalesinde şöyle yazmıştır: “Araştırmalarım beni Kurmancı denen ve Kürtler olarak tanınan insanlar arasında kalmaya götürdü. Töreleri, Orta Asya’ya kadar uzanan Türk töreleri idi: Ölümle ilgili adetler, yeni doğanları ve yeni lohusaları basan insan yiyici cin, Al basma inanışı, Şubat ayında, gerçekte Türklerin Oniki Hayvanlı takvimlerine göre eski, yeni yıl bayramları olan Hızır bayramının kutlanması, vb. gibi konulardı. Sorduğumda, kaynaklarımdan biri bana: "Soy olarak biz Kürt değiliz, fakat inançlarımız dolayısıyla eza gördük, dağlara sığındık, Kürtlere karıştık ve Kürtler olarak adlandırıldık" dedi. Bunu söyleyen, birçok ayaklanmada etkinliği bulunan Kürt aşireti Koçkırılar’dandı. Artık, aramızda bulunmayan Ömer Lütfi Batman’a şüphelerimden söz ettiğim zaman bana, Koçkırı adının, dil yönünden Türkçe olduğunu ve Akkoyunlu, Karakoyunlu, vb. adlandırmalarla karşılaştırabileceğini işaret etti. Bunlar, sahip olunan sürülere göre verilmiş, Türk aşiret adlarıdır…” Türk boyları tarihi süreç içerisinde Orta Asya’dan Anadolu’ya birçok akınlarda bulunmuş ve Doğu Anadolu bölgesini iskan etmişlerdir. Zazalar, milattan çok önce Anadolu’ya akın eden, Part Türklerinin atalarıdır. İran hudutlarında iskan edilmişlerdir. Zamanla İran, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ve Babil bölgesini içinde bulunduran bir devlet kurmuşlardır. Ancak be devlet daha sonra Sasani hanedanı tarafından yıkılmıştır. Bu Zaza Türklerinin bir kısmı geldikleri eski yerlere gitmiş, bir kısmı da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Irak’ın kuzeyi ve İran’da kalıp buralara yerleşmiş ve Fars hakimiyetine girerek onların etkisinde kalmışlardır. Bu çevresel etkileşimi göz ardı eden bazı kişiler Zazaları Sasani’lerin torunları olarak göstermek gafletinda bulunmuşlardır… Oysa ki Sasan, Sasani devletini kuran kişinin adıdır. Bizdeki Osmanlı devletinde olduğu gibi. Sasani Devleti’nin yıkılmasından sonra bu adın da kullanılmadığını, yok olduğunu görmekteyiz. Zaza adı ise hala kullanılmaktadır. Zazalar, günümüzde Batman, Diyarbakır, Siverek, Tunceli, Bingöl, Elazığ, Sivas, Adıyaman, ve benzeri yerlerde yaşayan önemli bir kültür kuşağını oluştururlar. Zaza kuşağı Anadolu'ya özgüdür; Kürt kuşağı gibi Suriye, Irak ve İran'da izlerine rastlanmaz. M. Şerif Fırat 1940'lı yıllarda Doğu İlleri ve Varto Tarihi adlı eserinde, Zazacanın, Kürtçenin bir alt lehçesi olmadığını, farklı bir dil grubuna ait bulunduğunu, hatta daha ileri giderek, Zazaların Türk boyundan olduğunu belgelerle ortaya koymuştur. Bilindiği gibi Çuvaşların yaşadıkları İdil bölgesi ile Türkiye birbirinden çok uzakta bulunmaktadır. Anadolu’da yaşayan Zazalar ile Çuvaşların arasında herhangi bir kültür alış verişini mümkün kılacak doğrudan doğruya bir temas yoktur. Buna rağmen dilci Osman Özer, incelediği kelimelerde Zazaca ile Çuvaşça arasında bir hayli benzerliğin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bütün bu benzerlikler Zazalar ile Çuvaşlar arasında çok eskilere uzanan bir soy birliği olduğunu somut delilidir. Yerli ve yabancı birçok araştırmacı; Zazaların Orta Asya’dan gelmiş olan Türk kökenli bir topluluk olduğunu delilleriyle ortaya koymuşlardır. Gelenek ve görenekleriyle Türk kültürü ile bağlantıları görülen Zazaların inançlarında da eski Türk kavimlerinin ve Orta Asya Türklerinin adet ve inançlarına ait benzerlikler görülür. Eski Türk dini olan Gök Tanrı inancında, çocukların ilavesi olduğuna inanılan “Umay”ı, Zaza kadını bugün de imdadına çağırmakta ve yaramazlık eden çocuklarına; ‘Umay seni alsın’ veya seni veren Umay seni geri alsın; ‘seni istemiyorum’ anlamını içeren, ‘uma tu bigu’ sözünü sık sık tekrarlamaktadır. Orta Asya kökenli bir kavim olan Sümer’lerde de “umma” tanrı adı olarak kullanılmaktaydı. İlmi seviyede Zazaca üzerinde ilk kez 1983 yılında yayınlanan Kurmanç ve Zaza Türkçeleri Üzerine Bir Araştırma adlı eseri ile çok sevdiğim ve dostum olan Merhum Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, üzerinde durmuştur ve bölge ağızlarından derlenen 877 kelimenin Türkçe olduğunu göstermiştir. Rus bilgin Alexander Jaba'nın Petersburg akademisinin bir mensubu olarak Erzurum ve çevresinde yapmış olduğu incelemede, Kürtçe 8307 kelime bulmuştur. Bunun 3080'i Türkmence, 2640'ı Farsça ve 2000'i yeni Arapça olarak saptanmıştır. Görülüyor ki, Kürtçe diye özgün bir dil yoktur ve Kürt kardeşlerimizin konuştukları dil aslında Türkçe, Farsça ve Arapça’dan oluşan, üç dilin karışımıyla ortaya çıkarılan bir dildir. Oysa, yörede yaşayan Zazaların konuştuğu Zazaca bir dil kimliğine sahiptir. Strazburg Üniversitesinden Japon dilbilimci Goishi Kojima ülkemize geliyor ve uzun bir süre kalarak Kurmanci ve Zazaca üzerinde hiç bir benzerlik bulunmadığını; dikkat çekici olanı da; Türkçe ile Zazaca arasındaki benzerliğin Kurmançi ile Zazaca arasındaki benzerlikten daha fazla olduğunu tespit ediyor. Milattan önce bu bölgede, Subarlar’a ait birçok kabile ve küçük krallık bulunuyordu. Bunların çoğu Dicle ve Fırat nehirlerinin geçtiği bölgelerde ikamet ederlerdi. Günümüzde de bu havzalarda Zaza Türklerinin yaşamaları tesadüfi değildir. Bu bilgiler neticesinde diyebiliriz ki “Zaza” (Za-za) adı “Su” (Su-su) adının değişik bir söyleniş biçimidir. Bir Zaza olan araştırmacı Zülfi Selcan Zaza konusunu; dil, tarih, siyaset, din ve kültürel hayat açılarından ele alıp Kürtçülerin Zazalar’a yönelik asimilasyonist çalışmaları üzerinde durmakta ve Zazaca’nın Kürtçe olmadığını ifade etmektedir. Atatürk, 1.TBMM’nde Çemişgezek Milletvekili olan Zaza Diyap Ağa ile Zazaların dini ağırlıklı olarak İslâm'dır. Mezhep yoğunluğu ise Sünnilik ve Alevilik'tir. Sünni kesim içerisinde kalan Zazaların bir kısmı Hanefi bir kısmı da Şafii'dir. Dersim aşiretlerinden oluşan Alevi Zazalar, Koçgiri (Zara, Kangal, Ulaş, Divriği)'den Varto-Hınıs, kısmen Bingöl yöresinde, ayrıca Kayseri'nin Sarız ilçesinde mesken iken, Sünni kesim içerisinde kalan Zazalar da Elazığ, Bingöl, Diyarbakır, Siverek, Adıyaman, Aksaray, Mutki, Sason bölgelerinde yaşamaktadırlar. Özellikle Alevi-Sünni ve de Şafii-Hanefi farklılığı Zazalarda önemli şive ve kültür farklılığını da beraberinde getirmiştir. ***             Yayımladığı romanları, öyküleri ve her alandaki yazılarıyla, Türk Edebiyatı tarihimize damga vurmuş olan Yaşar Kemal, Kürt olduğunu söylemiş ve yazmış olan bir Anadolu insanıdır. 1996 yılında Yeni Yüzyıl adlı günlük bir gazetenin muhabiri ile yaptığı söyleşide aynen şunları ifade etmiştir: “…Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım: Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi. Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum. "Yok, göçmenim" dedi. Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı. Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak. 1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır'a sürülmüşlerdi. "Nerede bunlar?" diye öğretmene sordum. "Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler." Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü'ne gittik. Gerçekten büyük bir köydü. Köylüler başımıza biriktiler. Bunlar Avşar Türkmenleriydi. Ağızları da tıpkı bizim Torosların Avşarlarının ağızlarıydı. Sekiz köydüler, Kürtçe bilip bilmediklerini sordum, bilmiyorlardı. Başkaldırıdan sonra binlerce Avşar sürülmüştü Diyarbakır'a. "Bize Çukurova'da söylediklerine göre Otuz bin çadır gönderilmişti buralara. Haydi, On bin çadır olsun, en aşağı yirmi köy eder, ötekiler nerede?" dedim. Bir yaşlı adam, "Onların hepsi Kürt oldu" dedi. "Siz niçin olmadınız?" diye sordum. "Bizler Aleviyiz" dedi yaşlı adam. "Ne var bunda?" dedim. "Şu var ki, dedi yaşlı adam, biz Sünni Kürtlerden kız alıp vermeyiz. Öteki Kürt olan Avşarların hepsi Sünniydi. Kürtlerden kız alıp verdiler, şimdi sorarsan hiçbirisi Avşar olduğunu söyleyemez, Türkçe de bilmezler. "Bize söylediklerine göre Sünni Avşarlar büyük çoğunlukmuş, belki bizim on mislimiz kadar" dedi. Ve sekiz Avşar köyünü öğretmenle dolaştık. Birkaç Avşar ağıdı derledim oralardan. Tıpkı Toros Avşarlarının ağıtlarıydı…”             Kültür Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu bir sempozyum için Erzurum’a gitmiştik. Üç gün süren sempozyumu izleyenler arasında birkaç kişi vardı ki bunlar, Türkçeyi iyi bilmiyorlardı. Ama tanışıp, sohbete başladığımızda kendilerinin Türk kökenli olduklarını, Kürtler ile birlikte yaşadıklarından dolayı, sayıca kendilerinden çok olan Türkçe konuştuklarını söylemişlerdi… Netice itibariyle Zazalar Türk Milletine mensup insanlardı…  
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2024 - Salı

ZAZA TÜRKLERİ

BAŞKENTTEN SELAM

 

ZAZA TÜRKLERİ

Sümerler’in Türk kökenli olduğu tezi, batılı ülkelerin Sümerologları tarafından ileri sürülmüştür.  Bu tezi öne süren bilginler, Mezopotamya’da kurulmuş olan Kimmerler ve Guttilerin de Türk olduklarının kanıtlanmış olduğunu söylemişlerdir. Dil ve Tarih bilginlerimizden Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu ve Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu, Sümerce ile Türkçe arasındaki yapı benzerliğine dikkatleri çekmişler; “Sümerce Türkçedir ve Türk Tarihi Sümer tarihi ile başlar” demişlerdir. Görülüyor ki, yapılan son araştırmalar, tarihi bilgilerimizin akışlarını ve yönünü değiştirecek tarzda yeni görüş ve teoriler içermektedir. Araştırmalar ve yapılan yayınlar göstermektedir ki, Selçuklu Türklerinin Anadolu’yu fethetmelerinden çok önce, bir Türk yurdu olmuştur.

Zaza Türkçesinden Sümer dilinin pek çok kelimesinin aynı anlamda veya biraz farklılıkla bugün bile kullanıldığını görülmektedir. Bugün farklı coğrafi bölgelerde yaşayan ve aralarında uzun bir mesafe bulunan Zaza Türkleri ile Çuvaş Türklerinin lehçelerindeki benzerlik de bu görüşleri kanıtlamaktadır.

Türkoloji kongrelerinden tanıdığım Fransız Profesör İrene Melikoff bir makalesinde şöyle yazmıştır: “Araştırmalarım beni Kurmancı denen ve Kürtler olarak tanınan insanlar arasında kalmaya götürdü. Töreleri, Orta Asya’ya kadar uzanan Türk töreleri idi: Ölümle ilgili adetler, yeni doğanları ve yeni lohusaları basan insan yiyici cin, Al basma inanışı, Şubat ayında, gerçekte Türklerin Oniki Hayvanlı takvimlerine göre eski, yeni yıl bayramları olan Hızır bayramının kutlanması, vb. gibi konulardı. Sorduğumda, kaynaklarımdan biri bana: "Soy olarak biz Kürt değiliz, fakat inançlarımız dolayısıyla eza gördük, dağlara sığındık, Kürtlere karıştık ve Kürtler olarak adlandırıldık" dedi. Bunu söyleyen, birçok ayaklanmada etkinliği bulunan Kürt aşireti Koçkırılar’dandı. Artık, aramızda bulunmayan Ömer Lütfi Batman’a şüphelerimden söz ettiğim zaman bana, Koçkırı adının, dil yönünden Türkçe olduğunu ve Akkoyunlu, Karakoyunlu, vb. adlandırmalarla karşılaştırabileceğini işaret etti. Bunlar, sahip olunan sürülere göre verilmiş, Türk aşiret adlarıdır…”

Türk boyları tarihi süreç içerisinde Orta Asya’dan Anadolu’ya birçok akınlarda bulunmuş ve Doğu Anadolu bölgesini iskan etmişlerdir. Zazalar, milattan çok önce Anadolu’ya akın eden, Part Türklerinin atalarıdır. İran hudutlarında iskan edilmişlerdir. Zamanla İran, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ve Babil bölgesini içinde bulunduran bir devlet kurmuşlardır. Ancak be devlet daha sonra Sasani hanedanı tarafından yıkılmıştır. Bu Zaza Türklerinin bir kısmı geldikleri eski yerlere gitmiş, bir kısmı da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Irak’ın kuzeyi ve İran’da kalıp buralara yerleşmiş ve Fars hakimiyetine girerek onların etkisinde kalmışlardır. Bu çevresel etkileşimi göz ardı eden bazı kişiler Zazaları Sasani’lerin torunları olarak göstermek gafletinda bulunmuşlardır… Oysa ki Sasan, Sasani devletini kuran kişinin adıdır. Bizdeki Osmanlı devletinde olduğu gibi. Sasani Devleti’nin yıkılmasından sonra bu adın da kullanılmadığını, yok olduğunu görmekteyiz. Zaza adı ise hala kullanılmaktadır.

Zazalar, günümüzde Batman, Diyarbakır, Siverek, Tunceli, Bingöl, Elazığ, Sivas, Adıyaman, ve benzeri yerlerde yaşayan önemli bir kültür kuşağını oluştururlar. Zaza kuşağı Anadolu'ya özgüdür; Kürt kuşağı gibi Suriye, Irak ve İran'da izlerine rastlanmaz. M. Şerif Fırat 1940'lı yıllarda Doğu İlleri ve Varto Tarihi adlı eserinde, Zazacanın, Kürtçenin bir alt lehçesi olmadığını, farklı bir dil grubuna ait bulunduğunu, hatta daha ileri giderek, Zazaların Türk boyundan olduğunu belgelerle ortaya koymuştur.

Bilindiği gibi Çuvaşların yaşadıkları İdil bölgesi ile Türkiye birbirinden çok uzakta bulunmaktadır. Anadolu’da yaşayan Zazalar ile Çuvaşların arasında herhangi bir kültür alış verişini mümkün kılacak doğrudan doğruya bir temas yoktur. Buna rağmen dilci Osman Özer, incelediği kelimelerde Zazaca ile Çuvaşça arasında bir hayli benzerliğin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bütün bu benzerlikler Zazalar ile Çuvaşlar arasında çok eskilere uzanan bir soy birliği olduğunu somut delilidir.

Yerli ve yabancı birçok araştırmacı; Zazaların Orta Asya’dan gelmiş olan Türk kökenli bir topluluk olduğunu delilleriyle ortaya koymuşlardır. Gelenek ve görenekleriyle Türk kültürü ile bağlantıları görülen Zazaların inançlarında da eski Türk kavimlerinin ve Orta Asya Türklerinin adet ve inançlarına ait benzerlikler görülür. Eski Türk dini olan Gök Tanrı inancında, çocukların ilavesi olduğuna inanılan “Umay”ı, Zaza kadını bugün de imdadına çağırmakta ve yaramazlık eden çocuklarına; ‘Umay seni alsın’ veya seni veren Umay seni geri alsın; ‘seni istemiyorum’ anlamını içeren, ‘uma tu bigu’ sözünü sık sık tekrarlamaktadır. Orta Asya kökenli bir kavim olan Sümer’lerde de “umma” tanrı adı olarak kullanılmaktaydı.

İlmi seviyede Zazaca üzerinde ilk kez 1983 yılında yayınlanan Kurmanç ve Zaza Türkçeleri Üzerine Bir Araştırma adlı eseri ile çok sevdiğim ve dostum olan Merhum Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, üzerinde durmuştur ve bölge ağızlarından derlenen 877 kelimenin Türkçe olduğunu göstermiştir.

Rus bilgin Alexander Jaba'nın Petersburg akademisinin bir mensubu olarak Erzurum ve çevresinde yapmış olduğu incelemede, Kürtçe 8307 kelime bulmuştur. Bunun 3080'i Türkmence, 2640'ı Farsça ve 2000'i yeni Arapça olarak saptanmıştır. Görülüyor ki, Kürtçe diye özgün bir dil yoktur ve Kürt kardeşlerimizin konuştukları dil aslında Türkçe, Farsça ve Arapça’dan oluşan, üç dilin karışımıyla ortaya çıkarılan bir dildir. Oysa, yörede yaşayan Zazaların konuştuğu Zazaca bir dil kimliğine sahiptir. Strazburg Üniversitesinden Japon dilbilimci Goishi Kojima ülkemize geliyor ve uzun bir süre kalarak Kurmanci ve Zazaca üzerinde hiç bir benzerlik bulunmadığını; dikkat çekici olanı da; Türkçe ile Zazaca arasındaki benzerliğin Kurmançi ile Zazaca arasındaki benzerlikten daha fazla olduğunu tespit ediyor.

Milattan önce bu bölgede, Subarlar’a ait birçok kabile ve küçük krallık bulunuyordu. Bunların çoğu Dicle ve Fırat nehirlerinin geçtiği bölgelerde ikamet ederlerdi. Günümüzde de bu havzalarda Zaza Türklerinin yaşamaları tesadüfi değildir. Bu bilgiler neticesinde diyebiliriz ki “Zaza” (Za-za) adı “Su” (Su-su) adının değişik bir söyleniş biçimidir.

Bir Zaza olan araştırmacı Zülfi Selcan Zaza konusunu; dil, tarih, siyaset, din ve kültürel hayat açılarından ele alıp Kürtçülerin Zazalar’a yönelik asimilasyonist çalışmaları üzerinde durmakta ve Zazaca’nın Kürtçe olmadığını ifade etmektedir.

Atatürk, 1.TBMM’nde Çemişgezek Milletvekili olan Zaza Diyap Ağa ile

Zazaların dini ağırlıklı olarak İslâm'dır. Mezhep yoğunluğu ise Sünnilik ve Alevilik'tir. Sünni kesim içerisinde kalan Zazaların bir kısmı Hanefi bir kısmı da Şafii'dir. Dersim aşiretlerinden oluşan Alevi Zazalar, Koçgiri (Zara, Kangal, Ulaş, Divriği)'den Varto-Hınıs, kısmen Bingöl yöresinde, ayrıca Kayseri'nin Sarız ilçesinde mesken iken, Sünni kesim içerisinde kalan Zazalar da Elazığ, Bingöl, Diyarbakır, Siverek, Adıyaman, Aksaray, Mutki, Sason bölgelerinde yaşamaktadırlar. Özellikle Alevi-Sünni ve de Şafii-Hanefi farklılığı Zazalarda önemli şive ve kültür farklılığını da beraberinde getirmiştir.

***

            Yayımladığı romanları, öyküleri ve her alandaki yazılarıyla, Türk Edebiyatı tarihimize damga vurmuş olan Yaşar Kemal, Kürt olduğunu söylemiş ve yazmış olan bir Anadolu insanıdır. 1996 yılında Yeni Yüzyıl adlı günlük bir gazetenin muhabiri ile yaptığı söyleşide aynen şunları ifade etmiştir: “…Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım: Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi. Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum. "Yok, göçmenim" dedi. Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı. Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak. 1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır'a sürülmüşlerdi. "Nerede bunlar?" diye öğretmene sordum. "Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler." Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü'ne gittik. Gerçekten büyük bir köydü. Köylüler başımıza biriktiler. Bunlar Avşar Türkmenleriydi. Ağızları da tıpkı bizim Torosların Avşarlarının ağızlarıydı. Sekiz köydüler, Kürtçe bilip bilmediklerini sordum, bilmiyorlardı. Başkaldırıdan sonra binlerce Avşar sürülmüştü Diyarbakır'a. "Bize Çukurova'da söylediklerine göre Otuz bin çadır gönderilmişti buralara. Haydi, On bin çadır olsun, en aşağı yirmi köy eder, ötekiler nerede?" dedim. Bir yaşlı adam, "Onların hepsi Kürt oldu" dedi. "Siz niçin olmadınız?" diye sordum. "Bizler Aleviyiz" dedi yaşlı adam. "Ne var bunda?" dedim. "Şu var ki, dedi yaşlı adam, biz Sünni Kürtlerden kız alıp vermeyiz. Öteki Kürt olan Avşarların hepsi Sünniydi. Kürtlerden kız alıp verdiler, şimdi sorarsan hiçbirisi Avşar olduğunu söyleyemez, Türkçe de bilmezler. "Bize söylediklerine göre Sünni Avşarlar büyük çoğunlukmuş, belki bizim on mislimiz kadar" dedi. Ve sekiz Avşar köyünü öğretmenle dolaştık. Birkaç Avşar ağıdı derledim oralardan. Tıpkı Toros Avşarlarının ağıtlarıydı…”

            Kültür Bakanlığımızın düzenlemiş olduğu bir sempozyum için Erzurum’a gitmiştik. Üç gün süren sempozyumu izleyenler arasında birkaç kişi vardı ki bunlar, Türkçeyi iyi bilmiyorlardı. Ama tanışıp, sohbete başladığımızda kendilerinin Türk kökenli olduklarını, Kürtler ile birlikte yaşadıklarından dolayı, sayıca kendilerinden çok olan Türkçe konuştuklarını söylemişlerdi… Netice itibariyle Zazalar Türk Milletine mensup insanlardı…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com