SİLİFKE’NİN ALTYAPI SORUNU
Geçtiğimiz günlerde Silifke’deki sağanak yağışlar, şehir merkezindeki yolları ve sokakları adeta göle çevirdi. Belli yerlerde su baskınlarına da sebep olan yağışlar, Silifke’deki altyapı sorununu bir kez daha gündeme getirdi.
Sorumluluk sahibi Belediye tarafından bir türlü çözülemeyen, çözülecek gibi de görünmeyen bu sorunun olumsuz sonuçlarını biz Silifkeliler, her yağmur yağdığında benzer şekillerde yaşıyoruz maalesef. Farklı zamanlarda tekrar eden aynı film sahnesinde gibiyiz, adeta.
Sahne başlar: Hava kararmıştır, gökyüzünde kara bulutlar vardır. Az sonra keskin bir şimşekle birlikte, bir gök gürültüsü duyulur. Pencerelere yağmurun damlaları vurur. Yağmur, dakikalar ilerledikçe etkisini daha da artırır. Sahne kararır.
Diğer sahneye geçilir: MESKİ’nin vidanjörleri bir heybetle girer sahneye. Yer Saray Mahallesinde bulunan Atatürk Evi’nin bulunduğu ara sokaktır. Sokaktaki arabalar bel hizasına kadar suya batmıştır. MESKİ’nin vidanjörleri iki taraftan suyun tahliyesi için uğraşırlar. Sahne yine kararır.
Diğer sahnelerde de Silifke’nin belli sokaklarının ve belli yollarının sular altındaki görüntüleri vardır. Bazı dükkanları ve evleri su basmış, insanlar kendi çabaları ile suyun tahliyesi için uğraş içerisindedirler. Filmin sonunda, sahne kararır, ekranda SON yazar. Ancak; bilinir ki, bu SON ancak bir sonraki yağmura kadar geçerli bir “son”dur. Aynı film, pek yakında (yeni bir sağanak yağışta) yeniden gösterime girecektir.
Sayın Vahap Seçer kendini şehrimiz için bir lütuf olarak görmeye devam ededursun, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk alanında olan bu sorun gün gibi ortada ve sorunun boyutu gün geçtikçe daha da artıyor. Ancak, sorunla yüzleşebilmek ve bunu dert edinebilmek de önemli bir haslet. MESKİ’nin “liyakatli” personelleri, elbette ki bu konuda gece gündüz demeden çalışıp proje üstüne proje üretiyorlardır. Ancak; gezegenimizdeki aşırı ve öngörülemeyen yağışlar yok mu? Zaten küresel ısınma da bela olacak gibi başımıza!..
Neyse ki, bilimde ve akılda her şeyin çözümü var. Şehir planlamasından, altyapıdan-üstyapıdan anlayan ve mühendislik zekasına sahip kadrolar, başka modern şehirlerde sorunun çözümüne yönelik kalıcı ve somut adımları atıyor, en çok su baskınlarına maruz kalan yerleri “nokta atışı” tespit ederek sorunu tamamen ortadan kaldırıyorlar.
Elbette ki, sorunun çözümüne yönelik topyekun olumlu sonuca ulaşmak zaman alabilir. Ancak, aradan geçen yıllarda Silifke’de her yağmur yağdığında şehrin aynı sokaklarında aşırı su birikintileri oluyor, aynı noktalarda araçlar sular altında kalıyorsa, aynı mahallelerdeki evleri ve dükkanları su basıyorsa o kısımlara yoğunlaşıp oralardaki altyapıyı güçlendirmek, suyun akıp gitmesini sağlamak için tahliye kanallarının işlevsel bir şekilde kullanımını sağlamak gerekmez mi?
Hani bir söz vardır, “Su akar, yatağını bulur,” diye. Öyle görünüyor ki, Silifke için bu durum pek geçerli değil. Çünkü, Silifke’de yağmur yağıyor; su, yatağına ulaşacak yol bulamıyor. Geriye ise, göle dönmüş sokaklar, caddeler; su altında kalmış araçlar, su baskınlarına maruz kalmış evler, dükkanlar kalıyor. Silifke’de altyapı sorununun çözümü ise, her dönem siyasilerin vaatlerine konu olmaktan öteye geçemiyor.