Pencere’mdeyim
GÜNLÜKLERİMDEN…
Günlük 28 Aralık 2014…
Çok şükür bugünde sağım. Tanrım ne kadar güzelim sana da özelim. İyi ki beni yaratmışsın, teşekkür ederim. Tanrım seni seviyorum, unutma beni. Kötülerin şerrinden koru emi. Günüme başlamak için heyecan içindeyim. İmkansız aşkların resimlerini yapmaya başlayacağım. Karşımda bir kadeh kırmızı, bir kadeh beyaz şarap, sakin sakin duruyorlar öyle. Boş kadehime biraz kırmızı, biraz beyaz. Pembe olmuş kadehim. Ne güzeldir pembe, hele gülde. Pembe gönlüm sende dermişim bir de…
Gülümsemelerime neler koymuşum. Aynalarıma neler yazıyorum ya! “Kendine bakıyorsun GÜLÜMSE…” Resmini de yapmıştım. Bakıyorum esireme ne güzel yüceltmişim. İki gülümseme arası kahkahalarımla aynanın önünden alıp gökyüzüne baktırıyorum beni. Gülümsemelerde Buda’yım. Bir bakıyorum kırk memeli KİBELE’yim. Bereket ellerimi durmadan öperim. Gören gözümü, çarpan yüreğimi, taşıyan ayaklarımı da. Bir bakıyorum GANDHİ’yim çırılçıplak yürüyorum. Üstümde düşlerim yolcuyum artık. Asa gibi elimde fırça ve paletim.
Gül, gülümse, gülümse
Gül gülün değilse
Vazgeçme, yine gülümse…
Müziğin bütün enstrümanları ut, keman, kanun ve niceleri. “İki kelime” yola koyuyorlar beni.
Ya Allah
Bismillah
Allahuekber
Ey aşk geldin ya bende zaman durdu.
Altın sarısıyla başladığım efsane aşkı, merhabalarda bekleyin.
Kötü iyiden, çirkin güzelden korkar. İyi ve güzel zamanlarınız çok olsun.
Resme başlarken (Bedri Rahmi EYÜBOĞLU - Syf. 86-87)
En büyük zenginliğini, büyük bir aşkla doğayı incelemede bulduğumuz ressam, bize incelediği doğayı yalnız bir objektif kayıtsızlığı ile yansıtamaz. Bu doğa parçasına sevgisini, kendi heyecanını, kendi yüreğini katar ve doğa ancak bu ibrikten süzüldükten sonra insanoğullarına yepyeni bir biçimde görünmek, onları tam anlamıyla ilgilendirmek ve düşündürmek fırsatını bulur. İnsan ayağı değmemiş bir orman denildiği zaman bu doğa parçası üzerine nasıl yoğun bir karanlığın çöktüğünü var sayıyorsak, ressamın da göz değmemiş bir doğa karşısında sanki bu karanlığı ve sıkıntıyı duymamasına imkan yoktur.
Kıyılarında ressamlar gezinen denizlere ne mutlu. Çünkü denizler bir kere daha hem de bu sefer çok daha büyük bir hızla insanoğlunun gözleri önünde çalkanacaklardır.
Eteklerinde ressamlar barından dağlara ne mutlu. Çünkü o dağlar bir kere daha insanoğlunun yüreğinde yepyeni bir iştah ile kabaracaklardır.
Ufuklarında sanatçı gözleri gezinen ülkelere imrenelim çünkü bu ufuklarda türeyen binlerce insanın göz nuru ancak sanat eserleri sayesinde bir hiç, bir düş, bir kuruntu olmaktan kurtulacak ve sanat eseri dediğimiz billur da en büyük gerçeğine kavuşacaktır.