İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

İBRETLİK BİR FİLM NEFES: YER EKSİ İKİ

BAŞKENTTEN SELAM   İBRETLİK BİR FİLM NEFES: YER EKSİ İKİ             Geçen akşam TRT Televizyonunun 1. Kanalında, gerçekten çok önemli ve yurttaşlarımın tümünün izlemeleri gereken bir film izledim. Orgino Media Production ve TRT'nin yapımını üstlendiği, yönetmenliğini Ozan Uzunoğlu'nun yaptığı, 15 Aralık 2023 tarihinde vizyona giren Türk yapımı bir sinema filmi idi. İki bin metre yükseklikteki bir karakolda geçen ve bölgede görev yapmış birçok gerçek kahramandan izler taşıyan film, her ne pahasına olursa olsun görevini bir an bile bırakmayan onurlu Mehmetçiklerin hikayesini, "Onlar, asıl unutursan ölür" sözünün altını çizerek anlatıyordu. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin göz bebeği Subaylarımızın, Astsubaylarımızın, Uzman Çavuşlarımızın ve Erlerimizin, bilmediğimiz yaşamlarını anlatan “Nefes: Yer Eksi İki” filmi mutlaka izlenmeli. Herkes tarafından izlenmeli. Zira biz kahramanlarımızı unutursak, onlar o zaman ölürler. Film, 1993 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde iki bin metre yükseklikte bulunan bir askeri karakolda yaşanmış gerçek bir hikâyeden senaryolaştırılmış. Karakol komutanı Yüzbaşı Tayfun (Murat Yıldırım), pratik zekası, emrindekilere adil davranışı nedeniyle sevilen, sayılan bir komutandır. Filmin açılış sahnesinde Tayfun, emrindeki manga ile dağlık bölgede mayın taraması yaparken keskin nişancı bir teröristin silahlı saldırısına maruz kalırlar. Tayfun yüzbaşı, teröristi öldürür ama emrindeki bir erin şehit olmasını engelleyemez. Sonrasında, bölgede yaşananların fotoğraflarını çekmek için Genel Kurmaydan izinli bir gazeteci gelir karargâha ve olaylar gelişir… Film üç karakterin hikâyesine odaklanıyor. Yüzbaşı Tayfun, Gazeteci Ufuk (İlker Aksum), köyün ve birliğin elektrik-elektronik tamirlerini yapan bir genç (Şahin Kendirci). Yüzbaşının karısı hamiledir ve doğum yaklaşmıştır ama bir türlü birliğini bırakıp gidemez. Gazeteci, göründüğü gibi birisi değildir. Yetenekli genç adam, yaşadığı yerden kurtulup Ankara’ya gitmek ister ama arkasında onu sevenler vardır. Filmde, bu üç ana karakterin yaşamının anlatımı dışında yan karakterlerin hikâyelerine de kısa kısa değinilmektedir. Askerlerimizin ülke sınırlarını korumak için hayvanların bile yürümekte, barınmakta, yaşamakta zorlandığı dağlık bölgelerde neler çektiğini, ne zorluklar, tehlikeler altında yaşadıkları filmde gözler önüne serilmektedir. Keza insanlar sıcacık evlerinde otururlarken, askerlerimizin dağlarda üşüdüğünü bilmiyoruz. İnsanlar, AVM’lerde, kafelerde, restoranlarda, sokaklarda rahat rahat gezerken askerlerimizin teröristlerle her an çatışma halinde olduğunu bilmiyoruz. Onların sevdalarını, aile özlemlerini, duygularını, sevdiklerine kavuşamama ihtimali karşısındaki korkularını bilmiyoruz. Filmin genel amacı da bu. Bilmeyenlere, Türk askerinin zorlu doğa şartlarında neler yaşadığını anlatarak farkındalık yaratmak. Filmde yüzbaşı, gazeteciye “Burada yaşananları yazman gerek Ufuk, burası birbirlerinin yaşadıklarından habersiz insanlar ülkesi!” diyor. Cesaret ve korkunun kardeş olduğunun altını çizen hikâye, olabildiğince duygu yüklü... Gazeteci nöbet tutan askere “Nöbette uyur musun?” diye soruyor. Asker “Ben uyursam herkes ölür” cevabını veriyor ve devamında gazeteciye “Ağabey benim fotoğrafımı çeker misin, hiç bu kıyafetlerle resmim yok. Belki son fotoğrafım olur, yarın ne olacağın bilmiyoruz. Çekip aileme gönderir misin?” diyor. Bir an gözlerinizi kapatıp o askerin neler hissettiğini, psikolojisini anlamaya çalışın. Kendinizi onun yerine koyun. Zor değil mi? *** Sözünü ettiğim film, senaryo ve kurgu olarak tam rayına oturtulamayan hikaye, ilk 25 dakikadan sonra anlatım olarak rutinleşiyor ve seyircinin odak noktasının dağılmasına neden oluyor. Son 30 dakikasında ise toparlanarak seyircisini avucunun içine almayı başarıyor.   Netice itibariyle bize, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin göz bebeği Subaylarımızın, Astsubaylarımızın, Uzman Çavuşlarımızın ve Erlerimizin, bilmediğimiz yaşamlarını anlatan “Nefes: Yer Eksi İki” filmi mutlaka izlenmeli. Bu nedenle, vatanı için, ay yıldızlı al bayrağımız için can veren şehitlerimizi ve sınırlarımızı her ne pahasına olursa olsun korumaya devam eden askerlerimizi asla unutmamalıyız. Filmin afişi             Filmde rol alan Murat Yıldırım, İlker Aksum, Şahin Kendirci, Eren Hacısalihoğlu, Arda Anarat, Yasin Çam, Begüm Akkaya, Rıdvan Aybars Düzey, Cezmi Baskın, Doğanay Ünal, Emrah Doğan, Eyüp Kan, Bestemsu Özdemir, Burak Sergen, Erdal Cindoruk, Bulut Akkale gibi sanatçılarımızın da alkışlanmaya layık olduklarını önemle belirtmek isterim. *** 22 yıllık askerlik hayatımın 5 yılını, iki kızımız ve bir oğlumuzla birlikte Diyarbakır’da geçirdik. Doğu ve Güneydoğudaki tali hava meydanlarının incelenmesi gibi görevlerle Diyarbakır’dan ayrıldığım günlerde ailemi, kira ile oturduğumuz dairenin sahiplerine emanet ederdim. Orada son derece iyi insanlarla bir arada kardeşçe yaşardık. Lütfen mübalağa ettiğimi falan zannetmeyiniz. 1966 yılında gittiğimiz Diyarbakır’dan Ankara’ya tayin edilip, 1971 yılında ayrıldığımız gün eşim de çocuklarım da orada edindikleri arkadaşlarından ayrılmakta olmalarından dolayı ağlamışlardı.  
Ekleme Tarihi: 10 Şubat 2025 - Pazartesi

İBRETLİK BİR FİLM NEFES: YER EKSİ İKİ

BAŞKENTTEN SELAM

 

İBRETLİK BİR FİLM NEFES: YER EKSİ İKİ

            Geçen akşam TRT Televizyonunun 1. Kanalında, gerçekten çok önemli ve yurttaşlarımın tümünün izlemeleri gereken bir film izledim. Orgino Media Production ve TRT'nin yapımını üstlendiği, yönetmenliğini Ozan Uzunoğlu'nun yaptığı, 15 Aralık 2023 tarihinde vizyona giren Türk yapımı bir sinema filmi idi.

İki bin metre yükseklikteki bir karakolda geçen ve bölgede görev yapmış birçok gerçek kahramandan izler taşıyan film, her ne pahasına olursa olsun görevini bir an bile bırakmayan onurlu Mehmetçiklerin hikayesini, "Onlar, asıl unutursan ölür" sözünün altını çizerek anlatıyordu.

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin göz bebeği Subaylarımızın, Astsubaylarımızın, Uzman Çavuşlarımızın ve Erlerimizin, bilmediğimiz yaşamlarını anlatan “Nefes: Yer Eksi İki” filmi mutlaka izlenmeli. Herkes tarafından izlenmeli. Zira biz kahramanlarımızı unutursak, onlar o zaman ölürler.

Film, 1993 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde iki bin metre yükseklikte bulunan bir askeri karakolda yaşanmış gerçek bir hikâyeden senaryolaştırılmış. Karakol komutanı Yüzbaşı Tayfun (Murat Yıldırım), pratik zekası, emrindekilere adil davranışı nedeniyle sevilen, sayılan bir komutandır. Filmin açılış sahnesinde Tayfun, emrindeki manga ile dağlık bölgede mayın taraması yaparken keskin nişancı bir teröristin silahlı saldırısına maruz kalırlar. Tayfun yüzbaşı, teröristi öldürür ama emrindeki bir erin şehit olmasını engelleyemez. Sonrasında, bölgede yaşananların fotoğraflarını çekmek için Genel Kurmaydan izinli bir gazeteci gelir karargâha ve olaylar gelişir…

Film üç karakterin hikâyesine odaklanıyor. Yüzbaşı Tayfun, Gazeteci Ufuk (İlker Aksum), köyün ve birliğin elektrik-elektronik tamirlerini yapan bir genç (Şahin Kendirci). Yüzbaşının karısı hamiledir ve doğum yaklaşmıştır ama bir türlü birliğini bırakıp gidemez. Gazeteci, göründüğü gibi birisi değildir. Yetenekli genç adam, yaşadığı yerden kurtulup Ankara’ya gitmek ister ama arkasında onu sevenler vardır. Filmde, bu üç ana karakterin yaşamının anlatımı dışında yan karakterlerin hikâyelerine de kısa kısa değinilmektedir.

Askerlerimizin ülke sınırlarını korumak için hayvanların bile yürümekte, barınmakta, yaşamakta zorlandığı dağlık bölgelerde neler çektiğini, ne zorluklar, tehlikeler altında yaşadıkları filmde gözler önüne serilmektedir. Keza insanlar sıcacık evlerinde otururlarken, askerlerimizin dağlarda üşüdüğünü bilmiyoruz. İnsanlar, AVM’lerde, kafelerde, restoranlarda, sokaklarda rahat rahat gezerken askerlerimizin teröristlerle her an çatışma halinde olduğunu bilmiyoruz. Onların sevdalarını, aile özlemlerini, duygularını, sevdiklerine kavuşamama ihtimali karşısındaki korkularını bilmiyoruz. Filmin genel amacı da bu. Bilmeyenlere, Türk askerinin zorlu doğa şartlarında neler yaşadığını anlatarak farkındalık yaratmak. Filmde yüzbaşı, gazeteciye “Burada yaşananları yazman gerek Ufuk, burası birbirlerinin yaşadıklarından habersiz insanlar ülkesi!” diyor.

Cesaret ve korkunun kardeş olduğunun altını çizen hikâye, olabildiğince duygu yüklü... Gazeteci nöbet tutan askere “Nöbette uyur musun?” diye soruyor. Asker Ben uyursam herkes ölür cevabını veriyor ve devamında gazeteciye Ağabey benim fotoğrafımı çeker misin, hiç bu kıyafetlerle resmim yok. Belki son fotoğrafım olur, yarın ne olacağın bilmiyoruz. Çekip aileme gönderir misin?” diyor. Bir an gözlerinizi kapatıp o askerin neler hissettiğini, psikolojisini anlamaya çalışın. Kendinizi onun yerine koyun. Zor değil mi?

***

Sözünü ettiğim film, senaryo ve kurgu olarak tam rayına oturtulamayan hikaye, ilk 25 dakikadan sonra anlatım olarak rutinleşiyor ve seyircinin odak noktasının dağılmasına neden oluyor. Son 30 dakikasında ise toparlanarak seyircisini avucunun içine almayı başarıyor. 

 Netice itibariyle bize, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin göz bebeği Subaylarımızın, Astsubaylarımızın, Uzman Çavuşlarımızın ve Erlerimizin, bilmediğimiz yaşamlarını anlatan “Nefes: Yer Eksi İki” filmi mutlaka izlenmeli. Bu nedenle, vatanı için, ay yıldızlı al bayrağımız için can veren şehitlerimizi ve sınırlarımızı her ne pahasına olursa olsun korumaya devam eden askerlerimizi asla unutmamalıyız.

Filmin afişi

            Filmde rol alan Murat Yıldırım, İlker Aksum, Şahin Kendirci, Eren Hacısalihoğlu, Arda Anarat, Yasin Çam, Begüm Akkaya, Rıdvan Aybars Düzey, Cezmi Baskın, Doğanay Ünal, Emrah Doğan, Eyüp Kan, Bestemsu Özdemir, Burak Sergen, Erdal Cindoruk, Bulut Akkale gibi sanatçılarımızın da alkışlanmaya layık olduklarını önemle belirtmek isterim.

***

22 yıllık askerlik hayatımın 5 yılını, iki kızımız ve bir oğlumuzla birlikte Diyarbakır’da geçirdik. Doğu ve Güneydoğudaki tali hava meydanlarının incelenmesi gibi görevlerle Diyarbakır’dan ayrıldığım günlerde ailemi, kira ile oturduğumuz dairenin sahiplerine emanet ederdim. Orada son derece iyi insanlarla bir arada kardeşçe yaşardık. Lütfen mübalağa ettiğimi falan zannetmeyiniz. 1966 yılında gittiğimiz Diyarbakır’dan Ankara’ya tayin edilip, 1971 yılında ayrıldığımız gün eşim de çocuklarım da orada edindikleri arkadaşlarından ayrılmakta olmalarından dolayı ağlamışlardı.

 


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/ Tout savoir sur Albertville 73200 : actus locales, restos, sortiesCasino SEO Domination via PBNsAvesta maçonnerie générale en savoieTout savoir sur Albertville 73200 : actus locales, restos, sortiesCasino SEO Domination via PBNsAvesta maçonnerie générale en savoie