BAŞKENTTEN SELAM
Gazeteci-Yazar-Şair TAHİR KUTSİ MAKAL
(Ölümünün 25.Yıldönümünde Anarken)
1976 yılı başında emekliye ayrılmış ve Ankara’da münteşir Gündem gazetesinde fiilen gazeteciliğe adım atmıştım. Ama ondan önce, yine Ankara’nın Rüzgârlı Sokağındaki Hür Anadolu gazetesinde, haftada bir gün “Folklor Sayfası” düzenliyordum. Bir gün gazetenin patronu Mustafa Özkan, mütebessim bir çehreyle yanıma gelerek, elindeki bir kâğıdı vermişti. Bu İstanbul basınının ünlü kalemlerinden Tahir Kutsi Makal’dan gelen bir mektuptu. Mektupta, benim düzenlediğim sayfayı övüyor ve gazetenin yönetimini kutluyordu. O güne kadar kendisini hiç görmediğim, ama Tarla Dergisini ilgiyle izleyip, birkaç yazı da gönderdiğim Makal, kısa bir süre sonra Ankara’ya gelmiş ve gıyabi tanışıklığımız, vicahiye dönüşmüştü…
Türk halk kültürünün neferleri olarak, Tahir’le birlikte nerede folklor olayı varsa, orada buluşup söyleşiyorduk. Sonraki günlerde ben Folklor Araştırmaları Kurumu yönetim kuruluna, bilahare de başkanlığa seçilmiş, Tahir’in de bu kuruma üye olmasını sağlamıştım. İstanbul’a gittiğim zamanlarda ilk işim onu arayıp bulmak oluyor, o da Ankara’ya geldiğinde beni arıyordu. Kuşkusuz benim Türkiye’de ve ülke dışında düzenlediğim etkinliklerde mutlaka Tahir Kutsi Makal yer alıyor, onun başında veya içinde bulunduğu etkinliklerde de ben bulunuyordum.
Tahir, esprileriyle, şakayla karışık hamleleriyle grubumuzun neşe kaynağı ve adeta lideriydi. Örneğin bir Moldova seyahatimizde, Komrat Devlet Üniversitesi’ne girerken, grubumuzu karşılamak için sıralanmış olan güzel kızları gördüğünde hemen en öne geçen Tahir, “ben grubun öpücüsüyüm, bütün kızları hepinizin adına ben öpeceğim” demiş ve teker teker kızları öpmüştü…
Valilikle birlikte Antalya’da düzenlediği “Aşıklar Şöleni”ne beni de davet etmiş ve “şöleni sen yöneteceksin” demişti.
Hülasa, Türkiye içinde de dışında da düzenlenen folklor olaylarının ya başında ya da içinde idik.
Tahir benimle ilgili birçok yazı kaleme alarak yayımlamıştı. Kuşkusuz ben de onun hakkında, özellikle de peşpeşe yayımlanan kitaplarının içerikleri ve tanıtımı için yazmıştım. Çok güçlü bir kalemi vardı. Örneğin “Kamyon” romanını okuduğum zaman çok etkilenmiştim. Zira, adları tüm yurttaşlarımız tarafından bilinen anlı şanlı bazı yazarlarımızı Nobel Ödülüne layık gösterenler, Tahir’i görmezden geliyorlardı. Bunun nedeni, Tahir’in milliyetçi, vatansever ve Atatürkçü olmasıydı. Onun Kamyon romanı için yazdığım yazıda mealen şöyle demiştim: “Tahir, milliyetçi değil de enternasyonalist solculardan olsaydı, yere göğe koymaz, tüm ödüllere onu önerirlerdi!..”
1955 yılında Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü ve dönemin akademisyenleri tarafından kurulmuş olan Folklor (Halk Kültürü) Araştırmaları Kurumu’nun 1981 yılından itibaren vermeye başladığı “Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü”, 1985 yılında Tahir Kutsi Makal’a verilmişti. Kuşkusuz bu tarihten önce de sonra da çok değişik kurum ve kuruluşlardan da ödüller almıştı.
Örneğin , "Kamyon" romanı ile Peyami Safa Roman Ödülünü; "Karadon" adlı eseri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Öykü Ödülünü kazanmıştı. İnönü Üniversitesi Senatosu kararı ile verilen "Fahri Doktor" unvanı ise, Tahir Kutsi Makal’ın aldığı en büyük ödüldür. Esasen o, daha lise çağında, Doğan Kardeş dergisinin İstanbul’un Fethinin 500. yıldönümü dolayısıyla açtığı şiir yarışmasını “İstanbul Sevdalısı” isimli şiiriyle birincilik ödülünü almıştı. Yine o yıllarda Bursa’da yayımlanan Nasır adlı derginin düzenlediği yarışmada “Burası Denizli” şiiriyle bir ödül daha kazanmıştı... Değerli dostum Tahir’e bir ödül de, Merkezi Denizli’de bulunan, Merhum Şükrü Tekin Kaptan’ın kurduğu Egeli Yazarlar Derneği tarafından verilmişti…
1961 yılından itibaren on yıl üst üste Gazeteciler Cemiyeti Ödülünü alan Tahir Kutsi, 1963 yılında yılın gazetecisi seçildi ve ödül olarak yirmi bir Avrupa ülkesini gezdi. 1992 ve 1993 yıllarında da gazeteci olarak Amerika’yı gördü, gezip yazdı…
Tahir Kutsi Makal, 09.02.1937 tarihinde, Denizli’nin Acıpayam ilçesi, Oğuz Köyü’nde dünyaya geldi. Acıpayam Ortaokulu ve Denizli Lisesinde İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek, gazetecilik eğitimi gördü. Çok sevdiği gazeteciliğe Denizli Gazetesi'nde başladı. Daha sonra, Tan, Yeni Gazete, Dünya, Vatan, Ekspres, Tasvir, Son Havadis, Her gün, Ortadoğu, Güneş, Sabah gazetelerinde köşe yazarlığı, muhabirlik, editörlük, yayın yönetmenliği gibi görevlerde bulundu. Denizcilik Bankası ile Printemps firmasında basın müşavirliği yaptı.
Tahir ayrıca; Yeni Yıldız dergisinde kısa bir süre çalıştıktan sonra, Petek, Yelken, Maya, İnanç gibi dergileri çıkardı. Son yayımladığı Tarla adını verdiği dergi ile halkbilim dergiciliğinde büyük ün yaptı…
11 yıl süreyle MÜZİK-SAN Vakfı Başkanlığını yapan Tahir Kutsi, bu vakfın bünyesinde çok önemli etkinliklere imza attı. Yurdumuzun çeşitli yörelerinde kültür, sanat, özellikle musiki konusunda ulusal ve uluslararası düzenlemeler yaptı. Bu etkinliklerden bazılarına beni de davet etti ve yukarıda da belirttiğim gibi, Antalya’daki Aşıklar Şöleninin yönetimini bana yaptırdı. Ayrıca, 1981 yılında bana MÜZİK-SAN Vakfı’nın, Türk Folkloruna Üstün Hizmet Ödülü’nün verilmesini sağladı.
Türk Edebiyatı Vakfı’nın 7 yıl genel sekreterliğini yapan Tahir Kutsi, kısaca FİJET-ATURJET olarak bilinen Uluslararası Turizm Yazarları teşkilatının Başkanlığını da yapmıştı.
26 Mayıs 1990 tarihinde, kısaca DEN-BİR olarak tanımlanan Denizlililer Derneği, İstanbul’da “Değişen Dünya Şartlarında Türkiye ve Uluslararası İlişkiler” konulu bir sempozyum düzenledi. Sevgili Tahir’in lokomotifliğinde düzenlenen bu sempozyumda ben de bir bildiri ile yer almıştım. DEN-BİR Genel Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Genel Sekreter Dr. Süleyman Karataş ve Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci’nin açış konuşmalarından sonra, Prof. Dr. Akın İlkin yönetimindeki sempozyumda Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Tansu Çiller, Prof. Dr. Erol Manisalı, Ertuğrul Özkök, Recep Gencer ve ben (İ. Ü. Nasrattınoğlu) bildiriler sunmuştuk. Benim bildirimin başlığı; “2000’li yıllarda Türk Dünyasına Bakış” idi. O toplantıda DEN-BİR bana Türk Kültürüne Hizmet Ödülü vermişti.
Askerliğini Yedek Subay öğretmen olarak Konya’nın Yunak ilçesine bağlı Sarayköy’de yaparken tanışıp evlendiği Ayşe Hanıma aşıktı. Birçok şiiri, Ayşe Hanım için yazmıştı. Birkaç kez görüşüp, tanımış olmaktan mutluluk duyduğum Ayşe Hanım, Tahir’le evliliğinden Çeyiz, Çimen, İklim ve İnanç isminde dört evlat dünyaya getirmişti.
Tahir Kutsi, araştırmacı, gazeteci ve yazar olarak binlerce yazıya imza atmıştı.
Kitap bütünlüğünde yayımlanmış olan eserleri ise şunlardı:
Fakir İşi (Şiirler-1957) İçgöç (Röportajlar-1964), Büyük Fatih (1967), Köylü Gözüyle Avrupa (Gezi-1965), Anadolu'da Türk Mührü (1971) Meydan Dayağı (Roman-1977), Delitay (Öyküler-1982), Kamyon (Roman 1979,84), Al Kırbayı Eline (Günlük Gazete Fıkraları-1978). Benim Benim O Benim (Aktüel İnceleme -1987), Karadon (Öyküler-1987), Babanız Yine Aşık Çocuklar (Şiirler-1987), Benim Gizli Yazılarım (1996), Öpkü (Şiirler-1997), Aşık Veysel (1969), Zaralı Aşık Adem, Karacaoğlan (1973), Dadaloğlu (1974), Türk Halk Şiiri (antoloji, 1975), Aşıklar Şöleni (Çağdaş ozanlar antolojisi), Sahte Ozanlar(1969), Köroğlu, Aşık Hasan Dede(1995), Halkbilim ve Edebiyat, (1990),Yunus Emre Şiir Antolojisi (İ. Ü. Nasrattınoğlu ile), Aşık Zülfikar Divani…
Benim gibi kimi samimi dostları ona “Baba Tahir”, “Efe Dayı”, “Doktor” diye hitap ederlerdi. Sevgili Tahir, bu sıfatlarla tanımlanmaktan hoşlanırdı. Son derece şakacı idi, şaka yapmaktan da, kendisine şaka yapılmasından da çok hoşlanırdı. Ne yazık ki onu çok erken, gerçekten erken kaybettik.
Antalya Folklor Kongresinde Prof. Dr. Sultan Tulu ve T. K. Makal’la
Tahir Kutsi Makal, 25 yıl önce, 15 Haziran 1999 tarihinde İstanbul’da vefat etti. 2000 yılında adı Acıpayam’da bir caddeye verildi. O’nun vefatından sonra kardeşi Mithat Makal’ı onun yerine koymuş, aramıza almış, hatta Tahir gibi onu da Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü ile taltif etmiştik. Ne yazık ki, 10 yıl önce, 15 Haziran 2014 tarihinde onu da uçmağa gönderdik!.. Allah ikisinden de Rahmetini esirgemez inşallah…
Benim can dostum, kardeşim, yaştaşım Tahir Kutsi Makal, çok iyi bir yazardı; espri dolu, ironi dolu şiirlerini beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, ama gerçek o ki, her mekanda dostları, onun şiirlerini, kendi sesinden tekrar tekrar dinlemekten zevk alırlardı. En çok okuması istenilen şiiri ise şu idi:
SOHBET
Babanız yine âşık çocuklar
Yüzünün gülüşü ondan
Erken gelişi ondan
Ve bu sefer iş berbat!
Babanız yine âşık çocuklar.
Aşksızlığı kaldırın mezara
Şiirin bini bir para gayri
Türkünün bini bir para
Cıvıl cıvıl kuş sesleri balkonda
Evde cıvıl cıvıl çocuk kahkahaları
Derim ki bu sevgide etmeli sebat!
Babanız yine âşık çocuklar.
Babanız yine âşık çocuklar
Mahzun duruş çoğaldı
Kalpte vuruş çoğaldı
Son resmi de yırtıver, at!
Babanız yine âşık çocuklar.
Duyurmayın ananıza, utanırım
Döğüş-kavga çıkarır, onu iyi tanırım
Sizi asar, beni keser, surat asar, surat!
Azar köftesi gelir sofraya, surat çorbası konur
Bırakın yüzüm gülsün ne olur
Bırakın hızlı çarpsın yüreğim
Bırakın bir daha âşık olayım
Bırakın erken öleyim
Duyurmayın ananıza, utanırım
Babanız yine âşık çocuklar.”