BAŞKENTTEN SELAM
BRICS Yeni Bir Dünya Kuruluyor
Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya ve Güney Afrika'nın İngilizce isimlerinin ilk harflerinden oluşan topluluğun kısaltılmış adıdır, BRICS…
Bu çok önemli oluşumun başlangıç tarihi 2009’dur ama birkaç gün önce, Rusya Federasyonu başkenti Kazan’da düzenlenen büyük bir toplantıyla, Dünyanın gündemine oturmuş, böylelikle Dünya da, BRICS’i tanımış, öğrenmiştir.
Şimdilik Rusya’nın güdümünde olan BRICS liderler zirvesine Cumhurbaşkanımız Erdoğan da çağrılı katılmış ve tarihi bir de konuşma yapmıştır. Erdoğan’ın bu toplantıya katılımı, Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in çağrısı ve ilgisiyle sağlanmış, iyi de olmuştur. Zira bizim ABD ve Batı Avrupa’nın emperyalist Devletleri tarafından yeterli ilgi görmediğimiz tüm vatandaşlarımızın malumudur. Rusya, Çin, Hindistan vb. gibi çok nüfuslu ülkelerin, ABD’nin Dünya Jandarmalığı yapmasına karşı oldukları da bilinen gerçektir.
NATO’nun Yugoslavya; ABD’nin Irak müdahalesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni devre dışı bırakmasına tanık olan Rusya, 2009’da Brezilya, Hindistan ve Çin ile BRIC örgütünün ilk adımlarını attı. Daha sonra Güney Afrika, Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin katılımıyla da BRICS genişlemeye başladı.
BRICS’in amacı ABD liderliğindeki Batı ekseninin karşısında küresel Doğu ve Güney’in de çıkarlarını esas alan bir örgütlenmedir. Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi Batılı örgütlerin kurulmasıdır…
Ukrayna krizi nedeniyle Batı’nın istenmeyen lideri konumundaki Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ekibi Kazan zirvesine büyük önem verdi. Bu yüzden de, zirveye 24’ü lider seviyesinde 32 ülkenin katılmasını sağladı. Küresel nüfusun üçte ikisine tekabül ettiği iddia edilen BRICS’in dünyanın yeni kutbu olarak lanse edildi. Malezya, Tayland, Vietnam, Sırbistan gibi ülkeler de BRICS’e katılma arzularını beyan ettiler.
NATO’nun güçlü ülkesinin lideri olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazan’daki zirveye davet üzerine katılmış olması uluslararası medyada geniş biçimde yer aldı. Ben şahsen, yıllardır batının her zaman dışlamaya çalıştığı yerde olmaktansa, doğuda Türk ve İslâm ülkelerinin çoğunlukta olduğu yerde olmamızın bize daha çok yakışacağına inanırım. Bu inancımın nedenlerine değineceğim ayrı bir yazıyı daha sonra yayınlayacağım.
Bir yandan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile ortaklıklarını güçlendiren Çin ve Rusya, BRICS ile Batı’ya yönelik tepki oylarını da arkalarına alıp ABD ve AB’nin öncüsü olduğu Batı eksenine karşı bir güç merkezi inşa etmeyi amaçlıyorlar. Bu yeni oluşumda yer almamız bana Merhum İsmet İnönü’nün, ABD yönetiminin Türkiye aleyhtarlığı karşısında söylediği şu sözü hatırlatmıştır: “Yeni bir Dünya kurulur, Türkiye’de bu dünyada yerini alır!...”
BRICS Liderler Zirvesi'nin sonunda 'Kazan Bildirgesi' kabul edildi.
Medyada yer alan haberlere göre, bildirgede BRICS ülkelerinin siyaset, güvenlik, ekonomi, finans, kültürel ve beşeri alanlarda işbirliğini geliştirmeye devam edeceği belirtilirken uluslararası düzenin daha adil hale getirilmesi konusunda stratejik ortaklığın güçlendirileceği kaydedildi..
BRICK üyesi ülkelerin liderleri yaptıkları konuşmalarda, ABD ve AP ülkelerinin, öteki ülke insanlarına ve hatta yöneticilerine tepeden bakarak küçümsediklerini ifade ettiler.
Dünya ekonomisinin gözde parası olan ABD Dolarına alternatif olabilecek bir parayı gündeme sokan Rusya, örnek bir BRICK parasını, Kazan’da tanıttı. İran’ın Türk asıllı Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, "ABD, diğer ülkeleri kontrol etmek için doları bir silah olarak kullanıyor. Dünya BRICS'i doların gücünü zayıflatacak ve ulusal para birimlerini devreye koyacak bir kuruluş olarak biliyor. BRICS üyesi ülkelerin, enerji, gıda ve diğer malların en büyük üreticisi ve tüketicisi ve önemli ulaşım ve transit hatlarına sahip olmaları ulusal para birimlerini kullanmayı kolaylaştırıyor" açıklamasında bulundu.
Rusya ile birlikte hareket ettiği gözlenen Çin Halk Cumhuriyeti lideri Şi Cinping de BRICS örgütünün yeni bir dünya düzeninin habercisi olduğunu vurguladığı konuşmasında, “BRICS üye ülkeleri gölgeden çıkarak dünyada istikrarı sağlayan güç olduklarını ilan etmelerinin zamanı geldi. İstikrardan söz ederken güvenliği de kast ediyorum. Güney yarımkürenin ilk sıradaki neferleri olarak mevcut tüm bölgesel ihtilafların çözümünde artık söz sahibi, moderatörü olmamız gerek. Bu görevi ortak dünya uygarlığı adına elimize almalıyız” dedi. Onun bu toplantıda yaptığı konuşmalar bana Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın zaman zaman Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile ilgili söylediği şu kısa deyişlerini hatırlattı: “Dünya beşten büyüktür…” İşte bu sözün ispatı İspatı da BRICS zirvesidir…
Bu arada NATO üyesi olan ve bu güçlü ittifakın en önemli ortağı olan Ülkemizin bu yönü kimi ülkeler tarafından eleştirilmektedir. Ancak ben bu eleştirilerin korkudan kaynaklandığını sanıyorum. Zira Kore savaşından başlayarak, bu güne kadar Dünyanın çeşitli coğrafyalarında meydana gelen çatışmalarda Silahlı Kuvvetlerimiz koşarak gitmiş ve birçok ihtilafın çözümünde başrolü oynamıştır. Somali’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, Kosova’da ve başka ülkelerde Türk askerleri güvenlik melekleri olarak görevlidirler.
Kimi medya kuruluşlarının soru yağmuruna tuttukları NATO Genel Sekreteri Mark Rutte şöyle yanıt vermiştir: "Bildiğimiz gibi Türkiye, Rusya'nın hakimiyetindeki BRICS'in üyeliğine de başvurmaktadır. Bundan endişe duymalı mıyız?.. Türkiye NATO'daki en donanımlı silahlı kuvvetlerden birine sahipler. NATO coğrafyasında hayati bir rol oynuyorlar. Bir bütün olarak NATO'ya pek çok kabiliyet sağlıyorlar. Dolayısıyla, uzun yıllardır Türkiye'nin ittifakın ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinden çok mutluyum. Ve şurası da açık ki 32 ülkenin bulunduğu bir demokrasi olarak ittifak içinde o veya bu konuda tartışmalar olacaktır. Ama Türkiye'nin bazı BRICS ortaklarına doğru ya da onlarla birlikte çalıştığını biliyoruz. Bunu yapma konusunda egemenlik hakkına sahipler; bu, şimdi ya da sonra, ikili olarak ya da NATO içinde tartışmalara yol açabilir. Ancak bu NATO'nun Türkiye'de, Türkiye'nin de NATO'da çok popüler olmadığı anlamına gelmiyor. Dolayısıyla, birbirimizden en yüksek derecede faydalandığımızdan emin olmalıyız ve müttefikimiz olmalarından mutluyuz."
Ülkemizin yıllardır Avrupa Birliği (AB) kapısında bekletildiği ve zaman zaman zaman iç işlerimize karıştıkları bilinen gerçektir. BRICS toplantısı ile ilgili olarak AB cephesinde bir hareket hatta bir panik meydana geldiğini görüyoruz.
R.T.Erdoğan Rusya C.Başkanı V.Putin ile
BRICS liderleri Kazan zirvesi sonunda 13 ortaklı bir format oluşturdular. Ortak ülkeler arasında daha önce tam üyelik başvurusu yapan Türkiye de yer alıyor. BRICS’te ortak statüsü verilen diğer ülkeler; Cezayir, Belarus, Bolivya, Küba, Endonezya, Kazakistan, Malezya, Nijerya, Tayland, Uganda, Özbekistan ve Vietnam.
Buna göre Türkiye, başını Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi ülkelerin çektiği BRICS’in salt “üyesi” değil “ortağı” olacaktır. BRICS üyeleri arasında şekillenen mutabakat çerçevesinde örgüte katılmak isteyen yeni ülkelere artık üyelik değil, yalnızca “ortak devlet” statüsü verilecektir. Bu, Türkiye gibi BRICS ile kurumsal işbirliği tesis etmek isteyen diğer ülkelere de uygulanacak olan bir statü olacaktır.
Kazan zirvesini yakından takip ederek bir değerlendirme yapmış olan Dr. Hüseyin Korkmaz’ın yorumunun bir kısmını vererek, yazıyı noktalamak istiyorum.
"Türkiye'nin BRICS ülkeleriyle işbirliği yapması egemenlik hakkıdır." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvede Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kongo Cumhurbaşkanı Denis Sassou Nguesso ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh ile görüşmeler yaptı… Putin ile yaptığı görüşmede iki ülke arasında banka ödemelerindeki sıkıntıların çözülmesine yönelik çabaların sürdüğünü aktardı.
R.T.Erdoğan Çin H.C.Başkanı Xi Jinping ile
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin güçlenerek geliştiğini belirten Erdoğan, İsrail’in Filistin’deki katliamlarına Lübnan’da yenilerini eklediğini, saldırıların yalnızca Orta Doğu’yu değil küresel güvenliği de tehdit eder noktaya geldiğini söyledi. Daha sonra BRICS Liderler Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BRICS ailesiyle diyaloğumuzu ilerletmeye kararlıyız” dedi. Erdoğan ayrıca “Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde İsrail'e silah satışının durdurulmasına yönelik bir girişim başlattık. Siz değerli dostlarımın bu hususta sağlayacakları desteğe güveniyorum.” dedi. "İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin ürünü olan siyasi ve mali mekanizmalar mevcut beklentileri karşılayamamaktadır" diyen Erdoğan, Türkiye’nin daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inandığını söyledi. Putin ise Türkiye'nin BRICS'le işbirliği konusuna ilgi gösterdiğini belirterek "Avrasya Kıtası'nın doğusu ile batısını birbirine bağlayan ülkenizin otoritesi ve özel jeopolitik rolü göz önüne alındığında burada önemli fırsatlar görüyoruz." dedi. Putin ayrıca Orta Doğu'nun geniş çaplı bir savaşın eşiğinde olduğunu söyledi. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Gazze’de ateşkes çağrısında bulunurken 134 maddeden oluşan 43 sayfalık Kazan Bildirisinde 1967 sınırları dahilinde egemen bir Filistin Devleti'nin kurulması ve BM'ye kabul edilmesinin desteklendiği beyan edildi. BRICS ülkeleri Ukrayna ihtilafının çözümüne yönelik önerileri de "not ettiler".
BM Genel Sekreteri’nin zirveye katılımı ne anlama geliyor?
Öte yandan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in BRICS zirvesine katılması oldukça önemli bir husus. BM Genel Sekreteri bu hamlesi ile BRICS’in küresel gündemini zımnen de olsa onaylamış oluyor. Jeopolitik bir dengelemeye giden ve stratejik erişimini artırmayı hedefleyen Türkiye için BRICS bir alternatif olmaktan ziyade dış politikasına derinlik kazandıracak tamamlayıcı bir hamle olacaktır. Tarihsel çerçevede bakıldığında doğu ile batı arasında bir “köprü ülke” olan Türkiye’nin Yeniden Asya vizyonu eşliğinde Orta Koridor girişimini realize etmek suretiyle jeopolitik rolünü detaylandırması ve diplomatik aktivizmini sürdürmesi beklenebilir.”