BENİ SİLİFKELİ YAPAN ADAM AHMET NADİR CANER
Daha önceki bir yazımda da bahsettiğim gibi, bir gün Ankara Rüzgarlı sokaktaki Hür Anadolu Gazetesi bürosuna uğradığımda Ahmet Nadir Caner, bir davetiye uzatarak, “al bu davetiyeyi, arzu edersen gidersin”, demişti. Bu ilk Silifke Festivali çağrısıydı. Gittiğim, festivali izledim ve çok geniş bir yazı yayımladım. Sonra Silifke belediye Meclisi kararı ile Silifke’nin ilk Fahri Hemşehrisi oldum. Yani artık Silifkeli idim. Benim bu onura ulaşmamın müsebbibi Ahmet Nadir Caner idi…
Ahmet Ağabey ile içten iki dostu olmuştuk. Ben onu, o beni sık sık arardık. Öyle ya, aynı gazetenin mensubu iki hemşehri idik, artık… Sık sık “Hiçbir şeyin aslı yok!” derdi. Yurt dışına gittiği zaman gönderdiği kartların arkasına da şöyle yazardı: “Nasrattınoğlu burada da hiç bir şeyin aslı yok!...”
Caner, Başkent Ankara’nın kalbur üstü gazetecilerinden birisi idi. Ayrıca o çağdaş Türk şiirinin de ustaları arasında yer alıyordu.
Ahmet Nadir Caner, Silifke’mizin yayımlanan en eski gazetesi olan Silifke Gazetesi’nin de kurucusudur.
1931 yılında Tarsus ilçemizin Meliki köyünde dünyaya gelen Caner, ilköğrenimini Tarsus’ta, ortaöğrenimini de Adana ve Mersin’de tamamladı.
İlköğrenimini Tarsus Dumlupınar İlkokulunda, ortaöğrenimini Tarsus Ortaokulunda tamamladı. Lise öğrenimine Adana’da başladı, liseyi Mersin’de tamamladı. Lise öğrenciliği sırasında, Arif Nihat Asya gibi değerli bir şairden ve halkbilimin efsane ustalarından Cahit Öztelli’den ders aldı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görürken, ayrılıp, gazeteciliğe başladı. Ulusal Basındaki kimi gazetelerde çalışır iken İstanbul’da değişik gazetelerde çalıştı. İlk şiiri, Mersin Halkevi tarafından çıkarılan “İçel Dergisi”nde yayımlandı. 1948’de Tarsus’ta, babası Nuh Caner ile birlikte yayın hayatı 18 ay süren “GÜNEY” isimli edebiyat dergisini yayımladılar.
1955 yılında, Tarsus’ta Ali Nihat Kürklü ile birlikte “Memleket Matbaası”nı kurdu ve 4 sayfalık “Özgörü” isimli sanat-edebiyat Dergisini yayımladı. Bu Dergiyi daha sonra siyasi gazete şekline dönüştürdü.
Silifke’de yayına başlayan “Silifke Gazetesi” önce, Tarsus’ta Özgörü gazetesi tesislerinde basılmıştı.
Öte yandan Ahmet Nadir Caner’in eşi Latife Hanım, Silifke Lisesi Müdürü idi. Caner çiftinin bir erkek iki kız çocukları dünyaya gelmiştir. Silifke’de yaklaşık 10 yıl gazetecilik yaparken pek çok şeye önderlik etmiş olup, Eğitimci Yazar Rifat Karaduman’ın deyimiyle Caner, “Silifke için önemli bir kişidir”. Temelini attığı Silifke Gazetesi yayın hayatına devam etmektedir.
Ahmet Nadir Caner’in çok değerli bir şair olduğunun kanıtı,
Yücel, İstanbul, Yeşiltepe, Varlık, Kaynak, Hisar, Türk Dili, Türk’e Doğru, Büyük Doğu, Türk Düşüncesi, Edebiyat Dünyası gibi değişik dergilerde şiirlerinin yayımlanmış olmasıdır.
Hür Anadolu, Güneş vb. gibi gazetelerde, değişik konularda yazıları yayımlanmış olan Caner, “Siyonizmin Gerçek Yüzü” başlıklı bir inceleme yazısını daha sonra kitap bütünlüğünde yayımladı.
1972 yılında Türk Dil Kurumunun “Basın Dil Ödülü”nü kazanan Ahmet Nadir Caner, “Basın Şeref Kartı” sahibi idi.
1968 yılında, TRT Yurtiçi Haber Müdürlüğü’nde görev alan Caner,
Güneş gazetesinin “Dış Politika” yazarlığını yaptı.
Ahmet Nadir Caner’in, önce gazetede tefrika edip daha sonra kitap bütünlüğünde yayımladığı “Enver Hoca’nın Ülkesi: Arnavutluk” ve “Ana Gibi Yâr, Bağdat Gibi Diyar Olmaz” isimli gezi notlarını içeren kitapları bulunmaktadır.
Gazetecilik yaşamını 26 yıl aralıksız sürdüren üstat Ahmet Nadir Caner 18 Şubat 1977 günü İstanbul’da vefat etmiş olup, üç gün sonra Tarsus Şehir Mezarlığında toprağa verilmiştir. Tarsus Belediye Meclisi 5 Aralık 2006 tarihinde oy birliği ile aldığı karar ile merhumun adı, Kızılmurat Mahallesi 2714 Sokağa vermiştir.
Caner ve Ben...
Vefatından birkaç yıl sonra, Ankara’da Şair-Yazar Güzide Taranoğlu’nun evinde, “Ahmet Nadir Caner’i Anma” toplantısı düzenlendi. Bu toplantıda Başkentteki şu gazeteci-yazar Caner dostları hazır bulundular. Halide Nusret Zorlutuna, Şinasi Özdenoğlu, Enver Tunçalp, Müjdat Kutucuoğlu, Emine Işınsu Öksüz, Sabri Tandoğan, Sadık Necati Ok, Ayhan İnal, Ahmet Tufan Şentürk, İsa Kayacan, Mehmet Turan Yarar, Mualla Anıl, Necdet Buluz, Sami Ateş, Mustafa Ceylan, Ali Bozdağ, Fügen Topsever, Abdullah Bostanlı, Gökcen Bozdağ, Cahide Dağlı, Merih Gürsel, Yelda Günaç, Nebahat Artuğ, Serpil Açı da bulunmuştu. O toplantıda ben de bir konuşma yapmış, merhum ile ilgili anılarımı anlatmıştım. O toplantı, Hürriyet Gazetesinin 24 Şubat 1978 tarihli nüshasında yayımlanmıştı. Yazıya ek olarak yayımlanan fotoğrafın kopyasını aşağıda bunuyorum.
Caner çok büyük bir şairdi… Anka toplantısındaki konuşmamda, eşine demiştim ki; “Ahmet Ağabeyin bütün şiirlerini toplayıp, bir kitap ta yayımlayalım.” Ama maalesef şiirler toplanmadı ve kitap da basılamadı. Umarım bir gün bunu yapan birileri çıkacaktır!..
Büyük insan, büyük şair ağabeyime bir kez daha Allah’tan Rahmet dileyerek, şu güzel şiirini sunuyorum.
MEVSİMLER GEÇİYOR
Bir mevsim daha geçti;
“Allahaısmarladık” demeden habersiz.
Neler neler ummuştuk gelecekten,
Bak, böğürlerimizde ellerimiz.
Bir mevsim daha geçti;
Yine gözlerimiz ağlamaklı.
Ümitlerimiz, hayallerimiz, her şeyimiz,
Yılların gölgesinde saklı…
Bir mevsim daha geçti;
Şakaklarımız avuçlarımızda.
Düşünüyoruz ölümü, neden
Ömrümüzün yarısında?..