BAŞKENT’TEN SELAM
Balkan Türklüğünü Ayakta Tutan SÜREYYA YUSUF 100 YAŞINDA
Eski Yugoslavya’nın Makedonya Cumhuriyeti’ne bağlı olan Köprülü (Tito Velez) Kasabasında 1923 yılında dünyaya gelen Süreyya Yusuf’u doğumunun 100. Yıldönümünde Rahmetle ve şükranla anmak istiyorum.
Ben Süreyya Yusuf’u, 23-30 Haziran 1975 tarihlerinde, İstanbul’da toplanan “I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi”nde tanıdım. Kongreye katılan Yugoslavya delegasyonunun en dinamik, en genç bilim adamı görünümündeydi. Yaşını öğrendiğim zaman inanamamıştım. Zira çok daha genç görünüyor, adeta yerinde duramıyordu.
İkinci kez, yine İstanbul’da, 4-9 Ekim 1976 tarihlerinde toplanan “II. Uluslararası Türkoloji Kongresi” nde karşılaştık. Bu karşılaşmamızda iyice dost olmuştuk. Sorumluluğu altında Kosova’nın başkenti Priştine’de yayımlanan “Çevren Dergisi”ne yazı göndermemizi ve bu dergiyi Türkiye’den, fikir bakımından beslememizi istemişti.
7-8 Temmuz 1977 tarihinde, Makedonya’nın Ohri kentinde Üsküp Folklor Enstitüsü tarafından düzenlenen “V. Uluslararası Balkan Folkloru Sempozyumu” na katılmak üzere Yugoslavya’ya gittiğimde, O’nu da görebileceğimi umuyordum. Oysa O, aynı tarihlerde Akşehir’de düzenlenen “Uluslararası Nasreddin Hoca Semineri” ne katılmak üzere Türkiye’ye gelmişti.
Ohri Sempozyumu sona ermiş, delegasyonumuzdan kimileri Yurda dönmüş, biz de Necip Alpan’la birlikte Makedonya, Kosova, Belgrad ve Voyvodina’ya değin uzanan bir gezi yapmıştık. Bu gezimiz de sonuçlanmış, Yurda dönmeden önce, Türklerin yoğun bulunduğu Kosova’da birkaç gün daha kalmak istemiştik. İşte bu arada Dr. Nimetullah Hafız’dan öğrenmiştim, Süreyya Yusuf’un öldüğünü!...
Meğer, Akşehir Semineri bittikten sonra, Süreyya Yusuf ailesiyle birlikte Burhaniye’nin Belediye Plajında tatil yaparken, 19 Temmuz 1977 günü geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti.
O günlerde Bülent Ecevit Hükümeti iş başındadır ve Başbakan Ecevit, Süreyya Yusuf’un dostudur. Hemen buyruk çıkarılır ve özel bir ambulansla Süreyya’nın na’şı Priştine’ye gönderilir. Cenazenin defni sırasında biz de oradaydık. Mezarına birkaç kürek toprak atmak bana da nasip oldu.
Yaşamı
Süreyya Yusuf 1923 yılında Köprülü (Tito Velez)’de doğdu. İlkokulu Köprülü’ de, orta öğrenimini de Üsküp Büyük Medrese Okulu’nda tamamladı. 1939 yılında, faşizme karşı örgütlenen “İlerici Güçler Birliği”ne katıldı. Bu arada tutuklanarak hapsedildi. Daha sonra Halk Kurtuluş Savaşı’na iştirak ederek, büyük kahramanlıklar gösterdi. Savaştan sonra çeşitli devlet hizmetlerinde bulundu. 1947 yılında Belgrad’da Felsefe Fakültesi’nin Şarkiyat Bölümü’ne yazıldı ve 1951 yılında mezun oldu.
1951 yılında Fitnat Hanım’la evlendi ve bu evlilikten Nalan (1956) ile Taner (1962) dünyaya geldiler.
Etkinlikleri
Süreyya Yusuf, Yugoslavya’daki Halk Kurtuluş Savaşı gazilerine verilen tüm haklardan, eşit ölçüde yararlanıyordu. Onun da ötesinde salt Kosova-Priştine’de değil, hatta tüm Yugoslavya’daki Türk ulusunun haklarının da savunucusu idi.
Yaşamı boyunca Türk Dili, Türk Yazını konuları üzerinde çalıştı. Türkiye’deki dil ve yazın gelişmelerinin zaman geçirilmeden Yugoslavya Türk Toplumuna da intikalini sağladı.
Uzun bir süre, Priştine’deki “Gerçek Kültür Güzel Sanatlar Derneği”nin faal üyeliğini yaptı ve bu derneğin çalışmalarının temelini attı.
1961 yılından itibaren uzun bir süre, Priştine’deki “Meto Bayraktar” Okulunda müdürlük yaparken, bugünkü Türk öğretmen kadrosunun da bilinçle yetişmelerini sağladı.
Bir ara Priştine Radyosunda Türk çocukları için programlar hazırladı.
Süreyya Yusuf son olarak, Priştine Üniversitesi’nde Türkoloji dersleri veriyordu.
Süreyya Yusuf
Yazın Yaşamı
Süreyya Yusuf’un yazın yaşamı, öykü yazarlığı ile başlamaktadır. Bu öykülerden kimileri kitap haline getirilmiştir, Ancak, O’nun asıl çalışma alanı folklor ve özellikle Türk Dili konuları olmuştur. Ayrıca Yugoslavya yazınından Türkçe’ye çeviriler yapmış ve yayımlamıştır. Keza Türk yazınından kimi ürünleri de Sırp-Hırvatça’ya çevirip, yayımlanmalarını sağlamıştır.
Süreyya Yusuf’un Türk kültürüne katkısı büyüktür. Özellikle Yugoslavya’da yaşayan Türkler’in, gelenekleriyle, görenekleriyle ve öz kültürleriyle ayakta kalabilmelerinde O’nun payı yadsınamaz. Elimde onunla ilgili geniş bir kaynakça bulunmaktadır. Ancak, bunu, bir gazete yazısı içerisinde yayımlamak mümkün değildir.
Kosova Türklüğünün canlı bir biçimde ayakta kalmış olmasında büyük payı olan Süreyya Yusuf’un kitap bütünlüğünde yayımlanan çalışmaları şunlardır:
1.Dilimiz ve Biz, Sevinç Yayınları, Üsküp,1972
2.Dilbilgisi (Lise ve ortaokullar için), Prosvetno Delo Yayınları, Üsküp,1975
3.Ali Aga (Öyküler), Tan Yayınları, Priştine,1976
4.Yugoslavya Türk Şiiri Antolojisi, Tan Yayınları, Priştine,1977
5.Dil Çalışmaları, Tan Yayınları, Priştine 1984
6.Öyküler, Tan Yayınları, Priştine 1982
7.Ömrümün Tek Rüyası (oyun) 1972
Çeviriler
1.Branislav Nusiç, Ramazan Akşamları, İstanbul, 1971
2.Fazıl Hüsnü Dağlarca, Çejnya (Özlem), Priştine,1976
3.Aziz Nesin’in Öyküleri, Priştine, 1977
4.Miroslav Kırleja, Glambay Beyler (Tiyatro),1973
Süreyya Yusuf, Kosova’da yayımlanan Çevren Dergisi’nin bir süre Sorumlu Yazarlığı görevini de üstlenmiştir.
Gerek Çevren Dergisi’nin, gerekse Sesler Dergisi ile, Tan ve Birlik Gazetelerinin Yugoslavya’da, Türkçe olarak yayımlanmış olduklarını da belirtmekte yarar vardır. Çevren üç aylık, Sesler ise aylık dergiler idi. Birlik Gazetesi haftada üç gün, Tan ise haftada bir gün yayımlanıyordu.. Bunlardan başka, yine Türkçe yayımlanan Sevinç ve Tomurcuk dergileri vardı. Birlik ve Sesler Üsküp’teki Nova Makedonya Basımevinde, Çevren ve Tan Kosova’da basılıyordu. Öte yandan zaman zaman Prizren’de yayımlanan “Doğru Yol” ve “Esin” adlı Türkçe dergilerin varlığını da duyurmak isteriz. Tüm bunlardan başka, çok sayıda Türkçe kitabın, Yugoslavya Türkleri tarafından basılıp, yayılmış olduğunu da eklemeliyim.
Doğumunun 100.Yıldönümünde bu kısa yazıyla andığımız Süreyya Yusuf’a ilişkin yazımızı noktalarken, merhuma Allah’tan rahmet diliyoruz.