YANSIMALARIM
Yanağı benli İzzet Altınmeşe’yi dinliyorum, “Yoğurt Koydum Dolaba”
Benim başımda öyle böyle değil, epeydir kalaba…
Yansımanın fotoğrafı, tablosu, tiyatrosu, müziği, heykeli ve daha niceleri sinema, şiir mesela…
Okumanın bende yarattığı yansımaları yaşıyorum. Sesimiz gazetesinde köşedaşım Necdet Canaran’ın yazılarına “yorum yolda” diyeli epeyi zaman oldu.
26 Eylül 2023 tarihli “Mutluluğun Resmini Çizen Kadın” başlıklı Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer’in eşi Meral Seçer’in ilk fotoğraf karesi çok etkileyici. Sanki ben çekmişim. Gülen Meral Hanım, gülümseyen Necdet Canaran iken, mutluluğun resmi duvarda çakılı duruyor.
Söyleşiyi okuyorum da… Okumanın ötesinde bende yanlarındayım sanki…. “Doğduğumda adımı koyan halamın; ‘yüzü gülen kadın iliklerine kadar şiir sever’ lafı düşünce aklımın tavan arasına hemen sordum; ‘Şiir sever misiniz?”
Şiir sever misini okurken hemen tavan arası dekorunda çok da yetişkin olmayan bir çocuğun “Şiir sever misin”e verdiği fısıltılı sesi duydum.
***
…… “Sahi eskiden domatesler kokardı derken Perşembe-Pazar günleri Taşucu’nda kurulan pazarda domatesleri koklayan Rus kadınları görüyorum.
Her kapı zili çaldığında Turgut Uyar’ı hatırlamak güzel olurdu.
Meral Hanımın Halil İbrahim Sofrasında Yaşar Kemal’in Yılanı Öldürseler kitabı başköşede sofrayı coşturmuş. “Duymakla yetinmeyin” derken, Meral Hanıma; duyuyorum, görüyorum ve de hem okuyup yazıyorum hem de soruyorum, diyen halimle kalıyorum.
Atıştırmalıkları seyrediyorum rüzgarın kokusuyla. Bölgesel gıda ürünlerinin yer aldığı masadan nohutlar çıt çıt çıt da çıt sesleri ile düşerken tiyatroda bir bölüm seyrediyorum adeta.
Meral Hanım ile söyleşiniz, Mersin’imize güzellik, güçlülük, umut, bereket, kadının eli, yüreği, coşkusunun emeğini katanlarımızı birleyen, derleyen bütünleyen çalışmaları öğrenmek, anlamak bana çok iyi geldi.
Çok şey öğrendiğim, orta-lise eğitimi aldığım Mersin’imizle ilgili güzelliklerin bu şekilde yansıması beni çok mutlu etti, heyecanımı arttırdı.
***
“Evimiz, atölyemiz proje anlatımında çoraptan oyuncak üretimini okuyunca İzmir Kemeraltı’ndayım. Yıl 1966 Konak’ta Karınca iş hanında mimari büroda işe başlamışım. Öğle arasında Kemaraltı’nda bir tuhafiye dükkanındayım. Teni kaçmış bir ipek çorap bırakıyorum. Yarın öğle arası alacağım.
Kara üzüm habbesini İzzet Altınmeşe değil ben söylüyorum. Kara üzümlü sepetle Meral Hanıma. Kızkalesi Kalesinin prensesinin hazin öyküsünü istemesem de hatırlıyorum.
Hele nergis bahçesindeki bir buket nergisi Meral Seçer’ bakarken, nergisin mitolojik öyküsü değil; annem ile babamın nergis bahçesinde bakışıp evlenme öyküsü geliyor aklıma.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1936 yılında kurduğu Gazi Çiftliğini; yıl 2002 olabilir, Silifke’mizin değerli öğretmeni, şair, ressamı, yazarı, fotoğraf sanatçısı, gazeteci Eflatun Yüzbaşıoğlu. (1955-2016) Ve ailesi ile gördüm ilkin, harabe halindeydi.
Şehirleri kadınlara benzeten şairlerimizin olması güzel sayılır hani…
Çay toplayan kadınların peştemalinden tasarladığım üçlü giyisi ve İzmir’in arahnesi Esin Yılmaz geliyor aklıma…