BAŞKENT’TEN SELAM
FİLİSTİN-KUDÜS VE SELAHADDİN EYYÛBİ
Filistin ve özellikle Kudüs Milletimiz için son derece önemli özellikler arz etmektedir. Osmanlı Devletimizi yönetenlerin gaflet ve delaletiyle elimizden çıkmış olan o topraklar, bugün de yüreklerimizi sızlatan olaylara sahne olmaktadır. Kimi insanlarımız, kimi Arapların ve hatta Filistinlilerin Osmanlı’ya ihanetleri nedeniyle eleştirilerde bulunuyorlar ki, haksız değillerdir. Ama başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Devlet politikamızı oluşturan zevatın Filistin coğrafyasında olup bitenlere karşı tüm eylem ve söylemlerini onaylayıp, Devletimizin yanında olmak mecburiyetindeyiz.
Neden mi?.. TRT Genel Müdürlüğü, birkaç yıldır tarihi filmler, diziler çekip yayımlamaktadır. Bu dizilerin dikkatle izlenmesi, hem geçen asırlardaki olayları hem de günümüz politikalarının oluşmasına neden olan olayları daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Örneğin kısa bir süre önce TRT-1’de yayına başlayan Selahaddin Eyyûbi dizisini tüm insanlarımızın izlemelerini salık veririm.
Filmi izlemeden önce, tarihimizle ilgili şu kısa bilgilerin dikkatle okunmasında yarar olduğunu vurgulamak isterim:
İkinci Haçlı seferine (1147-1148) katılan Almanya ve Fransa Orduları Selçuklu ordusu tarafından bozguna uğratılınca, Haçlılar Suriye’ye deniz yolu ile gittiler. 600 bin kişilik Haçlı ordusu sayıca yüz binin altına düşmüştü. Fakat İslâm davasına ihanet eden Şiî Fatımilerin Haçlılarla birleşmeleri ve İslâm dünyasının karmaşa içerisinde bulunmasından dolayı Kudüs Haçlıların eline geçti.
“Yurtlarından yola çıktıktan tam üç yıl sonra Haçlılar, Kudüs’ü gördüler; sevinçten ölenler oldu. 15 Temmuz tarihine rastlayan Cuma günü saat üçte saldırıp kente girdiler. Dehşet verici bir biçimde katliama başladılar. Müslümanların karşı gelmeyip Haçlılara boyun eğmesi onları tatmin etmedi, yağma ve katliama devam edip, yaşlı, çocuk, hasta demeden karşılarına çıkan herkesi öldürdüler. Tarihi kaynakların bildirdiklerine göre: “Yetmiş bin Müslümanı öldürdüler, Yahudileri de Sinagogda diri diri yaktılar. Cinayetlerine ve mal yağmasına devam ettiler. Müslüman kadınları sığınmış oldukları Ömer Camii’nde çocukları ile birlikte ve on bin kadar Müslümanı da Süleyman tapınağında öldürdüler.
Olayları bizzat yaşamış olan bir yazar, Haçlı seferini teşvik etmiş ve düzenlemiş olan Papa II. Urbain’e gönderdiği mektupta: “Kudüs’te bulduğumuz Müslümanlara ne yapıldığını öğrenmek isterseniz, biliniz ki: Süleyman tapınağının kapısı önünde ve tapınağın içinde bizimkilerin atları dizlerine kadar Müslüman kanlarına basarak yürüyorlardı.” İfadesini eklemiştir. Bu mektup, Roma’ya ulaştığı zaman Papa ölmüş ve bu tatlı haberi alamamıştı!.. Bu zalim Papanın Belçika başkenti Brüksel’deki Kral meydanında, St. Jacques-sur-Coudenberg Kilisesinin önüne dikilmiş heykelini görmüş, ona içimden tüm nefret duygularımı haykırmıştım!..
Kudüs’ü ele geçiren Katolik papazlar, Ortodoks Hıristiyanlara da her türlü eziyeti ettiler. O günkü olayları bilen bir başka kalemeri şöyle yazmıştı:
“Yerli Hıristiyanlar kendilerini sözde kurtaranların, yani Haçlıların demir boyunduruğu altına girdikten sonra, Müslümanların hoşgörülü yönetiminden yoksun kaldıklarına üzüldüler.”
Kudüs’ün Haçlılar tarafından işgalinden sonra İslâm’a hizmet sırası bir başka Türk’e ve Türk devletine gelmişti. Bu Türk Selahaddin Eyyûbi ve bu devlet Eyyûbiler Türk devleti idi. Selahaddin Haçlılara karşı büyük bir zafer kazandı ve Kudüs’ü Haçlılardan geri aldı. Hittim-Hıttin denilen yerde Haçlı ordusunu bozguna uğratan Selahaddin, bu zaferden sonra Kudüs’ü kuşattı. Haçlılar teslim olmaya razı oldular. Selahaddin 3 Kasım 1187 Cuma günü Kudüs’e girdi.
Selahaddin, kimseye dokunmayacağı konusundaki sözlerini tuttu. Rumlara ve Doğu Hıristiyanlarına Kudüs’te kalma izni verdi. “İskenderiye Patriklerinin Tarihi” adlı eserin yazarı Renaudot diyor ki, “Bu doğulu Hıristiyanlar, Müslümanların hükümetini Latin hükümetine tercih ettiler.”
Eyyûbiler Türk Devletinin kurulmuş olduğu bölge, Mısır ve çevresidir. Bu bölgede daha önce Tulunoğlu Ahmet tarafından “Tulun Oğulları Türk Devleti” kurulmuştur. (875) Bu devlet 905 yılına kadar devam etmiş, daha sonra aynı bölgede Akşitler Türk devleti kurulmuştur.(935) Her iki devlet de Abbasi ordularında komutan olan ve daha sonra bağımsız olarak hareket eden Türk beyleri tarafından kurulmuştur.
Selahaddin-i Eyyûbi, Musul Atabek’i Nurettin Mahmut’un ordu komutanlığı ve valiliğini yaparken Şii Fatımi devletini ortadan kaldırmış, Nurettin Mahmut’un ölümü üzerine bağımsızlığını ilan ederek, Eyyûbiler Türk Devletini kurmuştur.
Kimi sözde tarihçiler Selahaddin Eyyûbi gibi bir Türk kahramanını Kürt, Eyyübiler Türk devletini de Kürt devleti olarak gösterme gayreti içinde olmuşlardır! Oysa gerçek tarih bu iddiayı yalanlamaktadır:
“Eyyûbi hânedanı bir Türk hânedanıdır. Selahaddin’in ağabeyinin adı Turan Şah’tır. Kardeşlerinin adları ise, Tuğ Tekin ve Böri (kurt)dir. Selahaddin’in dayısının adı, Şihabeddin Mahmat b. Tüküş idi. Selahaddin’in annesi öz be öz Türk’tür. Yine Selahaddin’in hanımlarından birisi olan Unar Bey kızı İsmatüddin Amine Hatun Türk’tür. Keza iki eniştesi de Türktür. Bunlardan biri Unaroğlu Sadettin Mesut, diğeri ise Muzafferüddin Gökböri idi. (Gökböri Türk dilinde Bozkurt demektir.) Eyyûbi hânedanının bir Türk hânedanı olduğunun açık delillerinden biri de, devrin şairlerinden İbn Senaül-mülkün, Halep’in Selahaddin tarafından alınmasından sonra yazdığı methiyesidir. Bu methiyenin bir beytinde şair şöyle demektedir:
“Arap milleti, Türklerin devletiyle yüceldi.
Haçlı davası, Selahaddin tarafından perişan edildi.”
Kudüs Mescidi Aksa
“Eyyûbi ordusunun temelini ve büyük çoğunluğunu Tavâşî adı verilen Türk Memlûkları teşkil etmekte idi… Selahaddin devrindeki bu Türk Memluklu ordusu komutanları arasında Bahaaddîn Karakuş, Şerafeddîn Karakuş el-Takavi, İzzettin Çavlı, Şarimuddin Kutluaba, Hüsameddin Sungur el-Halâti gibi Türkler bulunmakta idiler. Hâkimiyet alametlerinden birisi de bilindiği gibi bayraktır. Eyyûbilerin bayrağı sarı renkte idi. Amblemi kartaldı. Eyyûbi hanedanı Türk geleneklerine uyarak, açık sarı rengi kendi hâkimiyet rengi olarak kabul etmişti. Ayrıca bayrağına, bir Türk amblemi olan kartalı koymuştu. Kartal Eyyûbilerden başka Selçukluların, Artukluların da devlet sembolü olmuştur. Türk hâkimiyet sembollerinden birisi de mehterdir. Eyyûbi sarayında da Türk geleneklerine göre yer alan mehter, büyük saygı görürdü. Hattâ Selahaddin, gözde cariyelerden birisini, sarayın yüksek memurlarından birisi olan mehterbaşı ile evlendirerek, bu kuruluşa verdiği değeri göstermişti. Selahaddin hayatta bulunduğu sürede, büyük bir Türk-İslâm devleti özelliğini gösteren Eyyûbi Hânedânı, Selahaddin’in ölümünden sonra, oğulları ve kardeşleri arasında paylaşılmıştır. Mısır’daki son Eyyûbi hükümdarı Turanşah, Türk Memluk komutanlarından Aybeg tarafından ortadan kaldırılmıştı.”
1250 yılından sonra Mısır’da hâkimiyet bir başka Türk komutanın emrine geçti ve Arap kaynaklarında “Türk devleti“ “Eddevletüt-Türk” adıyla bilinen Memlûklar Türk devleti kuruldu ve bu devlet 1517 yılında, Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesine kadar devam etti.
Filistin ve çevresi 868 yılında kurulmuş olan Tulunoğulları Türk devleti zamanından beri Osmanlı’nın yıkılışına kadar 950 yıl Türk idaresinde kalmış kutsal bir beldedir. Bu topraklar binlerce şehit verilerek vatan yapılmıştır. Bu nedenle “İzmir’i, Afyonkarahisar’ı savunmakla Filistin’i savunmak arasında fark yoktur. Devletimizi yöneten iradenin çeşitli vesilelerle dediği gibi, Filistinliler bu gün sadece kendi vatanlarını korumak için değil, aynı zamanda Türkiye’yi de savunmuş olmaktadırlar.
Kudüs’e gelince, bu konunun ne denli büyük olduğu, “ben Müslümanım” diyen herkesin Kudüs’ün önemini ve değerini öğrenmesi gerektiğini belirtmek isterim. Ekonomi, kültür ve sosyal konularda hangi görüşte olursak olalım; Dış Politika ve en güncel konu olan Filistin sorununun çözümünde herkesin hepimizin Devlet Politikasını desteklememiz gerektiğini önemle vurgulamak isterim.