YANSIMA…
10.10.2023 tarihli Necdet Canaran’ın “Bana Sen Lazımsın” başlıklı yazısına dair...
Bir saksı var boynumun üstünde… Burada kalıyorum. Neredeyse kırk yıldır tuale aktarmam gereken zihin galerimde beklemekten sıkılmış tasarımımla karşılaşıyorum. Fi tarihindeki günlüklerimde notlarım vardır.
Salvador Dali’nin “Omuzunda pirzola kemiği ile Gala” isimli tablosunun aynısını yapıp, pirzola kemiği yerine çırılçıplak kıvrılmış bir Dali figürünü yerleştireceğim. Projemi artık tualle buluşturmalıyım.
Kadın düşmanı Dali, senin ya Gala…
Sıra “boyundaki saksı”ya da gelebilir.
Çok uzun zaman oldu tualle, paletle, fırçalarla buluşamıyorum.
Rüyalarımda resimler yapıyorum, sergiler açıyorum, paneller düzenliyorum. Coşkulu kalabalıklarda oluyorum.
***
Yakın zaman önce Sadık ve Raziye Civelek çiftinin biricik oğlu ve gelinin düğün davetinde olmak, o anlamlı ve coşkulu ortamda bulunmak beni çok heyecanlandırdı.
Başlayıp tamamlayamadığım “Coşku” ve “Efsane AŞK” başlıklı projelerimi tamamlama enerjimi çoğaltmalıyım. Şövalelere yerleştirdiğim tuallerle öylece bakışıyoruz şimdilik…
***
Yine Necdet Canaran’ın 29.9.2023 tarihli “Var mısınız Sayın Seçer” yazısındayım.
…Zorbaya, yobaza “tam ortasından” tokat niteliğinde cevap vermeye…
Var mısınız Sayın Seçer diye soruyorken tokatta kalıyorum. Karşımda kocaman bir elin karakalem deseni. Ve hatta Mersin’in en merkezi yerinde kocaman bir el heykeli. Bizim burada, Taşucu’nda avucunda kuşlar olan heykele, yanına gidip bakmalıyım; sanatçısı kim?
Kadın ismi konmuş durakları izliyorum, ne kadar çoklar.,.
Hayriye otobüsündeyim, Zeynep durağındaki bir kadın üşümüş öylesine yalnız bakınıyor ve sonbahar yağmurları yıkıyor caddeleri…