ODUN YAPMAK
Şehir tarımı, şehiriçi tarımsal üretim sadece bitkisel kökenli sebze veya meyve üretiminden ibaret olmayıp, şehrin göbeğinde, Ankara’nın ortasında hâlimizle, yakındaki park bahçe, siteler, şehiriçi açıklık alanlar veya başkaca yerlerden, budama, seyreltme, kesme gibi gayelerle kesilip atılmış ve buralardan alınarak, atık gözüyle, atık atma yerlerine atılacak olan ağaç, dal, budak veya ağaç gövdelerinden budanıp, bilek kalınlığı veya daha kalın dalları (ÇİLBİZ) değerlendirme şeklinde, üretime katkı, spor ve sıfır atığa desteğin yanında, soba, şömine, mangal, semaver veya başkaca haliyle değerlendirme sonrasında bize keyf olsun diyedir uğraşlardan birisi.
Haftaiçi veya haftasonu demeksizin, denk gelişte değerlendirme gayesiyle, her zaman gözümüz açıktır böylesi fırsatlara, soy ismimiz gereği, şükür halimize. Soğuk, ayaz, aç tok, yorgun argın beklemeden, çünkü ele geçen fırsatları hemen değerlendirmez isek, az sonrası olmuyor. Maalesef ya almışlar yada bizim başkaca işler çıkmış olabiliyor. Haftasonu sabahı, sabah namazına giderken, karayolculuk ruhu gereği, gittiğimiz yoldan değil de, başkaca yerlerden dolanarak gelelim eve derken, bir de baktık ki hazine yatıyor karşı parkta. Bu nasıl bir mutluluk, anlatamam.
Karşıdaki parkta muhtemelen haftaiçi belediye veya taşoren işçileri tarafından budama, kesme, seyreltme sonrası atılacak olan dallar, çalı budak vs malzeme öylece bırakılmış ve pazartesi mesaiye devam edecekler uğraşlara. Fırsat bu fırsat diyerek koşa koşa eve gelip, bir şeyler yer yemez hemen hazırlanıp alet edevatı (keser ve eldivenden başka bir şeye gerek duymadık) alıp vardık odunhaneye. Dallardan ele gelir olanlar budanıp, yaklaşık 3-4 saat kadar uğraş, emek verirken, haftasonu tatil vs dinlemeksizin, mücadeleye devam ettik.
Normalde kestiğimiz ve budanan odunlar uzun olur ve daha çok omuzlar, kucakta taşıma şeklinde eve getiririz. Fakat bu seferkiler biraz daha kalın ve kısa olduğundan kesip, hazırladığımız odunların çoğunluğunu el arabası ve bir kısmını da omuzlarda taşıma şeklinde getirip, yığın haline getirdiğimiz odunlar, insan boyu kadar olup, 2 ster civarında olup, yaş haliyle 600-700 kilo odun elde edilmiştir. Şehir tarımı, şehiriçi tarımsal üretimde şimdilerde odunla uğraşır ve yakıta vereceğimiz fazladan paramız da cebimizde kalır. Bir taraftan da belediye park çalışanlarına destek olur, devletin az da olsa bütçesine katkı sunarız, kendimizce ve elden geldiğince. Şükür hâlimize.
Dahası bu elde edilen odunlar, daha soğuklarda şöminede yakılarak ısınmaya katkı yanında, keyfi, mangala semavere veya başkacasıyla gizi bize kalacak. Ki her zaman dile getirdiğimiz gibi şehrin göbeğinde, Ankara’nın ortasında belki de gün gelecek ki, ülke olarak enerji arzı ve açığı fazla halimizle, çok şeye ihtiyaç, muhtaç olacağımız ihtimali yüksek olduğundan, her eve daireye hiç değilse bir odasına bir baca, kullanılmasa da kıyıda köşede bir tutam odun, dahi kömürlük yada depoda kel, kötü bir soba mutlaka olmalı, durmalı. Ki bugünlerde haberlerde hep Avrupa ülkeleri ENERJİ KRİZİ duyar okur, odun fiyatlarının uçup gittiği, sobanın bulunmaz bir hazine olduğu haberleri hep döner durur. Dahası elektrik, yakıt veya doğalgaz faturalarının arşa doğru yol aldığı şu günlerde böylesi küçük desteklere hepimizin, herkesin ihtiyacı yok değil, yada ilerde illaki olacaktır. Allah korusun...
Sonumuz hayrolsun yine de, güzel günler olması dileğiyle yarınların. Hoşça dostça duayla ve sağlıcakla kalın.
KARA ÇADIRIN KARA EVLADI