RAMAZAN BİLİNCİNİ KUŞANMAK             Merhaba Sevgili okurlarımız. Sizleri Ramazan Bilinciyle selamlamak istiyorum.             Mübarek ayın çeyreğine ayak bastığımız şu günlerde Ramazan Bilincine erişmenin önemine işaret etmek istiyorum.             Hayatımıza birçok kavram katan Ramazan, asırlar boyunca kültürümüzde anlamlı izler bırakmıştır. Bu sebeple bu özel ayı yakından tanımalı kıymetini ve önemini kavramalıyız. Ramazan basit bir zaman dilimi değildir. Çünkü Ramazan “On bir Ayın Sultanıdır.” Sultana hürmet gerek itaat gerek, yüceltmek gerek... Hasılı her türlü güzel duygularımızı bu sultana göstermek gerekli.             Örneğin bu mübarek ayın gecesini ayrı, gündüzünü de ayrı değerlendirmeli insan. Gündüzünü Oruçla, Kuran okumalarıyla, Hayır hasenatla, gecelerini de teravih, dua ve tesbihle geçirmeli. Seher vaktindeki sahur vaktinin de ayrı bir bereketi vardır. “Sahur vaktinde Bereket vardır.” buruyor sevgili peygamberimiz bu sebeple herkes uykuda ve gaflet halinde iken rabbimize seher vaktinde el açarak dua etmeyi ihmal etmemeliyiz. Kısacası bizler, Ramazan ayının mührünü hayatımıza vurmalıyız. Öyle bir vurmalıyız ki Ramazanın izi bir daha hiç çıkmasın diye. Bu mührün izini yıl boyunca da koruyalım.             RAMAZAN; yüce Allah tarafından “oruç ayı” olarak belirlenen bu ay Kur’an-ı Kerim’de adı anılan tek aydır. Kur’an ayıdır. Şükür, Tevbe, Dua, Zikir, Tefekkür ayıdır. Kardeşlik, dayanışma ve paylaşma ayıdır. Bu ayda insanoğlunun yapabileceği en güzel amel ise oruç tutmaktır.             RAMAZAN; hataların farkına varma, kırgınlıklara son verme kötülüklerden uzaklaşma ve doğruyu bulma ayıdır. Ruh ve bedenin arınmasına vesile olan bir eğitim kampı gibidir. İnsanı bir ay boyunca manevi bir yolculuğa çıkaran, huzura erdiren bir kamptır adeta.             Oruç, bedene sıhhat, gönle huzur verir. Her türlü kötülükten sakınmamızı sağlar. Nimetlere şükretme bilinci verir. Elimizde bulunanları paylaşmanın mutluluğuna ulaştırır. Ruhu ve gönlü takva ile besler. Oruç, aklımıza, ruhumuza ve bütün organlarımıza tutturulduğu zaman, gerçek anlamına kavuşur… Aklın orucu; her türlü kötü düşünceden, fitne ve fesattan uzak durmak, kalbin orucu; kin, nefret ve haset gibi tüm kötü duygulardan arınmak, dilin orucu; yalandan, gıybetten, iftiradan, kötü ve kırıcı sözlerden uzak durmak, hiç kimsenin şahsiyetine, onur ve haysiyetine dil uzatmamak, kulağın orucu; kötü ve çirkin sözleri dinlememek, elin orucu; harama el uzatmamak, ölçüde ve tartıda hile yapmamak, elimizi şiddetin değil, şefkatin, yardımlaşma ve paylaşmanın aracı kılmaktır…             Oruç bizleri hatalardan arındırır.             Sevgili Peygamberimiz (s): “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” buyurur. Yine başka bir hadiste:             “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile Cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.” buyurur.             Oruç, bir sabır sınavıdır. Peki, bu sınavı nasıl kazanacağız? Açlığa, susuzluğa sabrettiğimiz gibi; karşılaştığımız olumsuzlukları olgunlukla karşılayarak, kavga etmekten ve kötü söz söylemekten uzak durarak, her türlü günah, dedikodu ve kötülükten sakınarak, sadece midemizle değil bütün organlarımızla oruç tutarak...