Dr. Halil DÖLEK
Köşe Yazarı
Dr. Halil DÖLEK
 

I have a dream (Bir Rüyam Var)

I have a dream (Bir Rüyam Var) I have a dream. “Bir rüyam var” diye başlar Dr. Martin Luther King’in meşhur balkon konuşması. Yerel seçim yaklaştıkça belediye başkan adayları yavaş yavaş sahne alıyorlar. Önümüzdeki günlerde adaylar tam belirlenince seçim çalışmaları başlayacak. Başkan ve belediye meclis üyeleri adaylarının bence yapmaları gereken şehirde yaşayan halkın hayatını kolaylaştıracak projelerin tanıtımı olmalıdır. Seçmende bunu adaylardan istemelidir, talep etmelidir. Silifke için benim şöyle bir rüyam var. Seçmen olarak benim penceremden şöyle bir vizyona oyumu veririm:   1)Silifke’nin artık 21.yüzyılda alt yapı sorununu bitirmesi gerekiyor. Trafik düzenin sağlanması bunun için kurallarının uygulaması gerekiyor. Mevcut yolların, kavşakların optimal kullanılması hedeflenmeli. Artan trafik düzeninde yollar tek yön olmalı biri gidiş olurken, biride geliş olmalı. Yollar üzerindeki park yerleri çağdaş olarak düzenlenmeli. Otomobiller kendilerine ayrılan yerlere, motorlarda motor park yerlerine park etmeli.   2)Dünya’da her şehrin bir kültürü, bir tarihi vardır. Silifke’nin tarihi de şu anda Saray, Mukaddem, Bucaklı, Pazarkaşı, Say ve Silifke Kalesidir. Yani kısaca Göksu’nun bir yakasıdır. Bu yaka “Silifke’nin eski şehridir, tarihidir”. Kesinlikle bu yaka yerel yönetimce korkusuzca koruma altına alınmalıdır. Niye Saray Mahallesi denmiş bilir misiniz? Eskiden burada evler saray gibi olduğundan, buraya Saray mahallesi denmiş. Şimdi buranın Saray mahalleliği mi kaldı sizce? 3)Eski İstanbul Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş “Cumhuriyetin ilanı İstanbul'un tarihi değerini ve saygınlığını düşürmüştür” diye sözü vardır. Kadir Topbaş’ın kendisi mimardır ve felsefe doktorudur. Bu sözü kesin kez Cumhuriyette karşı olduğu için söylememiştir. Emperyal devletlerde örnek İspanya, İngiltere, İsveç, Norveç gibi ülkelerde aristokrat kitlenin sanat ve kültüre önem verdikleri bilinmektedir. Topbaş, cumhuriyetten sonra şehirlerimizde koruma ve estetik kültürünün gelişmediğine işaret çekmiştir. Özgürlükler demek rant elde etmek olarak anlaşılmıştır. Demokrasinin getirdiği çoğulcu siyasetinin yanlış anlaşılmasından, imar ve kentsel planların ki rant zihniyetine bürünmesidir. Bu konuda tonlarca örnekler ortadadır. Aristokrat zihniyetin hakim olduğu bir yapıda, Silifke’nin Saray Mahallesindeki veya Mersin’in tarihi evlerini teker teker yıkıp veya yıktırıp buralara 7 katlı, 10 katlı 15 Katlı apartman yapılamaz veya yaptırmazlar. Dr. Topbaş buna dikkat çekmiştir. Akdeniz’in incisi Mersin’i veya Mersin-Silifke arasını 90 yılda ne hale getirdik. Ne zaman Mersin’den Silifke’ye geçsem kafamı çevirmek zorunda kalıyorum..! 4)Sloganlara sığınmadan, gerçekleri görerek Silifke'nin tarihi yakasındaki tüm eski eserler korunmalı, yakın tarihimizin eski evleri, binaları restorasyon çalışmalarına alınmalıdır. Bunun için profesyonel çalışma grupları kurularak, merkezi yönetimle koordinasyon yapılmalıdır. Batılılar der ki “Kültür veya tarihi şehir sloganla değil, icraatla olunur”  5)Tarihi yakanın tüm ranttan uzak, korkusuzca ve özgüvenle A’dan Z’ye yepyeni bir mimari planı çıkartılmalıdır. Bu konuda uzman isimleri gerekirse Avrupa'dan getirerek faydalanılmalı. Proje yapımında yine uzman kişilerden faydalanarak, AB nezdinde teşvik fonları alınmasına çalışılmalı. Kardeş şehir Hassloch ve Bergkamen’dan bu konuda faydalanılabilir diye düşünüyorum. 6)Tarihi yakanın yolları ona göre düzenlenmeli, tarihi miras ortaya çıkartılmalı. Tarihi kültüre göre çevre, trafik ve yerleşim planı oturtulmalı. Bunun için gerekli istimlaklar, çarpık yapılaşma, ucube mimari ve inşaatlar sonlandırılmalı ve yıkılmalı. Yepyeni bir şehircilik anlayışı ile yeni bir “tarihi yaka” ortaya çıkartılmalı. Hatta şehir dışına geniş bir oto park yapılarak, insanlar arabalarını buraya park ettikten sonra  örneğin  buradan merkeze her 15 dakikada “ücretsiz servis turlarıyla” halk veya ziyaretçiler tarihi yakaya taşınabilir. Bu şekilde şehir içindeki trafikteki yığılma önlenir, büyük bir rahatlama olacaktır. Sadece esnafa günün belli saatlerinde yükleme ve boşaltma izni verilebilir. Almanya’da örneğin Idstein şehrinde böyle bir uygulama vardır.  7)Tüm özellikleriyle ortaya çıkarılan şehrin tarihi yakası, bu örnek yapısıyla sadece Türkiye’ye değil Dünya’ya örnek olacaktır. İster istemez buranın tüm tanıtımı ve markası ön plana çıkacak ve Silifke markalaşacak. Diğer mahaller de bu değişimden etkilenecek, onlarda rekabet duygusundan kendi mahallerini bu güzelliğe ortak etmeye çalışacaklardır. 8)Tarihi mahallelerin şirin evleri, taş döşeme yolları, kültürü, çevresi, yürüme yolları, gürültüden uzak kornaların olmadığı, her tarafı cazibe fışkıran yapısıyla, tüm bu bölgenin küçük esnafıyla, kafeleriyle, birahaneleriyle, lokantalarıyla, alışveriş olanaklarıyla hatta butik otelleriyle, hatta güzel meyve, sebze ve yiyecek pazarıyla kısaca tüm detaylarıyla haftanın her günü tüm mevsimde cazibe alanı yaratılabilir. Ve Silifke’ye çok yakışır. 9)Cazibe merkezi demek turizm demektir, aş demektir, iş demektir. Avrupa’da bunun çok güzel örneklerini görebiliriz. Örneğin Venedik, Prag, Krakow ve daha birçok şehirler. Bunların  yaptıkları bundan fazlası değil. Elde mevcut olan tarihi ve kültürü koruyarak, ortaya çıkararak  pazarlamak. nanın bizde her şeyin çok fazlası var, hala bir “rönesans” yaşayabiliriz fakat anlamadığım Roma'dan, Bizans’tan, Osmanlı’dan, Selçuklulardan , Ulu Önder Atatürk'ten miras aldığımız bu güzellikleri niye yok etmek için enerji harcıyoruz! Aynı şeyler şu anda her gün göç alan Taşucu için yapılmalı. Tarihi Reşadiye Mahallesi kesin kez koruma altına alınmalı. Her şehrin tarihini yansıtan bir meydanı vardır. Saat kulesinin olduğu yer otomobil ve kamyon  park yerlerinden temizlenmiş, etrafı cazibe merkezi olmuş, gençlerin ve şehri ziyarete gelen misafirlerin faydalanacağı yeme içme mekanların olduğu, halkın kullanabileceği bir meydan hale getirilmelidir. Sonuç: “Bir rüyam var” diye başladım yazıma. Evet, bir rüyam var Silifke için. Bu güzel şehrin daha çok kıymetini bilerek, korumamız, tarihini ortaya çıkarmamız gerekli. Ucube binalarla, yapmak olsun diye yapılmış inşaatlarla şehirlerimizi çirkinleştirmememiz gerekir. Daha çok soran ve araştıran eğitimle büyümüş yeni kuşaklara, korunmuş ve onlara miras bırakılmış şehirlerimiz olmalıdır. Ortak yaşam değerlidir prensibiyle, kuralların daha çok uygulandığı bir şehircilik istiyorum. Belki Silifkeliler olarak bizim “rönesans” yaşamamız lazım ki, bu ortak değerlere, güzelliklere ulaşalım. Olur mu? Olmaz mı? Veya olursa hangi sürede bilemeyeceğim. Dedim ya! “Benim bir rüyam var”. Bundan sonrası yerel yönetimlere veya ona  aday kişilerin vizyonuna bağlı bir şey. Dr. Halil Dölek   Article in English "I have a dream" begins Dr Martin Luther King's famous balcony speech. As the local elections are approaching, mayoral candidates are slowly taking the stage. In the coming days, when the candidates are fully determined, the election work will begin. In my opinion, the candidates for mayor and municipal council members should promote the projects that will make life easier for the people living in the city. Voters should ask and demand this from the candidates.  I have such a dream for Silifke. As a voter, I would vote for such a vision from my perspective:    1)Silifke needs to finish the infrastructure problem in the 21st century. Traffic order must be ensured and the rules must be implemented for this. Optimal use of existing roads and junctions should be targeted. In the increasing traffic order, the roads should be one way, one should be going and one should be coming. Parking spaces on the roads should be organised in a modern way. Cars should park in the spaces reserved for them and motorbikes should park in motor parks.  2)Every city in the world has a culture and a history. The history of Silifke is currently Saray, Mukaddem, Bucaklı, Pazarkaşı, Say and Silifke Castle, in short, one side of Göksu. This side is "Silifke's old city, its history". Definitely this side should be taken under protection by the local administration without fear. Do you know why it is called the Saray neighbourhood? Because the houses here were like palaces in the past, it was called the Palace (Saray) neighbourhood. Do you think this place is no longer a palace (Saray) neighbourhood? 3)The former mayor of Istanbul, Dr Kadir Topbaş, is quoted as saying "The proclamation of the Republic has reduced the historical value and prestige of Istanbul". Kadir Topbaş is an architect and a doctor of philosophy. He certainly did not say this because he was against the Republic. It is known that aristocratic masses in imperial states such as Spain, England, Sweden and Norway attach importance to art and culture.  Topbaş pointed out that the culture of protection and aesthetics did not develop in our cities after the republic. Freedoms have been understood as obtaining rent. Due to the misunderstanding of the pluralistic politics brought by democracy, zoning and urban plans have turned into a rent mentality. In a structure dominated by an aristocratic mentality, the historical houses in the Saray neighbourhood of Silifke or Mersin cannot be demolished one by one and 7-storey, 10-storey, 15-storey apartment buildings cannot be built in these places. Dr Topbaş pointed this out. What have we done to Mersin, the pearl of the Mediterranean, or between Mersin and Silifke in 100 yeras? Whenever I pass from Mersin to Silifke, I have to turn my head. 4) Without taking refuge in slogans, by seeing the facts, all the old artefacts on the historical side of Silifke should be protected, the old houses and buildings of our recent history should be taken into restoration works. For this, professional working groups should be established and coordination should be made with the central administration. Westerners say that "Culture or historical city is not made with slogans, but with action".   5)A brand new architectural plan should be drawn up from A to Z of the historical neighbourhood without fear and self-confidence and away from all rent-seeking. Specialists in this field should be brought from Europe if necessary and utilised. We should try to get incentive funds from the EU by utilising experts in project construction. I think that sister cities Hassloch and Bergkamen can be utilised in this regard. 6)The roads of the historical side should be organised accordingly, the historical heritage should be revealed. Environment, traffic and settlement plan should be established according to the historical culture. Necessary expropriations, distorted settlements, monstrous architecture and constructions must be terminated and demolished. A new "historical collar" should be created with a brand new urbanisation approach. Even a large car park should be built outside the city, and after people park their cars here, for example, "free shuttle tours" should be provided every 15 minutes from here to the centre. The public or visitors can be transported to the historical side. In this way, the traffic congestion in the city will be prevented and there will be a great relief. Only tradesmen can be allowed to load and unload at certain times of the day. There is such a practice in Germany, for example in the city of Idstein.   7)The historical side of the city, which has been revealed with all its features, will be an example not only to Turkey but also to the world with this exemplary structure. Inevitably, the whole promotion and brand of this place will come to the fore and Silifke will be branded. Other neighbourhoods will also be affected by this change and they will try to make their neighbourhoods a part of this beauty from the sense of competition. 8)With the cute houses of the historical neighbourhoods, stone paved roads, culture, environment, walking paths, no horns away from the noise, with the structure of the whole region with its small tradesmen, cafes, beer houses, restaurants, shopping opportunities, even boutique hotels, even beautiful fruit and vegetable and food markets, in short, with all the details, an attraction area can be created every day of the week in all seasons. And it would suit Silifke very well.   9)Attraction centre means tourism, means love, means work. We can see very good examples of this in Europe. For example Venice, Prague, Krakow and many other cities.  What they have done is no more than this. Believe me, we have too much of everything, we can still experience a "renaissance", but what I don't understand is why we spend energy to destroy these beauties that we inherited from Rome, Byzantium, Ottoman Empire, Seljuks and the Great Leader Atatürk! The same thing should be done for Taşucu, which is currently receiving immigration every day. The historical Reşadiye neighbourhood should be taken under protection for once and for all. Every city has a square that reflects its history. The place where the clock tower is located should be cleaned from car and truck parking spaces, the surrounding area should be turned into a square that can be used by the public, where there are eating and drinking places that young people and guests visiting the city can benefit from. Conclusion: "I have a dream" I started my article. Yes, I have a dream for Silifke. Knowing the value of this beautiful city more, we need to protect it and reveal its history. We should not uglify our cities with monstrous buildings and constructions made for the sake of building. We should have cities that are preserved and bequeathed to new generations who have grown up with more inquiring and researching education. With the principle of common life being valuable, I want an urbanism where the rules are applied more. Maybe we, as Silifkelis, need to experience a "renaissance" so that we can reach these common values and beauties. I don't know if it will happen or not, or if it will, I don't know in which time. I told you. "I have a dream". After that, it depends on the vision of the local administrations or the candidates. Dr. Halil Dölek  
Ekleme Tarihi: 12 Ağustos 2023 - Cumartesi

I have a dream (Bir Rüyam Var)

I have a dream (Bir Rüyam Var)

I have a dream. “Bir rüyam var” diye başlar Dr. Martin Luther King’in meşhur balkon konuşması.

Yerel seçim yaklaştıkça belediye başkan adayları yavaş yavaş sahne alıyorlar. Önümüzdeki günlerde adaylar tam belirlenince seçim çalışmaları başlayacak. Başkan ve belediye meclis üyeleri adaylarının bence yapmaları gereken şehirde yaşayan halkın hayatını kolaylaştıracak projelerin tanıtımı olmalıdır. Seçmende bunu adaylardan istemelidir, talep etmelidir. Silifke için benim şöyle bir rüyam var. Seçmen olarak benim penceremden şöyle bir vizyona oyumu veririm:  

1)Silifke’nin artık 21.yüzyılda alt yapı sorununu bitirmesi gerekiyor. Trafik düzenin sağlanması bunun için kurallarının uygulaması gerekiyor. Mevcut yolların, kavşakların optimal kullanılması hedeflenmeli. Artan trafik düzeninde yollar tek yön olmalı biri gidiş olurken, biride geliş olmalı. Yollar üzerindeki park yerleri çağdaş olarak düzenlenmeli. Otomobiller kendilerine ayrılan yerlere, motorlarda motor park yerlerine park etmeli.  

2)Dünya’da her şehrin bir kültürü, bir tarihi vardır. Silifke’nin tarihi de şu anda Saray, Mukaddem, Bucaklı, Pazarkaşı, Say ve Silifke Kalesidir. Yani kısaca Göksu’nun bir yakasıdır. Bu yaka “Silifke’nin eski şehridir, tarihidir”. Kesinlikle bu yaka yerel yönetimce korkusuzca koruma altına alınmalıdır. Niye Saray Mahallesi denmiş bilir misiniz? Eskiden burada evler saray gibi olduğundan, buraya Saray mahallesi denmiş. Şimdi buranın Saray mahalleliği mi kaldı sizce?

3)Eski İstanbul Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş “Cumhuriyetin ilanı İstanbul'un tarihi değerini ve saygınlığını düşürmüştür” diye sözü vardır. Kadir Topbaş’ın kendisi mimardır ve felsefe doktorudur. Bu sözü kesin kez Cumhuriyette karşı olduğu için söylememiştir. Emperyal devletlerde örnek İspanya, İngiltere, İsveç, Norveç gibi ülkelerde aristokrat kitlenin sanat ve kültüre önem verdikleri bilinmektedir. Topbaş, cumhuriyetten sonra şehirlerimizde koruma ve estetik kültürünün gelişmediğine işaret çekmiştir. Özgürlükler demek rant elde etmek olarak anlaşılmıştır. Demokrasinin getirdiği çoğulcu siyasetinin yanlış anlaşılmasından, imar ve kentsel planların ki rant zihniyetine bürünmesidir. Bu konuda tonlarca örnekler ortadadır. Aristokrat zihniyetin hakim olduğu bir yapıda, Silifke’nin Saray Mahallesindeki veya Mersin’in tarihi evlerini teker teker yıkıp veya yıktırıp buralara 7 katlı, 10 katlı 15 Katlı apartman yapılamaz veya yaptırmazlar. Dr. Topbaş buna dikkat çekmiştir. Akdeniz’in incisi Mersin’i veya Mersin-Silifke arasını 90 yılda ne hale getirdik. Ne zaman Mersin’den Silifke’ye geçsem kafamı çevirmek zorunda kalıyorum..!

4)Sloganlara sığınmadan, gerçekleri görerek Silifke'nin tarihi yakasındaki tüm eski eserler korunmalı, yakın tarihimizin eski evleri, binaları restorasyon çalışmalarına alınmalıdır. Bunun için profesyonel çalışma grupları kurularak, merkezi yönetimle koordinasyon yapılmalıdır. Batılılar der ki “Kültür veya tarihi şehir sloganla değil, icraatla olunur” 

5)Tarihi yakanın tüm ranttan uzak, korkusuzca ve özgüvenle A’dan Z’ye yepyeni bir mimari planı çıkartılmalıdır. Bu konuda uzman isimleri gerekirse Avrupa'dan getirerek faydalanılmalı. Proje yapımında yine uzman kişilerden faydalanarak, AB nezdinde teşvik fonları alınmasına çalışılmalı. Kardeş şehir Hassloch ve Bergkamen’dan bu konuda faydalanılabilir diye düşünüyorum.

6)Tarihi yakanın yolları ona göre düzenlenmeli, tarihi miras ortaya çıkartılmalı. Tarihi kültüre göre çevre, trafik ve yerleşim planı oturtulmalı. Bunun için gerekli istimlaklar, çarpık yapılaşma, ucube mimari ve inşaatlar sonlandırılmalı ve yıkılmalı. Yepyeni bir şehircilik anlayışı ile yeni bir “tarihi yaka” ortaya çıkartılmalı. Hatta şehir dışına geniş bir oto park yapılarak, insanlar arabalarını buraya park ettikten sonra  örneğin  buradan merkeze her 15 dakikada “ücretsiz servis turlarıyla” halk veya ziyaretçiler tarihi yakaya taşınabilir. Bu şekilde şehir içindeki trafikteki yığılma önlenir, büyük bir rahatlama olacaktır. Sadece esnafa günün belli saatlerinde yükleme ve boşaltma izni verilebilir. Almanya’da örneğin Idstein şehrinde böyle bir uygulama vardır. 

7)Tüm özellikleriyle ortaya çıkarılan şehrin tarihi yakası, bu örnek yapısıyla sadece Türkiye’ye değil Dünya’ya örnek olacaktır. İster istemez buranın tüm tanıtımı ve markası ön plana çıkacak ve Silifke markalaşacak. Diğer mahaller de bu değişimden etkilenecek, onlarda rekabet duygusundan kendi mahallerini bu güzelliğe ortak etmeye çalışacaklardır.

8)Tarihi mahallelerin şirin evleri, taş döşeme yolları, kültürü, çevresi, yürüme yolları, gürültüden uzak kornaların olmadığı, her tarafı cazibe fışkıran yapısıyla, tüm bu bölgenin küçük esnafıyla, kafeleriyle, birahaneleriyle, lokantalarıyla, alışveriş olanaklarıyla hatta butik otelleriyle, hatta güzel meyve, sebze ve yiyecek pazarıyla kısaca tüm detaylarıyla haftanın her günü tüm mevsimde cazibe alanı yaratılabilir. Ve Silifke’ye çok yakışır.

9)Cazibe merkezi demek turizm demektir, aş demektir, iş demektir. Avrupa’da bunun çok güzel örneklerini görebiliriz. Örneğin Venedik, Prag, Krakow ve daha birçok şehirler. Bunların  yaptıkları bundan fazlası değil. Elde mevcut olan tarihi ve kültürü koruyarak, ortaya çıkararak  pazarlamak. nanın bizde her şeyin çok fazlası var, hala bir “rönesans” yaşayabiliriz fakat anlamadığım Roma'dan, Bizans’tan, Osmanlı’dan, Selçuklulardan , Ulu Önder Atatürk'ten miras aldığımız bu güzellikleri niye yok etmek için enerji harcıyoruz! Aynı şeyler şu anda her gün göç alan Taşucu için yapılmalı. Tarihi Reşadiye Mahallesi kesin kez koruma altına alınmalı. Her şehrin tarihini yansıtan bir meydanı vardır. Saat kulesinin olduğu yer otomobil ve kamyon  park yerlerinden temizlenmiş, etrafı cazibe merkezi olmuş, gençlerin ve şehri ziyarete gelen misafirlerin faydalanacağı yeme içme mekanların olduğu, halkın kullanabileceği bir meydan hale getirilmelidir.

Sonuç: “Bir rüyam var” diye başladım yazıma. Evet, bir rüyam var Silifke için. Bu güzel şehrin daha çok kıymetini bilerek, korumamız, tarihini ortaya çıkarmamız gerekli. Ucube binalarla, yapmak olsun diye yapılmış inşaatlarla şehirlerimizi çirkinleştirmememiz gerekir.

Daha çok soran ve araştıran eğitimle büyümüş yeni kuşaklara, korunmuş ve onlara miras bırakılmış şehirlerimiz olmalıdır. Ortak yaşam değerlidir prensibiyle, kuralların daha çok uygulandığı bir şehircilik istiyorum. Belki Silifkeliler olarak bizim “rönesans” yaşamamız lazım ki, bu ortak değerlere, güzelliklere ulaşalım. Olur mu? Olmaz mı? Veya olursa hangi sürede bilemeyeceğim. Dedim ya! “Benim bir rüyam var”. Bundan sonrası yerel yönetimlere veya ona  aday kişilerin vizyonuna bağlı bir şey.

Dr. Halil Dölek

 

Article in English

"I have a dream" begins Dr Martin Luther King's famous balcony speech.

As the local elections are approaching, mayoral candidates are slowly taking the stage. In the coming days, when the candidates are fully determined, the election work will begin. In my opinion, the candidates for mayor and municipal council members should promote the projects that will make life easier for the people living in the city. Voters should ask and demand this from the candidates.  I have such a dream for Silifke. As a voter, I would vote for such a vision from my perspective: 

 

1)Silifke needs to finish the infrastructure problem in the 21st century. Traffic order must be ensured and the rules must be implemented for this. Optimal use of existing roads and junctions should be targeted. In the increasing traffic order, the roads should be one way, one should be going and one should be coming. Parking spaces on the roads should be organised in a modern way. Cars should park in the spaces reserved for them and motorbikes should park in motor parks. 

2)Every city in the world has a culture and a history. The history of Silifke is currently Saray, Mukaddem, Bucaklı, Pazarkaşı, Say and Silifke Castle, in short, one side of Göksu. This side is "Silifke's old city, its history". Definitely this side should be taken under protection by the local administration without fear. Do you know why it is called the Saray neighbourhood? Because the houses here were like palaces in the past, it was called the Palace (Saray) neighbourhood. Do you think this place is no longer a palace (Saray) neighbourhood?

3)The former mayor of Istanbul, Dr Kadir Topbaş, is quoted as saying "The proclamation of the Republic has reduced the historical value and prestige of Istanbul". Kadir Topbaş is an architect and a doctor of philosophy. He certainly did not say this because he was against the Republic. It is known that aristocratic masses in imperial states such as Spain, England, Sweden and Norway attach importance to art and culture.  Topbaş pointed out that the culture of protection and aesthetics did not develop in our cities after the republic. Freedoms have been understood as obtaining rent. Due to the misunderstanding of the pluralistic politics brought by democracy, zoning and urban plans have turned into a rent mentality. In a structure dominated by an aristocratic mentality, the historical houses in the Saray neighbourhood of Silifke or Mersin cannot be demolished one by one and 7-storey, 10-storey, 15-storey apartment buildings cannot be built in these places. Dr Topbaş pointed this out. What have we done to Mersin, the pearl of the Mediterranean, or between Mersin and Silifke in 100 yeras? Whenever I pass from Mersin to Silifke, I have to turn my head.

4) Without taking refuge in slogans, by seeing the facts, all the old artefacts on the historical side of Silifke should be protected, the old houses and buildings of our recent history should be taken into restoration works. For this, professional working groups should be established and coordination should be made with the central administration. Westerners say that "Culture or historical city is not made with slogans, but with action".  

5)A brand new architectural plan should be drawn up from A to Z of the historical neighbourhood without fear and self-confidence and away from all rent-seeking. Specialists in this field should be brought from Europe if necessary and utilised. We should try to get incentive funds from the EU by utilising experts in project construction. I think that sister cities Hassloch and Bergkamen can be utilised in this regard.

6)The roads of the historical side should be organised accordingly, the historical heritage should be revealed. Environment, traffic and settlement plan should be established according to the historical culture. Necessary expropriations, distorted settlements, monstrous architecture and constructions must be terminated and demolished. A new "historical collar" should be created with a brand new urbanisation approach. Even a large car park should be built outside the city, and after people park their cars here, for example, "free shuttle tours" should be provided every 15 minutes from here to the centre. The public or visitors can be transported to the historical side. In this way, the traffic congestion in the city will be prevented and there will be a great relief. Only tradesmen can be allowed to load and unload at certain times of the day. There is such a practice in Germany, for example in the city of Idstein.  

7)The historical side of the city, which has been revealed with all its features, will be an example not only to Turkey but also to the world with this exemplary structure. Inevitably, the whole promotion and brand of this place will come to the fore and Silifke will be branded. Other neighbourhoods will also be affected by this change and they will try to make their neighbourhoods a part of this beauty from the sense of competition.

8)With the cute houses of the historical neighbourhoods, stone paved roads, culture, environment, walking paths, no horns away from the noise, with the structure of the whole region with its small tradesmen, cafes, beer houses, restaurants, shopping opportunities, even boutique hotels, even beautiful fruit and vegetable and food markets, in short, with all the details, an attraction area can be created every day of the week in all seasons. And it would suit Silifke very well.

 

9)Attraction centre means tourism, means love, means work. We can see very good examples of this in Europe. For example Venice, Prague, Krakow and many other cities.  What they have done is no more than this. Believe me, we have too much of everything, we can still experience a "renaissance", but what I don't understand is why we spend energy to destroy these beauties that we inherited from Rome, Byzantium, Ottoman Empire, Seljuks and the Great Leader Atatürk! The same thing should be done for Taşucu, which is currently receiving immigration every day. The historical Reşadiye neighbourhood should be taken under protection for once and for all. Every city has a square that reflects its history. The place where the clock tower is located should be cleaned from car and truck parking spaces, the surrounding area should be turned into a square that can be used by the public, where there are eating and drinking places that young people and guests visiting the city can benefit from.

Conclusion: "I have a dream" I started my article. Yes, I have a dream for Silifke. Knowing the value of this beautiful city more, we need to protect it and reveal its history. We should not uglify our cities with monstrous buildings and constructions made for the sake of building.

We should have cities that are preserved and bequeathed to new generations who have grown up with more inquiring and researching education. With the principle of common life being valuable, I want an urbanism where the rules are applied more. Maybe we, as Silifkelis, need to experience a "renaissance" so that we can reach these common values and beauties. I don't know if it will happen or not, or if it will, I don't know in which time. I told you. "I have a dream". After that, it depends on the vision of the local administrations or the candidates.

Dr. Halil Dölek

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Süleyman uçan
(12.08.2023 15:25 - #822)
Teşekkürler çok manidar Yüzde yüz katılıyorum kültürümüzü koruyup gelecek nesillere gururla bırakacagımız yerde yok etmek için çalışan bir kitle. Nasıl kitlersen kitle.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Nezih Akkutay
(12.08.2023 16:20 - #824)
Başkanlığa yakisirsiniz sayın Dölek.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com