Atina’da bir kaç gün..
Son yıllara Atina’ya gelmemiştim. Bu gelişim ve niye geldiğim biraz farklı oldu. Hikayenin temeli 1991 yılına dayanıyor:
Chris Hadzopoulos ile 1991 yılında İsviçre’nin Montreux şehrindeki Distripress kongresinde tanışmıştık. Chris, İstanbul’dan Atina’ya göç etmiş bir ailenin çocuğuydu. İstanbul İstiklal caddesinde hala ‘Hadzopoulus’ ismini taşıyan bir han vardır. Hellenic Distribution isminde enternasyonel basını Yunanistan’da dağıtan şirketin sahibiydi. Kendisi Türkçe bilmese de şirketinde İstanbul’dan göç etmiş Türkçe konuşan çalışanları vardı. Chris ile kısa sürede iyi bir arkadaş olduk. Bu arkadaşlığımız iş hayatına yansıdı ve ilk defa Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısını Frankfurt’tan uçak kargosuyla Atina’ya yollamaya başladık. Atina’ya yapılan ilk teslimatın ardından Hürriyet’in birinci sayfa başlığı “Hürriyet Atina’da” diye atılmıştı o yıllarda. Daha sonları Hürriyet gazetesinin Yunanistan’daki dağıtım ağı genişleyerek, Adalar ve Batı Trakya’da satışa sunuldu ve önemli bir satış sayısına ulaşılmıştı.
Chris ile olan dostluğumuz devam etti. Birçok kereler iş görüşmeleri için Atina’ya geldiğimde beni her seferinde en iyi şekilde ağırlamıştır. Chris Fransa’da eğitim almış, enternasyonel medya dağıtım sektöründe önemli, karizmatik bir kişilikti. Distripress’in iki defa başkanlık görevini yürütmüştür. Daha sonraki yıllarda Distripress yönetim kurulunda ve bünyesindeki görevlerimde hep beni desteklemiştir. 2008 yılında Distripress kongresinin İstanbul’da düzenlenmesi için yaptığım lobi çalışmalarında yanımda yer alarak, kongreyi İstanbul’a getirmemize yardımcı olmuştur. Aktif çalışma hayatını sonlandıran Chris’in genç yaşta vefat ettiği haberini eşinden öğrendim. Atina ziyaretim bu sefer iş için değil, mezarını ve ailesine taziye ziyaretim oldu.
Gelmişken Atina’yı gezi notları şeklinde kısaca anlatmak istersek:
Atina ismini Yunan mitolojisindeki zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçası Athena’dan almıştır. Şehrin tarihi MÖ 2500 yıllarına dayanıyor ve MÖ 800-100 yılları arasında Antik Yunan medeniyetinin merkezi olmuştur. Atina'nın tam merkezinde ve deniz düzeyinden 150m yükseklikte yer alan şehrin markası Akropolis’dir ve bu tepe eski dönemlerden beri kale ve tapınak olarak kullanılmış. Tepede yer alan sütun yapının ismi Parthenon’dur. Eski Yunan'da kentin koruyucusu sayılan “Tanrıça Athena'nın” baş tapınağı olarak inşa edilen, dev sütunlarla çevrili, dikdörtgen biçimindeki Parthenon, tarihin çeşitli dönemlerinde kilise ve cami olarak da kullanılmış.
Akropolis Atina’nın önemli bir markası olup, turist çeken bir mıknatıs durumundadır. Akropolis çevresinde yürüme mesafesinde konumlanan müzeler ve tarihi eserler ziyaretçiler tarafından rahatlıkla gezilebilmektedir. Antik Yunan mitolojisinde yüksek tepelere yapılan tapınak örneklerini Türkiye’de, Pergamon Akropolisi (Bergama) ve Asoss Akropolisi (Ayvacık) da görebilmekteyiz.
Akropolis Parthenon, Akropolis ve Arkeloji Müzeleri, Agora, Syntagma meydanı (anayasa meydanı), Olympieion, Antik Kerameikos mezarları, Odeon tiyatrosu ve daha yüzlerce antik tarihi eserler gezilmeye ve görülmeye değerdir.
Yoğun gezin sonrası günün yorgunluğunu şehir merkezinde ve Akropolisin eteğinde Plaka tabir edilen bölgede her türlü bütçeye uyan irili ufaklı küçük tavernalarda akşam yemeğinde atabilirsiniz. Tavernalarda bizim alışık olduğumuz damak tadındaki yemekleri, ouzo veya beyaz ve kırmızı şaraplar eşliğinde keyifli bir akşam geçirebilirsiniz.