Sevgili Nar ve Limon Üreticileri…
Silifke coğrafyasında önce nar ve sonrasında limon hasadının yapılacağı günler yaklaşıyor. Çiftçinin yüzünde sonbahar hüznü kendisini açıkça gösteriyor.
Gündemi dikkatlice takip etmeye çalışıyorum. Herkes “şöyle malım var, şu kadar tonaj bekliyorum” diye yazıyor veya konuşuyor. Bence mal (ürün) değil de pazar yani “pazarlama” ön plana çıkartılmalı. Nasıl bir pazarlama yapılabileceği ile ilgili fikirler ileri sürülmeli. Ürünü üretmek belli klasik ve konvansiyonel metotlara bağlıdır, kolaydır. Fakat esas zor olan pazarlamadır, zira pazarlama stratejik bir çalışmadır. Dolayısıyla ürüne olan talep arttırılmalıdır. Ürüne olan talebin artışı, üreticinin emeğine yansımalıdır. Bu ana düşünce odağında umarım nar ürünü beklenen fiyatta toptancıya veya ihracatçıya satılır, yoksa üretici tarafında zararlar kaçınılmaz olur. Eğer zarar edilirse zaten bir kaç seneden beri etsek köstek giden ve bu “enflasyonist” ortamda çiftçi nar veya başka meyve üretiminden ayrılır.
Üreticilerin ekonomik amacı, kar elde etmek ve katma değer yaratmak olarak tanımlanır. Üretici, ekonomik faaliyetleri yoluyla belirli hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlar. Dolayısıyla zarar ettikçe çiftçi hedeflerinden ayrılır. Sonuçta bundan ülke ekonomisi de etkilenir. TV’de gördüğüm kadarıyla sadece İzmir’in Selçuk ilçesinde 4000 dönüm nar dikiliymiş. Demek ki arz talepten çok çok fazla… İhracat da yeterli olmuyorsa ve katma değer yaratma dediğimiz meyve suyu, krem, parfüm gibi sektörler de ihtiyaçlarını bizden karşılamıyorlarsa, devletin hatırı sayılır sübvansesi de mevcut değilse, çok üzgünüm geriye bir şey kalmıyor, zarar ile karşı karşıya kalmak kaçınılmaz.
Yukarıda altını çizdiğim gibi anahtar kelime stratejik pazarlama. Üreticilerin organize olarak pazarlama noktasında “etkin ve pazar odaklı kooperatifleşmesi” gerekmektedir. Nasıl etkin bir kooperatif olacak sorusunun cevabını akademisyenler veya devlet birimleri verebilirler. Buna paralel olarak İspanya, Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerin bu işi nasıl yaptığının araştırılması kesinlikle faydalı olur. Bir başka konu başlığı, tedarik zinciri dediğimiz (supply chain management ) uygulaması olabilir. Başka bir ifade ile, pazarlamada etkin olan firmaların kendileri yetiştirici olabildikleri gibi üreticilerle anlaşarak (anlaşmalı yetiştirici) ekili bahçedeki üretimi değerlendirebilirler.
Bir grupta bir nar üreticisi arkadaş ile yaptığımız diyaloğu düşündürücü olduğu buraya taşıyorum: “Şimdi tamam güzelde sanki elimizde resmi bir birlik veya kooperatif varmış gibi yazmışsınız Halil bey. Bizim burada mal satmamız, fiyat ve tonaj belirlememiz sadece gelen bir kaç tüccarın elinde olan şeyler. Tüccar için sizin yaptığınız gelir gider hesabının ve gelecek planlamasının hiç bir önemi yok”.
Bugün gelen bir tüccar ile konuşmamı size anlatayım. “Bana ne istiyorsun” diye sordu, bende “kilosuna 15 TL istiyorum” dedim. “Aboo, 15 TL birde bunun masrafı var etti 30 TL. Depo çıkışı zaten biz 27-28 TL’ye satıyoruz” dedi ve gitti. İstiyorlar ki bedavaya alalım. Bir başkası geldi. “ Kilo ile alayım. Yanık çatlak, patlak, küçük ayırayım, seçeyim ve kilosuna 13~14 TL vereyim. Yani işime geleni seçeyim geriye kalanı yığayım bahçene, gideyim. Bu saatten sonra çiftçi ektiğinden vaz geçmesi, çiftçi için yıkım olur. O ürüne dön, o olmadı şuna dön, biz hep bununla mı uğraşacağız? Bu gidişat satılık bahçe arzını da çoğaltır”.
Bu çiftçi arkadaşın yazdığı satırları okuyunca çok çok üzüldüm ve gelecek için kaygı duydum.
Bu saatten sonra çiftçi arkadaşlara faydalı olur mu bilemeyeceğim, ama ben yine belki faydalı olur düşüncesiyle buraya bazı önemli işletme bilgilerini yazayım:
1) Tarlada (üretimde) yapılan masraflar ikiye ayrılır, sabit ve değişken masraflar.
2) Bu giderleri muhakkak titiz kayıt edin ve 2025 yılı için yapacağınız olası masrafı enflasyon beklentisiyle hesaplayın ( 2024 Yılı Masraf TL x 1+Enflasyon oranı).
3) Demek ki ayakta kalabilmeniz için, eğer 2024’i zararla kapatmışsanız, tahmini 2025 masraflarını da katarak beklenen olası minimum satış cirosunu hesaplayın. (Tüccarın ödeyemediği çek veya senet veya sözünde durmamasını buraya riziko olarak eklemiyorum)
4) Bu cironun üstüne çıktığınız her kuruş sizin kazancınızdır. Aksi takdirde zarar kaçınılmaz olur.
SONUÇ: Üreticinin yaşayabilmesi için başa baş noktası dediğimiz ürünün tarladan toptancıya sattığı, satış fiyatı çok önemlidir ve üretimin sürdürebilmesi için çiftçinin baş baş noktasına ulaşması şarttır. Başa baş noktası ayakta kalabilmek demektir.. (TOPTANCIYA SATIŞ FİYATI=Masraflar/Beklenen Ürün Tonajı)
Article in English
Dear pomegranate and lemon producers...
In the geography of Silifke, the days of pomegranate and then lemon harvest are approaching. The autumn sadness is clearly showing themselves on the farmer's face.
I try to follow the agenda carefully. Everyone writes or talks about "I have such goods, I expect such tonnage". I think the market, or "marketing", should be emphasized, not the product. Ideas about how marketing can be done and should be put forward. Producing depends on certain classical and conventional methods, it is easy. But it is the marketing that is difficult, because marketing is a strategic endeavor. Therefore, the demand for the product must be increased. The increasing of demand for the product in terms of value should be reflected in the labor of the producer. With this main focus, I hope that the pomegranate product would be sold to wholesalers or exporters at the expected price, otherwise losses on the producer side will be inevitable. If losses are incurred, farmers would leave pomegranate or other fruit production in this "inflationary" environment that has been hindering us for several years. The economic objective of producers is defined as making a profit and creating added value. The producer aims to achieve certain objectives through his economic activities. Therefore, as they make losses, farmers abandon their goals. Ultimately, the country's economy is also affected. As far as I saw on TV, only 4000 decares of pomegranate were planted in Selçuk district of Izmir. This means that supply is much more than demand. If exports are not enough and sectors such as fruit juice, cream and perfume, which we call value-added creation, do not meet their needs from us, and there is no considerable subsidy from the state, I am very sorry, there is nothing left, it is inevitable to face losses.
As I underlined above, the key word is strategic marketing. Producers need to organize themselves into "effective and market-oriented cooperatives" at the point of marketing. The answer to the question of how to become an effective cooperative can be given by academics or government units. In parallel, it would certainly be useful to research how countries such as Spain, Germany, Italy and France do this. Another topic could be supply chain management. In other words, companies that are powerfully active in market can be growers themselves, or they can make use of the production in the plantation by contracting with producers (contract growers).
I am carrying the dialog we had with a pomegranate producer friend in a group here because it is thought-provoking: "Now, Mr. Halil, you wrote it as if we have an official union or cooperative. Our selling goods here, setting prices and tonnage are things that are only in the hands of a few traders. For the trader, your expense account and future planning are of no importance." Let me tell you about my conversation with a trader who came today. "What do you want?" he asked me, and I said, "I want 15 TL per kilo." He said, "Wow..15 TL and the other cost of this being added and total will be 30 TL. We already sell it for 27 ~ 28 TL per kilo out of the warehouse." He said, and left. They want from us to buy it for free. Another one came. "I'll buy it by the kilo, I'll separate the burnt, cracked and small pomegranates , I'll choose and pay 13~14 TL per kilo."
In other words,” I'll choose what suits me, I'll pile the rest in your plantation and I'll go”..
It would be devastating for the farmer to give up what he has planted after this time. Will we always have to deal with this new adventure ? This trend will increase the supply of plantations for sale."
When I read the lines written by this farmer friend, I felt very sad and worried for the future.
I don't know if it will be useful to my farmer friends after this time, but I will write some important business information here, thinking that it may be useful again:
1) Expenses incurred in the field (in production) are divided into two, fixed and variable costs.
2) Record these expenses meticulously and calculate the possible expenses for 2025 with the expectation of inflation. (2024 Cost TL x 1+Inflation rate)
3) Calculate the minimum possible sales turnover that you can expect to survive if you end 2024 with a loss, including the estimated 2025 costs (I do not include here as a risk that the wholesaler cannot pay a check or a promissory note or does not keep his word).
4) Every penny above this turnover is your profit. Otherwise, a loss is inevitable.
CONCLUSION: In order for the producer to survive, the selling price of the product from the plantation to the wholesaler, which we call the break-even point, is very important and it is essential for the farmer to reach the break-even point in order to sustain production. Break-even point means to survive... (SELLING PRICE TO WHOLESALE=Expenses/Estimated Product Tonnage)