Almanya’da yaşanan krizler..
Avrupa'nın en büyük dünyanın dördüncü büyük ekonomisine sahip Almanya’da büyüme ve refah tehdit altında.
Pandemi koşulları,
Ukrayna savaşı,
Enerji krizi ve bu olumsuzlukların sonunda 30 yıl sonra gelen enflasyon.
Bunlar elbette Almanya’nın alışık olmadığı sorunlar.
Şu sıralar başka bir sorun ise havaalanlarında, tren istasyonlarında yaşanan sıkıntılar. İptal edilen uçuşlar, havaalanlarında ve trenlerde biriken kalabalıklar, uzun süreli bagaj beklemeler, bagajların final uçuş destinasyonlarına gecikmeli gelmesi gibi olumsuzluklar.
Almanya her zaman problem çözmede öncü bir ülke olarak bilinir. Bu durumun nedenleri, pandemiden kaynaklanan tedarik zinciri sorunları ile başlayıp Ukrayna savaşına kadar uzadığı yazılıyor ve söyleniyor. Ancak bu sorunlarının düzeltilmesi uzun zaman alacak gibi gözüküyor.
Zira başta Lufthansa Havayolları olmak üzere, havalimanlarında yer hizmeti veren işletmeler pandemi sırasında çok sayıda personel kaybetti, daha doğrusu işten çıkartıldılar. Pandemi kuralların kalkması ve gevşetilmesi sonucu yolcu trafiğinde beklenenden daha fazla talep artışı olacağı hesaplanamadı. Çözüm için Frankfurt havaalanı ve diğer havaalanları, Almanya dışı ülkelerden süreli çalışacak iş gücü getirmeye yöneldiler. Bakalım bu boşluk nasıl doldurulacak.
Almanya ekonomisinin sıkı sıkıya bağlı olduğu ve olumsuz etkileneceği önemli bir konuda enerji. Eldeki gaz stoklarının en fazla iki aylık olduğu söyleniyor. Enerji tasarrufu için her tarafa kamu spotları asılıyor, TV’lerde reklamlar yapılıyor. Rusya’nın tavrına göre Almanya’da halk soğuk kış ayları geçirebileceği ifade ediliyor. Birçok Alman şimdiden basit önlemler almaya başladılar. Odun stoğundan tutun, kişinin ekonomik ve iş durumuna göre kış aylarını Güney Avrupa sahillerinde geçirme planları yapıyorlar.
Ülkenin en fazla tirajlı Bild gazetesinin haberine göre, Almanya’da enerji üretim kaynak dağılımı şöyleymiş:
Rüzgar gülleri: %20,3
Linyit kömürü: %18,7
Doğal gaz: %15,4
Atom santralleri: %11,9
Taş kömürü: %9,4
Güneş enerjisi: %8,5
Biyokütle enerji: %7,8
Diğer enerji kaynakları: % 4,7
Hidro santraller: %3,3
Bu tabloya göre atmosfere karbon dioksit salımında rüzgar, güneş ve biyokütle enerjileri en çevreci olarak karşımıza çıkıyor.
Nükleer ve akarsu kaynaklarından elde edilen yani nükleer ve hidro santraller daha az karbon dioksit salımı yaptıklarından, çevreci gözüküyorlar.
Linyit ve Taş kömür santralleri ise karbon dioksit salımında en kötü enerji üretimi olarak derecelendiriliyor.
Sonuç olarak, Almanlar önümüzdeki günlerde koalisyon hükümetinin alacağı kararları ve gelişmeleri sabırsızlıkla bekliyorlar. Fakat şurası gerçek ki Almanların hiç bilmediği, tanımadığı “enflasyon” Alman siyasetinin, halkın ve ekonomi yönetimin önemli bir gündem maddesi oldu. Enflasyon deyince Almanya’da öyle %100-%120 gibi artışlar akla gelmesin. Topu topu enflasyon %5-%8 oranında. Enflasyonun yarattığı olumsuz hava bir müddet daha ekonomik yönden Almanların başını ağrıtacağa benziyor. Almanya’nın dünya turizminin dinamosu sayıldığı ve Almanların birçok ülkenin turizm pazarlamasında önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Almanlar, iki yıldan beri pandemi koşullarından doğru dürüst tatile çıkamadılar. Şimdide enflasyon kaygısı, mevcud olumsuzluklardan kaynaklanan yaşam maliyetlerinin artması sonucunda harcamalarında tasarrufa gidebilecekleri belirtiliyor.