SİLİFKE BELEDİYESİNDE İŞÇİ KIYIMI BAŞLARKEN…
Beklenilen bir durumdu. Ancak bu kadar erken olacağı pek tahmin edilmiyordu. Önceki belediye döneminde işe alınan bir kısım işçilerin iş sözleşmeleri yeni Belediye tarafından geçen hafta itibariyle feshedilmeye başlanıldı. Önümüzdeki günlerde işten çıkartmaların devam edeceği, sayının daha da artacağı söyleniyor.
Bilindiği üzere, Silifke’de özellikle son on yılda her seçimde, belediye başkanı ve parti değişikliği beraberinde işten çıkartmaları da getirdi. Belediyeyi MHP de kazansa, CHP de kazansa, bu bir “gelenek” halini aldı. Görevi devralan her “yeni başkan”, ilk iş olarak, “işten çıkartmalar”ı gündemine aldı.
Silifke’nin CHP’li yeni belediye başkanı Mustafa Turgut da, bu geleneği bozmadı ve mazbatasını aldıktan sonraki ilk hafta, önceki MHP’li belediye zamanında alınan bir kısım işçilerin iş sözleşmelerinin “haklı sebeple” feshine yönelik işlemleri başlattı.
İş sözleşmelerinin “haklı feshi”ne gerekçe olarak gösterilen neydi peki? Gördüğüm birkaç fesih bildirim yazısından anladığım kadarıyla, işçilerin “sosyal medya paylaşımları” ve “Belediye Başkanına hakaret içeren tavır ve davranışlar” fesih sebebi olarak belirtilmişti. Bu tabii, meselenin görünen yüzü. Arka plandaki sebebi zaten ortalama bilinç düzeyindeki her Silifkeli tahmin edebiliyordur.
Bundan sonra, feshin geçerli olup olmadığı meselesi yargının konusu… Ancak, burada işten haksız bir şekilde çıkartılan işçilere ödenmesi muhtemel tazminatlar, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretlerinin yaratacağı maddi külfet tabii ki Belediye’nin kasasına yansıyacak. Yani bizlerin cebinden çıkacak o paralar… Hemen denilecektir ki, bu belediyenin parası boş yere nelere nelere harcanmadı ki? Doğru… Ancak, buna bir noktada artık bir son vermek gerekmiyor mu? Kamu kaynakları siyasi ve kişisel beklentiler doğrultusunda böylesine heba edilirken “sosyal ve halkçı belediye” iddiasıyla yola çıkanların kamunun, sizlerin, bizlerin çıkarlarını gözeterek yanlış uygulamalara bir son vermesi gerekmiyor mu?
Bizde sanırım temel sorun belediyelerin “şirket mantığı” ile yönetilmesi. Belediye’yi hangi parti alırsa alsın, değişen bir şey olmuyor. Bu bağlamda “sosyal ve halkçı belediyeciliği” savunanlar da “halka hizmet Hakk’a hizmet” anlayışında olanlar da aynı noktada buluşuyor. Meselenin “kamu hizmeti” boyutu umursanmıyor, “burası benim şirketim, ben istediğimi işe alırım, istediğimi de işten çıkartırım,” yaklaşımı ile hareket ediliyor.
Sonuç olarak; yargısal süreçler ilerler, davalar kazanılır, kaybedilir, kim haklı kim haksız belli olur. Nitekim, yargının önceki dönemlerde bu konuda epey bir birikimi de var. Günün sonunda, işçiler ile Silifke Belediyesi arasındaki uyuşmazlıkta kazananın/kaybedenin kim olacağını tahmin etmek çok da zor değil. Ancak, her şeyden bağımsız olarak, bu noktada, Silifke’nin “halkçı” yeni belediye başkanına sormak gerek: Göreve başlamanızın üzerinden henüz bir hafta geçmişken, Silifke’ye yıllarca hizmet etmiş belediye işçilerine -bayram arifesinde gönül kırgınlığı ve burukluk yaratacak şekilde- fesih bildiriminde bulunmak ne kadar “insani”, ne kadar “vicdani”? En azından bayramın geçmesi beklenilemez miydi? Halk, seçimlerde size böylesine teveccüh göstermişken ve seçimi de açık ara farkla kazanmışken… Bu neyin kini, neyin öfkesi Sayın Başkan?
Öyle zannediyorum ki, Silifke’miz, seçildikten sonra parti rozetini çıkartan bir belediye başkanına uzun bir süre daha kavuşamayacak…