Çorap Söküğü
Hâkim Bey
“Sussan olmuyor, yazmasan olmaz.
Dillerimi Hâkim Bey bağlasan durmaz.”
Olay şöyle oldu Hâkim Bey, anlatayım en baştan.
*
İki yiğit çıktı meydane.
Yarıştan birinci çıkan yiğit…
Ayrışmadı, kutuplaşmadı.
“Hedef” oldu, hedef gütmedi.
Beş yıla sığdırdığı hizmetlerini sıraladı, yapacaklarını saydı. İşine baktı.
Anketlerde öndeydi, hep öndeydi ama yetinmedi. “Öf” demedi, “yuf” demedi, “bizden değildir” demedi herkese kulak verdi, “memnuniyetle” dinledi.
Çarşı pazar dolaştı.
Kucaklaştı, gönül kazandı.
Gençlere sarıldı, şehri kazandı.
Deniz şehrinde yine kazandı.
Açık ara kazandı.
Üç yüz bin oy farkla kazandı.
*
Yarıştan ikinci çıkan yiğit…
Dağ yamacında saklı kalmış köy gibiydi.
Eteklere serpilen köylere uzak, yamaçtaki dar muhite yakın.
İşte bu sebepten tanıyamadık.
İşte tam da bu yüzden muradı nedir, anlayamadık.
Muhiti dışındaki mahalleden vazgeçti. Kendi mahallesinde rakip kabul etmeyen şair olmayı yeğledi.
Ya kazanacağından çok emindi ya kaybedeceğinden.
Ya kazanacaktı ya kaybedecekti.
Her tercih bir vazgeçişti, kaybetti.
Yüzme bilmeyen, karaya mahkûm kılavuzlarıyla deniz şehrini kaybetti.
Deniz şehrinde yine kaybetti.
Üçüncü kaybedişinde açık ara kaybetti.
Üç yüz bin oy farkla kaybetti.
*
Kesin bilgi.
Tepedeki kaynaklardan teyit ettirdim.
Vahap Seçer tavla oynamasını bilmiyor ama yüzmeyi biliyor.
Vahap Seçer, Dünya Zekâ Oyunları Federasyonu’nun kabul ettiği beş akıl sporundan birini, satranç biliyor.
İşte bu sebepten, tam da bu sebepten;
Sosyal belediyecilik yaptı.
Koruyucu sağlık hizmetlerini önceledi.
Kreş, bakımevi, huzurevi, emekli evi, mahalle mutfağı, çocuk, kadın, engelli ve yaşlılara yönelik hizmetleri önceledi.
Ulaşım hizmetlerini çok önceledi, gençlerle iletişimi çok önemsedi.
Şey bir de…
At gözlüğünü çıkarmayan, “Çıkar telefonunu göster” diyen orta yaş üzeri kitle artık “eksi bakiye” yazıyor. Ama doğal sebeplerden ama ekonomik…
Şey bir de…
31 Mart seçimlerinde Türkiye’de 1 milyon 32 bin 610 genç ilk kez oy kullandı.
Vahap Seçer, her seçimde katlanarak gelen bu dip dalgayı çok önce gördü, stratejisini kurdu, “Çıkar telefonunu göster” diyen “asosyal” piyonlarla değil, “sosyal” gençlerle hamle yaptı: Şah Mat.
Tam yerine rast geldi manzara koydum: Seçer’in tavla bilmemesi ayıp değil, öğrenmemesi kayıp. E, kitabını yazdım. Tavlayı da ben öğretirim “memnuniyetle.”
*
Bitirirken…
Mersin seçimlerinde “Kaybedenler Kulübü” üyelerini de şuracığa iliştireyim, eksik gedik kalmasın.
BaĞzı “inanç çıkarcıları” kaybetti.
BaĞzı “bodosloma pervaneleri” kaybetti.
BaĞzı “siyasetçi eskileri” kaybetti.
Bir de tencerede taş kaynatan anaları görmeyen “vatan millet” edebiyatçıları kaybetti.
*
Tanığa usule uygun olarak söyleyeceği başka bir husus olup olmadığı soruldu.
“Aslında tam olarak şöyle oldu Hâkim Bey: Adam satranç biliyordu!”
Tanıktan son sözü soruldu.
“Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe!
Federasyon istifa!”
*
Gereği düşünüldü.
Yaz kızım;
“Tanık ifadesine ve sandıktan çıkan somut delillere göre yarışın galibi Vahap Seçer, kazananı Mersin.”