BAYRAK ANITI MESELESİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Silifke’nin Göksu Nehri üzerindeki en yeni köprüsü olan Atatürk Köprüsünün Gazi Mahallesi tarafındaki kavşağında, bir önceki belediye döneminde yaptırılan “üç hilalli” bayrak anıtının geçtiğimiz ay yeni belediye yönetimi tarafından kaldırılması, tartışmaları da beraberinde getirdi: Silifke kamuoyunda günlerce bu mesele konuşuldu. Yapılan değişikliği destekleyenler olduğu kadar eleştirenler, yüksek sesle itiraz edenler de oldu.
Ancak benim görebildiğim kadarıyla meselenin tartışılmasında tarafların savundukları siyasi görüşler, daha açık söylemek gerekirse seçimi kazanan ile kaydeden arasındaki süregiden gerilimin ortaya çıkardığı “öç alma duygusu” belirleyici oldu. Öyle ki, iş tarafların birbirlerinin vatanseverliklerini sorgulama noktasına kadar gitti. Üzücü olan da, herkesin değer atfettiği ve birleştirici gücümüz olan bayrağın kısır siyasi tartışmaların öznesi haline getirilmesi, siyasi çekişmelere alet edilmesiydi.
Bayrak sevgisini kendi tekellerinde bulundurduğunu zanneden bir kesim, meselenin önüne arkasına bakmadan zehir zemberek açıklamalarla bayrak anıtının kaldırılmasına tepki gösterdi; bu değişikliği yapanları gayrimilli olmakla suçladı; kendilerinden olmayanların vatan ve millet sevgisini her zaman olduğu gibi sorgulama çabası içerisine girdi.
Diğer kesim ise; “üç hilalli” bayrak anıtının yerinden kaldırılıp yerine alışılageldiği şekilde bir bayrak direği dikmekle Silifke’nin çok büyük bir sorununun çözüldüğü yanılgısına kapıldı: Bayrağın siyaseten istismar edilmesinin son bulduğunu, bayrağın özgün haline kavuşmasının sağlandığını, böylece bayrağın onurunun kurtarıldığını savunarak bir zafer duygusu içerisine girdi.
Benim anlamadığım ve eleştirdiğim şey ise şu oldu: Mart seçimlerinden sonra göreve gelen yeni belediye yönetiminin ilk “icraat”larından biri bu mu olmalıydı? Böylesine hassas bir konuda kamuoyunda oluşabilecek tepkileri ve konunun istismar edilebilecek taraflarını öngörerek hareket edilmesi daha iyi olmaz mıydı? Ansızın o bayrak anıtını söküp “parçalar halinde” bir yerlere atmak ve bu konuda kötü bir fotoğraf vermek yerine, yapılacak değişiklik, öncesinde projelendirilip sosyal medyada görsel olarak Silifke halkının beğenisine sunulamaz mıydı? Bu iletişim çağında, konu hakkında Silifke halkının da görüşlerine başvurulamaz mıydı?
Bir diğer eleştirim ise, bayrak sevgisine herkesten çok sahip olduklarını zannedenlere… Orada üç hilalli bayrak anıtı yerinden söküldü de yerine başka bir şey mi yapıldı? Başka bir ülkenin bayrağı mı asıldı oraya? Ya da bir kesimce absürt olarak nitelendirilen o “tuhaf” heykellerden biri mi konuldu? Yerine konulan da anlı şanlı Türk bayrağı oldu. Bu konu üzerinden bir bardak suda fırtına koparmak da neyin nesi? Tamam, o dönem gündeme geldi, konuşuldu, eleştirildi, “gerek yoktu aslında” denildi, ama sorun bir şekilde çözüldü. Şimdilerde, o bayrak anıtının yerinde büyük bir bayrak direği var ve göndere çekilen şanlı Türk bayrağımız, azametle dalgalanmakta. Zeminde de güzel bir çevre düzenlemesi ve ışıklandırma çalışması yapılmış. Akşamları da gayet güzel görünüyor. Peki sorun ne? “Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!” demiyor mu milli marşımızda? Bayrağımız dalgalanmaya devam ediyorken ve Silifke’nin birçok yerinden de görülebiliyorken, daha neyi tartışıyoruz?
Konu kapandı zannederken, şimdilerde bu “bayrak meselesi”, açılan bir dava ile yeniden gündeme gelmiş görünüyor: Üç hilalli bayrak anıtının yerinden sökülmesinden dolayı manevi zarara uğradığını iddia eden bir vatandaş, İdare Mahkemesinde Silifke Belediyesi aleyhine üç kuruşluk manevi tazminat davası açıyor. Konu tekrardan basında ve sosyal medyada da gündeme geliyor, yine bu konu üzerinden tarafların birbirlerini yaftalamaları; “vatanı, milleti, bayrağı kim seviyor, kim sevmiyor?” tartışmaları kaldığı yerden devam ediyor. Artık bir nihayete ermesi gereken bu kısır tartışmadan kim ne kazanıyor, bu tartışma Silifke’ye ne fayda sağlıyor, sağduyulu Silifke halkının takdirlerine bırakıyorum. Ama kesin olan şu ki, eskiden bayrak anıtının olduğu o yerde şanlı Türk bayrağımız halihazırda dalgalanmaya devam ediyor.
Birileri “bayrak meselesi” ile uğraşmaya devam ededursun, biz “Silifke’de yaşayanlar”ın gündemi ise şimdilerde farklı… Bizler her geçen gün daha da kalabalıklaşan Silifke’de ortaya çıkan yapısal sorunların çözülmesini istiyoruz: Silifke’nin alt yapı sorununun çözülmesini istiyoruz. Silifke’nin trafik sorununun çözülmesini istiyoruz. Biz Silifke’de yaşayanlar arabalarımızı park edecek yer bulamıyoruz, merkezi bir yerde katlı otopark istiyoruz. Bu boğucu yaz günlerinde dönem dönem belli mahallelerde su kesintileri oluyor, bazı mahallelerde de kanalizasyon problemleri var, bu sorunların çözülmesini istiyoruz. Silifke’de yaz aylarında baş gösteren sinek sorununun daha etkili ilaçlamalarla çözülmesini istiyoruz. Havamızın, suyumuzun, toprağımızın kıymeti bilinsin, doğa ve çevre talanına bir son verilsin, istiyoruz. Buraya yazmakla bitmeyecek bir yığın sorunun çözümü için yöneticilerimizin etkin ve sonuca odaklı adımları atmalarını bekliyoruz.
Biz Silifkeliler, göklerde bayrağımızın özgürce dalgalandığı bu güzel şehrimizde yaşamanın onurunu taşırken, hangi siyasi görüşte olursak olalım, günlük kısır tartışmalardan uzak, daha güzel ve daha mutlu bir Silifke hayalinde buluşuyoruz.