Aytaç KURTUBA
Köşe Yazarı
Aytaç KURTUBA
 

SİLİFKE JÜPİTER TAPINAĞI

SİLİFKE JÜPİTER TAPINAĞI    Silifke kentinin içinde olup, günümüzden yaklaşık 2300 yıl geriye giden eski kent yerleşiminin kuruluşu ile yayılım alanı içinde kalan Saray Yerleşkesi'nde (Mahallesi) konumlu bulunan tapınak, doğu batı çizgisinde ilerleyen kent içi İnönü Anayolunun (Caddesi) güney keyinde yer alır. Tapu bilgisi 79/26 sayılı taşınmaz içinde olan, 1165 metrekare ölçülü alan içinde kalan tapınağın yapı oturum ölçüsü ise bir dönüme yaklaşır. Daha çok, tapınak yapısı oturumunu içine alan bu tapunun çevresinde ise yaklaşık 15 ayrı tapuda, bir kaçı yıkıntı olup kullanım dışı kalmış ya da kalmak üzere olan az sayıda ev vardır. Bu evlerin kamulaştırılmasıyla birlikte çok geniş bir alan açılıp düzenlenerek çevre çizgisi 350 metre dolam içinde kalıp, oluşacak toplam 6,5 dönümlük yer kentlimizin kullanımına açılabilir görünmektedir.     Şimdi ise bilindik eski kalıntı konularının araştırılıp bilgilerinin verilmesi yönteminin dışına çıkarak, söz konusu bu 6,5 dönümlük alanın toplumdan arındırılıp yaşam belirtisi göstermeyen sözde korunmuş bir alan yerine, yaşamın kendisini içine alıp çeken, buranın eski ile yeniyi bir araya getirecek bir alana dönüştürülmesi üzerine yasakları yıkan bir düşünce geliştirip, bunun gerçekte yapılması gereken olduğu konusunu size açacağız.   'Sit alanı, çıkın buradan' düşünce yapısının yasalarla örülü olduğu ancak içinde yaşayanların küstürülüp artık o sit alanı oluşumuna neden olan kalıntılara, konaklayan toplumca kötü gözle bakılmasının önüne geçecek, o toplumun da o eski kalıntı yapılardan bir değer olarak yararlanmasının yolunu açacak yönteme giriş ve geçiş yapmalıyız.   Bunu kısaca tanımlamak gerekirse, yenilik ile eski kalıntıların kucaklaşıp yaşamın içine birlikte katılması, eski uygarlık kalıntılarının yeniçağ toplumunun kullanım alanı içinde kalarak işlevlendirilerek korunması olarak sıralayabiliriz. Karşı olunması gereken açı ise bu tür alanların toplumdan soyutlandırılması, toplumun dışarı çıkarılmasıdır.     Buraya ekleyeceğimiz uydu görüntüsü alındıları ile göstereceğimiz çizgiler içinde kalan 6,5 dönümlük alanda, alanın güney ile batısında L biçimiyle oturtulmuş yeni ancak eski görünümlü olacak, kuşaklı (kemerli) geçişleri ile eski çağın çağrışımını günümüze taşıyan iki katlı taş yapı eklenip buranın bir alışveriş otağı ile konaklama yeri özelliği kazanması düşüncesini size açıklayacağız. Yine iki basamak biçiminde olacak bu L biçimli oturumu olacak yapının ikinci katında, L biçiminin tapınağı gören iç keyi boyunca birinci katın damında oturulup çay içilip yemek yenilecek sundurma dolamı açık alan olarak bırakılacaktır. Özellikle akşamları, ışıklandırılacak olan tapınağın taş dikitlerinin izleneceği bu yapı, kent içinin yeni çekim yeri olacak, kentin kimliği için olağanüstü bir değer  oluşturacaktır. Alt katındaki iş yerleri ile gündüzleri bir alıveriş yeri olan tapınak çevresini L biçimiyle dönen taş yapı, akşamları ikinci katında tapınağı gören açık alanında yemek yenilip etkinliklerin izlenebileceği bir özellikte kullanım özelliği kazanacaktır.     Burada başta sözünü etmemiz gerekirken sonraya bıraktığımız temel düzenleme ise tapınağın kendisi ile ilgilidir. Tapınağın taşlarının yüzlerce yıllık süreçte sökülüp başka yapılarda kullanılmak üzere taşınması ya da tapınağın daha baştan bitirilememiş olması düşünceleri bir yana, yine bilinen bilimsel bakışın tersine tapınağın eksik bazı bölümlerinin düzeltilerek, dikili taşların yükseltilmesi konusunu açmak gerekiyor. Silifke’de açılması gerekli taş yontumu, taş yapılar ustalığı meslek okulunda eğitim alacak öğrencilerin de çalışması ile bir çok eski yapı onarılarak gelecek kuşaklara kazandırılabilir. Neden eski bir kalıntıyı, kazılıp bulunduğundaki durumuyla bırakalım ki ? Bu yapı onarılıp tümlenebilecekse, tümlendikten sonra günümüz toplumunun yararına kullanılabilecekse bu neden değerlendirilmesin! İşte bu düşünce ile tapınağın dört keyinden en az iki keyi üzerinde bulunan sırada, yeni kesilip yontulmuş taşlar üst üste konulup yükseltilmelidir. Dört keyli oturumu olan tapınağın en az iki keyi üzerinde değişik yükseltilerle de olsa eklenecek bu yeni dikili sıralı taşlar, bu yapıya görkemini kazandıracak, ön görülemez çoklukta gezgini buraya çekecektir. Ardından tapınak içindeki engebeli taban, düzgün kesilmiş ağaç atıllarla döşenip düzeltilecektir. Böylece tapınak bundan sonrası için toplumun bir çok etkinliğinde kullanılabilir bir odak yapı olacaktır. Geçmişten gelen bir kalıntı, günümüz toplumunun yararına, kullanımına açılacaktır. Bu kullanım alanları düğün, sergi, öykü, tını, şarkı dinletileri, toplantı gibi toplumu ilgilendiren etkinlikler olacaktır. Örnek olacak bu çalışma, ülkemizde toplumun dışarı itildiği bir çok kalıntı alanını yaşamın içine katıp onların kullanılabilirliğine yol açıp yaşayan toplum ile yaşamını yapılarda sürdüren eski uygarlıkları bir araya getirip buluşturacaktır.     Silifke'de Dikilitaş olarak da bilinen Jüpiter Tapınağı, yaklaşık 40 metreye 22 metre yankıyı (kenar) ölçüleri içinde 880 metrekare yer kaplayan düzgün dikdörtgen bir temel üzerine oturtulmuş, kısa keyleri (kenarları) üzerinde 8'er, uzun keyleri üzerinde ise 14'er olmak üzere toplamda 40 taş dikitli bir tapınak yapısı olması gerekirken, günümüzde bunlardan yalnızca biri ayakta kalabilmiştir.   Temel oturumu Uzuncaburç Zeus Olbios Tapınağı ile neredeyse eşit ölçüde olan bu tapınak, Uzuncaburç Zeus Olbios Tapınağı ile olan benzerliğini taş dikit sayısının daha çok oluşuyla bozmuş olur. Jüpiter Tapınağı'nda olması gereken 40 taş dikitten günümüzde geriye kalanını göreceğiniz yaklaşık 11 metre uzunluğu bulunan tek dikili taşın üzeri, buraya yıl içinde göçüp gelen leylekler için ikinci ayın sonu ile dokuzuncu ayın başı arasındaki süreçte yavrularını büyütmeleri için güvenli bir yuva yeri olmaktadır.     Kentlerimizde bulunun eski yapıların işlevlendirilerek toplum yararına kullanım alanına dönüştürülerek bu yapıların korumalarının sürdürülmesi, yaşadığımız yerlere değer katacak, çok sayıda gezgini kentlerimize çekecek, ülkemiz ile toplumumuzun kalkınmasına büyük yararlar sağlayacaktır… Yüzlerce yıldan bugüne yıkıla yıprana ulaşan bu yapıların kazılıp bulunduğu biçimiyle bırakılması, onların korunma altına alınması kavramı ile sonraki yüzyıllara ulaşmasını sanılanın tersine engelleyecektir… Geçmiş tüm uygarlıkların kalıntılarının yaşam olanağı bulduğu kentler değerli ve varlıklıdır… Silifke bu değeri içinde barındıran ancak korkusuzca yeni bakış açılarını yaşama geçiren öncü kentlerden biri olmalıdır…
Ekleme Tarihi: 25 Mayıs 2022 - Çarşamba

SİLİFKE JÜPİTER TAPINAĞI

SİLİFKE JÜPİTER TAPINAĞI 

 

Silifke kentinin içinde olup, günümüzden yaklaşık 2300 yıl geriye giden eski kent yerleşiminin kuruluşu ile yayılım alanı içinde kalan Saray Yerleşkesi'nde (Mahallesi) konumlu bulunan tapınak, doğu batı çizgisinde ilerleyen kent içi İnönü Anayolunun (Caddesi) güney keyinde yer alır. Tapu bilgisi 79/26 sayılı taşınmaz içinde olan, 1165 metrekare ölçülü alan içinde kalan tapınağın yapı oturum ölçüsü ise bir dönüme yaklaşır. Daha çok, tapınak yapısı oturumunu içine alan bu tapunun çevresinde ise yaklaşık 15 ayrı tapuda, bir kaçı yıkıntı olup kullanım dışı kalmış ya da kalmak üzere olan az sayıda ev vardır. Bu evlerin kamulaştırılmasıyla birlikte çok geniş bir alan açılıp düzenlenerek çevre çizgisi 350 metre dolam içinde kalıp, oluşacak toplam 6,5 dönümlük yer kentlimizin kullanımına açılabilir görünmektedir.

 

 

Şimdi ise bilindik eski kalıntı konularının araştırılıp bilgilerinin verilmesi yönteminin dışına çıkarak, söz konusu bu 6,5 dönümlük alanın toplumdan arındırılıp yaşam belirtisi göstermeyen sözde korunmuş bir alan yerine, yaşamın kendisini içine alıp çeken, buranın eski ile yeniyi bir araya getirecek bir alana dönüştürülmesi üzerine yasakları yıkan bir düşünce geliştirip, bunun gerçekte yapılması gereken olduğu konusunu size açacağız.

 

'Sit alanı, çıkın buradan' düşünce yapısının yasalarla örülü olduğu ancak içinde yaşayanların küstürülüp artık o sit alanı oluşumuna neden olan kalıntılara, konaklayan toplumca kötü gözle bakılmasının önüne geçecek, o toplumun da o eski kalıntı yapılardan bir değer olarak yararlanmasının yolunu açacak yönteme giriş ve geçiş yapmalıyız.

 

Bunu kısaca tanımlamak gerekirse, yenilik ile eski kalıntıların kucaklaşıp yaşamın içine birlikte katılması, eski uygarlık kalıntılarının yeniçağ toplumunun kullanım alanı içinde kalarak işlevlendirilerek korunması olarak sıralayabiliriz. Karşı olunması gereken açı ise bu tür alanların toplumdan soyutlandırılması, toplumun dışarı çıkarılmasıdır.

 

 

Buraya ekleyeceğimiz uydu görüntüsü alındıları ile göstereceğimiz çizgiler içinde kalan 6,5 dönümlük alanda, alanın güney ile batısında L biçimiyle oturtulmuş yeni ancak eski görünümlü olacak, kuşaklı (kemerli) geçişleri ile eski çağın çağrışımını günümüze taşıyan iki katlı taş yapı eklenip buranın bir alışveriş otağı ile konaklama yeri özelliği kazanması düşüncesini size açıklayacağız. Yine iki basamak biçiminde olacak bu L biçimli oturumu olacak yapının ikinci katında, L biçiminin tapınağı gören iç keyi boyunca birinci katın damında oturulup çay içilip yemek yenilecek sundurma dolamı açık alan olarak bırakılacaktır. Özellikle akşamları, ışıklandırılacak olan tapınağın taş dikitlerinin izleneceği bu yapı, kent içinin yeni çekim yeri olacak, kentin kimliği için olağanüstü bir değer  oluşturacaktır. Alt katındaki iş yerleri ile gündüzleri bir alıveriş yeri olan tapınak çevresini L biçimiyle dönen taş yapı, akşamları ikinci katında tapınağı gören açık alanında yemek yenilip etkinliklerin izlenebileceği bir özellikte kullanım özelliği kazanacaktır.

 

 

Burada başta sözünü etmemiz gerekirken sonraya bıraktığımız temel düzenleme ise tapınağın kendisi ile ilgilidir. Tapınağın taşlarının yüzlerce yıllık süreçte sökülüp başka yapılarda kullanılmak üzere taşınması ya da tapınağın daha baştan bitirilememiş olması düşünceleri bir yana, yine bilinen bilimsel bakışın tersine tapınağın eksik bazı bölümlerinin düzeltilerek, dikili taşların yükseltilmesi konusunu açmak gerekiyor. Silifke’de açılması gerekli taş yontumu, taş yapılar ustalığı meslek okulunda eğitim alacak öğrencilerin de çalışması ile bir çok eski yapı onarılarak gelecek kuşaklara kazandırılabilir.

Neden eski bir kalıntıyı, kazılıp bulunduğundaki durumuyla bırakalım ki ? Bu yapı onarılıp tümlenebilecekse, tümlendikten sonra günümüz toplumunun yararına kullanılabilecekse bu neden değerlendirilmesin! İşte bu düşünce ile tapınağın dört keyinden en az iki keyi üzerinde bulunan sırada, yeni kesilip yontulmuş taşlar üst üste konulup yükseltilmelidir. Dört keyli oturumu olan tapınağın en az iki keyi üzerinde değişik yükseltilerle de olsa eklenecek bu yeni dikili sıralı taşlar, bu yapıya görkemini kazandıracak, ön görülemez çoklukta gezgini buraya çekecektir. Ardından tapınak içindeki engebeli taban, düzgün kesilmiş ağaç atıllarla döşenip düzeltilecektir. Böylece tapınak bundan sonrası için toplumun bir çok etkinliğinde kullanılabilir bir odak yapı olacaktır. Geçmişten gelen bir kalıntı, günümüz toplumunun yararına, kullanımına açılacaktır. Bu kullanım alanları düğün, sergi, öykü, tını, şarkı dinletileri, toplantı gibi toplumu ilgilendiren etkinlikler olacaktır. Örnek olacak bu çalışma, ülkemizde toplumun dışarı itildiği bir çok kalıntı alanını yaşamın içine katıp onların kullanılabilirliğine yol açıp yaşayan toplum ile yaşamını yapılarda sürdüren eski uygarlıkları bir araya getirip buluşturacaktır.

 

 

Silifke'de Dikilitaş olarak da bilinen Jüpiter Tapınağı, yaklaşık 40 metreye 22 metre yankıyı (kenar) ölçüleri içinde 880 metrekare yer kaplayan düzgün dikdörtgen bir temel üzerine oturtulmuş, kısa keyleri (kenarları) üzerinde 8'er, uzun keyleri üzerinde ise 14'er olmak üzere toplamda 40 taş dikitli bir tapınak yapısı olması gerekirken, günümüzde bunlardan yalnızca biri ayakta kalabilmiştir.

 

Temel oturumu Uzuncaburç Zeus Olbios Tapınağı ile neredeyse eşit ölçüde olan bu tapınak, Uzuncaburç Zeus Olbios Tapınağı ile olan benzerliğini taş dikit sayısının daha çok oluşuyla bozmuş olur. Jüpiter Tapınağı'nda olması gereken 40 taş dikitten günümüzde geriye kalanını göreceğiniz yaklaşık 11 metre uzunluğu bulunan tek dikili taşın üzeri, buraya yıl içinde göçüp gelen leylekler için ikinci ayın sonu ile dokuzuncu ayın başı arasındaki süreçte yavrularını büyütmeleri için güvenli bir yuva yeri olmaktadır.

 

 

Kentlerimizde bulunun eski yapıların işlevlendirilerek toplum yararına kullanım alanına dönüştürülerek bu yapıların korumalarının sürdürülmesi, yaşadığımız yerlere değer katacak, çok sayıda gezgini kentlerimize çekecek, ülkemiz ile toplumumuzun kalkınmasına büyük yararlar sağlayacaktır… Yüzlerce yıldan bugüne yıkıla yıprana ulaşan bu yapıların kazılıp bulunduğu biçimiyle bırakılması, onların korunma altına alınması kavramı ile sonraki yüzyıllara ulaşmasını sanılanın tersine engelleyecektir… Geçmiş tüm uygarlıkların kalıntılarının yaşam olanağı bulduğu kentler değerli ve varlıklıdır… Silifke bu değeri içinde barındıran ancak korkusuzca yeni bakış açılarını yaşama geçiren öncü kentlerden biri olmalıdır…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 blossomtips.com