Silifke’nin Bilge Kadınları
Nice oğullar doğurup büyüten, nice kadınlarla doluydu ki uygarlıklar, üst üste öylece önemsizce... Doğurup büyüten, pişirip yediren, dikip giydiren, koklayıp öpen, sarılıp kucaklayan, koruyup kollayan nice kadınlar, öylece önemsiz görülen... Nice oğullar doğduğunda sevinildiği gibi, doğduğuna sevinilmeyen nice kızlar... Nice dışlanan, aşağılanan, türlü işte kullanılıp varlığı yok sayılan, önemsenmeyen, sözü dinlenmeyen, el kapısına uğurlanıp gönderilen, geri gelmesin istenen nice değersiz kız, kadın, ana...
Babası istemez, ağabeyi sevmez, kocası görmez, oğlu dinlemez nice kızımız soldu, oldu kadın, ana boldu... Oysa yüzümüzü güldüren kızımız, gözümüzü alamadığımız karımız, özümüzün doymadığı anamız tekti, biricikti... Cepte olanın değeri bilinir miydi, kolda olanın, gönülde yatanın bir yedeği olabilir miydi?.. Neydi bu çöpe atılan sevgi, neydi anlamı bu denli anlamsızlaştırmanın kadını...
Bir kadın susarsa geriye kalacak olan ne varsa susmuştur artık... Yemeğin tadı susar, ekmeğin kokusu susar, suyun duruluğu, solumanın sıcaklığı, duvarların rengi, kapıların sesi, evin neşesi susar... Konuşacak bir konu kalmadığında kork sen, anlamı yok artık ağız, burun, kulak, dil susar... Saçlar taranmadığında, koku sürülmediğinde, giysiler ütülenmediğinde susar sevgi, tartışmanın bile gereği kalmadığında...
Ve süre biter gün gelir, ya sen önce ya ben önce, gider ya ayaklar başka yere, ya tüm beden uyanmamak üzere başka bir evrene, gömülür toprağa... Tüm ev susar... Tüm kavgalar diner... İşte kadın böyle gider...
Gitme kızım, gitme karım, gitme ana... Ben seninle varım, bilemedim, sensiz içi boş, içim boş koca bir yarım...
İşte böyle öykülerle doludur ülkeler, böyle kadınlarla doludur öyküler...
Bir kadının seni doğurmasıyla başlar yaşam, bir kadının sütüyle başlar doyman, bir kadına anne demenle başlar konuşman, bir kadına sarılmayla ısınırsın ilk, bir kadına açarsın ilk önce kapalı gözlerini umutla, mutlulukla, korkmadan...
Kaç bölümden oluşur, bir kadının doğurması, bir kadınla evlenip çoğalması, bir kadındır ki anan, ondan ayrılıp toprağa koymaya dek bölünür tüm yaşam... Ne mutlu severek büyüyenlere, severek büyütenlere, severek çoğalıp bölünenlere, severek toprak olup gidenlere... Ne mutlu bunun bilinciyle yaşam sürenlere...
''Bir Hikayemiz Var Bizim'' adlı öykü bunları derliyor, bu öyküleri seriyor önümüze...
29 Ekim Kadınları Derneği, Silifke Şubesi çatısı altında sergilenen, öykü derlemesini Melahat Özkan'ın yaptığı bu anlatıda, kendi içlerindeki yaşanmışlıkların da bilgeliği ile Ayşe Seven, Esin Güleç, İlhame Öztürk, Nesrin Trak, Meral Levent ve Zehra Öztürk izleyicilerle buluşup binlerce yıldır biriken kadın sorunlarını ustalıkla sundular...
Silifke'nin çınarları olan, ışık olup çevrelerini aydınlatan kadın oyuncularımızın bu anlatısı, komşu ilçemiz Anamur Belediyesi Kültür Merkezi Abdülkadir Bulut Salonu'nda kendilerini izlemeye gelen seçkin konukların büyük beğenisi ile karşılanıp alkışlanmış oldu...
Gecenin ikinci bölümünde yine Silifke'nin değerli resim öğretmeni ve saz sanatçısı olan Hasan Uzun'un teli ile sesine anlatı oyuncularından Nesrin Trak eşlik etti...
29 Ekim Kadınları Derneği Silifke Şubesi Başkanı olan Avukat Harika Levent'in etkinlik başı ile sonunda yaptığı değerli konuşma da konuklarca özenle dinlenip alkışlandı... Etkinlik sonunda Anamur Belediye Başkanı Durmuş Deniz de bir konuşma yaparak, Silifke'den gelip etkinliği düzenleyen topluluk adına dernek başkanı Harika Levent'e Anamur anısı bir armağanı ile çiçek vererek kendilerini kutladı...