Aytaç KURTUBA
Köşe Yazarı
Aytaç KURTUBA
 

AKCAMİ SİLİFKE - IŞIKLI

AKCAMİ SİLİFKE - IŞIKLI Akcami, Silifke ilçe topraklarının batısında Yeşilovacık kıyı yerleşimine doğru gidildiğinde, kıyıya varmadan önce ova içinde kalan Işıklı yerleşiminin güneyine doğru konumlu olup, deniz düzeyinden yaklaşık 40 metre yükseltide yapılmıştır... Tek katlı olarak yapılmış olan bu eski caminin çevresinde 8 dönüm alana yayıldığı görülen çam ağaçlarıyla kaplı bir koru varken, ağaçların bitimiyle birlikte bu kez tarlalar başlar... Camiye en yakın kırsal yerleşimler, kuş uçuşu 1400 metre batıda Yapal, 1300 metre kuzey doğuda Işıklı olarak ölçülürken, caminin 775 metre doğusunda Işıklı yerleşimine ilerleyen düzenli yol, 700 metre güneyinde ise Silifke ile Yeşilovacık arasını dolayısıyla da Çukurova'yı Antalya'ya bağlayan ikişer gidiş gelişli bölgesel anayol bulunmaktadır... Yakınında ev yada yapı bulunmadığı için ıssızlık içinde, ağaçların gölgelediği bu caminin yapılış dönemiyle ilgili yapı duvarına yerleştirilmiş bir yazıt görülmemekle birlikte, ön araştırmamıza göre başka kaynaklardan edinebileceğimiz bir bilgi de bulunmamaktadır... Araştırma ile görüntüleme uğrayışımız için caminin yanına gitmemize yardımcı olup bize eşlik eden komşu Akdere yerleşiminden Mehmet Örs büyüğümüzün söylemi ile Akcami'nin Karamanoğulları döneminde yapıldığına yönelik yörede bir kanı söz konusudur...   Akcami, bir cami olmasının getirdiği kutsallığın dışında, buraya yakın yaşayan bazı kesimlerce ayrıca uğranılıp adak kesilen yada bazı kişilerin öldükten sonra buraya gömülmek istediği yer olması açısından da kutsal bir alan yada yer olma değerinde görülür... Bu bağlamda caminin batı yanına bitişik küçük düzlük, öldükten sonra buraya gömülenler için kullanılmakta olan bir yer olarak düzenlenmiştir...   Akcami'yi yapısal olarak incelediğimizde, düzgün dikdörtgen bir oturumda yapıldığını, giriş kapısının genel İslam yapı geleneğinde olduğu gibi kuzeyden verildiğini, giriş kapsının iki yanındaki duvarda birer gözelek (pencere) bırakıldığı, karşı duvarda bu gözeleklere denk gelen yerlerde de yine iki yanda birer gözelek olduğunu, tüm yapının iki yan duvarında ise bu kez birer olmak üzere, tüm duvarlada toplam altı gözelek ile yapı içinin aydınlatıldığını görürüz... Ancak olağan boyutlarda açık bırakılan bu altı gözeleğe (pencereye) ek olarak, eski yada yeni dönemde ancak ne amaçla açık bırakıldığını kestiremediğimiz caminin dört duvarından güney duvarda altı, doğu duvarda altı, kuzey duvarda bir, batı duvarda ise beş olmak üzere toplam on sekiz göz delik daha yer almaktadır... Birer küçük delik biçimindeki bu gözler, tüm duvarlarda eşit sayıda olmadığı için caminin ilk yapım döneminde açılmamış gibi görünse de aldığımız örnek görüntü bunun tersini söyler gibidir... Ayrıca cami içini incelediğimizde, burada günümüz aydınlatma yöntemi için güç iletecek tellerin döşenmesi amacıyla duvarların gelişi güzel kırılıp ince borular oturtulduğu, bu kırılan yerlerin üzerinin de özensiz sıvamalar yapılarak örtüldüğü görülmektedir...   Yine caminin gözelekleri (pencere) için açık bırakılı duvar içi yuva boşluklarda bu gözlerin üzerindeki duvar yükünü olduğu yerde kendi tavanında karşılayacak ağaç atıllar (mertek) yerleştirildiği çıplak gözle görülebilmekte, ancak tüm caminin tavan döşemesinde olması gereken ağaç atılların ise sökülüp yerine dökütüm (beton) dam oturtulduğu açıkça görülmektedir... Öyleyse caminin son bir kaç on yıl içinde eski yöntemle yapılmış olan tavanı sökülmüş, ağaç atılları (mertek) kaldırılmış ve yerine kalıp çakılarak eski yapı geleneğini ortadan kaldıran yeni bir dam tavan kondurulmuştur...   Dikdörtgen oturumlu caminin uzun keyleri (kenarları) doğu batı doğrultusunda olup uzunluğu dıştan yaklaşık 13,5 metre, güney kuzey doğrultudaki kısa keyleri ise yine dıştan yine yaklaşık ölçülerle 12 metre uzunluğundadır... Böylece cami yapı oturumu dış ölçüler içinde yaklaşık 165 metre kare çıkarken, en az yarım metre kalınlıkta örülen duvar kesitleri bu sayılardan düşüldüğünde içerideki kapalı alanın keyleri 12,5 metre ile 11 metre ölçülerinde, dolayısıyla da caminin kapalı kullanım alanı yaklaşık 140 metre kare sonucunu bize verir... Cami içinde taban tavan arası yükselik 4,2 metre ölçülürken, yapının ortasına iki önde iki arkada toplam 4 dikme ayak yerleştirilmiş ve bunlar sağ sol düzleminde uzatılmış iki omuzlama örümü ile tavanı desteklemiştir... Üç önde üç arkada cami içi göz oluşturan sağ sol düzlemindeki bu iki omuzlama örümü (kemer) yine sağ sol duvarların iç yüzlerinde birer bel verme dikmesine bağlanır... Bir başka değişle yapının ortasından tavanı kaldıran toplam 4 dikme ayak yükseltisi, yapının sağ sol yanlarındaki bel verme taşlarına üstten atkılı eğimle örülüp bağlanmış, yine yapı içinde sağ sol çizgisi arasında önlü arkalı iki sırada toplam 6 göz boşluk oluşturup, yapının tüm tavanı omuzlanıp caminin damı berkitilmiştir...   Cami içinde tavanı kaldıran bu dikme ayaklar incelendiğinde, bunların düzgün kesme taşlarla örüldüğü, ancak ayakların altına gelişi güzel üst üste konulup araları sıvamayla doldurulmuş say benzeri yatay dolgu taşlarının yerleştirildiği görülür... Dikme ayakların altına yerleştirilmiş bir karış yüksekliğe denk gelen bu dolduların yüksekliği, tüm cami tabanında yer döşemesinin ilk yapımdan beri kesim ağaç (tahta) ile kaplanıp kapatılmış olabileceği düşüncesini uyandırır...   Ancak günümüzde çıplak olan cam içi tabanda başka bir ilginç ayrıntı daha yer alır... O da camiye girildiğinde sol kol yanda iki dikme ayak arasında bir çukur kazılmış olduğu, bu çukurun içine bir ucu girmiş 280 cm uzunluğunda akbeniz (mermer) bir taşın yatık olarak durduğu görülür... Tüm camiyi oluşturan yapım yöntemine bakıldığında bu akbeniz dikit taşının burada ne işi olabileceği konusu büyük bir soru imi taşır... Ayrıca iki ucu kırılmış durumda olan bu taş ile ilgili bizi buraya ulaştıran yol arkadaşımızın anlatımına göre bu yörede, taşın geçmişte Kıbrıs'a kaçırıldığı ancak bir gün bile geçmeden taşın yeniden buraya bilinmeyen bir biçimde dönüp geri geldiği söylencesi dilden dile dolaşmaktadır... Caminin dış kuzey yüzünde ana giriş kapısının iki yan dibinde, yere konulmuş olan ikisi süslemeli, biri süslemesiz taş dikit tabanlığı ile yine caminin bu yüz kuzey doğu bucağında (köşesinde) duvar dibinde yarı belinden kırılmış bir dikme taş ayakta durur biçimde görünmektedir... Burada yer alan akbeniz (mermer) özellikteki taşlar ile yerdeki tabanlıklarının yapısal anlamda bir ilişiği görünmeyen tüm cami yapısının içinde yada yanında yer alması, doğrudan cami yapımında kullanılan ögeler olmadığı için ilk bakışta anlamsız durmaktadır...   Bir kişinin namaz kılma alanını 1,2 metre boy ile 0,6 metre en olarak oturumlatıp cami içi kapalı alana bu değerleri yerleştirdiğimizde çıkan sonuç, 9 sırada (saf) 20'şer kişi ile toplamda yaklaşık 180 kişilik bir topluluğu (cemaat) caminin içine alabilecektir... Cami içinde kesme taş örümü ile yaklaşık 1,5 metre yüksekliğe değin düz yükselen dikme ayaklar, bu ölçüden sonra yerini iki dikme ayağı tavanda birleştirmek üzere eğimle ilerleyen kavuşturma örümü taşlara bırakır... Asma örüm (kemer) içinde taban ile tavan arası yükseklik yaklaşık 3,5 metre ölçülürken geriye kalan yaklaşık 70 cm ara yükseklikteki dolgu örüm taş sonunda ana tavana ulaşır...   İçerinin doğal gün ışığıyla aydınlanmasını sağlayan 6 gözelek (pencere) için aldığımız ölçü, 1,2 metre boy, 0,9 metre en, 0,8 metre duvar kesit derinliği ölçülerinde çıkmıştır... Yine tüm yapıya tek girişi sağlayan ana kapının iç boşluk ölçüleri, dış yüzeye sonradan oturtulup yerleştirildiği anlaşılan akbeniz (mermer) taşı içinde 225 cm boy yüksekliği, 190 cm en ölçüsündeyken, ortasında az önce sözünü ettiğimiz akbeniz taşını da çevreleyen doğal kesme taşla örülü sövesi (çerçevesi) 285 cm boy yüksekliği ile 210 cm en genişliği büyüklüğündedir... Ana kapının dış yüzeyindeki doğal kesme taş döşenimine ayrıntılı olarak bakıldığında, buraya oldukça yalın bir süsleme uygulandığı, içeri girilen gerçek kapı ölçüsü ile söve arasında kalan dağınık kesme taş örülü geniş alınlığın iki yanına altı yapraklı birer çiçek betimlemesinin kabartma biçiminde işlenip bırakıldığı görülür...   Caminin dış yüzünde ana giriş kapısı süslemesinde kullanılan bu yumuşak kolay işlenebilir dokuda görünen taş türü, içeride bu kez mihrap ile minber dediğimiz yapı ögeleri olan yöntaşı ile yükseleğin yapımında da kullanılmıştır... Dik dikdörtgen bir ölçü içine alınıp yalın bir süslemede yapılıp işlenen yöntaşı, yüksekliği 340 cm, genişliği 230 cm olan bir çizim içinde boyutlandırılıp duvara oturtulmuştur... Yine bu dokuda kesme taşlarla örülüp yapılmış, 60 cm en kesit kalınlığı, 220 cm dikey yükseklik ile 330 cm yatay boy uzunlukta 8 basamaklı yapılan yükseleğin (minber) gövdesinde, 160 cm yükseklik 60 cm genişlikte bir boşluk bırakılmış, basamakların olduğu bölümün yüzeyi ise daha sonra günümüz sıva yöntemi ile kaplanıp dolgulanmıştır... Tüm yapı içinde çıplak gözle görülen taşla örülü tek yerler buraya değin anlattığımız bu yapı ögeleri olup geriye kalan cami içi tüm yüzeyler sıvanıp üzerine ak tüs (beyaz) boya uygulanmış görünmektedir...   Neredeyse yıkılmak üzere olan bu caminin kurtarılması ve kullanımının sürdürülmesi için ne yazık ki çok yanlış onarım uygulamaları gelişi güzel yapılmış görünmektedir... Caminin ıssız bir yerde olup, görevlinin olmayışı, gelen gidenlerin de olabilecek en az düzeyde kalması bu camiyi neredeyse kullanım dışı bırakmış görünmektedir... Öyle ki kapısı sürekli açık, içerisi de tüm olumsuz doğa koşulları etkisine açıktır... Bundan dolayı içerinin kullanım düzeni dağılmış, tüm yerler toz toprak içinde kalmıştır... Yine de bir umut, buraya gelecek olanlardan beklenen yardımın toplanması amacıyla içeriye bir yardım kutusu konulmuştur...   Yaptığımız incelemelerde, caminin konumu en yakın deniz kıyısı olan Yeşilovacık kumsalına 4375 metre, sonraki önemli kıyılar olan Dana Adası karşısı koy kıyısına 4900 metre, Dana Adası'nın en yakın kıyısına 8000 metre, Afrodisyas Kilisesi'ne 7400 metre, Mut Tekeli Kızılminare Camisi'ne 63,3 km, Mut Laalpaşa Camisi'ne 51,6 km, Silifke Alaaddin Camisi'ne 27,7 km, en yakın Kıbrıs kıyısı yer olan yeni Erenköy burnuna 88,8 km, Medine'de Mescidi Nebevi ile Cennetül Baki 'ye 1421,3 km , Mekke'de Mescid-i Haram'da Kabe konumuna 1745,5 km uzaklıkta ölçülmüştür... Uyduların tüm yeryüzünün görünümünü aldıkları uygulamalar üzerinden ayrı ayrı yaptığımız ölçümlerde, yapının Kabe’ye doğru dönük olması gereken oturum yönünün küçük bir açıyla batı yöne doğru kaymış olduğu sonucunu görürürüz...Bu kayma, yapı üzerinden geçen boylamdan doğuya doğru 15,68 açılım (derece) değerinde olması gerekirken 14,68 açılımda kalmıştır... Ancak bu kayma oranı yapılacak ibadet ile kılınacak namazların İslam açısından doğruluna bir olumsuzluk yada eksiklik getirmez... Söz konusu bu açı kayması Silifke kent içinde yer alan ikiayrı eski camide iki ayrı ters yöne kayma biçiminde de görülmüş, o konuma yakın yöredeki eski camiler içinde en doğru Kabe yönelim çizgisinin Sökün Camisi'nde tutturulmuş olarak karşımıza çıktığını belirtmek isteriz...   Akcami, konum olarak karayoluyla Silifke kent içi üç yol (Konya Antalya Mersin) kavşağına 32,4 km... Taşucu kent batı çıkışına 23,2 km uzaklıktadır. Silifke'den Yeşilovacık'a doğru aracınızla ilerlediğinizde Boğsak'ta gireceğiniz yergeçitten (tünel) çıkar çıkmaz ana yoldan ayrılmadan 14,4 km daha geldiğinizde denk geleceğiniz sağ sapaktan içeri girip kuzey yönde Işıklı'ya ilerleyen yolda 550 metre gittikten sonra bu kez bu yoldan sola sapıp ayrılarak tarlalar arasında 700 metre gidecek ve son olarak sağa sapıp 120 metre gidip doğrudan caminin önüne varacaksınız...     Sözlük - türetme sözcük önerme sığası :   Gözelek - gözek - gözeç - tereze : pencere (Farsça) Söve - döne - dörtdöne : çerçeve (Farsça) Basmanak - basalık : merdiven (Farsça) Kıyaç - kıyılıağaç - kıyımağaç - kıymağaç : tahta - kereste (Farsça) Kurşak - kayışma : kemer (Farsça) Dikek - dinek : sütun (Farsça) Yöntaşı - yönemtaşı - suntaşı : mihrap (Arapça) Yükselek - yüksenek : Minber (Arapça) Yumçat : kubbe (Arapça - Aramice - İbranice) Atmağaç : kalas (Romence) Çatmaağaç - atmaağaç - atımağaç : mertek (Kıpçak Türkçesi) Akbeniz taşı - kaytaşı : mermer (Yunanca) Kaparga - kabırga - damaltlık : duvar (Farsça) Karıntı - karıtım - karım - karışım : harç (Arapça) Karıtım - dökütüm : beton (Fransızca) Düzlem - düzger : eksen (Yunanca) Bu çalışma, çok kısa süre içinde söz konusu yapının incelenmesi üzerine yazılmış temel düzey bir araştırma içerir... Ayrıntılı bir çalışma için konu uzmanlarının yerinde inceleme yapması ile topluma açık bilgi üretiminin yayınlanması yerinde olacaktır... Yapmış olduğumuz araştırma çalışmaları, daha önce olduğu gibi bu çalışmada da topluma açık kaynak olarak yayınlanacaktır...  
Ekleme Tarihi: 20 Mart 2025 - Perşembe

AKCAMİ SİLİFKE - IŞIKLI

AKCAMİ SİLİFKE - IŞIKLI

Akcami, Silifke ilçe topraklarının batısında Yeşilovacık kıyı yerleşimine doğru gidildiğinde, kıyıya varmadan önce ova içinde kalan Işıklı yerleşiminin güneyine doğru konumlu olup, deniz düzeyinden yaklaşık 40 metre yükseltide yapılmıştır... Tek katlı olarak yapılmış olan bu eski caminin çevresinde 8 dönüm alana yayıldığı görülen çam ağaçlarıyla kaplı bir koru varken, ağaçların bitimiyle birlikte bu kez tarlalar başlar... Camiye en yakın kırsal yerleşimler, kuş uçuşu 1400 metre batıda Yapal, 1300 metre kuzey doğuda Işıklı olarak ölçülürken, caminin 775 metre doğusunda Işıklı yerleşimine ilerleyen düzenli yol, 700 metre güneyinde ise Silifke ile Yeşilovacık arasını dolayısıyla da Çukurova'yı Antalya'ya bağlayan ikişer gidiş gelişli bölgesel anayol bulunmaktadır... Yakınında ev yada yapı bulunmadığı için ıssızlık içinde, ağaçların gölgelediği bu caminin yapılış dönemiyle ilgili yapı duvarına yerleştirilmiş bir yazıt görülmemekle birlikte, ön araştırmamıza göre başka kaynaklardan edinebileceğimiz bir bilgi de bulunmamaktadır... Araştırma ile görüntüleme uğrayışımız için caminin yanına gitmemize yardımcı olup bize eşlik eden komşu Akdere yerleşiminden Mehmet Örs büyüğümüzün söylemi ile Akcami'nin Karamanoğulları döneminde yapıldığına yönelik yörede bir kanı söz konusudur...

 

Akcami, bir cami olmasının getirdiği kutsallığın dışında, buraya yakın yaşayan bazı kesimlerce ayrıca uğranılıp adak kesilen yada bazı kişilerin öldükten sonra buraya gömülmek istediği yer olması açısından da kutsal bir alan yada yer olma değerinde görülür... Bu bağlamda caminin batı yanına bitişik küçük düzlük, öldükten sonra buraya gömülenler için kullanılmakta olan bir yer olarak düzenlenmiştir...

 

Akcami'yi yapısal olarak incelediğimizde, düzgün dikdörtgen bir oturumda yapıldığını, giriş kapısının genel İslam yapı geleneğinde olduğu gibi kuzeyden verildiğini, giriş kapsının iki yanındaki duvarda birer gözelek (pencere) bırakıldığı, karşı duvarda bu gözeleklere denk gelen yerlerde de yine iki yanda birer gözelek olduğunu, tüm yapının iki yan duvarında ise bu kez birer olmak üzere, tüm duvarlada toplam altı gözelek ile yapı içinin aydınlatıldığını görürüz... Ancak olağan boyutlarda açık bırakılan bu altı gözeleğe (pencereye) ek olarak, eski yada yeni dönemde ancak ne amaçla açık bırakıldığını kestiremediğimiz caminin dört duvarından güney duvarda altı, doğu duvarda altı, kuzey duvarda bir, batı duvarda ise beş olmak üzere toplam on sekiz göz delik daha yer almaktadır... Birer küçük delik biçimindeki bu gözler, tüm duvarlarda eşit sayıda olmadığı için caminin ilk yapım döneminde açılmamış gibi görünse de aldığımız örnek görüntü bunun tersini söyler gibidir... Ayrıca cami içini incelediğimizde, burada günümüz aydınlatma yöntemi için güç iletecek tellerin döşenmesi amacıyla duvarların gelişi güzel kırılıp ince borular oturtulduğu, bu kırılan yerlerin üzerinin de özensiz sıvamalar yapılarak örtüldüğü görülmektedir...

 

Yine caminin gözelekleri (pencere) için açık bırakılı duvar içi yuva boşluklarda bu gözlerin üzerindeki duvar yükünü olduğu yerde kendi tavanında karşılayacak ağaç atıllar (mertek) yerleştirildiği çıplak gözle görülebilmekte, ancak tüm caminin tavan döşemesinde olması gereken ağaç atılların ise sökülüp yerine dökütüm (beton) dam oturtulduğu açıkça görülmektedir... Öyleyse caminin son bir kaç on yıl içinde eski yöntemle yapılmış olan tavanı sökülmüş, ağaç atılları (mertek) kaldırılmış ve yerine kalıp çakılarak eski yapı geleneğini ortadan kaldıran yeni bir dam tavan kondurulmuştur...

 

Dikdörtgen oturumlu caminin uzun keyleri (kenarları) doğu batı doğrultusunda olup uzunluğu dıştan yaklaşık 13,5 metre, güney kuzey doğrultudaki kısa keyleri ise yine dıştan yine yaklaşık ölçülerle 12 metre uzunluğundadır... Böylece cami yapı oturumu dış ölçüler içinde yaklaşık 165 metre kare çıkarken, en az yarım metre kalınlıkta örülen duvar kesitleri bu sayılardan düşüldüğünde içerideki kapalı alanın keyleri 12,5 metre ile 11 metre ölçülerinde, dolayısıyla da caminin kapalı kullanım alanı yaklaşık 140 metre kare sonucunu bize verir... Cami içinde taban tavan arası yükselik 4,2 metre ölçülürken, yapının ortasına iki önde iki arkada toplam 4 dikme ayak yerleştirilmiş ve bunlar sağ sol düzleminde uzatılmış iki omuzlama örümü ile tavanı desteklemiştir... Üç önde üç arkada cami içi göz oluşturan sağ sol düzlemindeki bu iki omuzlama örümü (kemer) yine sağ sol duvarların iç yüzlerinde birer bel verme dikmesine bağlanır... Bir başka değişle yapının ortasından tavanı kaldıran toplam 4 dikme ayak yükseltisi, yapının sağ sol yanlarındaki bel verme taşlarına üstten atkılı eğimle örülüp bağlanmış, yine yapı içinde sağ sol çizgisi arasında önlü arkalı iki sırada toplam 6 göz boşluk oluşturup, yapının tüm tavanı omuzlanıp caminin damı berkitilmiştir...

 

Cami içinde tavanı kaldıran bu dikme ayaklar incelendiğinde, bunların düzgün kesme taşlarla örüldüğü, ancak ayakların altına gelişi güzel üst üste konulup araları sıvamayla doldurulmuş say benzeri yatay dolgu taşlarının yerleştirildiği görülür... Dikme ayakların altına yerleştirilmiş bir karış yüksekliğe denk gelen bu dolduların yüksekliği, tüm cami tabanında yer döşemesinin ilk yapımdan beri kesim ağaç (tahta) ile kaplanıp kapatılmış olabileceği düşüncesini uyandırır...

 

Ancak günümüzde çıplak olan cam içi tabanda başka bir ilginç ayrıntı daha yer alır... O da camiye girildiğinde sol kol yanda iki dikme ayak arasında bir çukur kazılmış olduğu, bu çukurun içine bir ucu girmiş 280 cm uzunluğunda akbeniz (mermer) bir taşın yatık olarak durduğu görülür... Tüm camiyi oluşturan yapım yöntemine bakıldığında bu akbeniz dikit taşının burada ne işi olabileceği konusu büyük bir soru imi taşır... Ayrıca iki ucu kırılmış durumda olan bu taş ile ilgili bizi buraya ulaştıran yol arkadaşımızın anlatımına göre bu yörede, taşın geçmişte Kıbrıs'a kaçırıldığı ancak bir gün bile geçmeden taşın yeniden buraya bilinmeyen bir biçimde dönüp geri geldiği söylencesi dilden dile dolaşmaktadır... Caminin dış kuzey yüzünde ana giriş kapısının iki yan dibinde, yere konulmuş olan ikisi süslemeli, biri süslemesiz taş dikit tabanlığı ile yine caminin bu yüz kuzey doğu bucağında (köşesinde) duvar dibinde yarı belinden kırılmış bir dikme taş ayakta durur biçimde görünmektedir... Burada yer alan akbeniz (mermer) özellikteki taşlar ile yerdeki tabanlıklarının yapısal anlamda bir ilişiği görünmeyen tüm cami yapısının içinde yada yanında yer alması, doğrudan cami yapımında kullanılan ögeler olmadığı için ilk bakışta anlamsız durmaktadır...

 

Bir kişinin namaz kılma alanını 1,2 metre boy ile 0,6 metre en olarak oturumlatıp cami içi kapalı alana bu değerleri yerleştirdiğimizde çıkan sonuç, 9 sırada (saf) 20'şer kişi ile toplamda yaklaşık 180 kişilik bir topluluğu (cemaat) caminin içine alabilecektir... Cami içinde kesme taş örümü ile yaklaşık 1,5 metre yüksekliğe değin düz yükselen dikme ayaklar, bu ölçüden sonra yerini iki dikme ayağı tavanda birleştirmek üzere eğimle ilerleyen kavuşturma örümü taşlara bırakır... Asma örüm (kemer) içinde taban ile tavan arası yükseklik yaklaşık 3,5 metre ölçülürken geriye kalan yaklaşık 70 cm ara yükseklikteki dolgu örüm taş sonunda ana tavana ulaşır...

 

İçerinin doğal gün ışığıyla aydınlanmasını sağlayan 6 gözelek (pencere) için aldığımız ölçü, 1,2 metre boy, 0,9 metre en, 0,8 metre duvar kesit derinliği ölçülerinde çıkmıştır... Yine tüm yapıya tek girişi sağlayan ana kapının iç boşluk ölçüleri, dış yüzeye sonradan oturtulup yerleştirildiği anlaşılan akbeniz (mermer) taşı içinde 225 cm boy yüksekliği, 190 cm en ölçüsündeyken, ortasında az önce sözünü ettiğimiz akbeniz taşını da çevreleyen doğal kesme taşla örülü sövesi (çerçevesi) 285 cm boy yüksekliği ile 210 cm en genişliği büyüklüğündedir... Ana kapının dış yüzeyindeki doğal kesme taş döşenimine ayrıntılı olarak bakıldığında, buraya oldukça yalın bir süsleme uygulandığı, içeri girilen gerçek kapı ölçüsü ile söve arasında kalan dağınık kesme taş örülü geniş alınlığın iki yanına altı yapraklı birer çiçek betimlemesinin kabartma biçiminde işlenip bırakıldığı görülür...

 

Caminin dış yüzünde ana giriş kapısı süslemesinde kullanılan bu yumuşak kolay işlenebilir dokuda görünen taş türü, içeride bu kez mihrap ile minber dediğimiz yapı ögeleri olan yöntaşı ile yükseleğin yapımında da kullanılmıştır... Dik dikdörtgen bir ölçü içine alınıp yalın bir süslemede yapılıp işlenen yöntaşı, yüksekliği 340 cm, genişliği 230 cm olan bir çizim içinde boyutlandırılıp duvara oturtulmuştur... Yine bu dokuda kesme taşlarla örülüp yapılmış, 60 cm en kesit kalınlığı, 220 cm dikey yükseklik ile 330 cm yatay boy uzunlukta 8 basamaklı yapılan yükseleğin (minber) gövdesinde, 160 cm yükseklik 60 cm genişlikte bir boşluk bırakılmış, basamakların olduğu bölümün yüzeyi ise daha sonra günümüz sıva yöntemi ile kaplanıp dolgulanmıştır... Tüm yapı içinde çıplak gözle görülen taşla örülü tek yerler buraya değin anlattığımız bu yapı ögeleri olup geriye kalan cami içi tüm yüzeyler sıvanıp üzerine ak tüs (beyaz) boya uygulanmış görünmektedir...

 

Neredeyse yıkılmak üzere olan bu caminin kurtarılması ve kullanımının sürdürülmesi için ne yazık ki çok yanlış onarım uygulamaları gelişi güzel yapılmış görünmektedir... Caminin ıssız bir yerde olup, görevlinin olmayışı, gelen gidenlerin de olabilecek en az düzeyde kalması bu camiyi neredeyse kullanım dışı bırakmış görünmektedir... Öyle ki kapısı sürekli açık, içerisi de tüm olumsuz doğa koşulları etkisine açıktır... Bundan dolayı içerinin kullanım düzeni dağılmış, tüm yerler toz toprak içinde kalmıştır... Yine de bir umut, buraya gelecek olanlardan beklenen yardımın toplanması amacıyla içeriye bir yardım kutusu konulmuştur...

 

Yaptığımız incelemelerde, caminin konumu en yakın deniz kıyısı olan Yeşilovacık kumsalına 4375 metre, sonraki önemli kıyılar olan Dana Adası karşısı koy kıyısına 4900 metre, Dana Adası'nın en yakın kıyısına 8000 metre, Afrodisyas Kilisesi'ne 7400 metre, Mut Tekeli Kızılminare Camisi'ne 63,3 km, Mut Laalpaşa Camisi'ne 51,6 km, Silifke Alaaddin Camisi'ne 27,7 km, en yakın Kıbrıs kıyısı yer olan yeni Erenköy burnuna 88,8 km, Medine'de Mescidi Nebevi ile Cennetül Baki 'ye 1421,3 km , Mekke'de Mescid-i Haram'da Kabe konumuna 1745,5 km uzaklıkta ölçülmüştür... Uyduların tüm yeryüzünün görünümünü aldıkları uygulamalar üzerinden ayrı ayrı yaptığımız ölçümlerde, yapının Kabe’ye doğru dönük olması gereken oturum yönünün küçük bir açıyla batı yöne doğru kaymış olduğu sonucunu görürürüz...Bu kayma, yapı üzerinden geçen boylamdan doğuya doğru 15,68 açılım (derece) değerinde olması gerekirken 14,68 açılımda kalmıştır... Ancak bu kayma oranı yapılacak ibadet ile kılınacak namazların İslam açısından doğruluna bir olumsuzluk yada eksiklik getirmez... Söz konusu bu açı kayması Silifke kent içinde yer alan ikiayrı eski camide iki ayrı ters yöne kayma biçiminde de görülmüş, o konuma yakın yöredeki eski camiler içinde en doğru Kabe yönelim çizgisinin Sökün Camisi'nde tutturulmuş olarak karşımıza çıktığını belirtmek isteriz...

 

Akcami, konum olarak karayoluyla Silifke kent içi üç yol (Konya Antalya Mersin) kavşağına 32,4 km... Taşucu kent batı çıkışına 23,2 km uzaklıktadır. Silifke'den Yeşilovacık'a doğru aracınızla ilerlediğinizde Boğsak'ta gireceğiniz yergeçitten (tünel) çıkar çıkmaz ana yoldan ayrılmadan 14,4 km daha geldiğinizde denk geleceğiniz sağ sapaktan içeri girip kuzey yönde Işıklı'ya ilerleyen yolda 550 metre gittikten sonra bu kez bu yoldan sola sapıp ayrılarak tarlalar arasında 700 metre gidecek ve son olarak sağa sapıp 120 metre gidip doğrudan caminin önüne varacaksınız...

 

 

Sözlük - türetme sözcük önerme sığası :

 

Gözelek - gözek - gözeç - tereze : pencere (Farsça)

Söve - döne - dörtdöne : çerçeve (Farsça)

Basmanak - basalık : merdiven (Farsça)

Kıyaç - kıyılıağaç - kıyımağaç - kıymağaç : tahta - kereste (Farsça)

Kurşak - kayışma : kemer (Farsça)

Dikek - dinek : sütun (Farsça)

Yöntaşı - yönemtaşı - suntaşı : mihrap (Arapça)

Yükselek - yüksenek : Minber (Arapça)

Yumçat : kubbe (Arapça - Aramice - İbranice)

Atmağaç : kalas (Romence)

Çatmaağaç - atmaağaç - atımağaç : mertek (Kıpçak Türkçesi)

Akbeniz taşı - kaytaşı : mermer (Yunanca)

Kaparga - kabırga - damaltlık : duvar (Farsça)

Karıntı - karıtım - karım - karışım : harç (Arapça)

Karıtım - dökütüm : beton (Fransızca)

Düzlem - düzger : eksen (Yunanca)

Bu çalışma, çok kısa süre içinde söz konusu yapının incelenmesi üzerine yazılmış temel düzey bir araştırma içerir... Ayrıntılı bir çalışma için konu uzmanlarının yerinde inceleme yapması ile topluma açık bilgi üretiminin yayınlanması yerinde olacaktır... Yapmış olduğumuz araştırma çalışmaları, daha önce olduğu gibi bu çalışmada da topluma açık kaynak olarak yayınlanacaktır...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/