Silifke ADD Şube Başkanı Atatürk’ün Silifke’ye teşriflerini değerlendirdi

100 YIL ÖNCE ATAM SİLİFKE’DE

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, ziyaretleriyle Silifke’yi ilk onurlandırması 27 Ocak 1925’de olmuştur. Bu ziyaretin tam da 100.yıldönümü dolayısıyla,

Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önderimizi bir kere daha saygı, sevgi ve minnetle anmayı; bu anlamlı ziyaretleriyle ilgili hafızalarımızı tazelemeyi önemli buluyorum.

Bu anlamlı günün ışığında Atatürk’ün ulusal tarım politikaları hakkında da bilgi vermek ve konuyla ilgili düşüncelerimi ekleme gereği duyuyorum.

Atatürk Silifke’ye ilk gelişinde, geceyi Hacı Hulusi’nin evinde (bugün Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi olarak bilinen yapı) geçirir. Bu evin daha sonraları Sami Açıkbaş’ın mülkiyetine geçtiği biliniyor.

Ertesi Günü Türk Ocağı altında bulunan Silifke İdman Yurdu Lokali’ni ziyaret edip, gençlere başarı dileğinde bulunarak 1000 TL bağış yapar. Sonra da onlara “Şimdi verilenle çalışmalarınızı geliştiriniz, yardımlarım devam edecektir. ” der; ayrıca Silifke İdman Yurdu’nun defterine de şunları yazar: “Silifke’ye geldiğimden çok memnunum. Beni unutmayacağınızı bilirim. Sizi kalbimden çıkarmam. ” İmza: Gazi Mustafa Kemal

Atatürk’ün Silifke’ye gelişinin temel nedeni, burada bir örnek çiftlik kurarak Türk köylüsüne çağdaş tarım ve hayvancılığı öğretmektir.

Ona göre köylü milletin efendisi olmalı, ulusal kalkınma seferberliği köylerden başlamalıdır. Bu nedenle zamanın Tarım Bakanı Zekâi Bey’in Silifke’de mutasarrıf (vali) olarak görev yaparken görüp beğendiği Tekir (Olukbaşı) köyündeki çiftlik kurmaya uygun 12600 dekarlık araziyi, onun önerisiyle hazineden satın almaya karar verir.

Atatürk ertesi geceyi Taşucu’nda, Hacı Paşa Zade Sadık Bey’in (Sadık Taşucu) evinde geçirir. Atatürk’ün güvenini kazanan Sadık Taşucu, Atatürk’ün kendisine verdiği vekaletname ile çiftliği satın almayla görevlendirilir. Hazinenin Tekir Çiftliği’ni ihaleye çıkarması ile çiftliği Atatürk’ün adına 36.000 TL’ye satın alır. 8 Temmuz 1925’de tapuya ‘Tekfur Sarayı’ olarak Gazi Mustafa Kemal adına yazılır.

Atatürk’ün Silifke’yi ikinci ziyareti 12 Mayıs 1926’da olur. İki gece Taşucu’nda, iki gece de çiftliğinde kalarak çiftlikle ilgili işleri inceler, bu arada kentin yöneticileriyle de görüşür. Üçüncü onurlandırışı 11 Şubat 1931’de olur ve kendi çiftliğinde konaklar. Bu ziyareti de örnek çiftlik kurma ve geliştirme çabalarıyla geçer. Son ziyareti ise 20 Şubat 1935’de gerçekleşir.

Çiftliğine vardığında ilgili ve görevlileri toplayarak şu iki buyruğu verir: 1)Tekir Çiftliği’nde bir Tarım Kredi Kooperatifi kurulacak.  2)Bir Bölge Tarım Okulu açılacak.  Bu buyruklar gereğince Atatürk, merkezi Tekir Çiftliği olmak üzere ve çevre köylerine de hizmet vermek koşuluyla, Tarım Kredi Kooperatifi kurulması için Silifke Ziraat Bankası’na bir yazı yazar. Böylece 683 sayılı Atatürk Tekir Çiftliği Tarım Kredi Kooperatifi kurulur ve bu kuruluşun 1 numaralı üyesi olur. Yine onun buyrukları uyarınca Bölge Tarım Okulu yaptırılır.

Ancak daha sonra bu yapı ilkokula dönüştürülerek amacından uzaklaştırılır.

Mustafa Kemal Atatürk, ulusal tarım politikalarına büyük önem vermiş ve Türkiye’nin kalkınmasında tarımın temel bir sektör olduğunu vurgulamıştır. Bu doğrultuda, tarım politikalarına dair düşünceleri ve uygulamaları şu şekilde özetlenebilir:

1. Tarımın Ülke Kalkınmasındaki Rolü

Atatürk, tarımı Türkiye'nin ekonomik temel taşlarından biri olarak görüyordu. Tarımsal üretimin artması, halkın refah düzeyinin yükselmesi ve ekonomik bağımsızlık için tarımın geliştirilmesi gerektiğine inanıyordu. “Milli ekonominin temeli ziraattır.” sözü, tarımın onun politikalarındaki önemini özetler.

2. Modern Tarımın Teşviki

Atatürk, geleneksel yöntemlerin yerine modern tarım tekniklerinin kullanılmasını savundu. Bu amaçla: Modern tarım aletlerinin ve makinelerinin kullanımı teşvik edildi. Çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi için tarım okulları ve ziraat enstitüleri kuruldu.

3. Çiftçiye Destek

Çiftçilerin üretim süreçlerinde desteklenmesi gerektiğini savunan Atatürk, bu kapsamda çeşitli önlemler alınmasını sağladı: Aşar Vergisi 1925 yılında kaldırıldı, böylece çiftçilerin üzerindeki ağır vergi yükü hafifletildi. Ziraat Bankası aracılığıyla çiftçilere uygun koşullarda kredi sağlandı. Kooperatifçilik desteklenerek çiftçilerin güç birliği yapması teşvik edildi.

4. Arazi Reformları ve Üretim Artışı

Atatürk, tarımda verimliliği artırmak için modern sulama yöntemlerinin ve bilimsel tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasını istedi Ayrıca, uygun tarım arazilerinin verimli bir şekilde değerlendirilmesi için çeşitli çalışmalar yapıldı.

5. Tarım ve Hayvancılık Araştırmaları

Atatürk, tarımda bilimsel yaklaşımları destekliyordu. Bu nedenle, 1933 yılında kurulan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü, tarımsal araştırmaların geliştirilmesi ve bilimsel üretimin teşvik edilmesi amacıyla kuruldu.

6. Kendi Çiftlikleri ve Örnek Olma

Atatürk, bu politikaları somutlaştırmak için bizzat kendi çiftliklerini kurdu ve modern tarım tekniklerinin uygulanmasına öncülük etti. Örneğin:   Silifke ‘deki Tekir Çiftliği, tarımda modernleşmenin bir örneği olarak kuruldu. Bu çiftlik, sadece üretim değil aynı zamanda eğitim ve araştırma amacıyla da kullanıldı.

7. Dışa Bağımlılıktan Kurtulma

Atatürk, tarım sektörünün dışa bağımlı olmaktan kurtulması gerektiğini vurguladı. Kendi kendine yeten bir tarım ekonomisinin, tam bağımsızlık için elzem olduğuna inanıyordu.

Atatürk’ün tarım politikaları, Türkiye’nin tarımsal altyapısının geliştirilmesinde ve modernleşme sürecinde önemli bir rol oynamıştır.

 Bu politikalar, sonraki yıllarda tarımsal kalkınmaya öncülük edecek bir temel oluşturmuştur.Bu temelin gereği olarak,önceliklerden birini Silifkemize vermesi bizler için şüphesiz ki gurur kaynağı.

Çocukluğumuzda ülkemiz için coğrafya kitaplarımızda geçen ‘dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olma’ niteliğinin günümüz ortamında ne yazık ki geçerliliğini yitirmesi, gıda güvenliği ve güvenli tarımsal üretimin hayati öneminin her geçen gün arttığı ülkemizde; gerçekten sürdürülebilir ve akılcı ulusal politikaların üretilmesi,planlanması ve uygulanmasını zorunlu kılmıyor mu?

Tarımsal arazilerimizin ve su kaynaklarımızın günden güne betonlaşma sevdası yüzünden azaldığı,çevresel kirliliklerin arttığı; dağın,taşın,toprağın,ırmağın ve denizin plastiklerle zehirlendiği,tüm canlılar için yaşam alanının gitgide daraldığı günümüzde aklımızı başımıza devşirmek; ekonomik dengesizlikleri derinleştiren, dünyayı esir almış,tüketimin pompalandığı vahşi neoliberal politikalardan sıyrılarak,

Cumhuriyetimizin kuruluş ve kurtuluş ayarlarımıza dönüp Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün YÜZYIL öncesinden işaret ettiği Akıl, Eğitim ve bilim yolunu izlemek zorunluluk olmalıdır.